BIST 9.449
DOLAR 34,42
EURO 36,41
ALTIN 2.841,71
HABER /  GÜNCEL

Tuncay Güneyin 7 bilinmeyeni!

Bir dönemin fırtınalar estiren polis müdürü Adil Serdar Saçan, Ergenekon ve Tuncay Güney'e ait bilinmeyenleri anlattı!

Abone ol

Ergenekon iddianamesinin kilit isimlerinden Tuncay Güney’i 2001 yılında ilk kez sorgulayan dönemin İstanbul Organize Suç Masası Müdürü Adil Serdar Saçan, Ergenekon’un ilk kez gün ışığına çıktığı o dönemdeki soruşturma ile Tuncay Güney'e ait 7 bilinmeyenin perde arkasını anlattı.

İşte Saçan'ın Ergenekon'a dair anlattıkları önemli ayrıntılar;

Polis müdürleri ile arası açıldı: 2001 yılı başlarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile bazı polis müdürlerinin arası açılıyor. Bunlar Küçük’e, Tuncay Güney aracılığıyla bir cip ‘hediye’ etmek istiyorlar. Veli Küçük kabul etmiyor. Güney ve Ümit Oğuztan arkadaşlarıyla sahte plakalı evrakla bu cipi satmaya kalkınca, şikâyet üzerine yakalanıyorlar.

Asayiş Şube, ev ve işyerlerinde arama yapmadan önce bize gönderiyor. Emniyet İstihbarat Şubesi de bizi arıyor; ‘Biz zaten bunları 2000’den beri izliyoruz. Size gönderelim bir bakın’ diyor.

Tuncay Güney bülbül gibi! Anlatan adama niye işkence yapılsın? Ayrıca o daha anlatmadan evinde ve işyerlerinde arama yapıyoruz. Ele geçen belgeler arasında Ergenekon, suikast isimli klasörler, kasetler var. Ve bunların hepsi tutanaklara geçiriliyor. Bu arama tutanaklarını yapan ben değilim. Bana bağlı bir ekip. Tuncay Güney’in sorgusuna istihbarat şubesinden ve benim şubemden iki emniyet amiri girdi. Çünkü, Emniyet İstihbarat’ın takip ettiği konuyla ilgili bir sanık gelirse, İstihbarat bilgi sahibi olduğu için oradan da bir görevli sorguya girer.

2001 yılında üstünü siz kapatmışsınız!: Bugün sizin ‘Ergenekon’ dediğiniz, benim ‘Susurluk’un askeri kanadı’ dediğim bu yapıyı çözmek için olayın üzerine ilk giden benim... Ergenekon’u çözen adamım. Bana teşekkür edeceklerine yükleniyorlar... Tabii ki bilmeden yazıyorlar, bilmeden iftira atıyorlar.

Arşivin yüzde 80'ni açık kaynak: Tutanakta evinde ne ele geçirilmişse tamamı yazılı. Bunun altı çuval belge dediği şeyin yüzde 80’i açık kaynaklardan oluşan bir arşiv. Bir gazetecinin arşivi gibi düşünün. Asıl arşiv Ümit Oğuztan’ın evinden çıkıyor. ‘Ergenekon’ ve ‘suikastlar’ diye iki dosya. Peki, bunların iddiası ne? Veli Küçük önderliğinde Susurluk’un bir askeri kanadı var. Bunlar adam öldürmekten uyuşturucu kaçakçılığına kadar büyük bir şebeke... 

İddia var kanıt nerede: Sorun şu; Tuncay Güney, “Uğur Mumcu cinayeti” diyor mesela... “Kim öldürmüş?” diye sorulduğunda, “Bilmiyorum ama Veli Küçük biliyor” diyor. Mesela, diyor ki, ‘Kırıkkale silah fabrikasını Veli Küçük havaya uçurdu...’ Nasıl uçurdu? “Bilmiyorum, duydum...” Böyle ifadeler...

Olay 2001'de zaten patlamıştı: DGM Başsavcısı Aykut Cengiz, “Bu iddiaların soyut olduğunu, bazı kurumları yıpratma amacı taşımakta olduğu anlaşılmaktadır, ama bunlara rağmen izin verdim’ dedi. Yani, Başsavcı, ‘Bu iddiaların büyük bir bölümünün soyut, mücerret ve duyumlara dayalı olmasına rağmen proje çalışmasına izni veriyorum’ dedi. 

16 Mart 2001 tarihinde soruşturmayı yapmakla yetkili makam savcılık olduğu için bir savcı görevlendirildi. Şimdi Zekeriya Öz nasıl görevlendirildiyse, o zaman da bir savcı görevlendirildi. Biz de bu bilgileri delillendirmek için izin istemiş miyiz? İstemişiz.

Olayı istihbarat kapattı: Bir sene sonra istihbaratın yazdığı yazı üzerine kapatıldı. İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Daire Başkanlığı’nın teknik takip birimlerinde kim görev yapmışsa onlara soracaksınız. Yani, ben bu soruşturmayı kapatacak olsam belgeleri alırım savcılığa hiç bildirmem, derim ki kapattım... Bu arada dikkatinizi çekerim; Benim Veli Küçük’ün ve adamlarının soruşturulması için aldığım bu çok gizli izin yetkisiyle ilgili yazı Veli Küçük’ün evinde bulunuyor. Küçük ile ilgili izin kâğıdı ona nasıl gitmiş bunu da araştırmak lazım...