BIST 9.916
DOLAR 35,05
EURO 36,28
ALTIN 2.912,71
HABER /  GÜNCEL

Türkiye elindeki seçenekleri tüketti! Rehinelerin bırakılması çok zor!

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası ilişkiler Bölümü'nden Prof.Dr. İlhan Uzgel İnternethaber'e konuştu.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

IŞİD nasıl doğdu, nasıl bu kadar güçlendi?
IŞİD nasıl bu kadar zengin oldu, bu paranın kaynağı nereden geliyor?

IŞİD'in arkasındaki güce dair hiç mi bilgi yok?
Rehinelerimiz hala onların elinde, neden bırakılmıyorlar, ne zaman bırakılacaklar?
Türkiye neden sessiz?
Türkiye'nin ABD karşısında verdiği karar doğru mu?
Türkiye'den IŞİD'e katılım çok mu?
IŞİD'in hedefleri arasında Türkiye nerede?
Türkiye'de bir eylem yapabilirler mi?
IŞİD ve PKK savaşı çözüm sürecini etkiler mi?
Ne yapmalı?
Mevlüt Çavuşoğlu başarılı olacak mı?

Bütün bu soruların yanıtlarını Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası ilişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. İlhan Uzgel verdi.

İşte o röportaj...


IŞİD nasıl doğdu, nasıl bu kadar güçlendi?

IŞİD MESELESİNİN ARKASI ONLARCA BİLİNMEZLE DOLU


IŞİD'in doğuşu ve gelişimi bu hikayenin en karanlık kısmını oluşturuyor. 10 yıl önce Irak'ta kurulan ve Suriye'de ve Irak'ta savaşan bütün bu örgütlerin içinden hem savaşıp, hem hiç dostu olmayan, hem de bu kadar güçlenen bir örgüt olarak bütün bu sürecin en gizemli kısmını oluşuruyor. Bu coğrafyada hiçbir örgütün, özellikle bu tür şiddet kullanan örgütlerin devlet desteği olmadan ayakta kalması ve büyümesi mümkün değildir. Dolayısıyla IŞİD'in arkasında bir devlet desteği aramak gerekir fakat bununla ilgili elimizde bir veri yok. Bunu bir tek Suudi Arabistan desteğiyle de açıklayamayız çünkü arada coğrafi bir uzaklık var. Türkiye ile de açıklayamayız, çünkü Türkiye'nin çok açık desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) var, ama o çok etkisiz kaldı. Türkiye, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak ÖSO'nun arkasındaydı, hatta ABD gibi Batılı ülkeler de ÖSO'yu destekliyorlardı. Dolayısıyla IŞİD meselesinin arkası onlarca bilinmezle dolu.

IŞİD nasıl bu kadar zengin oldu, bu paranın kaynağı nereden geliyor?

BU ÖRGÜTÜN GELİRİ NEREDEN, BU KADAR PETROLÜ KİME SATIYOR?


IŞİD petrol sahalarını kontrol ediyor ve petrolleri satıyor, çevresindeki her bir örgütle ve her devletle çatışma halinde olan örgüt bu petrolü kime satıyor? Amerikalı kaynaklar, aylık 40-50 milyon dolar geliri olduğunu tespit ediyor, peki bunu kim alıyor? Bu kısmı hiç belli değil. Türkiye, bunu şiddetle reddediyor. Esad'a mı satıyor, Kürtler'e mi satıyor, Bağdat'a mı? IŞİD şu anda 2 milyonluk nüfusa sahip olan Musul'u yönetiyor, maaş ödüyor, bu örgütün geliri nereden? Bir bankadaki paraya el koymak bu durumu açıklamaz. Dolayısıyla IŞİD'in bu kadar güçlenmesi karışık görünüyor.

IŞİD'in arkasındaki güce dair hiç mi bilgi yok?

IŞİD'İN GÜÇLENMESİNİN ARDINDA STRATEJİK BİR AKIL VAR


Şu an bildiğimiz kadarıyla yok. IŞİD'in güçlenmesinin arkasında stratejik bir akıl var ve o aklı açıklayacak bir bilgi hiçbir yerden gelmedi. Bu konuda ancak spekülasyona varacak analizler yapılabilir; mesela IŞİD'in kendisi Batı'nın çıkarlarına hiç zarar vermiyor, verdiği anda vuruluyor. Örneğin Musul Barajı'nı kontrol etmeye çalıştı, hemen vuruldu ve baraj geri alındı. Yani en stratejik yerleri kontrol etmesi engelleniyor. Kürtlere, Ezidilere, Hristiyanlara bulaşma deniyor. Türkiye'nin konsolosluğunu basmasına göz yumuluyor. Bazen Kürtlerle çatışıyor ama sınırlı kalıyor. Fakat Irak içlerine doğru ilerliyor, Şiilerle çatışmasına ses çıkarılmıyor. Esad'la bazen savaşıyor, bazen savaşmıyor. IŞİD bu kadar güçlüyse Musul'u alacağına bütün gücünü neden Esad'ı devirmeye harcamıyor. Esad'la savaşmak yerine Suriye'deki diğer Esad'ı devirmeye çalışan güçlerle çatışıyor. Eger Ortadoğu'da istikrarsızlık ve Müslümanlar arası çatışmanın devamı isteniyorsa, IŞİD'in varlığı anlam kazanıyor. Obama'nın ilan ettiği mücadele de zaten ucu açık ve yıllarca sürecek bir çatışmayı öngörüyor. Dolayısıyla, hem doğuş-gelişim, hem de şu andaki strateji açısından hakikaten çok fazla bilinmeyeni içinde barındıyor diyebiliriz.

Rehinelerimiz hala onların elinde, neden bırakılmıyorlar, ne zaman bırakılacaklar?

REHİNELERİN ALINMASI IŞİD'İ AŞAN BİR EYLEM OLABİLİR


"Bunun birkaç nedeni olabilir. En önemlisi stratejik nedenler. Rehinelerin alınması IŞİD'i aşan bir eylem olabilir, yani, IŞİD'in tek bir örgüt olarak stratejisinin ötesinde bir eylem olabilir. Türkiye'nin Ortadoğu siyaseti dediğimizde İran'la kurulmuş bir ilişki biçimi var ve bu çok fazla değişmiyor. Onun dışında Ortadoğu dediğiniz zaman Türkiye'nin Irak ve Suriye siyasetini bloke etmiş oluyor. Bundan niye vazgeçsin. IŞİD'in vurulmasına yönelik girişimlerde Türkiye'nin elini kolunu bağlamış oluyor, yani Türkiye'yi bir aktör olarak Ortadoğu siyasetinden çekmiş oluyor.

REHİNELERİN BIRAKILMASI ÇOK DÜŞÜK OLASILIK

Bu stratejilk etken nedeniyle, Türkiye'nin bölge politikasında bir değişiklik olmadığı sürece rehinelerin bırakılması çok düşük olasılık. Eğer bu böyle çok küçük bir pazarlık hikayesi olsaydı, bir fidye karşılığında anlaşılabilirdi. IŞİD Irak ve Suriye'nin 3'te birini stratejik bir akılla kontrol ediyor, burada çok ciddi bir siyasi manevra var ve bu IŞİD'in ötesinde siyasi bir manevra olabilir. Bu yüzden rehineler bırakılmıyor, karşılığında çok büyük bir şey alması gerekiyor ki rehineleri bıraksın.

BÜYÜK İHTİMALLE REHİNELER DAĞITILDI

Bir de, büyük bir ihtimalle rehineler dağıtıldı, yani o 49 rehine bir arada tutulmuyor. Bu durumda bir operasyon yapılması da mümkün olmaz, bir tanesine yaparsanız ötekisnin hayatını tehlikeye atmış olabilirsiniz. Bu nedenle yakın dönemde çok büyük bir kazanç karşılığı haricinde rehinelerin bırakılması mümkün görünmüyor.

Türkiye'nin bu duruma sessiz kaldığı eleştirileri var. Amerika'nın yanında yer almadığı için Batı tarafından da eleştiriliyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?

1 MART KARARI GİBİ


Eyleme geçmediğiniz sürece, yüksek sesle konuşmanın bir anlamı yok. Türkiye, doğrudan IŞİD mevzilerinin ya da silahlı güçlerin vurulması dışında her türlü desteği verecek fakat bunu yüksek tonda yapmayacak. Aşağı yukarı 1 Mart sürecinde 10 yıl önce ne olduysa o olacak. O dönemde, tezkere parlamentodan geçmemişti ama ekim ayında asker gönderme kararı ve Amerika'nın Türkiye'deki üsleri kullanmasına izin verdi. Fakat akılda hep 1 Mart kararı kaldı. Dolayısıyla burada da yüksek sesle "Biz Obama planının yanında olmayacağız" dedi ama düşük profilli olarak da her türlü yardım ve desteği sağlayacak. Doğrudan askeri destek göndermesini beklemek doğru olmaz, IŞİD'le savaşmaya zaten kara gücü göndermez bunun anlamı budur.

Sizce Türkiye'nin kararı doğru mu?

IŞİD'LE SAVAŞMAK ASKER KAYBINI GÖZE ALMAK DEMEKTİR

Aslında tüm bu sürecin hiç olmaması gerekiyordu. IŞİD'i bitirmek için yukarıdan bir operasyon lazım, bunu Amerika yapabilir, Fransa yapabilir, Avustralya da destek olacağını belirtti. Ama esas sorun karada kim savaşacak, bunu Türkiye yapamaz. Bunu hiçbir hükumet yapamaz. Burada sadece AK Parti hükumetini suçlamak haksızlık olur. Karada IŞİD'le savaşmak demek asker kaybını göze almak demektir. Batı'nın bıraktığı bir sorunu Türk askerinin temizlemesi anlamına gelir ki bunu hiçbir hükumet yapamaz. IŞİD'i ortadan kaldırmak kısa vadede mümkün değil, uzun vadede yavaş yavaş kendisini eritebilir.

Ne yapılması gerekir peki?

TÜRKİYE ELİNDEKİ SEÇENEKLERİ TÜKETTİ


"Çok önceden yapılması gerekenler vardı. Bir kere sınır geçişleri kontrol altına alınmalıydı. Türkiye uluslararası basında cihad otobanı diye anılmaya başladı. Bu yorumların bir kısmı hükumeti baskı altına almak için yapılmış abartılı söylemler ama şunu biliyoruz ki; Türkiye'ye yurtdışından girip sonra Suriye'ye geçmek çok zor bir iş değil, bunun önlenmesi gerekirdi, Türkiye sınır kontrollerini sıklaştırdı ama bunun için de çok geç kaldı. Bu hükumet bazı şeyleri yanlış yaptı, ikincisi Esad'ın devrilme sürecine bu kadar angaje olmaması gerkiyordu. Şimdi buradan nasıl geri döndüreceksiniz, konsolosluğun daha önce tahliye edilmesi gerekiyordu, şu anda bir şey yapılamıyor. Türkiye elindeki seçenekleri tüketti.

Türkiye'den IŞİD'e çok fazla katılım olduğu söyleniyor, ne kadar doğru bu rakamlar?

TAM SAYIYI BİLEMİYORUZ


"Burada rakam vermek, istihbari bilgi gerektirir. Elimizde böyle bir rakam yok, devletin bunu biliyor olması gerekir ama o da açıklamıyor. Finlandiya'dan, Arnavutluk'tan, İngiltere'den, Fransa'dan yüzlerce katılımın olduğu söyleniyor, böyle bir ortamda Türkiye'den bu ülkelerden daha az bir katılım olması beklenemez. CIA kaynakları IŞİD'in yaklaşık 30 bin üyesi olduğunu, bunların yarısının da yabancı olduğunu söylüyor. Tam sayıyı bilemiyoruz ama Türkiye'nin bu konuda daha dikkatli olması gerekirdi.

IŞİD'in hedefleri arasında Türkiye var mı? Türkiye'de bir operasyon yapabilir mi?

TÜRKİYE İÇİNDE EYLEM YAPMAK İSTERSE ZORLANMAZ


Türkiye hedefiydi ve zayıf bir noktadan saldırdı. Aslında radikal İslamcı hareketler ılımlı İslamcılardan rahatsız olurlar. Ama güçlenme evresinde IŞİD muhtemelen Türkiye ile iyi geçinmeyi tercih etti. IŞİD bildiğimiz kadarıyla, şu ana dek sınır ötesi operasyon yapmadı. IŞİD bir devlet kurma hayaliyle hareket ediyor, Türkiye IŞİD için yumuşak bir hedef olabilir çünkü sınırdan rahat girilip çıkılıyor. Yani, Türkiye içinde eylem yapmak isterse bunda zorlanmaz. Sonuçta IŞİD bir örgüt ve örgütler her türlü manipülasyona açıktırlar.

IŞİD PKK ile savaşıyor. Bu durum, çözüm sürecini nasıl etkiler, Dış politikamız çözüm sürecine paralel mi ilerleyecek? Nasıl değerlendirmek gerekir?

KÜRTLERİN STRATEJİK DEĞERİ VE PAZARLIK GÜÇLERİ ARTACAK


IŞİD'in Suriye PYD ve Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle (KYB) çatışması, Kürtler arasındaki ortak mücadele duygusunu güçlendirdi. Büyük bir olasılıkla Irak ordusu ve Peşmerge IŞİD ile savaştırılacak. Bunun karşılığında Kürtlerin hem stratejik değeri, hem de pazarlık gücü artacak. Hatta, pazarlığı yukarıdan tutup IŞİD ile savaşma karşılığında KBY bağımsızlık talep edebilir.Örneğin, Wall Street Journal gazetesinde çıkan İncirlik üssünü KBY'ne taşıyalım yazısı, bu açıdan Türkiye'ye ve KBY'ne verilmiş bir mesaj. Her durumda, çözüm sürecinde uluslararası desteği yüksek, özgüveni artmış Kürtlerle anlaşmaya çalışacak Türkiye.

Geçen sefer konuştuğumuzda Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı'ydı ve siz o zaman "Onun yerinde olmak istemezdim" demiştiniz. Şu anki Dışişleri Baknı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu için ne düşünüyorsunuz, nasıl bir politika izleyecek sizce?

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU'NUN YERİNDE OLMAYI HİÇ İSTEMEZDİM


Mevlüt Çavuşoğlu'nun yerinde olmayı hiç istemezdim. Çünkü o koltuğa oturur oturmaz kucağında önceden kalan bir sorun da oturdu, hem de dış politikayı en iyi kendisinin bildiğini zanneden bir Başbakanı var. Çavuşoğlu şanssız bir dönemde dışişleri bakanı oldu, kendisinin işi çok daha zor. Normalde böyle bir durumda enkaz devraldım diyebilirdi ama hükümet içi bir değişim olduğu için herşey yolundaymış gibi davranacak.