Avrupa'da ekonomik krizin başlaması ardından Türk ihracatçıların Euro Bölgesi ülkeleriyle yaptıkları ticaretin oldukça azalması ardından, şirketler şimdi başka pazarlara açılma çabasında.
Abone olAvrupa'da ekonomik krizin başlaması ardından Türk ihracatçıların Euro Bölgesi ülkeleriyle yaptıkları ticaret oldukça azaldı.
Şimdi işlerini sürdürebilmek için Orta Doğu, Kuzey Afrika ve dünyanın geri kalan bölgelerinde yeni müşteriler arıyorlar.
İstanbul'un Kadıköy semtinde bir dükkanı olan ve ihraç ettiği ürünlerle para kazanan Kurtuluş Bingören şimdi büyük zararlarla karşı karşıya. Bingören'in şirketi Pislick, Avrupa Birliği ülkelerindeki modaya düşkün genç nüfusa tişörtler tasarlayıp satıyordu.
2008 yılına kadar, yıllık gelirinin % 45'ini İskandinav ülkeleri, İspanya ve Almanya'ya sattığı şapkalar, tişörtler ve spor ayakkabılardan elde ediyordu. Birgören bu ülkelere yaptığı ihracatın şimdi ancak % 25'ine denk geldiğini ve siparişlerin her geçen gün azaldığını belirtiyor.
Bingören, "Avrupa'daki müşteriler için yeni ürünler hazırlıyoruz. Maliyetleri düşürmeye çalışıp kaybettiğimiz parayı yeniden kazanabilmek için elimizden geleni yapacağız" diyor. Ancak Pislick'in çalışmaya devam edebilmesi, Japonya'da yeni başladıkları bir ortaklığa bağlı. Japon yeninin piyasalarda izlediği düşük seviyedeki seyir Bingören için kârlı bir ortaklık anlamına geliyor.
"Ekonomileri çok iyi durumda. Bizim ürünlerimizin fiyatını Japon yenine çevirdiğinizde bu ürünler Japonlar için oldukça ucuz" diyen Bingören, "Zaman bulabilirsek, Japonya'ya gidip başka ortaklar da bulmaya çalışacağız" diye açıklıyor planlarını.
'Boşa zaman harcıyoruz'
İstanbul'un bir başka köşesinde Oğuzhan Tarakçıoğlu, uluslararası lojistik şirketi Me-Tol International'ın park yerindeki kamyonların boş kasalarına bakıyor.
Tarakçıoğlu'nun şirketinde Türk ürünlerini Finlandiya ve Baltık ülkelerine taşıyan 100 kamyon bulunuyor. Son yıllarda, en büyük pazarları olan Almanya ve Hollanda'dan gelen siparişler yok olup gitmiş.
"İşler azaldı" diyor Tarakçıoğlu. "Herkes masraflarını azaltmaya çalışıyor. Mazot fiyatları yüksek, vergiler yüksek ama taşıyacak yük giderek azalıyor. Boşa zaman harcıyoruz."
Oğuzhan Tarakçıoğlu, geçmişte müşterilerine ödeme yapmaları için ancak 30-40 gün vade tanıdıklarını şimdi ise ödemeler için üç dört ay beklemeleri gerektiğini söylüyor ve ekliyor, "O da paramızı alabilirsek."
Türkiye'deki pek çok ihracatçı şirket gibi, Me-Tol International da şimdi yeni pazarlar arıyor.
Oğuzhan Tarakçıoğlu şu sıralarda en kârlı pazarın Belarus olduğunu söylüyor. "Belarus Euro Bölgesi'nin dışında" diyor Tarakçıoğlu, "Yani bizim için oldukça istikrarlı bir ülke."
Yeni faiz kesintisi 'kaçınılmaz'
Kısa süre öncesine kadar Türkiye küresel malî krizden güçlü şekilde çıkmış bir ülke olarak görülüyordu. Ancak Euro Bölgesi'ndeki problemler artık burayı da etkiliyor.
2011 yılında gayrı safi millî hasıla % 8 oranında arttı. Ancak geçen yıl bu oran % 2'ye düştü. Nisan ayında, "küresel ekonomide devam eden belirsizlikleri" gerekçe gösteren Merkez Bankası, tüm uzmanları şaşırtan bir şekilde faiz oranlarını 50 baz puan yani % 0,5 düşürdü.
Erste Securities şirketinin Türkiye'deki baş ekonomisti Nilüfer Sezgin, bir faiz kesintisinin daha kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
"Mayıs ayında 25 baz puan daha kesinti bekliyoruz" diyen Sezgin, "İçinde bulunduğumuz ortamda Türkiye, ihracatını Avrupa'dan Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi bölgelere kaydırıyor olsa da genel görünüş hâlâ oldukça zayıf" değerlendirmesinde bulunuyor.
Me-Tol International'ın sahibi Oğuzhan Tarakçıoğlu şimdi dikkatini başka pazarlara çevirmiş durumda. Tarakçıoğlu'na göre Türkiye'nin bundan sonraki en büyük ihracat kapısı Afrika olacak.
"Yeni pazar, Kuzey Afrika, Güney Afrika, tüm Afrika kıtası. Paranızı nakit ödüyorlar. Malı teslim ettiğinizde paranızı da alıyorsunuz, gecikme yok" diyen Tarakçıoğlu, "Avrupa'daki iş ilişkilerimiz güven esasına dayanıyordu. Şimdi Euro Bölgesi'nde kimseye güvenmek kolay değil" diye ekliyor.