Dışişleri Sözcüsü Namık Tan, "Kerkük’te hakimiyet kurma mücadelesinin, ülkenin geneline yayılabileceğinden endişe ettiklerini" söyledi.
Abone olHaftalık basın toplantısında Irak anayasası ve bu anayasanın Kerkük’e ilişkin maddesini değerlendirmesi istenen Tan, Irak anayasa taslağının geçiş meclisi içindeki yapı içinde hazırlandığını hatırlatarak, bu mecliste yeterince temsil edilemeyen Sünni Arap kesimin de anayasanın hazırlık çalışmalarına katılımının belli ölçüde sağlandığını kaydetti. Ortaya çıkan taslağın temel hususları itibarıyla Irak’ta cumhuriyetçi, temsili, demokratik ve federal anayasal düzen kurulmasını öngördüğünü ifade eden Tan, şöyle konuştu: "Arapça ve Kürtçe, Irak’ın resmi dilleri haline gelmektedir. Türkmence de kullanıldığı bölgelerde yerel ve resmi dil olma hüviyetini kazanma imkanına sahip olacaktır. Ayrıca Türkmenlerin idari, kültürel, siyasi ve eğitim hakları teslim edilmektedir. Böylece, bir Irak anayasası çerçevesinde, Türkmenlerin ilk kez bir nüfus kesimi olarak hakları güvenceye alınmış olmaktadır." Öngörülen federal yapının yerel yönetimlere ve idarelere geniş yetkiler verdiğini, modelin "gevşek bir merkezi yapı öngördüğünü" belirten Tan, petrol ve doğalgaz kaynaklarının halkın bütününe ait olduğunun kayda geçirildiğini de hatırlattı. Tan, anayasa taslağında Kerkük ve diğer ihtilaflı bölgelere ilişkin nüfus konuları ve mülkiyet iddialarının, geçici idari yasanın 28. maddesi çerçevesinde çözüme kavuşturulacağı ve bunun ardından bu bölgelerin yönetsel geleceğinin referandum yapılmak suretiyle 2007 yılına kadar belirleneceğinin kayda geçirildiğini söyledi. Tan, şöyle devam etti: "Bu şekilde Kerkük’te hakimiyet kurma mücadelesi, ülkenin bütününe yayılacak bir çekişme ve çatışma konusu haline gelebilecektir. Kerkük’teki iddiaların çözüme kavuşturulması ve bu vilayetteki sürecin manipülasyonlardan arındırılarak tamamlanması amacıyla, BM’nin etkin rol üstlenmesi uygun bir güvence olacaktır. Irak anayasa taslağının yaşama ve başarılı olma şansı, Irak’ın bütün kesimlerinin söz konusu metni benimsemelerine ve gösterecekleri işbirliğine bağlıdır. Sünni Arap idarenin en azından bir bölümünün anayasayı bu haliyle benimsedikleri bildirilmektedir. Bu bakımdan referanduma uzanacak altı haftalık sürede Irak’taki siyasi ve diğer gelişmelerin yakından izlenmesi gerekecektir. Türkiye’nin beklentisi, Irak’ta iyi bir yaşam kurulmaya çalışıldığı bu aşamada, bütün kesimlerin, çabalarını ve mücadelelerini, Irak’ın bütünlüğünü korumaya azami özeni göstererek ve bunu bozabilecek davranışlardan kaçınarak barışçı siyasi yöntemlerle yürütmeleridir. Ulusal uyumu güçlendirecek yaklaşımlar, Irak’ın birliğinin güvence altına alınmasına ve demokrasinin güçlenmesine katkı sağlayacaktır." Namık Tan, Irak’ın federal yapısına ilişkin bir soruda kullanılan ifade üzerine, "Biz Kürdistan diye bir bölge tanımıyoruz. Kürdistan diye bir bölgenin olmadığını da herkes biliyor" diyerek, Türkiye’nin Irak’a ilişkin görüşlerini kapsamlı şekilde tüm taraflara ilettiğini, bundan sonra da iletmeyi sürdüreceğini kaydetti. Tan, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı vekili Matt Bryza’nın geçen hafta Ankara’daki temaslarına ilişkin bir soru üzerine, temaslarda güvenlik ve terör örgütüne ilişkin konuların yer aldığını, ancak temasların yalnızca bu konularla sınırlı olmadığını kaydetti. Bryza’nın bir ay içinde Türkiye’ye ikinci kez geldiğini hatırlatan Tan, temasların son derece olumlu geçtiğini ve iki ülke ilişkilerine katkıda bulunduğunu belirtti.