Türk ABD ilişkileri nereye?
Uzun yıllardan beri süren gerginlik şimdi yeni boyutu ile karşımızda. İlişkilerimiz iyi değildi, bunu biliyorduk, bildiğimizi biliyorlardı ama bildiğimizi bilmemezden gelmemizi bekliyor ve ona göre davranmamızı istiyorlardı…
İstedikleri gibi davranmadık. Sorunun esası bu. Türkiye NATO’nun ikinci kuvvetli ülkesi. ABD’nin de en önemli silah pazarlarından birisi. Ama savunma sanayiinde yerlilik oranı %70’lere ulaştı ve dolayısıyla pazar olmaktan çıkıyor. İstediği silahı verip istemediğini vermeme gibi şartlarına boyun eğilmiyor. Madem veremiyorsun, peki o zaman denmiyor, lazım olan başka yerlerden ikame ediliyor. Bağımlılık ilişkisi azalıyor.
Hepsi bu mu? Elbette değil. Suriye sınırlarımız boyunca bir Kürt devleti kurma projesi uygulamaya konuldu. Onbinlerce tır dolusu silah ve mühimmat verildi. Binlerce PKK’lı özel olarak eğitildi. Türkiye Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Afrin harekâtları derken eğitilen donatılan on binlerce elemanı yok etti, projeleri ellerinde patladı…
Kanlı darbe girişimini hatırlayalım. 15 Temmuz’da TBMM’yi bombaladılar, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni hedef aldılar. Ülkenin dört bir yanında tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle darbe yapmaya kalkıştılar. Sonları hüsran oldu…
S 400 işin bahanesi. Türkiye’nin istediği patriotları kendilerinin vermediklerini söylemedi mi Trump? Hem vermeyip hem de başka yerden ikame edince bu müttefiklik ilişkisine sığar mı diyenler, kendilerine baksınlar…
Her tarafı ateş çemberi bir ülkeye “hava savunman olmasın” demenin diğer anlamı şudur, “senin savunmasız kalmanı istiyoruz!”
Peki neden? Açık değil mi? Çevremizdeki her ülkede olan hava savunma sistemi Türkiye’de olmayacak ve açık hedef haline geleceğiz, bu işte…
CAATSA Uygulamalarının muhatapları kimdir biliyor muyuz? Amerika’nın hasımları. Bize diyorlar ki, hasımız. Biz NATO müttefikiyiz vs. kendimizi kandırmayalım. Açıkça söylenen şu: “Müttefiklik yok, hasımız, düşmanız ve seni çökertmek istiyoruz…”
Bu olabilir mi? ne badirelerden geçti bu millet. Bu geçtiğimiz yolların, zorlukların yanında minyatür kalır. Bu milleti Allah’ın izni ile kimse çökertemez. En zayıf zamanlarımızda hepsi birden geldiler. Geldikleri gibi gittiler. Şimdi mi çökeceğiz…
Türk – ABD ilişkilerinin tarihimize yakışır bir şekilde ilerlemesini ister ve tercih ederiz. Ancak ABD’nin uzun yıllardan beri iyi ilişki ve müttefiklik içinde bulunduğu Türkiye yerine bir terörist yapılanma üzerinden bölgede dengeleri yeniden kurmaya çabalaması, bunun için Türkiye’yi hırpalama girişimleri nasıl kabul edilebilir?
Ağzı olan konuşuyor. CAATSA yaptırımları ile Türkiye’nin savunmasının güçleşeceği, ekonomisinin zarar göreceği gibi birtakım çıkarsamalarda bulunanlar çıkıyor. Yaptırımlar olmadan, bağımlılık ilişkisi içinde Türkiye daha mı güvende? Türkiye ekonomisi sürekli ABD’ye ödeme yapar durumda iken daha mı güçlü oluyor?
Doğru olan bellidir. Tek vücut olacağız. Aklı selim ile hareket edeceğiz. Haklı davamızı savunacağız. Türkiye’nin ve milletimizin hak ve menfaatlerini üstün tutacağız. Burada artık muhalefet ve eleştiri olmaz. Bu açık haksızlığa karşı tavrımızı ortaya koymazsak başımızdaki sıkıntıyı anlamamış ve kurtulma yolunu arama çabasına girmemiş oluruz.
Türkiye ABD ile dostluk ve işbirliğini arzu etmektedir, bunu da eşit ve onurlu ortaklar arasındaki ilişki modeli ile mümkün görmektedir.