CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu"nun, Türkiye'de sol yok' sözleri geniş kesimlerden büyük tepki görüyor.
Abone olCHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun ODTÜ Mezunları Derneği’nde hafta sonunda yaptığı açıklamalar, CHP’nin solu kucaklamakta eksikliği olup olmadığı ve solda yeni partiye ihtiyaç olup olmadığı sorularını gündeme getirdi.
Kılıçdaroğlu, önceki gün ODTÜ Mezunları Derneği’nde mezunların soruları üzerine “Türkiye’de sol sorunu var. Halktan ve sendikalardan koptu. Türkiye’de CHP dışındaki sol öldü” ifadelerini kullandı.
“Sol yok, sağımız güçlü. Bu yüzden sağa gidiyoruz. Çünkü oy alacağız, kimden alacağız? Sol sokağı göremedi” diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Oturduk, sıcak evlerimizde gazete okuduk. Ankara’da sosyolojik uçurumlar var. ‘Ankara’nın öbür tarafına gidelim’ dedik mi? Altındağ’da bir aileye misafir olduk mu, onları misafir ettik mi? Onlar bunu yapıyor, biz yapmıyoruz. Rahata alıştık, tatillere gidiyoruz.”
Siyasetçiler, siyaset bilimciler ve kamuoyu araştırmacıları ise Milliyet’e, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerini ve solda yeni parti çalışmalarını değerlendirdi:
CHP’nin dönüşmesi gerekiyor
Prof. Dr: Fuat Keyman (Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi):
Asıl sorulması gereken Türkiye’de sola gerek var ama CHP’deki sol mu, CHP dışındaki sol mu? Sola gerek var fakat gelinen noktada 1992’de kurulan CHP’nin tarihçesine bakınca toplumdaki sorunları çözecek parti yapısından çok kendisini toplumdan uzaklaştıran bir yapı görüyoruz. Özellikle son yıllarda sol vurgusunun ikinci plana atıldığını, rejim koruma adına milliyetçi yapıya, devlette kurumlara yanaşan yapıya sıkıştığını görüyoruz. Bunun tezahürü de CHP’nin toplumda güven inşa edici değil toplumsal kutuplaşmayı körükleyici politika izlemesi oldu. Bunun göstergesi de 29 Mart seçimlerinde belli merkezlere sıkışmasıyla ortaya çıktı. Bunun için CHP’nin dönüşmesi, dönüşürken de topluma, demokratlığa açılacak sol yüze sahip olması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun bu söylemi devam ettirilmeli.
Kişi değil sistem sorunu var
Umut Oran (İşadamı, CHP üyesi):
Biz tabii ki sol partiyiz, soldaki en büyük akımı biz oluşturuyoruz. CHP soldaki ana damar, onun hakkını vermemiz gerekiyor. Doğru, militanca çalışmalıyız. AKP iktidarı sürekli toplumu bölüyor, bizim toplumun tümünü kucaklamamız lazım. İktidar olacaksam halka inmek zorundayım, sadece sola değil. Sahada bu potansiyeli görüyorum. Genel merkezin yapacağı kurultay çok önemli, ortaya koyduğu tavır sıkı bir rüzgâr estirebilir. Yeni bir yönetim sistemine ihtiyaç var. Genel Başkan çok tecrübeli, her konuda cevap verebiliyor ama bir sistem konuşmamız lazım. Amaç yönetimin verimli olması, temel amaç iktidar olmak. Bir anlamda iktidar olmak için taktik değiştiriyorsunuz. Kemal Bey bir yıldır sahalarda koşturuyor çok iyi nabız tutuyor, burada aktardığı gözlemleridir. Yoksa parti içinde genel başkanlık sorunu yok. Kişi değil sistem sorunu var.
Yeni, çağdaş bir parti lazım
Tarhan Erdem (KONDA kurucusu): Kılıçdaroğlu parti yönetiminden şikâyet etmiyor, lafı buraya çekmeye gerek yok. CHP içinde samimi politika yapanlar ondan daha ağır şeyler söylemektedir. Seçime 15 ay kalmışken parti içinde hiç kimse böyle bir çıkış yapamaz. Şu anda bile Kılıçdaroğlu’nun bu sözü milletvekili adaylığında tereddüt uyandırmış olabilir. Tam Gün Yasası’nda partin iki defa yıllarını vermiş, sonra sen geliyorsun, karşı çıkıyorsun. Bu mu sola çıkmak? Kılıçdaroğlu, düşünüp taşınıp bunları parti liderine karşı çıkmak için söylemiş değil, idare etmek için söylüyor. CHP’nin soldan koptuğu falan yok, zaten kopuk. Ne yapılması gerektiği çok açık, önce çağdaş demokrat parti haline gelmen, ona göre politika geliştirmen lazım. Ama AB’ye karşı tereddüdü olan parti çağdaş olabilir mi? Deniz Baykal bugünkü anayasayı koruyor. Yeni bir çağdaş demokrat parti, aklı başında 40 - 50 kişinin parti kurması lazım.
Devrimlerle değerler barışmalı
Adil Gür (A&G kurucusu): Dünyada sol varoşlarda düşük gelirlilerden oy alır. Türkiye’de ise CHP daha çok elitlerden, yüksek gelirlilerden ve yüksek eğitimlilerden alıyor. Bizim araştırmalarımıza göre Türkiye’de kendini solda tarif edenlerin oranı yüzde 18 - 20. Halbuki Türkiye’de seçmenin büyük çoğunluğu, yüzde 50’den fazlası kendisini merkezde görüyor veya hiçbir yerde tarif etmiyor. Bu nedenle CHP’nin, sağ olmasa bile kendisini merkezde tarif edenlerden oy alması gerek. Önümüzdeki dönemde CHP’nin varoşlarla, mütedeyyinlerle kucaklaşması gerekiyor. CHP’nin din üzerinden politika yapması gerekmiyor, o kesimi incitmeyecek duruşa sahip olması yeterli. Türkiye’de CHP, dünyadakinin aksine devletçi bir yapı sergiliyor. Mayısta yapılacak kurultayda toplumun uzun süredir beklediği değişim talepleri gerçekleşirse, ki bu birkaç adamı değiştirmekle olmaz, CHP’nin algılanışı değişecektir.
CHP’nin bu ülkenin devrimleriyle değerlerini barıştıracak adımlar atması her şeyi çözecektir.
Çizmeleri giymek gerekiyor
Prof. Dr. Oğuz Oyan (CHP İzmir Milletvekili): CHP aslında oy aldığı kitlelerin dışına taşarak ancak iktidar iddiasını güçlendirebilir. Bunun için de sınıfsal olarak, sosyolojik olarak oy alması gereken kitlelere ulaşmalı. Bugünkü koşullarda CHP’nin kendi programını hayata geçirerek gecekondu ve kırsal çalışmalarla daha fazla motive olarak çekebileceği önemli oylar var. Tabii yeniden yapılanmayı, bir yenilenmeyi, gençleşmeyi sağlamak gerekiyor. CHP’nin dışında sosyalist bir oluşumun temelleri atılmadı. Bu olsaydı CHP’yi daha solda tutmak konusunda işe yarardı. CHP aslında muhalefet olarak görevini yapıyor ama bunun Meclis dışına iyi anlatılması lazım. Varoşlara topuklu ayakkabıyla gidilemeyeceğine göre, örgütün çizmeleri giymesi gerekiyor.
Suyu kesip ‘Tarla niye kurudu’ diyorsunuz
Gürsel Tekin (CHP İstanbul İl Başkanı): Bunları ben de söyledim 3 ay önce. Sorun 12 Eylül darbesinin analiz edilmemesindan kaynaklanıyor. Ben Uğur Mumcu okuduğum için gözaltına alındım, doğal olarak sol da özeleştiri yapamadı, toparlanamadı. Nüfus 50 milyonken sendikalı işçi sayısı 3 milyondu, bugün nüfus 72 milyon, sendikalı sayısı 650 bin. Bir tarlanın suyunu, gübresini kesiyorsunuz, sonra niye ‘tarla kurudu’ diyorsunuz. Solun yeniden inşa edilmesi, kendini yeniden tarif etmesi lazım. Doğal olarak eksikliğimiz var ama başbakanın sakız ettiği darbe dönemi olmasaydı başbakanın takımı iktidar yüzü görebilir miydi? Kemal Bey’in söylediklerini belli bir kesim anlamak istemedi. Solda boşluk yoktur, CHP bütün solu kapsayacak partidir. Özeleştiri gerekiyorsa son yıllarda 10 tane kavgalı kurultay yapıldı, İzmir’deki Çiğli’deki görüntüler içimi acıttı. İstanbul’da aynı manzaralar olsun, ertesi gün atarım. Sosyal demokrat partide şiddet olur mu? CHP’ye saldırmayı moda haline getirmiş olanlar bundan vazgeçsinler. Bir daha aynı saldırılar olursa şiddetle karşılık verilecektir.
Merkez sol yeni siyasi yapıda başarı sağlayamadı
Seçim sonuçları, merkez solun son 20 yıl içinde, yüzde 20 - 30 arasında bir oy bandında sıkıştığını ortaya koyuyor. Seçim tablolarına göre, CHP ile DSP’nin temsil ettiği merkez sol, 1990’lardan itibaren Türkiye’de oluşan yeni siyasi yapıda önemli ölçüde başarısız kaldı.
Sol son 20 yıl içinde, özellikle büyük kentlerin varoşlarındaki oyları, ağırlıklı olarak muhafazakâr sağa kaptırdı. Son 20 yılda yapılan genel seçimlerin merkez sol açısından analizi özetle şöyle:
1991: Daha sonra CHP ile birleşecek olan SHP, oyların yüzde 20.75’ini alarak üçüncü parti olarak sandıktan çıktı. DSP, bu seçimde yüzde 10.75 oranında oy aldı. İki sol partinin toplam oyları yüzde 31.5 oranında kaldı.
1995: Bu genel seçimde solda atak yapan parti DSP oldu. DSP, atak yapmasına rağmen ancak yüzde 14.64 oranında bir oyla sandıktan çıkabildi. CHP ise yüzde 10.71 ile ülke barajını zor geçebildi. İki partinin toplam oyları ise yüzde 25.35 seviyesine geriledi.
1999: Bülent Ecevit’in merkez sağa da açılan yeni politikaları ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması gibi faktörler nedeniyle oylarını yükselten DSP, bu seçimin birinci partisi oldu. Ancak, DSP, sandıktan birinci parti olarak çıkmasına rağmen oyların ancak yüzde 22.19’unu alabildi. CHP ise yüzde 8.71’lik oy oranıyla, cumhuriyet tarihinde ilk kez ülke barajını aşamayarak, Meclis’te temsil edilemedi. İki partinin toplam oyu yüzde 30.90 oldu.
2002: Ecevit’in hastalığı nedeniyle DSP bu seçimde dibe vurarak, yüzde 1.22 seviyesinde oy alabildi ve baraj altında kaldı. CHP, DSP’deki çözülmeye rağmen ancak yüzde 19.41 oy oranıyla sandıktan ikinci parti olarak çıktı. Solun toplam oyu ise yüzde 20.63’e geriledi.
2007: Bu genel seçimde, DSP adayları, CHP listesinden aday oldu. Yani iki parti seçime tek listeyle girdi. CHP, seçimde ancak yüzde 20.88 oranında oy alabildi ve yine muhalefette kaldı. Son yıllardaki seçimlerde, İP, ve gibi partiler ise yüzde 1’in altındaki seviyelerde oy alarak, genel tablo içinde değerlendirmelerde dikkate alınacak bir varlık gösteremedi.