BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Tunceli'de baraj projesini protesto

Tunceli Toprak ve Su Hareketi üyeleri, Munzur Çayı üzerine yapılacak barajları protesto etmek için yürüyüş yaptı. Eylem olaysız bir şekilde sona erdi.

Abone ol

Protesto eylemi gerçekleştirenler, buz gibi Munzur suyuna atlarken, yapılan basın açıklamasında, "Munzur, baraj projeleri ile hukuka aykırı bir şekilde yok edilmek isteniyor" denildi. Tunceli Nehirler ve Su Hareketi üyesi 150 kişi, Belediye Yeraltı Çarşısı üzerinde toplanarak, Munzur Çayı'na doğru yürüyüşe geçti. Trampetler eşliğinde yürüyen grup, sık sık 'Munzur'a Uzanan Eller Kırılsın! Katil Ata Holding, Dersim'den Defol!' sloganları atarak, Demir Köprü yanından Munzur Çayı kıyısına indi. Burada grup adına bir açıklama yapan Avukat Özgür Ulaş Kaplan, "Munzur Vadisi, 21 Aralık 1971 yılında, Milli Park ilan edilerek Orman Yasası ve Milli Parklar Yasası'nın koruma alanına dahil edilmiştir. Bunun yanında Anayasa, Çevre Yasası ve Türkiye'nin taraf olduğu birçok uluslararası sözleşmeler ile de, bu tür alanlarda çevre tahribatının engellenmesi hüküm altına alınmıştır. Ancak bu duruma rağmen Munzur, baraj projeleri ile hukuka aykırı bir şekilde yok edilmek isteniyor. Bu projelerin ekonomik hiçbir getirisi yoktur. Üretilecek enerji ile harcanacak para karşılaştırıldığında ve oluşturacağı tahribat göz önüne alındığında, projelerde kamu yararı olmadığı çok açık görülecektir. Yine projeler için Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu alınması gerekirken bu rapor, alınmamıştır. Barajlar, yıkıma ve büyük çevre tahribatına neden olacaktır. Dünya Ekonomi ve Ekoloji Geliştirme Örgütü tarafından yapılan açıklamaya göre, son 50 yılda yapılan barajlar nedeniyle 80 milyon insan yaşam yerlerinden zorunlu göç etmek zorunda kalmıştır. Munzur'daki baraj projeleri de, en çok göç veren ilimizde, onlarca köyün boşalmasına neden olacaktır. Barajlar, tam anlamıyla insansızlaştırmaya hizmet edecektir" dedi. "EN ÖNÜMLİ ÇEVRE SORUNLARINDAN BİRİ DE ALTIN ARAMA ÇALIŞMALARI" Şu sıralar en önmeli sorunlarından birinin de altın arama çalışmaları olduğunu kaydeden Kaplan, şunları söyledi: "Şu sıralar coğrafyamızdaki en önemli çevre sorunlarımızdan biri de, siyanür nedeniyle ölümcül sonuçlar doğurabilecek altın arama çalışmalarıdır. Anayasa'nın 63. maddesine göre, herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Ancak Rio Tinto ve onun taşeron örgütü AMDL ve Yamaş şirketleri, bugün siyanürle geleceğimizi karartmak ve yaşam hakkımızı elimizden almak istiyor. Yeni Maden Yasası ile işleri daha da kolaylaşan uluslararası şirketler, Dersim'e gözlerini dikmiş, karlarına kar katmak istiyorlar. Bu şirketler, altın bulmak için yüzlerce dönümlük sahalar kiralamışlardır. Altın rezervlerine ulaştıklarında, maddenin ayrıştırılmasını aynı bölgede siyanürle yapacak, sularımıza ve toprağımıza ölüm kusacaklardır. Siyanürün, içerdiği arsenik ve kobalt metalleri nedeniyle, ölümcül etkisi bilimsel olarak saptanmıştır. Coğrafyamızda siyanürün kullanılmasıyla birlikte kanserli hasta ve sakat insanların sayısı korkunç boyutlara ulaşacak ve birçok kişi hayatını kaybedecektir." 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nü hatırlatan Kaplan, diğer çevre sorunlarını da şöyle sıraladı: "Arıtma tesisi sorunu. Bilinçsizce yapılan balık avcılığı ve alabalığın yok olma ile karşı karşıya kalması. Dağlarımızda çeşitlilik gösteren hayvanların, özellikle dağ keçilerinin rastgele avlanması. Yerleşim yerlerinin, okulların, hastanelerin ortasına dikilen baz istasyonlarının halk sağlığını tehdit etmesi. Evlerimizde kullandığımız içme sularının, sağlığa zararlı borular vasıtasıyla evlerimize ulaşması. Çevre kirliliği. Vadilerdeki piknik mekanlarına çöplerin rasgele atılması. İnşaatlardan çıkarılan hafriyatların gelişigüzel vadilere dökülmesi. Orman kesimi. Kum ocaklarının yarattığı tahribatlar ve ağaçlandırma sorunu. Bunlar, dile getirebileceğimiz diğer çevre sorunları arasında sayılabilir." "TUNCELİ VALİSİ'NİN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI HAKKINDAKİ BEYANINI KINIYORUZ" Avukat Özgür Ulaş Kaplan, Tunceli Valisi'nin sivil toplum kuruluşları ile ilgili açıklamalarını kınadıklarını da ifade ederek, "Burada, değinmek istediğimiz bir konu da, geçen sonbaharda Ovacık'ta meydana gelen orman yangınlarında sorumlu olanlar ile söndürme çalışmalarında ihmali olanlar hakkında sivil toplum örgütleri olarak suç duyurusunda bulunmuştuk. Tepkimiz tamamen demokratik bir hakkın kullanımıdır. Ancak bu tepkimizden sonra Tunceli Valisi'nin, bazı yerel gazetelerde de yayınlanan basın açıklamasında, Tunceli'deki sivil toplum örgütleri ile terör örgütlerinin aynı dili kullandığı şeklinde söylemleri olmuştur. Yine vali son olarak da geçtiğimiz perşembe günü, Tunceli'yi ziyaret eden Avrupa Birliği (AB) heyeti ile yaptığı görüşmede, orman yangınları ile ilgili olarak, suç duyurusunda bulunan sivil toplum örgütlerini, terör örgütlerinin uzantıları olarak nitelendirmiştir. Bu beyanı da basında yer almıştır. Valinin bu açıklaması önyargılı ve bugün tüm dünyada ve Avrupa'da hakim kılınmaya çalışılan sivil toplum inisiyatifine olan tahammülsüzlüğün bir göstergesidir. Bu açıklamayı da buradan kınıyoruz" dedi. Açıklamanın ardından Avukat Özgür Ulaş Kaplan ve Deniz Yücel, Demir Köprü üzerine çıkarak Munzur Çayı'na atladı. Daha sonra eylemciler olaysız dağıldı