Son yıllarda Türkçe'nin başına gelmeyen kalmadı! Sürekli yabancı kelimelere mağruz kalan Türkçe'nin Türkiye insanı için ifade ettiği anlam ne? Gülgûn Feyman yazdı.
Abone olGülgûn Feyman, başlıklı yazısında Türkçe'ye verilen öneme değindi.
Hepimizin merak ettiği bir konudur.
"Türkçe''de kaç sözcük var? Bugüne dek kaç sözcük olduğu konusunda kesin bir sayı verilemiyor.
Ancak sözlüklerde ve ansiklopedilerde 100 ila 150 bin dolayında sözcük olduğunu görüyoruz.
Ayrıca Osmanlıda sözlüklere bakılacak olursa Türkçeye Arapça ve farsçadan ortalama 60 - 70 bin dolayında sözcüğün girdiğini görüyoruz.
Bazı araştırmacılar Türkçede 25-30 bin sözcük olduğunu öne sürüyorlar.
Kanımca şahısların yaptıkları araştırmalar yerine kurumların araştırması dikkate alınmalıdır desek daha doğru olur.
Bu da gerçeğe en yakın sayıyı bulmamızda yardımcı olur. Ayrıca deyim ve atasözleri sözlüklerinde 15-20 bin dolayında deyim ve atasözü bulunuyor.
Elbette kaynaklar farklı sayıları işaret etsede ortalama sayı bu. Türkçenin söz varlığını saymak amacı ile bilgisayarda bir çalışma yapılmış.
Böylece çeşitli adlar, ekler kullanılarak 2 milyona yakın sözcük üretilebilmiş.
Bakın bu çalışma dilimizin ne kadar dişi üretken - zenginleşmeye yatkın bir dil olduğunu göstermesi açısından büyük önem taşıyor.
Konu çok yönlü bir konu aslında.
Eğer bütün dünyada konuşulan Türk dilleri ve lehçelerini konu edersek Türkçenin söz varlığının birkaç milyon sözcükten oluştuğunu iddia edebiliriz.
Araştırmalar ortaya koyuyorki çeşitli dillerden Türkçeye girmiş çok sayıda sözcük var.
örnek verecek olursak Çince, Sanskritçe, Arapça, Farsça, Fransızca, Almanca, İngilizce, Rumca, Yunanca, Latince, Hintçe, Bulgarca, Macarca, Rusça, Japonca.
Ne ilginç değilmi?..
Türkçe işlek yapısı itibarı ile bütün bu dillerden etkilenmiş. İnsanın üzüntüsü bu araştırmaların ıışğında başlıyor.
Bugün konuşulan Türkçemize baktığımızda dilimizin nasıl da kısırlaştırıldığına tanık oluyor.
Aslında kısırlaşan, çölleşen dil değil.
dili kullananların bilgi, birikim kısırlığı.
Söylemlerinin kısırlığı.
Dilimizi kısırlaştıranlar bunlar.
Okuma - yazma bilmekle sorun çözülmüyor.
Lüzumu halinde birşeyler okumak değil önemli olan.
Nitelikli - öğretici - zenginleştirici eserleri okumak.
Sağda solda rastlıyorum.
Okumayı çok sevdiklerini söyleyen genç hanımlar, beyler var.
. Okuduklarının ............................
duramayan fertler olduğumuzu anlamak zor olmuyor.
Bilgisi sığ - birikimi sığ olan insanların algılama - anlama - tepki verme yetenekleride köreliyor.
Veya farklı oluyor.
Edebi eser üretmekte zorlanan, yazarlarını baş tacı etmeyen, toplumlarda kısır tartışmalar sürer gider, sanatın her alanında bizdeki gibi yozluk yaşanır.
Edebiyattan tat almayan iyiyi kötü ayırt edemeyen verilerini olduğu gibi kabullenen kitleler oluşur.
Dil zenginliği herşeyin başıdır.
. Sigara reklamları yasağı . Bazı yasaklar çok hoşuma gidiyor.
Destekliyorum.
Tanıyanlar bilir özgürlüklerden, özgür düşünceden yanayım.
Herşeyin tartışılmasından yanayım.
ancak hepimizin özgürlüğünü tehdit eden konularda ise çok ağır yaptırımlardan yanayım.
Bunlardan biride sigara.
Son haber tütün tütün mamülleri ve gazetelere de sigara reklam yasağı getirdi.
Televizyonlarda, hem alkol, hem de sigara reklamları yasaktı.
Buna gazetelerinde dahil edilmesinden dolayı çok mutluyum. Böylece kendi mantığı gereği, tüketiciyi özendirmesi gereken reklamlarda sigara alışkanlığı desteklenmemiş olacak...
Gerçi sigara üreticileri her türlü tanıtımın arayışına giriyorlar otomobil yarışların ıdestekliyorlar.
Bazı müsabakalara sponsor oluyorlar.
Böylece gündemde kalmayı başarıyorlar.
şimdi büyük ihtimalle sokak tanıtımları ağırlık kazanır.
Kiralık reklam panoları kullanılır.
Gençlerin bol bol gezindiği alanlarda, kafeteryalarda sigara reklamına ağırlık verirler.
Belki bu alanlarda da yeni uygulamalar devreye girer.
Temennim bu...
Aslında yasaklarda pek etkili olamıyor. Malum kapalı alanlarda (Kamuya açık alanlar) sigara yasağı var ama kimse dinlemiyor.
Uyardığımız zaman sigara içenleri tam Türkçe söylersek "babalanıyorlar" Şoförler - otomobilciler derneği taksilerde sürücülerin müşteri varken sigara içmelerini engelleyebilir.
Çünkü kalbi olan, astımı olan, bebek bekleyen, sigara sevmeyen, duman yüzünden yaşamsal sorunlar yaşayan çok sayıda vatandaş var.
Ayrıca AB kriterleri düşünülürse herkes istediği yerde sigara içemez...
Gerçi AB konusunda bir çok konudan tedirginiz ama medeni yaklaşımlar açısından doğru olanıda kabul etmek lazım.
Kapalı alanlarda, halkın yoğun olarak bulunduğu alanlarda sigara yasaklanmalıdır.
YAZI:Gülgûn FEYMAN