Geçen dönemin başörtülü bağımsız milletvekili adayı Aynur Bayram Ali Bulaç'ı ve muhafazakar medyayı topa tuttu!
Abone olHATİCE KÜBRA
İNTERNETHABER
Ali Bulaç'ın geçenlerde "başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyası ile ilgili yazdığı yazının ardından medya içerisinden bazı yazarlar da konuyu yeniden gündeme taşıdılar. "Kamuda başörtüsü için 10 milyon imza" kampanyası ile de tartışmaların sürdüğü bugünlerde geçen seçimlerde başörtülü bağımsız milletvekili adayı olan Aynur Bayram'la süreci değerlendirdik.
O dönem yaşadığı sıkıntıları İnternethaber'e anlatan Aynur Bayram hem muhafazakar kesime hem de Ali Bulaç'a sert eleştirilerde bulundu. Düzenlenen imza kampanyalarını "oyalama" olarak gören Bayram, "Ben artık imza atmaktan usandım, birileri imza toplamaktan usanmadı. " diyor.
Muhafazakar camianın bazı yazarlarının o dönem başörtüsü ile ilgili samimiyet testinden sınıfta kaldığını da söyleyen Bayram, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
ALİ BULAÇ'A HAKKIMI HELAL ETMİYORUM!
Ali Bulaç "başörtülü aday yoksa oy da yok " kampanyası ile ilgili şimdi olursa destek vereceğini söyledi. Sen o dönemin başörtülü bağımsız milletvekili adayıydın. Ali Bulaç'ın bu sözlerini samimi buldun mu?
İNTERNETHABER
Ali Bulaç'ın geçenlerde "başörtülü aday yoksa oy da yok" kampanyası ile ilgili yazdığı yazının ardından medya içerisinden bazı yazarlar da konuyu yeniden gündeme taşıdılar. "Kamuda başörtüsü için 10 milyon imza" kampanyası ile de tartışmaların sürdüğü bugünlerde geçen seçimlerde başörtülü bağımsız milletvekili adayı olan Aynur Bayram'la süreci değerlendirdik.
O dönem yaşadığı sıkıntıları İnternethaber'e anlatan Aynur Bayram hem muhafazakar kesime hem de Ali Bulaç'a sert eleştirilerde bulundu. Düzenlenen imza kampanyalarını "oyalama" olarak gören Bayram, "Ben artık imza atmaktan usandım, birileri imza toplamaktan usanmadı. " diyor.
Muhafazakar camianın bazı yazarlarının o dönem başörtüsü ile ilgili samimiyet testinden sınıfta kaldığını da söyleyen Bayram, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
ALİ BULAÇ'A HAKKIMI HELAL ETMİYORUM!
Ali Bulaç "başörtülü aday yoksa oy da yok " kampanyası ile ilgili şimdi olursa destek vereceğini söyledi. Sen o dönemin başörtülü bağımsız milletvekili adayıydın. Ali Bulaç'ın bu sözlerini samimi buldun mu?
Hiç samimi bulmadım. Kendi içinde bir vicdan muhasebesi yapmış olabilir ama bu bizler için bir anlam ifade etmiyor. Biz o zaman çok kişinin kapısını çaldık. Zaman Gazetesi'ne de gittik fakat parasını vereceğimiz halde bir ilanı yayınlatamadık. Sorunun değil çözümün bir parçası olun dedik ama bu isteğimiz Zaman Gazetesi'nde yer almadı. Ali Bulaç helallik diledi ama ben hakkımı helal etmiyorum. İnsanlar o dönem bir samimiyet testinden geçti. Medya, siyasiler, başörtüsü konusunda özgürlük istediğini söyleyen herkes. Ali Bulaç da onlardan biriydi. O bu sınavdan kaldı o dönem ama şimdi bütünlemelere girmek isityor.
Peki neden böyle bir şey şimdi yeniden geldi sence?
Gündeme gelmek için olabilir. 10 milyon imza kampanyası var şu anda. Bu hatayı bir kere yaptım, ikinci kez yapmayayım demek için olabilir. Bu zamana kadar bizler adına konuşan bir çok gazeteci büyüğümüzden, yazarlarımızdan destek istedik ama ne yazık ki bizi dinlemek bile istemediler. Onları kendi vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum. Bu kampanyayı savunanların, başlatanların içinde bile ben aday olduktan sonra , tepkileri görünce susan ya da susturulan kadınlar oldu.
DEVLET KARŞISINDA VAROLAMADIK!
DEVLET KARŞISINDA VAROLAMADIK!
"Başörtülü aday yoksa oy da yok" ifadesi içerisinde rest çeken bir duruş olduğu yönünde eleştiriler geliyor. Bu resti çeken başörtülüler diğer hak ve özgürlüklere aynı hassasiyeti gösterip, aynı şekilde rest çekiyorlar mı?
Biz başörtülüler daha devlet karşısında varlığımızı gösteremedik. Bu aslında bir var olma mücadelesiydi. Biz önce bir varlığımızı kabul ettilerim. Birey hak ve özgürlüğümüzü hukuki zemine oturmamışken başka hakları savunmaya nasıl kalkabilirim? Bizim başörtüsü özgürlüğünü ön planda tutmamız başka özgürlüklere duyarsız olduğumuz anlamına gelmesin.
BAŞÖRTÜLÜ KADINLARIN MECLİS'TE TEMSİLİ GEREKİYOR!
BAŞÖRTÜLÜ KADINLARIN MECLİS'TE TEMSİLİ GEREKİYOR!
Başörtülü bir milletvekilinin Meclis'te olması neyi değiştirecek?
Bizim sistemle ilgili bir sorunumuz var. O dönem bağımsız milletvekili adayı olmak için gereken harcın 8 bine yakın bir meblaya çıkarılması kadınlara karşı vurulan bir kettir. Ben aday olduktan sonra tanıştığım yüzlerce kadın "benim param olsaydı ben aday olacaktım" dediler. Bunu söyleyen bir çok başörtülü kadın vardı. Ben de aynı durumdaydım o dönem bu parayı benim için vermeyi teklif eden haber sitesi olmasaydı ben de aday olamayacaktım.
Bu ülkede çok ciddi sayıda başörtülü kadın var ve bu kadınların Meclis'te temsili olması gerekiyor. Başörtülü ya da değil kadın hassasiyetinin Türk ve dünya siyasetine yön vermesi gerekiyor. Biz mevcut ortamda varolma mücadelesi veriyoruz bir yandan da kadınlar arasında başörtülü kadın olarak ayrıca varolma mücadelesi veriyoruz. Sadece seçim dönemlerinde hatırlanıyoruz.
Önümüzdeki seçimlerde AK Parti'den başörtülü bir aday gösterecekler mi sence?
Onlar başörtülü aday için bir dönem daha istediler. Bu dönem göstermeleri bekleniyor, iyi niyetimizi yitirmemeliyiz.
Kamuda başörtüsü için BDP bir kanun teklifi verdi. Buna ne diyorsun?
Çok geç kalınmış bir teklif olduğunu düşünüyorum.
TEKRAR ADAY OLACAK MI?
TEKRAR ADAY OLACAK MI?
Tekrar aday olmayı düşünüyor musun?
Ben o zaman da aday olmayı düşünmemiştim ama oldum, zaman neyi gösterir şimdi bilmiyorum. Biz bugün sözde başörtüsü özgürlüğünü istemiyoruz. Başörtüsüyle üniversitede okumak bugün rektörün insiyatifinde olmamalı. Sistem değişirse ben başörtülü okuyabilecek miyim bilmiyorum. Akademik anlamda bir çalışma yapamıyorsunuz, bir üniversitede asistan bile olmanız başörtüsüyle mümkün değil. Kısmi özgürlüklerle bizi avutamazlar.
PİŞMAN ETTİRİLMEK İSTENDİM!
PİŞMAN ETTİRİLMEK İSTENDİM!
Seçimden sonra ne hissettin? Pişman oldun mu hiç?
Hayır pişman değilim. Pişman ettirilmek istendim, yalnızlaştırıldım. Mesleğim gereği siyasilerden oluşan bir çevrem var. Bir çok noktada özellikle kendi dünya görüşüme yakın gördüğüm bazı siyasiler tarafından fazlasıyla eleştirildim. Birileri bunun haddim ve hakkım olmadığını söyledi. Ancak ben vicdanen rahatım. Hesabımı çok rahat vereceğim. Hazreti İbrahim'e su taşıyan karınca misali inancım için ülkemdeki büyük yangını söndürebilmek için su taşıdım. Bu suyu taşırken önümüze taşlar koyanlar, ezmeye çalışanlar, görmezden gelenler çok oldu. Kimden icazet aldın sorusuyla bana hesap sorunlar çok oldu. İcazetimi Allah'tan aldım.
Özellikle muhafazakar camiadan, yazarından, düşünüründen tutun da sade vatandaşına kadar bir çok eleştiri aldım. Hala bu meselenin parti meselesi olduğunu ve iktidara gelecek bir kurtarıcı tarafından başörtüsü sorunun çözüleceğine inanan insanlar var. Ben adaylığımla başörtüsü sorununun siyasi partilerin parti sorunu olmadığını kişi hak ve özgürlük meselesi olduğunu parti üstü bir sorun yaşadığımızı savundum.
SEN TAYYİP'E ZARAR VERİYORSUN DEDİLER!
SEN TAYYİP'E ZARAR VERİYORSUN DEDİLER!
O dönem en büyük tepki Muhafazakar camiadan geldi. Camilerin önünde dağıttığımız seçim broşürlerimizi cami cemaatinden bazı kişiler alıp suratımıza çarpıyordu " Sen Tayyib'e zarar veriyorsun" diye. Başbakana adaylığımla zarar verdiğimi hiç düşünmedim. Beni yürekten desteklediğine inandım. Çünkü zamanında aynı mücadelelerden dolayı eşi, kızı ve yakın çevresi derinden etkilendi.
ABDURRAHMAN DİLİPAK: ALLAH VERSİN!
ABDURRAHMAN DİLİPAK: ALLAH VERSİN!
Muhafazakar camianın önde gelen yazarları, çizerleri hiç ummadığımız tepkiler verdi. Kocaeli'nde yapılan başörtüsüne özgürlük yürüyüşünde destek istediğim Abdurrahman Dilipak " Allah versin Allah versin " diyerek adeta başından savdı bizi. Solculardan ve hatta ateistlerden çok daha olumlu tepkiler aldım.
ZORLA ŞARAP İÇECEKSİN DEDİLER!
ZORLA ŞARAP İÇECEKSİN DEDİLER!
Gazetecilik yaparken başörtünden dolayı sıkıntılar yaşadın mı?
Tabiki yaşadım. Hiç unutmuyorum, 2008 yılında gazeteci olarak katıldığım bir ödül töreninde o dönemin Gazi Üniversitesi Dekanı Yardımcısı salonda fotoğraf çekerken kolumu çekti ve zorla beni akademisyenlerin olduğu masalarına oturttu. Garsona 3 tane şarap söyledi, ben istemeyince "hayırdır günah diye mi içmiyorsun, içeceksin, Atatürkün ilkelerine uyacak ve onun gibi çağdaş olacaksınız" dedi. Dekan Korkmaz Alemdar'ın yardımıyla, gözyaşları içerisinde o ortamı terk ettim. Biz bu tür mağduriyetlerimizi ifşa etmek zorunda değiliz. Bizim mağduriyetlerimiz ayyuka çıktı. Ama hala bu dönemde " ne var canım çalışabiliyorsunuz" diyorlar. Biz çalışıyoruz ama ne zor şartlarda.
28 ŞUBAT'TAN BU YANA ATILAN İMZALAR ZAMANAŞIMINA MI UĞRADI?
28 ŞUBAT'TAN BU YANA ATILAN İMZALAR ZAMANAŞIMINA MI UĞRADI?
Kamuda başörtüsü 10 milyon imza kampanyası var bugünlerde. Bununla ilgili neler diyeceksin? Sonuç alınabilecek mi sence?
Bizim bu zamana kadar sonuç alamamamızın sebebi 10 milyon imza bulamamak değildi. Burada bir oyalama var. Gündeme taşıma endişesiyle atılan bir adım olarak görüyorum. 28 Şubattan bu yana bu mağduriyetin giderilmesi için ben yüzlerce imza verdim. Bu imzalar nerede? 28 Şubat'ın mağdurları şuan mağdur değil. Onlar bugün zaten teşhir edilmek istemiyorlar. Mağdurlar değişti mağduriyet aynı. Çalışmak zorunda olupta inancından dolayı başını açmayıp yaşamını zorluklarla sürdüren insanlar var hala.
28 Şubat'tan bu yana atılan imzalar nerde? Zaman aşımına uğradı? İnsanları kandırmasınlar! Biz artık başörtümüzle her platformda, hukukta sağlıkta eğitimde medyada mesleğimizi icra etmek istiyoruz. Bunun için 10 milyon imza toplanmasına gerek yok. Bu ülkede bu konuyla ilgili yeterince kamuyoyu oluştu. Yeni bir kamuoyu oluşturmaya gerek yok. Biz artık varolan kamuyoyu desteğiyle haklarımıza kavuşmak istiyoruz. Ben artık imza atmaktan usandım, birileri imza toplamaktan usanmadı.
HALA MECLİS'TE BAŞÖRTÜLÜ MUHABİRLİK YAPAMIYORUM!
Şimdi ne yapıyorsunuz? Planlar neler?
Gazetecilik mesleğine geri döndüm, kısa aralıklarla farklı kurumlarda çalıştım. Şuan eğitimime ağırlık veriyorum. Uluslararası platformda gazeteciliğimi sürdürmeyi planlıyorum. Özellikle Ortadoğu benim için çok gizemli ve özel. Ortadoğuyu daha yakından tanımak mesleki anlamda artı değerler kazanmak istiyorum. O dönem yaşadıklarımı anlatan bir kitap yazmaya başladım. Ne yazık ki hala hayalini kurduğum parlamento muhabirliğine daha çok var. Çünkü hala başörtülü bir gazeteci sarı basın kartı olmasına rağmen Meclis'te muhabirlik yapamıyor.