BIST 9.593
DOLAR 35,26
EURO 36,75
ALTIN 2.963,49
HABER /  GÜNCEL

Türk kadını günden güne şişmanlıyor

Türk kadını, özellikle Avrupa'ya göre daha zarif olarak bilinir. Fakat bu son yıllarda değişti. Kadınlarımızın günden güne şişmanladığı gözlerden kaçmadı...

Abone ol

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Nüfus Etüdleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sabahat Tezcan, Türkiye'de kadının giderek şişmanladığını, 40 yaşın üzerindeki her üç kadından ikisinin ya şişman ya da şişmanlamaya aday olduğunu söyledi. Hacettepe Üniversitesi tarafından her 5 senede bir yapılan Türkiye nüfus ve sağlık araştırmalarının 8.'si olan 'Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması-2003'ün Doğu Karadeniz Bölgesi'ne ilişkin sonuçları Zorlu Grand Otel'de düzenlenen toplantıyla açıklandı. Toplantı, "Türkiye Nüfus Araştırmaları 2003'ün tanıtımı, metodolojisi" ve "Doğu Karadeniz Nüfusunun Özellikleri ile Doğurganlık, Aile Planlaması, Anne Çocuk Sağlığı ve Çocuk Ölümleri" başlığı altında iki sunumla gerçekleştirildi. Araştırma sonuçlarıyla ilgili bilgi veren HÜ Nüfus Etüdleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sabahat Tezcan, veri toplama süresi 6 ay süren araştırmanın 80 il ve 700 yerleşim biriminde, 11 bini aşkın hanenin ziyaret edilerek ve 8 bin 500 evli kadınla yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiş çok büyük bir çalışma olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sabahat Tezcan, bölgeler arasında farklılıklar olmasına rağmen Türkiye genelinde ana çocuk sağlığıyla ilgili önemli iyileşmeler kaydedildiğini, bunun da memnuniyet verici olduğunu söyledi. Doğu Karadeniz Bölgesi'nin genelde göç veren bir bölge olduğunu ve yaş dağılımı açısından bakıldığında yaşlı nüfusun genç nüfustan daha fazla olduğunu belirten Prof. Dr. Tezcan, "Bölgede aile planlaması, yüzde 71 olan Türkiye ortalamasıyla aynı seviyede. Bölgede yapmış olduğumuz çalışmalarda aile planlamasıyla ilgili çok önemli bir özellik dikkatimizi çekti. Gebeliği önleyici modern ve geleneksel yöntemlerin kullanımına bakıldığında Doğu Karadeniz Bölgesi'nde halk arasında geri çekme ya da tıp dilinde 'coitus interruptus' denilen yöntemin yaygın olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Bu yöntemin Türkiye ortalaması yüzde 28.5 iken, bu rakam Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yüzde 44.5 seviyelerinde. Bu çok çarpıcı bir bulgu. Nedenini bilmiyoruz. Bu durumun kültürel ve sosyolojik açıdan incelenmesi gerekir. Ama Karadeniz Bölgesi'nde evli çiftler gebeliği önlemek için geleneksel yöntemlere daha çok itibar ediyorlar" dedi. Gebeliği önlemek için yapılan düşük sayısının da ülke genelinde gittikçe azaldığını, bunun sebebinin kadınların bu konularda daha bilinçli hareket etmesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tezcan, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde düşük rakamlarının Türkiye ortalamasının altında olduğunu kaydetti. Karadeniz Bölgesi'nde geçmişe göre önemli oranda düşüşler kaydedilmesine rağmen bebek ölümlerinin hala Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tezcan, ülke genelinde bebek ölümlerinin yüzde 30'un altına indiğini, ancak bu rakamın hala çok yüksek olduğunu ifade etti. "DOĞUMLARDA SEZARYEN YÖNTEMİ GİDEREK YAYGINLAŞIYOR" Ülke genelinde sezaryenle doğumların normal doğumlardan daha fazla olduğuna ve giderek de arttığına işaret eden Prof. Dr. Tezcan, "Araştırmamızda doğum yöntemleri açısından bakıldığında sezaryenle yapılan doğumların vajinal doğumlardan daha fazla olduğunu ve bunun giderek arttığını gördük. Sezaryenle yapılan doğum ortalaması ülke genelinde 21 iken, bu oran Karadeniz Bölgesi'nde yüzde 30'lara ulaşıyor. Sezaryenle yapılan doğumlarda Türkiye genelinde de bir artış göze çarpıyor" diye konuştu. Anne ve çocukların beslenmesiyle ilgili önemli problemler yaşandığını ve Türk kadınının giderek şişmanladığını belirten Tezcan, "Türkiye genelinde olduğu gibi Karadeniz Bölgesi'nde de çok önemli kronik beslenme bozuklukları var. Çocukların boyları beslenme yetersizliği nedeniyle yaşlarına göre küçük kalmış durumda. Annelerin beslenmesiyle ilgili problemler de var. Türkiye kadını gittikçe şişmanlıyor. 40 yaşın üzerindeki her 3 kadından ikisi şişman ya da şişmanlamaya aday durumda. Ancak bu oran Karadeniz Bölgesi'nde daha az. Fakat bu bölgede de şişmanlama eğilimi göze çarpıyor" şeklinde konuştu. "Türkiye'de kadınlar giderek artan oranda sigara içiyorlar, sigara milli bir felaket halini aldı" diyerek ana-çocuk sağlığı açısından başka bir tehlikeye dikkat çeken Prof. Dr. Tezcan, bu durumun çok ciddi sakıncaları bulunduğunu kaydederek şunları söyledi: "1993 yılında her 100 kadından 13'ü sigara içerken, bu oran 2003 yılında 28'e çıktı. Sigaranın neden olduğu birçok sağlık probleminin yanında, yaptığımız araştırmada her 5 gebe kadından birinin sigara kullandığını tespit ettik. Tabi ki bu durumda rahimdeki bebek de anneyle birlikte sigara içiyor. Üstelik bu sigara içme olayı doğumdan sonra da emzirme döneminde devam ediyor. Bu konuya özellikle dikkat edilmeli. Ülkede sigara artık milli bir felaket halini almış durumda" Türkiye nüfusunun giderek yaşlandığı ve Avrupa'nın 100 yılda geldiği noktaya Türkiye'nin 50 yılda geleceği yönündeki yorumlarla ilgili konuşan Prof. Dr. Tezcan, "1970'li yılların başından beri uygulanan yöntemlerin de etkisiyle doğurganlık hızı sürekli azalıyor. Doğurganlık hızı 1963 yılında 6.5 iken, bugün bu hız yüzde 2.2'ye düştü. Aslında bu memnuniyet verici bir gelişme. İnsanlar artık istedikleri kadar çocuk sahibi oluyorlar. Bunun yanında ülke nüfusu da giderek yaşlanıyor. Son 50 yılda beklenen yaşam süresi 45 yıldan 70 yıla çıktı. Doğurganlık hızının azalmasında ailelerin çocuklara bakışında meydana gelen değişiklik de önemli rol oynuyor. Çocuk artık işgücüne katkı, sosyal güvence olarak görülmüyor" dedi.