Yeni Şafak ve Yeni Asya gazetelerinin türbanlı muhabirleri, Kadir Has Üniversitesi'nden dışarı atılmıştı. Peki bu uygulama yasal mıydı? Tamer Korkmaz, bunu irdeledi.
Abone olTamer Korkmaz, Kadir Has Üniversitesi’nde ‘AB-Türkiye Müzakere Sürecinde Tüketicinin Korunması’ konulu bir panele alınmadan dışarı atılan Yeni Şafak ve Yeni Asya'nın türbanlı muhabirlerine yapılan uygulamayı yanlış buldu. Korkmaz, ni çıkardı.
Geçen hafta Kadir Has Üniversitesi’nde ‘AB-Türkiye Müzakere Sürecinde Tüketicinin Korunması’ konulu bir panel vardı.
Programı takip eden iki başörtülü ‘gazeteci’ görevliler tarafından yaka paça dışarı atıldılar. Böylelikle, Kadir Has Üniversitesi’ndeki panel tarihe “AB Sürecinde Başörtüsü Yasağı’nın Korunması” başlığı ile geçmiş oldu!
Yeni Asya’dan Naciye Kaynak ile Yeni Şafak’tan
Huri Yazıcı’nın görevlerini yapmaları-haber alma özgürlükleri üniversite yönetimince engellendi. Kaynak’ı önce içeri alan üniversite yetkilileri daha sonra kendisinden salonu terk etmesini istediler. Yeni Şafak muhabiri Yazıcı ise danışmadan bile içeriye girememişti...
Üniversitedeki başörtüsü yasağına gazetecileri dahil etme uygulaması, Ocak ayında Naciye Kaynak’ın Galatasaray Üniversitesi’ndeki bir panele alınmaması ile başlamıştı. O panelin konusu da “Demokratik, Bağımsız ve Saygın Medyanın Hayata Geçirilmesi” idi!
Şimdi şöyle bir düşünelim: Gezegenimizin hiçbir yerinde (Tunus hariç) var olmayan bir üniversite yasağı gerekçe gösterilerek bizim ülkemizde üniversite alanı içinde başı kapalı bir gazetecinin görev yapması engelleniyor...
Buna yasağın türevini almak denir! Hukuka-insan haklarına aykırı-keyfi bir yasaktan bir başka keyfi yasak üreten bir ülke olarak çağdaşlık yolunda (ha, bu arada bir de AB yolunda) emin adımlarla ilerliyoruz, ne mutlu bize!
Üniversitedeki yasağa inanılmaz bir gayretkeşlikle gazetecileri dahil eden sadece Galatasaray Üniversitesi ya da Kadir Has Üniversitesi değil: Başrolde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç var!
Erinç diyor ki: “-Belli bir kıyafette olanların üniversiteye girememesi gibi bir durumla karşı karşıyayız. Bu kapsamda tabii gazeteciler de yer alıyor!”
Akıl alır gibi değil ama aynen böyle söylüyor, cemiyet başkanı!
Peki böyle bir yasak hangi kanuna dayanıyor?
Hiçbir kanuna dayanmıyor: Gazeteciler Cemiyeti’nin yasakçı başkanı ‘kanun koyucu’ olmuş da haberimiz olmamış!
Erinç’in sözleri bunlarla da sınırlı değil; “Gazetecilerin Kadir Has Üniversitesi’ne giderken oraya giremeyeceklerini bilmeleri gerektiğini” söyleyen Erinç, “Acaba arkadaşlar bunu zorlamak için mi girdiler bilemiyordum” diye konuşarak hiç sıkılmadan mağdur gazeteciler için bir de provokatör imasında bulunuyor!
Yeri gelmişken, Yeni Şafak muhabiri Huri Yazıcı’nın Vakit’e “Daha önce yine haber izlemek amacı ile Kadir Has Üniversitesi’ne gelmiş ancak böyle bir problem yaşamamıştım” dediğini hatırlatalım...
Bakınız, gazetecilerin temsilcisi olan bir kuruluşun başındaki bir isim, gazetecilerin haber alma özgürlüğünün engellendiği bir hadisede meslektaşlarına değil yasakçı zihniyete sahip çıkıyor. Başörtülü gazetecilere yapılan ayrımcılığı kınamak ya da eleştirmek şöyle dursun, ayrımcılığın kralına kendisi imza atıyor. Hepsinin üstüne bir de “Başörtüsü bir özgürlük sorunu değildir!” diyor...
Trajikomikliğin zirvesi finalde: İşte böylesine yasakçı bir cemiyet başkanı eşzamanlı olarak ne yapıyor?
Özgürlükleri kısıtlayan ‘Yeni TCK’yı protesto etmek için yürüyüş düzenliyor! Bir elinizle, 1 Nisan’da basına pranga vuracak olan sansür yasasına hayır diyorsunuz; diğer elinizle de kanunsuz yasağı hararetle savunuyorsunuz. Kim inanır samimiyetinize?
Gazeteciler Cemiyeti’nin başında yasakçılığı canla başla savunan ve ‘YÖK Komutanlığına heveslenen’ Orhan Erinç gibi isimler oldukça daha çook TCK’lar gazetecilerin temel haklarını vurur geçer...
YAZI:Tamer KORKMAZ
ZAMAN