Kılınç, bazı köşe yazarları için 'Satılmış kalemler' derken, AK Parti'yi birkez daha yerden yere vurdu.
Abone olGül'ü mü ima etti
BAZI medya kuruluşları yönetime yaranıp ticari beklentilerini gerçekleştirme çabasındadır. Maalesef Dışişleri'nden birileri de bu amaca hizmet edip ticaret-siyaset ilişkisinin sonucu olarak bir gazeteciye malzeme temin etmiştir.
Tepkimiz genelgelere
BU kasıtlı hizmetin gayesi 23 Nisan'da gösterilen tepkinin önemini ve anlamını azaltmak, genelgelerle içine düşülen garip durumu örtbas etmekti. Resepsiyon tepkimizin esası da bu genelgelerdi. Herkes dersini almıştır.
Bana saldırı için dört neden var
1 Fethullah Gülen ve Milli Görüş zihniyetinin kabul edilmesini, hoşgörülmesini isteyen genelgelere gösterilen tepki.
2 AB'nin birlik ve beraberliğimize ters düşen isteklerine TSK'yı engel görmeleri. Kıbrıs ve Ege ile ilgili tarihsel politikalar.
3 Silahlı Kuvvetler'in etkinliği ve MGK'nın işlevinin azaltılıp Kemalizmin
silinmesini kolaylaştıracak ortamın yaratılmak istenmesi.
4 Bazı medya kuruluşlarının hükümete yaranmak suretiyle ticari beklentilerini gerçekleştirme çabaları.
Satılmış kalemler bizi yıpratmak istiyorlar
Belçika'nın başkenti Brüksel'de yaptığı konuşmayla yankı uyandıran MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, sessizliğini bozdu. Türk dernekleriyle yapılan toplantıdaki ifadeleri yüzünden tartışma yaratan Kılınç, eleştirilerin asıl hedefinin TSK olduğunu söyledi.
Kılınç, eleştirilerin; Türk basınında 'satılmış kalemler' diye nitelediği bazı medya kuruluşlarının, 'yönetime yaranmak' amacıyla ticari beklentilerini gerçekleştirme çabalarından kaynaklandığını bildirdi. Kılınç, AKŞAM Ankara Temsilcisi Başaran'ın sorularını yanıtladı...
Medyada günlerce manşet oldunuz ve hedef haline geldiniz. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Bir kısım basının ve görsel medyanın 24 Nisan 2003 tarihinden itibaren 10 günü aşkın süreyle görünürde MGK Genel Sekreteri'ne karşı takındığı tavır ibret vericidir. Ülkenin son derece ağır sorunları varken kulaktan dolma veya uydurulan senaryolarla yaratılmak istenen ortam şüphesiz ki sağduyu sahibi Türk halkının gözünden kaçmamaktadır. 'Satılmış kalemlerin' yegane arzusu, Silahlı Kuvvetleri yıpratmaya çalışmaktır. İkinci Cumhuriyetçiliğe soyunmuş, ulusal şuurdan yoksun olanlar ise terbiye sınırlarının çok çok ötesine geçmişlerdir.
Peki olayın aslı nedir?
Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler'in değişik amaçlarla kurdukları dernekleri hem kendi faydaları, hem de ulusal çıkarlarımızı koruyup kollamaya yönelik, bir çatı altında toplama ve motivasyon maksadıyla yıllardır faaliyet sürdürmektedir. Bu faaliyetler kimseden gizli değildir. Bununla beraber Fransa, Belçika ve Hollanda'ya yapılan ziyaret ve hatta 4-5 ay önce gerçekleştirilen diğer ziyaretlerde konu olan hususlar acaba neden bugünlerde çarpıtılarak manşetlere taşınmaktadır? Sebebi gayet açıktır: Fethullah Gülen ve Milli Görüş zihniyetinin kabullenilme ve hoş görülmesini isteyen genelgeler ile 23 Nisan resepsiyonuna gösterilen tepki.
AB'nin yönlendirmesi ile içimizdeki ayrılıkçı düşüncelere sahip olanların Kıbrıs ve Ege üzerindeki haklarımızı görmezlikten gelen tutumları, Kürt ve Alevi vatandaşlarımıza azınlık statüsü sağlama istekleri gibi ulusal çıkar, birlik ve beraberliğimize ters düşen isteklerine, Silahlı Kuvvetler'i engel olarak görmeleridir.
Bu nedenle Silahlı Kuvvetler'in etkinliğini azaltmaya yönelik tedbirlerin alınabilmesi için hesaplanan statü değişiklikleri, MGK'nın yapısı ve işlevinde değişiklikler ile Silahlı Kuvvetler ve ulusal dinamik güçlerin dayanağı çağdaşlığın özü olan Kemalizm'in silinmesini kolaylaştıracak ortamın yaratılmak istenmesidir. Bazı medya kuruluşlarının yönetime yaranmak suretiyle ticari beklentilerini gerçekleştirebilme çabalarıdır.
Maalesef bu defa Dışişleri Bakanlığı'ndan birileri de bu maksada hizmet etmiş ticaret-siyaset ilişkisinin bir sonucu olarak bir gazeteciye malzeme temin etmiştir.
TSK, AB'ye karşı değil
Bu kasıtlı hizmetin asıl gayesi ise 23 Nisan Resepsiyonu'na gösterilen tepkinin anlam ve önemini azaltmak, Fethullah Gülen ve Milli Görüş genelgeleriyle içine düşülen garip durumu örtbas etmek için gündemi değiştirme gayretinden başka bir şey değildir.
Anılan sohbetler sırasında açıklanan şahsi görüşler AB'ye karşı görüşler olmaktan çok, AB'nin ulusal çıkarlarımıza veya hassasiyetlerimize zarar veren tutumlarına yöneliktir. 'TSK mensuplarının AB'ye karşı olduğu' şeklindeki yorumların ulusal çıkarlarımıza hizmet etmekten ziyade daha da büyük zararlar verebileceğini akıl etmemek ise yüce ulusumuzun takdirleri olacaktır.
Aptalca şeyler söylediler
Gerçekten orada yobaz kelimesini kullandınız mı?
Birileri kalktı, yobazlık yaptı. Ben de onlara 'Yobazlar dinlemeyi öğrenin' dedim. Ne diyeceğimi anlamadan, durup dururken, 'Efendim siz Müslümanlığa karşı mısınız?' falan gibi aptalca şeyler söylediler. Onun için ben de yobazlara 'Oturun, dinlemeyi bilmiyorsanız çıkın' dedim. Bu çok doğaldı.
Kafanızdaki yobazın tarifi nedir?
Benim kafamdaki yobazın tarifi; saf inanç sahiplerine 100 Euro'ya 'cennet bileti' satmak. Dini siyasete alet etmek. Saf insanlarımızın duygularını, inançlarını başka yönlere çevirmek. Çağa uymamak...
Herkes gereken dersi çıkarmıştır
Önümüzdeki süreç, hem iç hem dış politikada çok ilginç. 23 Nisan krizlerinin benzerini yaşayacağımız bir sürece mi girdik?
Tahmin ediyorum ki, bu son tavırdan herkes gerekli dersi çıkarmıştır.
Basında hedef gösterilmenize ilişkin açıklamalarınız netti. Ancak niçin, hiç bunu düşündünüz mü?
Verdiğim cevaplar içinde bunların hepsi çok açık. Herhalde asker kişiliğim neden olmuştur.
Çok önemli bir görevdesiniz. Aynı zamanda bu görevin bir parçası olarak da, asker kanadı ile sivil kanat arasında 'nefes borusu' olan bir makam burası. Acaba son dönemdeki gelişmelerle nefes borusunda bir tıkanıklık mı oluştu?
Öyle bir durum olduğunu sanmıyorum. Her kurum kendine düşenleri yerine getiriyor ama devletin bazı prensiplerinin daha dikkatle gözetilmesinde yarar var.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan son açıklamada, MGK'da konuşulanların Anayasa gereği gizli kalması gerektiği özellikle vurgulandı. Buna neden ihtiyaç duyuldu?
Zaman zaman MGK'da konuşulanların dışarıda söylendiğini tespit ettik. Bu defaki husus, MGK'da söylenenler değildi. Bilakis MGK'da hiç dile gelmemiş bazı hususların söylenmesiydi. Söylenenlerin dışarıda söylenmesini makul karşılamak mümkün. Ama bu defa söylendi ve konuşuldu
denilen hususların hiç birisi MGK'da söylenmiş değildir.
Resepsiyona tepkinin asıl nedeni genelgeler
23 Nisan Resepsiyonu'na gösterilen tepkinin asıl nedeni neydi?
Tepkinin esası, Dışişleri Bakanlığı'nın dış temsilciliklerimize yazdığı meşhur genelgeler.
Dışişleri Bakanı Sayın Gül, onların daha önce de yenilenen rutin genelgelerden ibaret olduğunu söyledi.
Bunlar madem rutin genelgelerdi, o zaman neden tekrarlamaya gerek duyuldu? Bir genelge geçerliyse onu değiştirecek başka bir genelge yayımlanmadığı sürece geçerlidir. Zaten kimse sormaz, etmez. 'Uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu' diye de sorulmaz.
Genelge size göre neyi getiriyordu? Genelgeye göre kaybettiklerimiz neler?
Kaybedilen bir şey olmayacaktı ama şu var: Bir defa Türkiye'deki yasalarımıza göre yasak olan bir tarikata hizmet eden şahsın hizmetleri adeta makul görülüyor. Devlet tarafından benimsenmeyen bir görüşe makulmuş gibi bakılmak isteniyor.
Medya sizi üç gün hedef aldı...
On gün, on gün.
Peki neden? Gazetede çıkan iddiaların hangileri doğru? Mesela para ve ekonomiye ilişkin sözleriniz?
Bunlar sohbet sırasında, sohbetin bir bölümünde verilmiş örnekler. Şahsi görüş olarak dile getirilmiş. Türkiye'de krizler nedeniyle kapanmış birçok küçük işletmenin finans ihtiyacında olduğunu, bu finansın mutlaka devletin alacağı tedbirlerle karşılanması gerektiğini, iş sahalarının açılmasını, üretim yaratılmadan büyümenin mümkün olmadığını, bu şekilde birtakım şeyler dile getirilirken Türkiye'de sıcak para ile oynandığını, dolayısıyla paranın yatırıma yönelmediğini, devletin emisyon hacmini yükseltmek suretiyle, alacağı önlemlerle çözüm bulmasının mümkün olduğunu, Amerika'nın da karşılıksız bir sürü para basıp ekonomisini devamlı işler halde tuttuğunu dile getirdim. Bu benim şahsi görüşümdür. Kimseyi rencide etmez.