TL, dolar karşısında TCMB'nin nisan kararı öncesine göre yaklaşık yüzde 3,5 değer kazanırken, yıl başına göre yükseliş ise yüzde 3,4 oldu.
Abone olKüresel piyasalarda bir süredir yaşanan olumlu havanın etkisiyle gelişmekte olan ülkelere sermaye akımının yeniden başlamasının ardından 11 gündür dolar karşısında değer kazanan Türk lirası (TL) bugün de 2,08 seviyesinin altına geriledi.
Rusya Devlet Başkanı Putin'in, dün yaptığı ılımlı açıklamaların ardından Rusya-Ukrayna gerginliğinin azalması gelişmekte olan ülkelere sermaye akımını artırırken yurt içinde TL karşısında değer kaybını bugünle birlikte 11. güne taşıyan dolar, 2,0789'a kadar gerileyerek 25 Aralık 2013'ten beri en düşük seviyesini gördü.
TL’nin 11. iş gününde de devam eden rallisi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 24 Nisan'da gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizlerde indirime gitmemesiyle başladı. Bu hafta başında açıklanan nisan ayı enflasyon verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesiyle piyasalarda bu ayki PPK toplantısında da faizlerde indirime gidilmeyeceğine yönelik beklentinin artması ise TL'nin yükselişini destekledi.
TL, dolar karşısında TCMB'nin nisan kararı öncesine göre yaklaşık yüzde 3,5 değer kazanırken, yıl başına göre yükseliş ise yüzde 3,4 oldu.
Analistler, 24 Nisan'da başlayan düşüş trendinde 2,0880 seviyesinin altında kalındığı sürece TL lehine pozitif sürecin devam edeceğini ve 2,06 seviyesinin gündeme geldiğini kaydediyor
"ABD - Türkiye enflasyon farkına göre dolar/TL için denge değerin 2,02 olduğunu hesaplamaktayız"
Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz konuya ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye ekonomisindeki dış açık nedeniyle Türkiye'de enflasyonun önemli sebeplerinden birisinin kurdaki değer kaybı olduğunu belirterek, bu nedenle ocak ayı ara toplantısında faiz artırımını tercih eden TCMB'nin kurdaki değer kaybını engellemeyi başardığını söyledi.
Politika aracı olarak faizin yanı sıra likidite koşullarını da sıkı tutan TCMB'nin verim eğrisinin ters dönmesini yani kısa vadeli faizlerin uzun vadeli faizlerden daha yüksek olmasını sağladığını aktaran Yılmaz, verim eğrisinin kur üzerindeki etkisiyle TL'nin değer kazanmayı sürdürdüğünü ve TCMB'nin fiyat istikrarını tesis edebilmesi için dez-enflasyon sürecine yardımcı olduğunu kaydetti.
ABD - Türkiye enflasyon farkına göre dolar/TL için denge değerinin 2,02 olduğunu hesapladıklarını ifade eden Yılmaz, ocak ayındaki 2,39 zirvesinden başlayan hareketin 2,02'ye doğru devam etmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi.
Yılmaz, nisan ayı enflasyon oranının beklentilerin üzerinde kalmasıyla 22 Mayıs PPK'da faizlerin sabit tutulacağı beklentisinin fiyatlandığını ve bir sonraki hedef seviyenin 2,0685 olabileceğini öngördüklerini vurguladı.
TL'deki değer kazancının bir sebebinin de küresel piyasalardaki dinamikler ve gelişmekte olan ülke kurlarına gösterilen talep olduğunu anlatan Yılmaz, uluslararası yatırımcıların, faizlerin "sıfır" seviyesine yakın olduğu dolar fonlarını gelişmekte olan ülkelerde değerlendirdiklerini belirtti.
"Haziran ayında 25 baz puan ölçülü bir faiz indirimini eylül ayında kalıcı indirim döngüsü takip edebilir"
Ocak ayında Türkiye önderliğinde diğer gelişmekte olan ülke otoritelerinin de faizlerde yukarı yönlü ayarlamalar gerçekleştirdiğini anımsatan Yılmaz, böylece "carry-trade" için olumlu dinamiklerin ortaya çıktığını ve geçen sene "kesinti" (taper) çalkantısında ABD'ye geri dönen fonların yeniden Türkiye ve benzer gelişmekte olan ülke ekonomilerine yöneldiklerini aktardı.
Fon akımları ve TCMB'nin politikaları dahilinde TL'nin kendi tahminlerinden daha hızlı değer kazandığını gözlemlediklerini anlatan eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Rusya'da Devlet Başkanı Putin, ABD'de Fed Başkanı Yellen'in açıklamalarıyla TL'ye yönelen fonlarda artış söz konusu. Buna bugün Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nin de genişleme sinyali içerebilecek açıklamaları destek verirse liradaki güçlenmenin sürmesini mümkün buluyoruz. Yaz aylarında değer kazanan TL'nin TCMB'nin dez-enflasyon ihtiyacına yardımcı olduktan sonra faizlerin de kalıcı olarak aşağı gelmesinin önü açılabilir. Haziran ayında 'test amaçlı' ülke risk primindeki gelişmelere dayanan 25 baz puan ölçülü bir faiz indirimini eylül ayında kalıcı indirim döngüsü takip edebilir. Bu süreçte fiyat istikrarının sağlanmasıyla ihracatçıların uluslararası rekabet güçleri arttırılmış olur. Faiz indirimleriyle ise TL'nin finansal istikrarı ve ihracatçıları olumsuz etkileyecek kadar değer kazanması da önlenmiş olacaktır."