asırlardır görev başında olan Türk polisi, günümüzde mesleki stres ve ağır çalışma koşullarıyla baş etmekte zorlanır hale geldi. Savaş Ay'ın kaleminden polisin fotoğrafı.
Abone ol"İncelediler uyku uyutmamak usullerini Ve memnun kaldılar pek, hayalara bağlanan elektrotlardan Ve bizdeki tabutluklar üzerine bir de konferans vererek Açıkladılar faydasını bir bir Koltuk altlarına kaynar yumurta koymanın ve boyun derisini kibritlerle yakıp, ince ince soymanın!.." Nazım Hikmet, Amerika'dan, "mesleki tetkikattan" dönen bir 'emniyet müdürünün' havaalanında karşılanma törenini anlatan şiirinde işte böyle der. Sonra; "Coplar cipler Ve dar ağaçlarında sallanan ipler. Ve göze görünmez siviller üstat döndü diye seviniyorlar" diye biter şiir. Bu şiirin, sadece kendi okulumun değil daha yüzlerce fakültenin kantini, bahçesi, koridorunda, ilaveten sayısız öğrenci yurdu, derneği, mitingi, toplantısı ve yürüyüşünde okunup, kitleleri galeyana getirdiği yıllarda delikanlı yaşlarımdaydım. Ve aklıma, yakın arkadaşlarım da dahil pek çok gence dayak atan, falakaya yatıran bir işkence ordusu geliyordu polis denince. İşte bu duygularla yatıp kalktığım o yıllarda, öğrenciliğin yanında bir de gazetecilik günlerim başladı. Dünya gazetesinde stajyer bir foto muhabiriydim ve sadece spor işlerine bakacaktım güya. Ancak yöneticiler genç bir foto muhabirinin sadece spora bakmasının büyük lüksü olacağını düşünüp, beni bir de polis muhabiri yaptılar. Önce itiraz sonra isyan ettim. Ne pahasına olursa olsun direnecek, "işkencecilerin" yanına gidip onlarla iş peşine düşmeyecektim. Aradan on yıllar geçti. Şimdi 32. yılına girdiğim meslek yaşantımın iri kıyım bir bölümü, ağırlıklıolarak polis muhabirliği ya da polisiye dosyaların, olayların içinde koşuşturmakla geçti. İŞKENCEDEN DNA TESTİNE Bu süre zarfında, dürüstlüğüne, cesaretine ve insanlığına her zaman kefil olabileceğim o kadar çok polis tanıdım ki... Haydi o zaman... DNA testlerinin, teknik takiplerin, işkenceyi ve yargısız infazı yendiği sürecin hikayesine, 'Türk Polisi 2005' dizimize buyurun. Bir kısım tarihçiye göre polis tarihi Türk tarihi ile başlar. Çünkü Türkler kamu düzeni ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir. Eski Türkler'de kamu düzen ve güvenliği Subaşı'lar tarafından yürütülmüştür. Zamane polisine ise, gecen yıllar içinde polisliğin geldiği noktayı, katettiği mesafeyi tescillercesine "Robocop" deniyor. İNSAN NEDEN POLİS OLUR? 'Böylesi zor ve riskli bir mesleğe girmek nereden gelir insanın aklına' dersiniz belki. Bin bir türlü derdin yanında siz görevinizi yaparken canınızı verirsiniz ama karşılığı devletin sizi musalla taşında anlaması, tabutunuza ay yıldızlı bayrak sarması, fiyakalı sözcüklerle uğurlaması ve bir süre sonra da unutması şeklinde olur. İstisnalar ya bir semt karakoluna ya da tesise sizin adınızı vermeleridir ki bu kadar şehide ne tesis yeter ne karakol. İşin analitik tarafına bakarsak polisliğin, üniversiteyi kazanamamış kişiler arasında büyük bir oranda tercih edildiği anlaşılmaktadır. Polis adaylarının yüzde 87.8'i, polis okulundan önce çalıştıklarını belirtiyorlar. Çalıştıkları işlerse işçi, esnaf, memur veya sözleşmeli personel olarak sıralanıyor. 'Neden polisliği seçtiniz?' diye sorulan polis adaylarının yüzde 78.7'si, "polislik mesleğini sevdiğim için" cevabını veriyorlar. Araştırmalarda kısa yoldan meslek sahibi olmak isteyenlerin oranının yüzde 6.9, eski işini sevmediği için polisliği seçenlerin oranınınsa yüzde 7.9 olduğu anlaşılıyor. Yazı: Savaş Ay Kaynak: Sabah