İnternethaber Ankara Temsilcisi Nesrin Yanık Çorakbaş, Denizcilik Müsteşarına yeni gelişmeleri sordu..
Abone olDenizcilik sektörü, devletin bugüne kadar yeterince ilgi göstermediği sektörlerden biri. Kara, hava ve demiryolu ulaşımıyla kıyaslandığında deniz taşımacılığının ulaşımdan aldığı payın oldukça düşük olduğu görülüyor. Ülkemizde denizcilikle ilgili faaliyetlerden sorumlu olan Denizcilik Müsteşarlığı, Türkiye’de deniz ticaretini artırmak için bir takım girişimlerde bulunmaya başladı. Hedeflerinin Türkiye’yi denizci ülke yapmak olduğunu belirten Denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz ile, denizcilik sektöründe yeni yılla birlikte yaşanacak dönüşümü konuştuk....
Şu anda Türkiye’nin denizlerini değerlendirmesiyle ilgili kurumunuz neler yapıyor?
Denizcilik Müsteşarlığı, Türk deniz ticareti ile ilgili her konuda denizlerin tek sahibi, yetkili otoritesi. Dolayısıyla, denizlerde her ne tür faaliyet düşünürseniz düşünün, mutlaka Denizcilik Müsteşarlığı ile bağlantısı vardır. Bu, görevini layıkıyla yerine getirebiliyor mu, o tartışmalıdır. Ama getiremediği bir gerçek ki, sayın bakanın dediği gibi yolcu taşımacılığında binde 3, yük taşımacılığında yüzde 2’lik orana ulaşmışız. Bu hiçbir şey demektir.
Komşu ülkelerle kıyaslayarak bunu biraz açabilir miyiz?
Komşu ülke denildiğinde, insanın aklına hemen Yunanistan geliyor. Öncelikli olarak, her ülkenin kalkınmasında lokomotif görevi görmüş öncü bir sektörü var. Yunanistan için bu sektör denizcilik sektörüdür. Ülkemiz için de, denizcilik sektörünün ülke kalkınmasında öncü rolü oynayabileceği düşüncesindeyiz. Fakat devlet, diğer sektörlere vermiş olduğu teşviği, denizciliğe hiçbir zaman vermemiştir. Şu anda, devletin yılda TCDD’ye vermiş olduğu süspansiyon 500 trilyon. Ancak, her yıl bu kadar desteğe rağmen demiryollarının taşımadan aldığı pay, yüzde 5-7 civarındadır. Eğer yıllardan beri devlet, demiryollarına verilen bu desteğin sadece bir yıllığını deniz ticaretine verilseydi, bugün denizciliğimizin almış olduğu pay 10-20 kat artardı. Demek ki devlet denizciliğe önem vermemiştir. Hele kabotaj taşımacılığında hemen hemen hiçbir şey yok. Çünkü yakıt fiyatları çok ve liman ücretleri çok pahalı.
İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara denizini de içine alan gemi trafik izleme sistemlerinin eski uygulamaya göre getirdiği yenilik ve kolaylıklar neler?
Bu sistemin ekim sonunda faaliyete geçmesi için, çok yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdük. Personel istihdamı, eğitim programları ve işletim prosedürleri tamamlandı ve operasyonel testler yapıldı. Testler sırasında tespit ettiğimiz bazı sorunlar var. Sistem devreye girdiği anda sorun yaşamamak ve daha işin başında taraflara güvensizlik oluşturmamak için, hiçbir eksik olmamasını istiyoruz. Bu nedenle çok titiz davranıyoruz ve operasyona dönük teknik sorunların tamamının giderilmesi ve sonrasında yapılacak testlerin olumlu neticelenmesini bekliyoruz. Ekim 2003, bizim için hedefti ve planlamamız bu yöndeydi. Ancak resmi bir tarih deklere etmedik. Yıl sonunu hedefliyoruz. Bu sistemle, personel uluslararası kriterlere tam olarak uygunluk sağlanmıştır. En son teknoloji ile donatılan bu sistemde, dünyaca ünlü ve bu tür tesislerde deneyimli bir firmanın sağladığı donanım ve yazılım tesis edilmiştir. Yeni sistem ile birlikte verilecek hizmet de, uluslararası literatürde geçen en üst seviyedeki bir sistem olacaktır.
YAKITTA ÖTV KALKIYOR
Yolcu ve yük taşımacılığının karayolundan denizlere kaydırılması için hazırlanan proje şu anda ne aşamada?
Bilindiği gibi bu projenin iki ayağı olan “Liman ücretleri indirimi” ile “Kabotaj hattında çalışan gemiler için yakıtta ÖTV’nin kaldırılması” kararları çıkarılarak altyapı oluşturulmuştur. Diğer teknik çalışmalar, ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak devam ettirilmektedir. Amacı dışında kötü niyetli kullanımın önüne geçmek için bazı tedbirler üzerinde durulmakta ve ideal sistem oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Hükümetin denizciliğe yaklaşımına sektörün tepkisi nasıl?
1 Ocaktan sonra sektörde büyük bir dönüşüm bekliyoruz. Gerçekten bir devrim bekliyoruz. Herkes çok umutlu. Bu sadece denizcilik sektöründe değil, kamuoyuna çıkıp bakarsanız, hükümetin diğer sektörlerdeki icraatlarında da bu umut devam ediyor. Hizmetler yapılıyor, bunların karşılığını görüyorlar. Denizcilik sektörü, iddia ediyoruz. 59. hükümet döneminde en büyük değişimin yaşandığı sektördür.
Yatırımcılarla ilgili beklentileriniz neler?
Sözel olarak herkes çok şey bekliyor. Ancak Türkiye’de yatırım yapmak için finansa ihtiyaç var. Dışarıdan yabancı yatırımcıyı çekmek gerekiyor. Devletin artık, Türk yatırımcısına teşvik verecek hali yok. Dolayısıyla yabancı yatırımcının gelmesi, denizcilik sektörünün canlanması için olmazsa olmaz unsur.
Şu anda Türkiye’de yatırımla ilgilenen yabancı firmalar var mı?
En azından yakıttaki ÖTV’nin indirilmesinden sonra, birçok Yunanistanlı firma ile beraber deniz taşımacılığı yapmak için bize müracaat edenler oldu.
TÜRK BAYRAĞI KARA LİSTEDE
Deniz filolarımızla ilgili en büyük sıkıntımız nedir, Türk bayrağı neden kara listeye girdi?
Birinci husus yaş sıkıntısı, ikinci husus donatanlarımızın geçersizliği, üçüncü husus denizcilik idaremizin yetersizliğidir. Bütün bu yetersizlikler bir araya geldiği için şu anda Avrupa’da Türk bayrağı kara listededir. Çok riskli olan gemiler kategorisine alınmıştır. Bunu değiştirmek gerekli. Bunu nasıl değiştireceğiz? Donatan, armatör kendi gemisine gereken bakımı gösterecek. İnsan kusuru oradadır. Nitelikli, yeterli, kendi işine gerçekten sahip çıkan insan gerekli. İkincisi, idari olarak da bizim yeterli denetimleri yapmamız gerekiyor. Yeterli denetimler insanla yapılır. İnsan için de yeterli kadroya sahip olmanız lazım ve o insana da yeterli ücret vermeniz lazım.
Önümüzdeki yıl, denizcilikle ilgili sorunların çözülmüş olacağını söyleyebilir misiniz?
Çözülecek tabi. Biz iddialı olduğumuz için buradayız. İnsan faktörü çok önemli. Sektörle el ele verdikten sonra, çözülemeyecek hiçbir problem yok. Donatanın da eksiklikleri var, gemisine bakmıyor. Bu eğitimi Deniz Ticaret Odası da vermiyor olabilir. Denizcilik Müsteşarlığı da vermiyor olabilir. Ancak bundan sonra, bunları da vereceğiz. Donatanlar kendi gemilerine bakarlarsa, idareye de az iş düşer. İdare, donatanın gemisindeki teknik eksikliği ortaya çıkarmak için gerekli. Eğer hiçbir eksiklik yoksa bize bile ihtiyaç yoktur.
Kapatılması düşünülen bölge müdürlükleriniz söz konusu, bunların çalışmalarınıza olumsuz bir etkisi söz konusu mu?
Denizcilik Müsteşarlığına bağlı 7 bölge müdürlüğü, halen faaliyetine devam etmekte. Ancak, kanunumuzun yürürlüğe girmesiyle birlikte, bölge müdürlüklerinin faaliyetine son verilecek. Bölge müdürlüklerinin kaldırılması ile yeni bir uygulama olarak, liman başkanlıkları sınıflandırılarak, doğrudan merkeze bağlı bir şekilde faaliyet gösterecekler. Liman başkanlıklarının sınıflandırılmasında belirli kriterler esas alınarak, A tipi, B tipi ve C tipi liman başkanlıkları oluşturulacak ve tiplerine göre buralara uzman personel dağıtılacak. Böylece, yabancı bayraklı gemilerin denetimlerinde çok daha etkin bir yapı kazanılmış olacaktır.
Dünyadaki uygulamalar ile karşılaştırıldığında, ülkemizdeki denizcilik standartları yakalanabildi mi?
Denizcilik, uzmanlık gerektiren bir faaliyet alanı. Terminolojisi bile farklıdır. Bununla birlikte, dünya ile entegre olmayı gerektiren, diğer ülkelerin ve uluslararası uygulamaların yakınen takip edilmesini gerektiren bir yapısı vardır. Göreve geldiğimizden beri, tüm imkanları kullanarak personel ve donanım eksiğimizi gidermeye gayret ediyoruz. Önümüzdeki iki yıl içerisinde, standartları yakalamayı hedefliyoruz. Bu hayalci, ütopik bir yaklaşım değildir. Altı ay öncesine göre daha iyi durumdayız.
Boğazlarımızın güvenliğiyle ilgili almayı düşündüğünüz tedbirler var mı?
Genel kural, boğazlardan geçiş serbesttir. Ancak emniyetli olmak kaydıyla. Bu emniyet de gemilerin belirli sürelerde, belli aralıklarda geçmesini gerektiriyor. Biz de bunu yaptığımız için, son yıllarda kaza oranı azalmıştır. Boğazlarda kurulacak “gemi trafik sistemi” devreye girdikten sonra, bu kaza oranı daha da azalacaktır.
Kamuoyunun gündeminde , İskenderun Limanındaki dev yüklü gemi var. Bu gemi neden bekletiliyor?
Bu gemi, ülkemizdeki yetki karmaşası ve bürokratik sorunlara tipik bir örnektir. Vaktiyle, bu gemi yükünü tahliye etmek üzere limana yanaştırıldığında, o zamanki adıyla “Çevre Bakanlığı” tarafından, yükünü tahliye etmesine izin verilmemiş. Buraya kadar her şey normal. Yükte şu ya da bu nedenle çevre açısından sorun varsa, tahliyeye izin verilmemesi doğal. Ancak garabet bundan sonra başlamıştır. Yükün tahliyesine izin verilmeyince, o zamanlar Denizcilik Müsteşarlığı’na bağlı İskenderun Liman Başkanlığı, gemiyi karasuları dışına çıkmak üzere talimatlandırmış, ancak Çevre Bakanlığı geminin limanın dışına çıkmasını yazdığı bir yazıyla engellemiştir. Gemi, o gün bugündür İskenderun Limanı sınırları içinde demirli olarak kalmış ve bugün İskenderun Körfezi’ni tehdit eder durumdadır.
DENİZ BARIŞTIR, BARIŞA YOL AÇAR
Denizciliği sevdirmek için neler yapıyorsunuz?
Denizciliği sevdirmek için çok büyük bir projemiz olacak. Bugün bir uçakla gidin bakın, küçük nehirlerin ve göllerin üzerinde bir tane yelkenli ve kayık göremezsiniz. İnsanımız denizden korkmuş. Halka denizi sevdirmek istiyoruz. Önümüzdeki yıllardan itibaren Karakaya’da Kıralkızı’nda, Keban Barajı’nda, Sivrice Gölü’nde, Anadolu’nun büyük yelken yarışlarına müsait olan dip sularında, yelken yarışları düzenlemeyi düşünüyoruz. Genel ilkemiz şudur; ülkemizi denizci ülke yapmak istiyoruz. Deniz gerçekten insanları birleştirir, ülkeleri ayırmaz. Deniz bir barıştır, barışa yol açar.
Sektördeki kaliteli istihdam gücü sorununu nasıl çözüyorsunuz?
Kaptan ve baş mühendislerin ticaret gemilerindeki aylık gelirleri 3 bin-3 bin 500 dolar civarında. Ancak siz onlara, “liman devleti denetçisi” veya “bayrak devleti denetçisi” olun derseniz, vereceğimiz ücret sözleşme kapsamında 600 milyon, üst başı 900 milyon. Bir tarafta 3 bin 500 dolar diğer tarafta teklif ettiğimiz para 600 veya 900 milyon! Nitelikli adamı çağırmak zor. Şu anda, yabancı bayraklı ve Türk bayraklı gemileri denetlemek üzere 70’e yakın personel aldık. Denizcilik Müsteşarlığımızın bekleyen yasası çıkarsa, o zaman döner sermayeden bu hizmeti yapanlara ödeme yapılabilecek.
İSMET YILMAZ KİMDİR?
İsmet Yılmaz 1961 Sivas doğumlu. 1982 İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Yüksek Makine Bölümü ve 1987 yılı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 2000 yılında İsveç Malmö Dünya Denizcilik Üniversitesinde master derecesini “Gemi İşletmeleri Teknik Yönetimi” alanında yaptı. 2002 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Deniz Ticaret Hukuku alanında yüksek lisansını tamamladı. 31 Aralık 2002 tarihinde Denizcilik Müsteşarlığına Müsteşar olarak atandı ve halen bu görevine devam ediyor.