BIST 9.627
DOLAR 35,22
EURO 36,78
ALTIN 2.960,88
HABER /  GÜNCEL

Türk çiftçisi teknoloji fakiri

Türk çiftçisinin, yeniden üretimi sürdürebilme mücadelesi vermek zorunda kaldığı için teknolojiyi geliştirmeye yönelik yatırımlar gerçekleştiremediği bildirildi.

Abone ol

Bu nedenle fiyatları 50 bin ile 250 bin dolar arasında değişen anız parçalama ve pamuk toplama makinesi imkanlarına sahip olamadığı bildirildi. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, makineleşme ve teknolojik donanımın tarımsal üretimde işgücü verimliliğini artıran, maliyeti düşüren, işlemlerin zamanında ve zirai ihtiyaçlara uygun şekilde yapılmasını sağlayarak ürün kalitesini ve verimini artıran çok önemli unsurları oluşturduğunu söyledi. Türkiye'nin, tarımsal üretim bakımından arazi varlığı ve işgücü ile büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirten Barut, ancak bunun iyi değerlendirilememesi sonucu, dünya ülkelerinin gerisinde kalındığını kaydetti. Barut, geri kalmışlığın en önemli nedeninin başında, tarımın uzun yıllar ihmal edilmesinin geldiğini ifade ederek, ''Bunun sonucunda tarımsal üretimde mekanizasyon ve teknoloji kullanımı yeterli seviyeye ulaşmamış, kullanılan alet ve ekipmanların fiyatları enflasyon baskısı ile sürekli yükseldiğinden, çiftçimiz, üretimi emek yoğun olarak sürdürmek zorunda kalmıştır'' dedi. Bu olumsuzluğa, enerji, tohum, gübre ve ilaç gibi girdilerin fiyatlarındaki aşırı artışlar eklenince üretim maliyetlerinin, gelişmiş ülkelerle rekabet edemeyecek şekilde artığını belirten Barut, şöyle konuştu: ''Çukurova yöresi dışındaki çiftçilerin büyük çoğunluğu, gelişmiş tarımsal makineler açısından önemli oranda geri. Çukurova'da ise polikültür (çok yönlü) tarım yapıldığı için çiftçi teknolojiyi yakından takip ediyor. Buna rağmen Çukurova çiftçisi bile istenilen düzeyde teknolojiye sahip değil. Örneğin, buğday hasadından sonra anızın toprağa karışmasını sağlayacak ''parçalama makinesi''nin fiyatı 50 bin, pamuk toplama makinesinin de 250 bin dolar düzeyindedir. Bunu bir araya getirecek üretici, Türkiye'nin en verimli topraklarına sahip olan Çukurova'da bile yok. Üretici, anızı parçalayacak makinesi olmayınca, daha iyi bir tohum yatağı hazırlamak, yabancı ot ve zararlıları yok etmek, hasat sonrası hemen diğer bir ürünün ekimine geçebilmek için toprak açısından son derece zararlı olan, yakma işlemi gerçekleştiriyor. Bu da tabi zarar veriyor.'' EFENDİLİKTEN GÜNAH KEÇİSİNE Barut, 1950'li yıllarda başlayan tarımdan sanayiye kaynak aktarımının da Türk çiftçisini hızla fakirleştirdiğini söyledi. Bu olumsuz gelişmenin, ''köylü milletin efendisidir'' özdeyişini tersine çevirdiğini öne süren Barut, ülke ekonomisinin son yıllarda içine düştüğü olumsuzluğun sorumlusunun da tarım olarak gösterilmesini ''gaf'' olarak değerlendirdi. Barut, Türk çiftçisinin ''günah keçisi'' olarak gösterildiğini belirterek, şunları kaydetti. ''Ancak, ülkenin tarım ürünleri ithal eder duruma getirilmesinin sorumlusu çiftçi değildir. Milyonlarca dolar, diğer ülkelerin tarımına destek olarak gittiği için Türk çiftçisi teknoloji fakiri kaldı. Bu kaynak, tarımın modernleşmesi, mekanizasyonu ve çiftçimizin eğitimine harcansa tarım bu içler acısı durumda olmazdı.''