BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Türkiye Filistin'e ihanet mi ediyor?

2010'daki Mavi Marmara saldırısıyla kopan Türkiye İsrail ilişkilerinin yeniden onarılması için yeniden masaya oturuldu.

2010'daki Mavi Marmara saldırısıyla kopan Türkiye İsrail ilişkilerinin yeniden onarılması için yeniden masaya oturuldu.

Hepimizin bildiği üzere Türkiye'nin saldırı sonrası İsrail'den 3 talebi olmuştu.

Birincisi, İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi…

İkincisi, Mavi Marmara baskınında şehit olanların yakınlarına tazminat ödenmesi…

Üçüncüsü ise İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı kaldırması…

Taleplerden biri neredeyse iki yıl önce yerine getirilmiş ve özür dilenmişti. Şimdi geride kalan iki talep üzerine pazarlıklar yapılıyor.

Medyaya sızan bilgilere göre İsrail, şehit yakınlarına 20 milyon dolar tazminat ödemeyi de kabul etmiş. Görüşmelerin Gazze ablukasının kaldırılması üzerinde yoğunlaştığı da gelen bir başka bilgi...

İşin doğrusunu isterseniz ilk iki maddeyi fazla önemsemiyorum. Benim ve benim gibi düşünenler için sanırım en önemli madde Gazze'ye ablukasının kaldırılması...

Beni yakından takip eden kardeşlerim iyi bilir. Nice zamandır Filistin'e gidip gelen biriyim. Geçtiğimiz aylarda yaptığımız ziyarette, bizleri derinden yaralayan bir hikayeye kulak misafiri olmuştuk.

İzin verirseniz sizinle paylaşayım..

Gazze'ye öyle bir abluka uygulanıyor ki iğne sokmak bile neredeyse mümkün değil. İşte böyle bir ortamda, yaşlı bir adam sakladığı sigara paketi büyüklüğündeki çikolatayı şans eseri sınırdan içeri sokmayı başarıyor.

Yaşlı adam o çikolatayı 72 parçaya bölüyor.

72 minik parça!

Çikolatanın tadını unutan, belki de hiç çikolata yemeyen 72 Filistinli çocuk tadabilsin diye...

Gazze'ye ablukanın kaldırılmasını sadece bunun için istemiyorum elbet.

Şunu çok iyi biliyorum.

Gazze'nin sokakları zaman zaman kırmızı nehir gibi akıyor. Oradaki çocukların bombalamalara, saldırılara karşı korkmaya bile zamanları olmuyor.

Yukarıda da söylediğim gibi...

Türkiye için en önemli madde Gazze'ye ablukanın kaldırılması.

Bunu isteyenlerin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geldiğinden adımın Süleyman olduğu kadar eminim.

Ablukanın kaldırılmasını içeren bir madde yoksa, bahsini ettiğim ikilinin o masaya oturmayacağından hiç şüphem yok.

Erdoğan'ın 4 Haziran 2010 tarihinde yaptığı konuşma hala kulaklarımda...

“Kudüs'ün kaderi İstanbul'un kaderinden ayrı değildir. Gazze'nin kaderi Ankara'nın kaderinden ayrı değildir. Ramallah'ın kaderi asla asla ve Konya'nın kaderinden ayrı değildir. Dünya sussa bile biz susmayacağız. Dünya katliamlara göz yumsa dahi biz göz yummayacağız. Dünya akan kana seyirci kalsa biz olan biteni elimiz kolumuz bağlı seyretmeyeceğiz. Dünya Filistin'e sırtını dönse bizler, Filistin halkına Gazze'ye sırtımızı dönmeyeceğiz." demişti o konuşmasında..

Bu konuşma benim için en büyük teminattır!

Mavi Marmara'nın amacı zaten ablukayı kırmak ve oradaki mazlumlara yardım ulaştırmaktı.
Onun içindir ki abluka kalkmadan anlaşma olmaz. Abluka tartışma konusu olursa zaten bir anlaşma olmaz.

İsrail ile pazarlıkların başladığı günden bu yana sosyal medyada ciddi bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Türkiye'nin Filistin'e ihanet ettiğini iddia edenler herkesi bu yalanla zehirlemenin yollarını arıyor.

Onların anlattıklarına bakarsanız, Türkiye ile İsrail nikah kıyıyor! Onları dinlediğinizde dersiniz ki Türkiye İsrail'i kardeş ülke ilan ediyor.

Oysa durum farklı...

Masadan anlaşmayla kalkılması durumunda, bunun adı en fazla diplomatik yakınlaşma olur. Eskiden olduğu gibi büyükelçiler, ataşeler yeniden gönderilir, o kadar.

Kimse endişe etmesin!

Ne Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne de Başbakan Davutoğlu Filistin'i satmaz.

Filistin'in Ortadoğu'da olduğundan başka bir şey bilmeyen, Mescid-i Aksa'ya bırakın gitmeyi, gidenleri bile yolundan döndürmeye çalışan zavallılar bunu anlayamaz!

Dipnot: 3-6 Şubat tarihleri arasında Allah izin verirse bir kez daha Kudüs'e gideceğiz. Bizimle gelmek isteyenler 'in internet sayfasından 3-6 Şubat tarihlerine online kayıt yaptırabilir.