BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,03
ALTIN 3.006,95

Türkiye bunları aşar...

Türkiye, Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesine karar verdiği andan itibaren yeniden çok hızlı ve sert bir tartışma ortamına girdi.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, YSK’nın iptal yönünde oy kullanan üyelerine yönelik olarak hem bir siyasi parti genel başkanına ve hem de kendisinin şu ana kadar aşina olduğumuz sakin tutum ve davranışlarına uygun olmayan bir tarz ve üslup içinde hitap etti.

Yüksek Seçim Kurulu üyeleri karar öncesinde de “etki altına alınmak amaçlı” CHP’li Sayın Engin Altay tarafından da bir anlamda tehdit edilmiş idi…

Yargıçlar kararları ile konuşur. YSK Üyeleri bu açıklamalara karşı polemiğe girmeyerek saygıdeğer duruşlarını koruyorlar. Ancak YSK Üyelerine yönelik bu mütecaviz tutum ve davranışların da hukukun üstünlüğü içinde karşılıksız kalması düşünülemez. Siyasilerin YSK Üyelerini beğendikleri kararlara ulaşınca alkışlayıp, beğenmedikleri kararlar aldıklarında böylesine fütursuz bir şekilde, tehdit ve hakaret içerecek şekilde eleştirmeleri kabul edilemez.

YSK Kararları sadece siyasileri değil kamuoyunun bir kısmını da rahatsız edebilir. Üstelik kararları ne yönde alırsa alsın bu böyle olacak.

YSK, alınan kararın gerekçesini açıklamıştır. Bu açıklamaya karşı üretilecek argümanın YSK Üyelerini tehdit veya onlara hakaret biçiminde olması siyaseti hem çok keskinleştirir, hem de seviyeyi düşürür.

Sonuçta birbuçuk ay sonra seçim yenilenmiş ve başkan belirlenmiş olacaktır. Madem ki, seçim herhangi bir hile, usulsüzlük yapılmaksızın kazanılmış bir seçim olduğu iddiasını taşıyorsunuz ve yapılacak seçim ile daha yüksek bir oy ile seçileceğini düşünüyorsunuz, bu telaş neden?

Bu hırçınlık, bu yaklaşım ile hiçbir şey elde etmek mümkün değildir…

YSK Üyelerinin kararlarına saygı esas olmalıdır. Aksi takdirde demokrasi büyük bir tahribata uğrar. Seçimlere itirazlar ilk kez bu seçimde olmamıştır. Her seçim sonrasında yüzlerce itirazlar olmaktadır. İtirazları karara bağlayan değerli yargıçları kararlarının yönü ne olursa olsun töhmet altına almak bizim demokrasi deneyimimiz ile bağdaşmaz.

Yargı “çete” değildir. Yargıç “hain” değildir. Kararını bilgisi ve vicdanı ile vermiştir. İptal yönünde oy kullanan yedi üye gibi aksine kanaat belirten diğer dört üye de çok saygıdeğerdir. Hiç kimsenin ve özellikle o heyete mütemadiyen müracaat eden siyasilerin gerek yargılama öncesi, gerekse yargılama faaliyeti sonrası yargıçlara tehdit ve hakarete girişmeleri demokrasiyi yaralar.

Eleştirelim, eleştirebiliriz. Bu hakkımız. Memnun olmayabiliriz. Bu da doğaldır. Kazanıldığı düşünülen bir seçimin yenilenmesi kararı elbette bir siyasi parti bakımından kabulü kolay olmayan bir durumdur. Ancak olaya bir de şöyle bakalım, seçimin yinelenmesi kararı küçük beldelerde, ilçelerde, illerde kabul edilebilir oluyor da neden İstanbul’a gelince kabul edilemez bulunuyor?

İstanbul’daki seçmenin oyuna hile bulaştırıldığı iddiası araştırılmak istenince neden bu kadar büyük gürültü kopuyor?

İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçiminin yinelenmesi kararı niye bu kadar büyük hakaret ve tehdit cümlelerine neden olabiliyor?

Hadi bakalım bir de bunları açıklayın…

Derdiniz nedir? Türkiye’yi şayet bu seçim iptali üzerinden sokaklara dökmek, toplumsal huzur ve güvenliği tehlike ve tehdit altına alacak gelişmelerin ateşini yakmak ise yanlış yoldasınız…

Türkiye FETÖ’yü, PKK ve türevlerini aştı, Gezi olayları ile denenen oyunları püskürttü. 15 Temmuz darbe girişiminden dimdik ayakta çıktı.

Biliniz ki kesinlikle bunları da aşar…