BIST 9.908
DOLAR 34,11
EURO 38,05
ALTIN 2.858,23
HABER /  GÜNCEL

Turguttan sansür itirafı

Ahmet Hakan'ın "Tarafsız Bölge"sine konuk olan Serdar Turgut dobra dobra konuştu...

Abone ol

CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu 'Tarafsız Bölge'ye konuk olan Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut, yöneticiliği, gazeteciliği, yayın yönetmenlikten öncesi, sonrası ve Akşam'ın geldiği noktayı değerlendirdi.

Yayın Yönetmeni olması için teklif gelince değerlendirdiğini ve gazete tecrübesinden dolayı yöneticiliğe hazır olduğunu söyleyen Serdar Turgut, hem mizah hem de ciddi yazılar yazdığını, mizah yazılarının sözcüklerle karikatür çizme girişimi olduğunu söyledi.

Mizah yazılarında hayatla dalga geçtiğini, diğer yazılarında ise hayatı ciddiye aldığını söyleyen Turgut, "Mizah yazıları her zaman tepki alıyor, Hürriyet'te de ilk başladığımda tepki almıştı ama sonra insanlar alıştılar" dedi.

İşte Turgut'un 'Tarafsız Bölge'de yaptığı açıklamalar:

"Mizah yazıları yazarken daha çok zorlanıyorum. Ciddi yazıları daha rahat yazıyorum, kendime göre tavır alıyorum."

"Genel yayın yönetmeni olmadan önce bütün gazeteleri okumazdım. Yüzeysel bakardım. Yayın yönetmeni olduktan sonra da bir süre böyleydi. Şimdi son zamanlarda daha çok okuyorum."

"Gazete okumayı hayatım boyunca hiç sevmedim. Kitap okumayı severim. Gazete okuma zevkini bir tek New York'ta yaşayabiliyorum. New York Times alıyorum. Ekleri çok güzel. Zaten New York Times'ı New York Times yapan da ana gazete değil ekleridir."

"Türk basınında yazarlar ayırarak bakıyorum. Ama tabii yayın yönetmeni olduktan sonra tüm yazarlar sçyle bir bakıyorum. Hızlı okuyabildiğim, göz okuması yapabildiğim için hepsine şöyle bir göz atıyorum. Benimle, yazdıklarımla ilgili yazılar varsa onlara bakıyorum. Ertuğrul Özkök, Hıncal Uluç, sizi, engin Ardıç'ı mutlaka okuyorum."

"Gazete ilişkilerinde sadece yazar olarak davranıyorum. Diğer yazarlar benim yazılarımı beğenmezlerse rahatlıkla söyleyebilirler. N'apıyım beğenmiyorsa beğenmiyordur. Ben de onu beğenmiyorsam söylüyorum."

"Çalışanlar hesap soruyorum tabii. İşin bir parçası. Hata yapmanın normal olduğunu bildiğim halde. Ben de muhabirlik yaptığım için ama hesap sormazsanız da işin ucu kaçar."

"Toplantıları hiç sevmem ama gazeteyi çok seviyorum. Biz kendimize göre eğleniyoruz. Arkadaş grubu gibiyiz. Bazen yazılarımda geliştirdiğim üslupla gazetede dolaşıyorum, onlara takılıyorum. Arkadaş ortamı gibi, bana iyi geliyor."

"Deniz Gökçe'yle yine yazar olarak polemiğe girmek isterim ama yanlış anlaşılabileceği için yapamayabilirim. Böyle bir polemik olsa asla yayın yönetmenliğini devreye sokmam. Böyle bir şey yapmaktan utanırım bir kere. Ama yazarlarıma sesleniyorum: Hodri meydan. Polemiğe girmek isterlerse ben hazırım."

"Genel Yayın Yönetmenliği geçici bir görev. Yazarlığım kaldığı sürece yayın yönetmenliğini kaybetmeye hazırım. Ne kadar yayın yönetmenliği yapacağıma dair göreve gelirken yaptığım bir kontrat var. O kontratta süre var. Burda açıklayamam ama daha uzun bir süre devam edecek. Başta patronlara da söyledim yanlış anladılar, tekrar tekrar söyledim: Genel yayın yönetmenliği bir görev ama yazarlık bir meslek. Benim sürem bitince, başka birilerin ihtiyaç duyulunca yayın yönetmneliği sona erer önemli olan yazarlık."

"Akşam gazetesinde uyumlu bir takımımız var iyi gidiyoruz. Belli bir aşamada tutmak istiyoruz tirajı. Gazetede görev bölüşümümüzü yaptık, patronaj da bizden ne istediğini biliyor."

"Gazeteye ilk geldiğimde belirlemek istediğim 'modern-muhafazakar-milliyetçi' anlayışı oturmadı. Bunun tek bir kişinin yapabileceği bir şey olmadığını farkettim. Modern-muhafazakar-milliyetçi anlayışı AKP için, özellikle sağ partiler için önemli. Onu oturtmalılar. Biz gazeteciler olarak modern kalmalıyız. O çizgide gazetecilik yapmalıyız."

"Yazarlarımın beğenmediğim noktalar olduğunda açıkça söylüyorum. Bazen yazara müdahale tamamen tıkanmasına yol açar. Ben de yazar olduğum için, alınmıyorlar. Ama yayınalamdığım yazılar oluyor. Toplumdaki bazı hassas dengeleri bozacak ya da yazara zarar verecek bir yazıysa ve tartışacak vakit yoksa çıkarırım o yazıyı. Ertesi gün konuşuruz."