Irak işgalinin iç yüzünü anlatan Cobra-2 adlı kitapta Türkiye için çok önemli iddialar var.
Abone olABDde yayınlanan ve Irak işgalinin iç yüzünü anlatan Cobra-2 adlı kitapta, Türkiyeden kuzey cephesi açılması olasılık planlarına "Hacı" kod adı verildiği bildirildi.
Kitapta Türkleri kazanmak için tüm olanaklarını seferber eden ABDnin, 1 Mart tezkeresinin ardından büyük bir düş kırıklığına uğradığı anlatıldı.
New York Timesın savunma muhabiri Michael R. Gordon ve Emekli Deniz Piyadesi Kuvvetleri Korgenerali Bernard E. Trainor tarafından kaleme alınan kitapta, Irakın işgali öncesi ve sırasında Türkiye ile ABD arasında geçenlere geniş yer verildi.
Türkiyeden kuzey cephesi açılması düşüncesinin, o sırada Deniz Piyadeleri Komutanı olan ve daha sonra NATO Müttefik Kuvvetler Komutanlığını üstlenen Orgeneral James Jonesa ait olduğu anlatılan kitapta, bu düşüncenin, dönemin ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Tommy Franks tarafından da benimsendiği anlatıldı.
Kitapta, Irak Savaşında Türkiyeden cephe açılması olasılık planlarına "Hacı" kod adı verildiği belirtildi. Beyaz Sarayın Türklerden çok şey istediği, ancak Körfez Savaşında ekonomik sıkıntı yaşayan ve beklentileri karşılanmayan Türklerin, ekonomik kaygıların yanısıra, Irakın bölünmesi ve bağımsız bir Kürt devletinin ortaya çıkmasından endişe ettiği dile getirildi. Ayrıca, Türk kamuoyunun ezici bir çoğunlukla savaşa karşı çıktığı vurgulandı.
KERKÜKE TÜRK ASKERİ DÜŞÜNÜLDÜ
Kitapta, Türkleri kazanmak için ABD Başkanı George W. Bush yönetiminin milyarlarca dolar önerdiği ve sessiz sedasız, Irak savaş planlarını Türklere gösterdiği belirtildi. Müzakerelerde, 20 bin Türk askerinin Kuzey Irak sınırını geçerek pozisyon almasında anlaşıldığı, "bu ödünün", Türkiyeye mülteci akını ve PKKdan sızmaları önlemek için verildiği belirtildi. Ayrıca anlaşmaya göre ABDli komutanların, Ankaranın yardımına ihtiyaç olduğuna kanaat getirmesi durumunda Türk askerlerinin, petrol zengini Kerkükte düzeni sağlama gücünü elinde bulunduracağı kaydedildi.
NATO DESTEĞİ İÇİN ABD LOBİSİ
NATO merkezinde de Türkleri işbirliğine çekmek için ABDnin yoğun çaba sarfettiği anlatıldı. Irakın Scud füzesi atması veya kimyasal-biyolojik silah kullanmasından çekinen Ankaranın NATO koruması talep ettiği hatırlatıldı ve ABDnin, bizzat ilgili ülkeler nezdinde lobi yürüttüğü anlatıldı.
En çok direnen Belçikalılara karşı, dönemin NATO daimi temsilcisi olan Nick Burnsün Belçikalı muhatabıyla buluşarak, Belçika desteği olsun ya da olmasın Türklere destek çıkartılacağı, ancak NATO tarihinde tüm kararların uzlaşmayla alındığı hatırlatıldı. Kitaba göre ABDnin bu denli bastırması karşısında Belçikalılar adeta "aptala döndüler" ve isteksizce de olsa itirazlarını geri çektiler.
EN SERT TEPKİ LIBBYDEN
Savaşın başlamasından önceki şubat ayında Franksin İngiltereyi ziyaret ettiği ve Türklerin tutumundan endişe eden İngilizlere, "Eninde sonunda kazanacağız. Türklerle kazanacağız. Türklersiz kazanacağız" dediği belirtildi.
Irak işgalinin başlamasına az bir süre kala TBMMnin kuzey cephesini reddetmesinin ABD stratejisinde komplikasyona neden olduğu kaydedildi. Kitapta, Washingtondaki Bush ekibinin, Türkiyeye nasıl karşılık verileceğini tartıştığı ve en sert tepkiyi, şu sırada bir CIA ajanının kimliğini basına sızdırdığı suçlamasıyla yargılandığı için Beyaz Sarayda Cheneynin asistanlığı görevini bırakan Scooter Libbynin gösterdiği anlatıldı.
Genelde çok kontrollü birisi olarak bilinen Libbynin, "Türkleri boşverin. 4. piyade tümenini çekelim. Milyarlarca dolar ABD yardımını bir kenara itiyorlar. Washington geri çekilsin. Finansal piyasaların Türk ekonomisine yapacağını yapmasına izin verilsin" sözlerinin Beyaz Saray çalışanlarını şaşırttığı belirtildi.
Türkiyeden kuzey cephesi açılması düşüncesine karşı dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powellın başından beri kuşkuyla yaklaştığı ve bu planı, ABD Merkez Kuvvetleri Komutanlığının sandığından daha zor bir plan olarak gördüğü kaydedildi.
Kitaba göre Powell, 1 Mart tezkeresinden hemen sonra 4. piyade tümeninin hemen geri çekilip Kuveyte gönderilmesi görüşünü destekledi. Savaş başladıktan sonra Franksin, 4. piyade tümenini Akdenizde tutarak Saddamı şaşırtmanın ABDnin işine geldiği tezini savunduğu hatırlatıldı. Ancak diğer ABDli komutanlara göre bu durumun, Bağdata girecek asker sayısını azalttığı ve 4. piyade tümeninin gönderilmesinde geç kalındığı görüşünde olduğu belirtildi.
Irak işgali başladıktan sonra, o sırada Beyaz Saray Irak Koordinatörü olan Zalmay Halilzadın Ankarada Irak muhalefetiyle görüşmelerde bulunduğu, Beyaz Sarayın aynı zamanda Halilzada, Türkleri Kuzey Iraka girmekten alıkoyma yönünde talimatta bulunduğu kitapta anlatıldı. Tezkere öncesi müzakerelerde, bir gece Powellın evinde Türk yetkililerin ABDden 25 milyar dolar gibi bir rakam talep ettikleri kitapta belirtildi. Tezkerenin ardından Türklerin, Kuzey Iraka 20 bin asker sokmakta ısrar ettiği, ancak Washingtonın ödün vermediği savunuldu.
"İYİ POLİS JONES, KÖTÜ POLİS FRANKS"
ABD ile Türkiye arasındaki gerginliğin, Akdenizden atılan 2 füzenin kısa gelip Türkiyeye düşmesiyle sürdüğü, ancak gerginlikten endişe eden ABD donanmasının, Türk toprakları üzerinden füze atmaktan vazgeçerek, savaş gemilerini Akdenizden Kızıldenize taşıdığı kaydedildi. Türkiyenin, Kuzey Iraka ajanlarını göndererek "işleri karıştırdığı" savunulurken, Franksin, Ankarayı açık bir dille eleştirmekten kaçınmadığı, Türklerin, işbirliği yapmamak için ellerinden geleni yaptığına inandığı belirtildi. Franksin "düşmanlığının" Türk tarafından da anlaşıldığı ve ilişkilerdeki bozulmayı artırdığı, bu nedenle de Türkiye ile ilişkilerin bozulmasına üzülen NATO Komutanı James Jonesun, devreye girerek birçok kez Ankaraya gidip işleri düzeltmeye çalıştığı belirtildi. Kitabın yazarlarına konuşan Jones, "Bu sorunda iyi polis olmaya istekliydim. Özellikle de Franks kötü polis olmayı seçtiği için" dedi.
KERKÜK VE MUSULDA GERGİNLİK
Bağdat düştükten sonra Irak askerlerinin üniformalarını çıkararak Kerkükte halkın arasına karışması üzerine, şu sırada Irak Devlet Başkanı olan, o dönemde Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB)
lideri sıfatını taşıyan Celal Talabaninin, gerginlik endişesiyle ABDli komutanları arayarak Peşmergeleri Kerküke göndereceğini söylediği anlatıldı. Kitaba göre, ABDli komutanlardan "biz çaresine bakarız" yanıtı almasına karşın Peşmergeler Kerküke girdi ve Talabani de burada mikrofonu eline alarak bir konuşma yapmaya başladı. Ancak Türklerin müdahalesinden endişe eden ve "savaş içinde savaş istemeyen" ABDliler, Talabaniyi hemen sahneden indirerek uyardılar. Kitaba göre, bu sayede bir kriz önlenmiş oldu. Powell, Dışişleri Bakanı Abdullah Gülü arayarak, Peşmergelerin bölgeden çıkarılması sözü verdi. Powell ayrıca, az sayıda Türk subayının kentte ABD güçlerine eşlik edebileceğini söyledi. Gül ise, "Şu sırada bizim müdahalemize ihtiyaç yok" dedi. Kitapta, "Bu yanıt aynı zamanda, Türkiyenin müdahale seçeneğinin masada kalmayı sürdürdüğüne işaret ediyordu" denildi. Musulda da Peşmergelerin kontrolü ele geçirmesi karşısında Türk müdahalesinden ciddi biçimde endişe edildiği ve bu çerçevede bölgeye daha geniş bir ABD gücü ve tanklar getirilmesinin talep edildiği anlatıldı.