Türk Eğitim-Sen, öğretmenlik mesleğini derecelendirerek öğretmenlere unvanlarına göre ücret verilmesini öngören yasanın veto edilmesi için Sezer'e mektup gönderdi.
Abone olTürk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan, öğretmenlik mesleğini derecelendirerek öğretmenlere unvanlarına göre ücret verilmesini öngören yasanın veto edilmesi için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e mektup gönderdi. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Özcan, Milli Eğitim Temel Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngören 5204 Sayılı Kanun'un TBMM'de kabul edildiğini hatırlattığı mektubunda, söz konusu kanun ile birlikte öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına ayrılışı esas alınarak uzman öğretmenlere en yüksek Devlet memurluğu aylığının yüzde 20'sinin, başöğretmenlere ise yüzde 40'ını aşmayacak şekilde ilave edilmesini öngördüğünü bildirdi. Çıkarılan kanunun, öğretmenleri, 'aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen' unvanları başlığında gruplara ayırarak uzman ve başöğretmenlere kısmi oranda yapılacak artışların ilk bakışta cazip geldiğini belirten Özcan, mektubuna şöyle devam etti: "İlk bakışta cazip gelen bu yasa, sınavla görev yapan öğretmenlerin yüzde 10'unu başöğretmen, yüzde 20'sini uzman öğretmen olarak ayırmak suretiyle öğretmenler arasında ayrımcılığa sebep olacağı aşikardır. Bu şekilde ayrım, öğretmen-öğretmen, öğrenci-öğretmen, veli-okul idaresi arasında sürtüşmelere neden olacak, eğitim-öğretim hizmetlerinin problemlerinin içerisine yeni bir problem daha ekleyecektir. Günümüzde, her ders yılı başında velilerimizin çocuklarını daha iyi bildikleri bir okula kaydettirebilmek için neler çektiklerini biliyoruz. Şimdi de okullarda öğretmenler arasında uzman öğretmen, başöğretmen ayrımı eklenecektir. Ayrıca kanunda, mesleki unvan kazanan öğretmenlerle idare arasındaki ilişkiler, unvanlı öğretmenlerin nakillerinde uygulanacak kriterler, bu öğretmenlerin idareci olmaları halinde ayrılan kontenjanda kadro boşalmasının olup olmayacağı belli değildir." Özcan, Türkiye genelinde bölgelerin gelişmişliği göz önüne alındığında öğretmenlerin sınavdaki başarılarının belli bölgelerde yığılacağının bir gerçek olduğunu vurgulayarak, bu sınavlar için büyükşehirlerde dershanelerin açılacağını ve bunun da öğretmenler üzerinden yeni bir rant kapısı doğmasına neden olacağına dikkat çekti. Türk Eğitim-Sen olarak, öğretmenlerin bilgi ve becerilerinin yapılacak sınavla kazanılmayacağı düşüncesinde olduklarının altını çizen Özcan, iyi bir matematik bilgisine sahip olmanın iyi bir öğretmen olmak anlamına gelmeyeceğini kaydetti. Uzman öğretmen olmanın beceri gerektirdiğini ifade eden Özcan, mektubunda daha sonra şunları kaydetti: "Yurdumuzda eğitim-öğretimin başarılı olması, Milli Eğitim Politikasının yeniden ele alınarak, eğitim çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarının içinde bulunduğumuz günün şartlarına göre ayrım yapmadan iyileştirilmesine bağlıdır. Kanunda yapılacak sınavla ilgili kriterler açık ve net değildir. Endişemiz bu unvanlar dağıtılırken yandaş kayırmacılığının geçmiş yıllarda olduğu gibi ön plana çıkmasıdır. Netice olarak bu unvanlar verilecekse kontenjanla sınırlı kalmamalı, tarafların görüşü alınarak hazırlanacak kriterler doğrultusunda, unvanlar eğitim, öğretim hizmetleri sınıfındaki çalışanların tamamına verilmelidir. Eğitim çalışanlarının bilgi ve becerilerinin artırımı açılacak hizmet içi eğitim kurslarıyla sağlanmalı, bu kurslar sürekli hale getirilmelidir. Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle birçok sorunu olan Türk Milli Eğitim Sistemine yeni sorunlar eklenecektir."