Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanı Salih Kılıç, Başbakan Erdoğan'dan randevu istedi. Kılıç bazı konulardaki rahatsızlıklarını iletecek..
Abone olTürkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Başkanı Salih Kılıç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu istediklerini belirterek, kendisine örgütlenme, Sosyal Güvenlik Yasası, TEKEL'in tütün ve tütün işleme fabrikalarının kapatılmak istenmesi ve özelleştirme konularındaki rahatsızlıklarını aktaracaklarını söyledi. Samsun'daki Türk-İş Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda basın toplantısı düzenleyen Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç, Meclis'teki Sosyal Güvenlik Yasası ve komisyonda görüşülen sosyal güvenlik kuruluşlarının birleştirilmesiyle ilgili tasarıya karşı olduklarını dile getirdi. Özelleştirme uygulamalarından rahatsız olduklarını belirterek, en azından stratejik kuruluşların özelleştirilmesinin yeniden gözden geçirilmesini isteyen Kılıç, TEKEL tütün ve tütün işleme fabrikalarının kapatılması ve bir kısmının da tasfiyesinin doğru olmadığını öne sürdü. Kılıç, örgütlenme konusunda önlerindeki engellerin kaldırılmasını de isteyerek, ülkede çalışanlar aleyhine süren uygulamaların sona ermesi gerektiğini savundu. Sorunlarıyla ilgili rapor hazırladıklarını ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu talep ettiklerini kaydeden Kılıç, "Sıkıntıları önümüzdeki süreçte başbakana aktaracağız. Raporu kendilerine sunacağız. Daha sonra da izleyeceğimiz stratejiyi belirleyeceğiz" dedi. İş Güvencesi Yasası'nın çıktığı tarihten bugüne kadar örgütlenme nedeniyle 15 bin 580 işçinin işverenler tarafından iş akitlerinin feshedildiğini ve işe iade kararına rağmen bu işçilere işbaşı yaptırılmadığını da söyleyen Kılıç, "Örgütlenmedeki ciddi rahatsızlığımız AB sürecinde çözülmelidir" diye konuştu. Köy Hizmetleri'nin Özel İdareler'e devrinden sonra gelecekte toplu sözleşme yapma endişesi taşıdıklarına da değinen Kılıç, bu sorunun aşılması için de İl Özel İdare genel sekreterliklerinin TÜİS'e üyeliklerinin sağlanmasının önemine dikkati çekti. AK Parti'nin uyguladığı ekonomik politikaları değerlendirerek, "Gelmiş geçmiş bütün siyasal iktidarların uyguladığı ekonomik politikalarda olduğu gibi sağlıklı sonuç alınmadığını görmekteyiz" diyerek eleştirilerini gündeme getiren Kılıç, "Her ne kadar ekonomik olarak yüzde 25'lere varan bir büyüme gerçekleşmiş, ihracat artmış olsa da cari açığın büyümesi ve hızla ülkeye giren sıcak para Türkiye için risktir. Son 4 yıllık ortalamaya baktığımızda yüzde 17'ye varan reel bir kayıp var. Bunlar dikkate alınmalıdır" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığı seçiminin rejim tartışması haline getirilmemesi gerektiğini de belirten Kılıç, cumhurbaşkanlığı seçimi ve erken seçim konularında ise şunları söyledi: "Türkiye'de her cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasal yapı etkilenmektedir. Bu seçim farklı bir platformdur. Siyasi partilerin bu konudaki göstermiş olduğu yaklaşımlar önümüzdeki süreçte daha sağlıklı bir şekilde çıkacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimi zamanı geldiğinde yapılır. En önemli konulardan biri de adaydır. Rejim tartışmasına gelince, parlamenter düzen içinde çözüm yolunun aranacağı bir platform olduğundan dolayı konuya kamuoyunda rejim tartışması olarak bakılmasını uygun bulmuyorum. Rejim kendi şartları içinde yürür. Ancak Türkiye'nin gündeminin değiştirilmesi için bazı sosyal, ekonomik ve toplumsal hadisenin dışına çıkılarak gündem değişiklikleri yaşanmaktadır. Bu da Türkiye'nin bir realitesidir. Demokrasi sindirilmelidir. Erken seçim de vatandaşta rahatsızlık varsa siyasiler tarafından değerlendirilir. Bu da parlamentonun kararına bağlıdır. Erken seçim konusunda milletin geneli genel bir rahatsızlık içindedir. En büyük rahatsızlık da işsizlik ve istihdam sorunudur. Halk yoksulluğun giderilmesini istemektedir. Türkiye 'de yüzde 10'ları bulan işsiz ordusu vardır. Ancak bu oran Avrupa'da da yüzde 8-9'lar dolayındadır. Bu da bir gerçektir."