BIST 8.626
DOLAR 34,35
EURO 37,47
ALTIN 3.027,79
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Türel: “Konyaaltı’nı biz yapacağız”

ANSİAD’ın konuğu olan Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, “İki ihalesine de katılım olmayan Konyaaltı Sahil Projesi’ni yapım ihalesine çıkarak biz gerçekleştireceğiz” dedi

Abone ol

Referandumda evet çıkması halinde koalisyon dönemlerinin biteceğini belirten Türel, terörle mücadelenin çok daha güçlü verileceğini söyledi.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) 4’üncü Olağan Toplantısı’na konuk oldu. Antalya ve Türkiye gündeminin konuşulduğu toplantıda Türel, ANSİAD üyelerinin sorularını da cevapladı. Antalya’da yaptıkları hizmetleri anlatan Başkan Türel, referandum konusuna da değindi. Antalya’yı bir marka şehir yapma konusunda önemli gayretlerinin olduğunu ifade eden Başkan Menderes Türel, “Bir şehrin marka değerinin en güzel barometresi gayrimenkullerin metrekare fiyatlarıdır. Bu Antalya'da ben göreve başladığım zamanlarda 1000 dolar civarındaydı. Geçtiğimiz günlerde Antalya'da bazı konutların metrekaresini neredeyse 4 bin Euro’ya satıldığını öğrendim. Yani 1000 dolarlardan metrekarede 4000 Euro’lara gelen bir Antalya. Tabi bunu daha da üste çıkarmamız lazım. 2004 senesinde demiştik ki New York, Barcelona, Paris, Londra, Miami, Dubai, Hawai bunlar başarmışsa biz neden başarmayalım? Biz onları geçeceğiz demiştik. Çünkü bizim zenginliklerimiz onlardan çok daha fazla. Şimdi bunun çok daha içinin doldurulması için Antalya'da vizyon projelerimiz var. Bu vizyon projeleri Antalya'mıza kazandırmakla meşgulüz. Tabi ki alt yapıyı, trafiği, ulaşımı, toplu ulaşımı asli görev olarak gördüğümüz meseleleri birlikte çözmek kaydıyla” diye konuştu.

RAYLI SİSTEMDE DÜNYA REKORU

Toplu ulaşımda devrim niteliğinde bir yenileme yaptıklarını anlatan Türel, hiç kolay olmayan bu dönüşümü Antalya’da sorunsuz gerçekleştirdiklerine dikkat çekti. Toplu ulaşımda kalıcı çözümünün raylı sistem ağının genişletilerek, toplu ulaşımın cazip hale gelmesi olduğunu vurgulayan Türel, “2030'lu 2040'lı yılların Antalya'sında artık şehrin çeperlerine kadar aracımızla geldikten sonra şehrin içerisindeki bütün ihtiyaçlarımızı toplu ulaşım araçlarıyla görmemiz zaruridir.. Bunu Antalya olarak başarmamız lazım. Onun için 2. etap raylı sistemimizi yaptık. EXPO hattına kadar 18 kilometreyi 5 buçuk ayda tamamladık. Bir dünya rekorudur” dedi.

RAYLI SİSTEMDE DÜNYA REKORU

Varsak-Meltem arasında olacak 3’üncü etap için Yüksek Planlama Kurulu müracaatını bizzat kendisinin Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’a elden takdim ettiğini belirten Başkan Menderes Türel, şöyle konuştu: “Kendi evraklarımı kendim bizzat Ankara’da elden takip ederim. Hatta bazı bakanlarımızın kapısını çaldığımda Antalya Büyükşehir Belediyesi evrak memuru geldi efendim diye kendilerine espri yapar, kendim bizzat ellerimle evrakı takdim ederim. Aynı şeyi Cumartesi günü Kalkınma Bakanımız Lütfi Elvan’a da söyledim. Lütfi Bey’in Antalya’ya Kalkınma Bakanı olması itibariyle önemli katkıları oluyor. Antalya milletvekilliği yaptı kısa bir dönem. O dönemde taahhütleri oldu ve o taahhütlerini hiçbir zaman unutmadığını hep söyledi. Dedi ki ben o dönemde ne söylediysem, Antalya’ya yine bunların hepsinin yine takipçisiyim. Ben de kendisine artı bir milletvekilimiz olarak teşekkür ettim destekleri için.”

3’ÜNCÜ ETAP GELİYOR

Kent merkezini 3. etap raylı sistem hattı ile buluşturacaklarını kaydeden Başkan Menderes Türel, projeyle ilgili şu bilgileri verdi: “Varsak eski belediyesinden başlıyor, Kepez Belediyesi’nden sağa Sakarya Bulvarı’na dönüyor. Otogara kadar geldikten sonra bir viyadükle Tıp Fakültesi’ne dönüyor, Akdeniz Üniversitesi’nin önünden geçip, Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin önünde bitiyor. Aşağı yukarı 28 km’lik bir güzergahtan bahsediyoruz. Bununla da kalmıyor. Nostalji tramvayı hattını tamamen yenileyerek, Araştırma Hastanesi’ne kadar devam ettirip, bu sistemle buluşturuyoruz.  Yepyeni bir araç parkıyla dünyadaki en çağdaş sistemle Antalya’yı kavuşturacağız. Böyle olunca Antalya’da ister Varsak’tan ister Kepezaltı Santral’dan bindiğinizde raylı sistemle havaalanına, Işıklar’a Araştırma Hastanesi’ne, Tıp Fakültesi’ne, Atatürk Devlet Hastanesi’ne Antalya’nın her yerine çok rahatlıkla ulaşabileceksiniz.”

KONYAALTI-LARA ARASINDA METRO 

Ulaştırma Bakanlığı inceleme sürecinde olan Ulaşım Master Planı çalışmasına göre Antalya’nın bir sonraki etapta metro ile tanışabileceğini belirten Türel, “Ulaştırma Bakanlığı’nın incelemelerinin tamamlanmasını bekliyoruz. Ön izinden sonra Ulaşım Master Planı’nı STK’lar, ilgili meslek odaları, muhtarlar ve Antalyalıların tartışmasına açacağız. Ama bir metro bundan sonra Antalya’nın gündeminde olacak husustur. Artık teknoloji geliştikçe metronun neredeyse hemzeminde yani sıfır zeminde yaptığımız raylı sistemle başa baş bir maliyeti olması, öncelikli olarak yolculuk sayısı kapasitesi olarak daha uygun olduğu için metroya yönlendiriyor. O yüzen bundan bir sonraki dönemde Konyaaltı’ndan Lara-Kundu’ya ve bir ayağı da yine Varsak’a çıkacak bir metro hattı mutlaka yapılması gereken bir yatırımdır” şeklinde konuştu.

26 KAVŞAK TAMAMLANDI

Seçimlerden önce 19 kavşak sözü verdiğini hatırlatan Başkan Türel, Karayolları ile birlikte 3 senede 26 kavşağı Antalya’da hizmete sunmayı başardıklarını söyledi. Kavşaklar sayesinde Gazi Bulvarı ve havaalanı yolunda mesafelerin kısaldığını belirten Türel şunları kaydetti: “Biz bunları çok hızlı bir şekilde yapmaya başlayınca ‘Menderes mi yapıyor bunları? Karayolları yapıyor zaten’ demeye başladılar. Ben bunları söyleyenlere alışığım. Ben hep şunu önemsiyorum. Kimin yaptığı hiç önemli değil, mesele Antalya’ya hizmetin yapılmasıdır. Karayolları yapsın, Adalet Bakanlığı yapsın, Sağlık Bakanlığı yapsın, belediye yapsın. Kim yaparsa yapsın. Önemli olan bunların yapılmasıdır. Ne mutlu ki bu dönemde bunlar yapılabiliyor. Esas düşünülmesi gereken husus budur. Bunları Menderes mi yapıyor, Karayolları mı yapıyor diyenlere şunu soruyorum. Niye ben göreve gelinceye kadar yapılmıyordu? Bunun cevabını vermek lazım. Bu kavşaklar trafiği sıkıştıracak diyenler şimdi o kavşağı en çok kullananlar”

KRUVAZİYER LİMAN

Antalya’nın marka değerini güçlendirecek vizyon projelerini anlatan Türel, şunları söyledi: “Tünektepe Projesi’nde teleferik bitti. Gerçekten Antalya’ya sembolik bir değer de kazandıracak, kartpostalları süsleyecek çok farklı bir turistik tesis yapmak istiyoruz. Yine Kruvaziyer Liman çok çok önemli. Çünkü Antalya’ya gelir düzeyi yüksek turistler gelecekse bunların kruz gemilerle gezdiklerini hepimiz biliyoruz. Şehir esnafı, en çok turizmdeki pastadan yeterli payı alamadığına şikayetçi ise bunun da anahtarı kruz turizmi. Şimdi Kurvaziyer Limanı’nı Yüksek Planlama Kurulu müracaatını 3. etap raylı sistemimizle birlikte yaptık.”

KEPEZALTI-SANTRAL MUHTEŞEM OLACAK

Türkiye’nin en büyük ve sorunsuz kentsel dönüşüm projesini Kepezaltı- Santral’de gerçekleştirmekte olduklarını anlatan Türel, “Burası gecekondudan Antalya’nın belki de en lüks mahallelerinden bir tanesi haline gelecek. 2 milyon metrekareye yakın bir inşaat var. 3 bin 200 gecekondu hak sahibine fevkalade yüksek nitelikli konutlarını inşallah 2 sene içerisinde takdim edecek ve tapularını dağıtacağız. Önemli olan şehre değer kazandırmak. Bir gecekondu mahallesinin kentsel yenileme ile nasıl bir noktaya gelebileceğinin en güzel göstergesi. İhalesi ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Muhteşem bir kentsel dönüşümü hep birlikte göreceğiz” dedi.

BOĞAÇAYI’NDA ÖRNEK İŞBİRLİĞİ

Boğaçayı projesinde meslek odalarıyla ortak bir çalışma yürüttüklerini kaydeden Başkan Türel, şunları anlattı: “Öncelikli planımız dere ağzında bir yat limanı yapmak hatta derenin içine de yat limanının bir kısmını almaktı. Ama İnşaat Mühendisleri Odası’na teşekkür ediyorum, geldi, yanında ODTÜ’den de bilim insanlarını getirdi. Bizim hocalarımızla toplantılarda tartışıldı. Dere ağzında bir yat limanının sakıncalı olabileceği teknik olarak ifade edildi. İnşaat Mühendisleri Odası’nın o uyarılarını dikkate alarak, yat limanını büyük limanın mendireğinin sırtına dayadık. Güzel bir meslek odası - belediye işbirliği söz konusu oldu. Bugünlerde projeleri bitti. Ama kamu izinlerini almaya çalışıyoruz. 2017 senesinde ilk etabını ihale etmek gibi bir hedefimiz var.”

KONYAALTI’NI BİZ YAPACAĞIZ

İki kez yapılan Konyaaltı Sahil Projesi ihalesine katılım olmadığını hatırlatan Türel, “İş başa düştü. Yapım ihalesine çıkarak projeyi biz gerçekleştireceğiz” dedi. İlk ihale öncesi, bazı siyasi kişilerin bu ihalenin arkasında hatırlı kişiler mi var iftiralarına maruz kaldığını söyleyen Başkan Türel, şunları aktardı: “Yani ben sipariş ihale yapmışım bunu ifade etmeye çalışıyorlar. Arkasından da denildi ki Konyaaltı Sahili Projesini halka kapatmayın özel sektöre peşkeş çekmeyin. Ya sabır dedim. 15 senedir Konyaaltı Sahili özel bir firma tarafından işletiliyor, halka kapandı mı? Farklı bir siyasi partinin belediye başkanı orada bir işletmeci firma ile Konyaaltı sahilini işlettirdi. Bizim yaptığımız da tıpkısının aynısı. Yap işlet devret denilen ihale yöntemiyle orayı çok daha güzel bir hale getirmek. Siz yapıyorken kaza biz yapıyorken ceza mı? Ben Konyaaltı sahilini halka kapattırabilir miyim? En başta ben karşı çıkarım. Peki niye yap-işlet-devret bu gibi büyük alanların ya da işletmelerin özel sektör marifetiyle işletilmesi devletin işletmesinden daha kalitelidir. Devlet işletmeci olamaz. Mecbur kalırsa işletmecilik yapar devlet.  İhalenin arkasında hatırlı kişiler mi var diyenler, ne oldu şimdi? İhaleye katılan olmadı. Ayıp değil mi. Siyaset yapıyoruz diye insanın haysiyetiyle şerefiyle oynamak bu kadar ucuz mu? İkincisini yaptım yine katılan olmadı. Hani nerde o hatırlı kişiler. Şimdi ne yapacağız, iş başa düştü, biz yapacağız. Uygulama projelerini yaptırıyoruz. Bununla ilgili çalışmaları başlattık. 3-4 ay gibi bir süre geçecek. Ardından belediye olarak artık yapım ihalesine çıkacağız. Ondan sonra işletme ihalesine ayrıca çıkarız. Çünkü yine söylüyorum, devlet işletmeci olamaz. Özel sektör tarafından işletilmesi daha kaliteli hizmet imkanını sağlar. Bunun ihalesini bu sene yaz ayları içinde yaparsak, yaz sezonu ardından orada inşaata başlayıp 2018 yaz sezonuna Konyaaltı sahilini yetiştirmek gibi bir hedefimiz var.”

BELEDİYEYE OLAN GÜVEN TAM

Balbey’de bir kentsel yenileme çalışması yaptıklarını belirten Türel, şöyle devam etti: “Projesi artık tamamlandı. Arkadaşlarımız şimdi sahada arazide hak sahipleri ile görüşmelerini yürütecekler. Ama çok büyük de bir beklenti olduğunu görüyoruz. Tabi burada özellikle altını çizmek istediğim, bana da büyük onur ve gurur veren bir hususu sizlerle paylaşmak isterim. Şu anda Antalya’da ve Antalyalılarda yönetimimiz altında belediyeye olan güvenin fevkalade yüksek olduğunu burada özellikle görüyoruz. Çünkü oradaki vatandaşlarla yapmış olduğumuz arazi çalışmalarında vatandaşların söylediği tek şey, aman bizi müteahhitlerle karşı karşıya getirmeyin. Lütfen bizim muhatabımız belediye olsun. Yani belediyeye olan bir güvenin ifadesi. Antalya’daki inşaat sektöründeki arkadaşlarla yapmış olduğumuz çalışmalarda bu arkadaşlarımızın da bize söylediği, aman ne olur biz vatandaşla karşı karşıya gelmeyelim. Belediye garantör olsun. Yani iki taraflı belediyeye olan güven ve bunun bir garanti haline getirilmesinin ifadesi. Bu bizim için çok önemli. Çünkü vermiş olduğumuz taahhütlerin hiçbir şekilde aksamaya neden olmadan; Allah’ın izni ile yerine gelmesi bize büyük gurur veriyor. İşte bugün vatandaş nezdindeki itibar belediyeye bu şekilde.”

Balbey ve diğer projeler tamamlandığında kent merkezinin bambaşka bir kimliğe bürüneceğine dikkat çeken Türel, “Eski stadyumun yerine yapacağımız açık park alanı ve eski belediye ile birlikte ortaya koyduğumuz Kent Müzesi projesi Türkiye’nin en büyük açık müze alanlarından bir tanesidir. Akabinde hemen Doğu Garajı’nda kültür merkezi ve nekropol, hemen yanında Balbey kentsel yenilemesi, hemen yakınında Cumhuriyet Meydanı’nın genişletilmesi ve eski Tophane’nin çok daha güzel bir hale getirilmesi, bambaşka bir kent merkezi oluşumuna da vesile olacak” ifadesini kullandı.

YAT LİMANINA PROJE

Kaleiçi’ni ilk döneminde 30 milyon liralık yatırımla çok daha güzel bir noktaya taşıdıklarını anlatan Türel, “Kaleiçi eski Kaleiçi değil. Çiçek açan sokaklarıyla dünya birinciliği kazandık. Şimdi onu ilerletiliyor genişletiyoruz. Şimdi Kaleiçi’nde artık sosyal yaşamın daha kaliteli bir hale getirilmesi üzerinde çalışmamız lazım. Kaleiçi yat limanını bir hareketlilik arz eden bir yat limanı haline getirmeliyiz. Bu yönde bir projemiz var ve hazır. Deniz yüzeyinin kiralanması gibi bir süreç devam ediyor. Yat limanına bağlanan gemilerde bir sirkülasyon sağlayabilirsek, Kaleiçi yaşamına canlılık kazandıracaktır” dedi.

ÇOK ŞANSLI BİR DÖNEM

Antalya’nın çok şanslı bir dönem yaşadığının altını çizen Başkan Türel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birçok sorunu birlik beraberlik Antalyalıların sabrı desteği ile çözüyoruz. Tabi ki siyasi kadrolarımızın bize verdiği destek en büyük şansımızdır. En büyük şansımız bugün Antalya’daki takım kaptanımız olan Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’dur. Sayın Başbakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımızın Antalya’ya olan özel ilgisi bu hizmetlerin yapılmasında en önemli katkıdır. Tabi biz bu katkıları almak için gece gündüz çalışıyoruz. Biz hepimiz birbirimizle yarışıyoruz. Hükümetimizin tüm belediyelere eşit ve tavizsiz yaklaşımı benim Ankara’da yaşadığım en önemli tecrübelerden bir tanesidir. Siz projeleri üretirseniz, kaynağını bulmanız, bahanelerin arkasına saklanmadan çözüm üretmeniz her zaman mümkündür. Belediye Başkanlığı çözüm makamıdır mazeret makamı olmamalıdır. Bugün anket sıralamalarında muhalefet belediyelerin başarılı başkanlarını da görüyoruz. Hamdolsun hangi ankete bakarsanız bakın ilk 3’te Antalya’nın çıkıyor olması bizim için büyük bir gurur vesilesi. Tabi bunun böyle devam etmesi en büyük dileğimizdir. Antalya bu birlik beraberliği, bu desteği sürdürürse inşallah daha yapacak çok işimiz var. Antalya’nın her köşesi petrol kuyusu her köşesinden ayrı bir zenginlik fışkırıyor. Neresine bir proje koysanız Antalya bunu kaldırabilecek güzellikte bir şehir. Antalyalıların desteği devam ettiği müddetçe bunları yapmaya devam edeceğiz.”

PRANGALAR ÇÖZÜLECEK

Referandum konusuna da değinen Başkan Menderes Türel, şöyle konuştu: “17 Nisan sabahı uyandığımızda Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır, Başbakanı Binali Yıldırım’dır, ana muhalefet lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’dir. Siyasi seçim yapmıyoruz bir iktidar bir muhalefet belirlemiyoruz, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan seçmiyoruz. Devlet yönetiminin biçimine yönelik devletin ayağındaki yüklerin azaltılması, prangaların çözülmesiyle ilgili bir teklif var ortada.”

KOALİSYONLAR BİTECEK

Neden böyle bir anayasa değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu geçmişe bakılırsa daha iyi anlaşılabileceğini kaydeden Türel, “Bir defa yeni anayasa teklifi kabul edildiği takdirde dönüm noktası olan hususlardan bir tanesi olan koalisyon devri kapanıyor. Türkiye’nin geçmişine baktığınızda kim tek başına iktidara gelmişse büyüme hızını iki misline çıkarmış. Adeta zirve yapmışız ama tekrar koalisyon yapıp inmişiz. Demek ki bu tek başına iktidar dünyanın her yerinde özelikle Türkiye şartlarını göz önüne bulundurduğumuzda bir ülkenin hızlı kalkınması için önemli bir avantaj. Türkiye’nin tecrübesi böyle. Bir başka tartışılan husus, efendim yasama yürütme ayrımı artık söz konusu olmayacak. Bu da doğru bir yaklaşım değil. Ben milletvekilliği yapma onuruna sahip oldum. Yeni anayasada artık bakanlar meclis dışından seçilecek. Şimdi nasılsa bir ya da iki kişi kabineye girebiliyor ise, o zaman da meclisten bir ya da iki kişi ya girer ya girmez. Eğer girerse zaten milletvekilliğinden de istifa etmek zorunda” şeklinde konuştu.

DAR BÖLGE SEÇİM SİSTEMİ 

Yeni anayasa teklifinde meclis aritmetiğinin 600’e çıkarılmasının en önemli nedenlerinden bir tanesi de dar bölge seçim sistemi olduğunu belirten Türel, “Anayasa kabul edildiği takdirde uyum yasaları dediğimiz yasaların altı ay içinde çıkması gerek. Kaçınılmaz hale gelecek dar bölge sistemiyle artık genel başkan tahakkümünü milletvekili adaylarının üstünden de kaldırmış olacak. Yani genel başkan yazdı diye, herkesin seçilme garantisi bundan sonra olmayacak. O partiden başka birisi milletvekili adayı olup dar bölgeden seçilebilecek. Dolayısıyla ne oluyor, sistem yasama ile yürütmenin ayrılma noktasına böyle geliyor yani bu sistemle geliyor. Bugünkü sistemi eğer göz önünde bulundurursanız bugünkü sistemde yasama ile yürütmenin ayrı olması mümkün değildir. İktidarın çoğunluğu vardır. Milletvekilleri her zaman yürütmeye destek olmaktan başka bir işe yaramaz. Neden?  Bir dönem daha milletvekilliğini garantiye almak için. Ama şimdi artık sistem değişiyor. Şimdi esasen yasama ile yürütme birbirinden ayrılıyor. Tabi meclisin denetim yetkisi meselesi ayrı” dedi.

GENSORU MÜESSESİ İŞLEVSİZ

Diğer tartışılan bir konu olan gensoruya da değinen Türel, “Bugüne kadar 450 tane gensoru verilmiş iki hükümet düşürülmüş. İki de bakan düşürülmüş. Gensoru niye verilir. Gensoru, meclislerde öncelikli konuşulacak, gündem maddesidir. Ne zaman ki hükümetler önem arz eden kendisine göre öncelikli bir kanunu getirse muhalefetlere bakarsanız arka arkaya gensoru verir. Niye? O öncelikli önem arz eden kanun maddeleri daha geç konuşulabilsin diye. Bu bugünkü mesele değildir. Bu 30 sene önce de böyleydi. Yani gensoru müessesesi,  hükümetlerin acil çıkartmak istediği kanunları engellemeye yönelik. Yoksa bir bakanı sorgulamaya oradan görevini almaya filan yönelik değildir. Artık millettir denetleyici. Bu kadar basittir” ifadesini kullandı.

FESİH YOK SEÇİM VAR

Cumhurbaşkanlığı sisteminde meclisin feshi diye bir şeyin olmadığı, seçime götürme olduğunu vurgulayan Başkan Türel şunları aktardı: “Fesih diye bir şey yok. Bu da öyle güzel bir dengeyle oluşturulmuş ki, biri diğerini seçime götürürse kendisi de seçime gidecek. Cumhurbaşkanları iki defa seçilebiliyor. Cumhurbaşkanı geldi seçildi, 2-3 ay içerisinde istediği gibi bir siyasi tablo oluşmuyor. Seçim dedi. Bir kere ikinci hakkını üç ayda tüketmiş oluyor. Seçim dediğinde mecliste yeniden seçime gidiyor kendisi de yeniden seçime gidiyor. Veya tersi meclis seçimleri.  Cumhurbaşkanı da seçime gidiyor, meclis de seçime gidiyor. Bu ne demek biliyor musunuz gül gibi geçinip gidin demek. Yoksa bundan ülke de zarar ediyor. O makamlarda olunan insanlarda zarar ediyor.”

CUMHURBAŞKANI HER SUÇTAN YARGILANABİLECEK

Bugünkü meclis yasalarında Cumhurbaşkanının yargılanması diye bir şeyin hukuken söz konusu olmadığını belirten Türel, şunları kaydetti: “Zaten mümkün de olmamış. Efendim anayasada yok mu var. Anayasada ne diye var, Cumhurbaşkanları vatana ihanetten yargılanabilir.  Anayasa bunu söylüyor. Peki Türk Ceza Kanunu veya başka bir kanunun metninde tanımlanan suçlar içerisinde vatan hainliği var mı? Yok. Hırsızlığın var. Yolsuzluğun var. Katil olmanın var. Ama vatan haini olmanın ceza kanunumuzda, tanımı yok. Yani bugün tanımı olmayan bir suç yüzünden, Cumhurbaşkanı’nın yargılanması gibi garip bir hüküm var. Dolayısıyla tanımı olmayan bir suçta olduğu için vatan hainliği, Cumhurbaşkanlarımız hiç yargılanmamış. Peki bir yol bulundu yargılanacak, nasıl yargılanıyor. Meclisin dörtte üç çoğunluğu ile. Yani yüzde 75 çoğunluğu Cumhurbaşkanı yargılansın diyecek. Peki yeni sistemde ne oluyor. Cumhurbaşkanı her suçtan yargılanabilir. Üçte iki yani meclisin yüzde 66 çoğunluğu ile her suçtan yargılanabilir.

TERÖRLE ÇOK DAHA GÜÇLÜ MÜCADELE

17 Nisan da Evet çıkarsa Türkiye’nin bugün en büyük sorunlarından biri terörle mücadelenin çok daha güçlü bir şekilde verileceğinin altını çizen Başkan Türel, şunları dile getirdi: “Terörle mücadele çok daha güçlü bir şekilde verilecektir. Bu iki iki daha dörttür. PKK evet istemiyor başına geleceği biliyor. Eğer bu terör mücadelesi daha çok güçlü verilemeyecek olsa PKK neden bu kadar hayırcı olsun.  Nedeni de açık ve nettir 17 Nisan’da evet çıkarsa bu terör mücadelesi bu ülke tarafından daha güçlü bir şekilde verilecektir. Bundan çekindiği için evet istemiyor. 16 Nisan’da bu milletin birliği beraberliği eğer istikrardan yana bir tabloyu ortaya koyarsa sadece terörle mücadele değil ekonomide de öteki alanlarda da çok güçlü bir hareket edebilme alanlarımız olacak.”

KANUN KARARNAMENİN ÜZERİNDE

Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi konusuna da açıklık getiren Türel, şunları anlattı: “Cumhurbaşkanı kanunla ilgili bir hususta da kanunun bahsettiği bir hususta da kararname çıkartamaz. Kanun kararnamenin üstündedir. Cumhurbaşkanı kararname çıkarttı, meclis yeni bir kanun çıkartır o kararnameyi geçersiz hale getirebilir. Dolayısı ile Cumhurbaşkanının çıkartacağı kararnameler idari konular ile ilgilidir. Yani bakanlıkların sayısının arttırılması, genel müdürlüklerin düzenlenmesi, üst düzey bürokratların atanması gibi konular kanun hükmünde kararname yetkisi sınırlandırılmıştır. Cumhurbaşkanı kanunla düzenlenen hususlarda, insan hakları, bireysel haklar gibi konularda kanun hükmünde kararname çıkartamaz. Örneğin bugün Trump’ın Suriye ve diğer Müslüman ülkelere Amerika’ya girme yasağı ile ilgili kararnamesi, referandumda evet çıkarsa Cumhurbaşkanının yetkisinde yok, Türkiye’de çıkartılamaz.”