BIST 8.571
DOLAR 34,35
EURO 37,44
ALTIN 3.021,44
HABER /  MEDYA

Türk medyası 'ajan gazeteci' Darya'yı keşfetti!

"Ben Aslamova’nın Rusya’da hep gündemde olmaya çalışsa da, fazla önem taşımayan bir gazeteci olduğunu düşünüyorum" diyen Aksay, "ajan gazeteci" tartışmasını yazdı

Abone ol

- Rusya'da yıllarca gazetecilik yapan Hakan Aksay, bugün T24'teki köşesinde  Türkiye'de son günlerde Fethullah Gülen, Mehmet Barlas ve Reha Muhtar'ın da adının geçtiği haberlerde kendine yer bulan Rus kadın gazeteci Darya Aslamova'yı yazdı. 

"Türk medyası bazen aniden “bir şeyler” keşfediyor ve saman alevi gibi tutuşuveriyor. Merak duygusu, genellikle birbirine bakarak ve “kopyala-yapıştır” yöntemiyle dal budak salıyor."  yazdı. 

Aksay köşesinde Reha Muhtar'ın Aslamova ile ilgili iki yazısından uzun alıntılar yaptı ve ardından Dumanlı'nın Reha Muhtar'ın yazısına yaptığı yorumu okuyucuları ile paylaştı. Ardından da ilginç bir soru sordu:  Eğer Aslamova, Gülen cemaatinin çeşitli faaliyetlerine katılan ve konuk edilen çok sayıdaki Rus gazeteciden biri olsaydı, Dumanlı “ne mal olduğu”“gazetecilik dışı faaliyetler içinde olduğu” yorumlarını yapacak mıydı acaba? Yoksa sorun, ele alınan kişi ve konunun bizim işimize ne kadar gelip gelmediği yerde mi düğümleniyor?

İşte ndan seçtiğimiz çarpıcı bir bölüm:

AKP-Cemaat mücadelesi ve Rusya 

Reha Muhtar’ın çarpıcı yazısından etkilenen okurlardan biri olan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, 12 Ağustosta, bir süredir polemik içinde olduğu Mehmet Barlas’ı kastederek şöyle yazdı:

- Birisi Hocaefendi için durduk yerde “Soros” dedi. Ya da röportajı yapan Rus öyle demiş o da tasdik etmiş. Aynı kapıya çıkar. Reha Muhtar sağ olsun. Rus röportajcının (!) ne mal olduğunu gözler önüne serdi ve neden mülakatı yarıda kestiğini anlattı. Muhtar'ı okuyunca Rus gazetecinin gazetecilik dışı faaliyetler içinde olduğunu ve mülakat yaptığı kişilerin ağzından istediği lafı nasıl kopardığını net bir şekilde anlamış olduk.

Burada küçük bir soru sorayım: Eğer Aslamova, Gülen cemaatinin çeşitli faaliyetlerine katılan ve konuk edilen çok sayıdaki Rus gazeteciden biri olsaydı, Dumanlı “ne mal olduğu”“gazetecilik dışı faaliyetler içinde olduğu” yorumlarını yapacak mıydı acaba? Yoksa sorun, ele alınan kişi ve konunun bizim işimize ne kadar gelip gelmediği yerde mi düğümleniyor?

“Aslamova efsanesi”ne geleceğiz. Hem de ayrıntılı olarak. Ama bence onun casus olup olmaması hiç önemli değil; olsa ne olur olmasa ne olur! Bu iddianın “gündem yapılması” ve bu kadar öne çıkarılması – üstelik hiçbir kanıt gösterilemezken – neden bu kadar önemli acaba? (Aslamova’ya “Bu söylediğiniz ihtimalin belgesi olan bir kanıtı yok elimde... Onun için söyleyemem böyle bir şey...” derken kendi tavrıyla haklı bir gurur duyan Muhtar, casusluk iması konusunda bu titizliği göstermiyor ve sadece kendisinin engin deneyimlerine güvenmemizi bekliyor.)

Doğrusu ben Aslamova’nın Rusya’da hep gündemde olmaya çalışsa da, fazla önem taşımayan bir gazeteci olduğunu düşündüğümden “Soros-Gülen” konusunda yaptığı veya yaptırmaya çalıştığı benzetmeyi de önemsemiyorum. Ama elbette konu, AKP-Cemaat mücadelesinin odağında yattığı “iç siyaset” açısından değer taşıyor. Bu konuyu uzmanlarına bırakarak meselenin “geçerken değinilen” başka bir boyutunu kısaca vurgulamak istiyorum.

Rusya’nın Gülen cemaatine yaklaşımı tek bir cümleyle özetlenecek kadar net değil. İktidarın en önemli bileşeni olan istihbarat güçleri ve genelde sertlik yanlısı çevreler (“siloviki”) açısından Cemaat, birçoğu kapatılmış olan okulları ve düzenlediği çeşitli faaliyetlerle her zaman mercek altında bulunuyor ve zaman zaman sıkı denetimlerle, sınırlamalarla ve yasaklarla karşılaşabiliyor. Ama siyasi-diplomatik kanallardan entelektüel-kültürel çevrelere kadar Cemaat’le diyalog içinde olan bir başka Rusya daha var. Çoğu kez iki devlet arasındaki ilişkiler ve çıkarlar, Moskova’nın tavrını belirliyor. Örneğin, bir dönem Tataristan’daki Gülen örgütlenmesine karşı sertleşen Rusya yönetimi, bizzat Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün girişimleri sonucu yumuşamıştı. (AKP ile Cemaat’in mücadelesi, ilkinin üstünlüğüyle ve aralarındaki köprülerin atılmasıyla sonuçlanırsa, Kremlin ülkesindeki Gülencilere karşı sertleşebilir.)

Bu kadar girift konulara ve bu arada Gülen cemaatine Rus gazetecilerin gösterdiği ilgi çok doğaldır.

Tabii, gazeteci var, gazeteci var… Mesleğini hakkıyla yapanı da, ajanlık edeni de, yandaş ve satılık olanı da, her şeyi magazine çevirmeyi ve araya kendi egosunu sıkıştırmayı marifet sayanı da…

Tıpkı Türkiye’deki gibi.

Darya Aslamova'nın gazetecilik tarzı ve sıra dışı öyküsü ise pazar günkü yazıda…