Umutlu, iyimser, hüzünlü, kaygılı, mahçup, mutlu, farkında... Ve dahası... İşte Aysel Tuğluk'un şaşırtan ruh hali...
Abone olMilliyet gazetesinin 'Düşünenlerin düşüncesi' bölümüne 'Ruh halim üzerine tezler' başlığı altında hissettiklerini sıralayan Tuğluk karmakarışık bir ruh hali içerisinde.
Çözüm sürecine ilişkin yaşadıklarını bir kaç cümleyle anlatan Tuğluk, "Umutluyum, iyimserim, hüzünlüyüm, kaygılıyım, mahcubum, mutluyum, realistim, farkındayım, ihtiyatlıyım, biraz karamsarım, rahatım, iddialıyım, inanıyorum velhasıl karmaşığım" diyerek bu süreçte yaşadığı karmaşayı özetliyor.
İşte Tuğluk'un yaşadığı ruh hali;
UMUTLUYUM : Bu en zor ve karmaşık zamanlarda hayal dahi edilmez olanı gerçekleştirebiliriz. İçimde umutla çırpınan mutluluğu duyumsuyorum.
İYİMSERİM: Daha fazla ölerek/öldürerek bir yaşam varedemeyeceğimizi anladık. Kürtlerle Türkler arasındaki meselenin demokrasi zemininde çözümü artık imkan dahilindedir. Geri dönüşü imkansız bir süreçteyiz.
HÜZÜNLÜYÜM: Demokrasinin tüm sorunlarımızı çözeceğine inanırken, Berfo Ana Cemil’inin kemiklerini bulamadan vefat ediyor. Güzel yarınlara güvenle bakmak isterken, Paris’te üç Kürt kadını kurşunlanıyor. S. Öcalan 14 yıldır “Birlikte yaşamaktan, birlikte kazanmaktan“ söz ediyorken, neden aynı yere varmak için canlarımızı, cananlarımızı yitirdik diye soran kalbime aklım bir türlü cevap veremiyor.
KAYGILIYIM: “Ya” diye başlayan endişe dolu sorular zihnimde sıralanırken, hayatını kaybetmiş gençleri hatırlayıp kırılma sesleri duyuyorum yüreğimde.
MAHÇUBUM : Bir tekrardan ibaret savaşı 99’dan bu yana bitirememenin utancıdır yüzümüzden akan. Gidene, yitene, kalana... Çok mahcubum.
MUTLUYUM : Savaş bitti. Realitede yeri olmayan talep ve söylem tarzı son buldu. Oturup durmadan “yok etme” üzerine entegre stratejiler geliştiren bazı aklıevveller kaybetti. Şimdi herkes kazan kazan hattına oynuyor.
REALİSTİM : Kalıcı barış ve demokratik çözüm ne sadece İmralı görüşmeleriyle ne de sadece Kürtlerin talep ve mücadelesiyle gelir. Devletin ve ilgili diğer toplum kesimlerinin de bu talep ve mücadeleye duyarlı kılınması gerekiyor. Bu daha fazla ve birlikte mücadele anlamına gelir.
FARKINDAYIM : Değişimi sadece devlet ve iktidardan beklemek yararsız ve yanılgılı bir yaklaşımdır. Esas olarak ve öncelikle değişimi kendinde gerçekleştirip devleti de demokratik eğilime zorlamak gerekiyor. Demokrasiyi inşa etmek için önce demokrat olmalı, olunmalı. Yani “Devrimi yapan değil, devrimin kendisi olmalıyız.”
İHTİYATLIYIM (Halen): Çözüm iradesi; henüz program ve projesiyle, muhatabımız tarafından ortaya konulmuş değil. AKP halen yasal bir adım dahi atmadı. Başbakan Erdoğan’ın “90+3’e kadar temkini elden bırakmam, uygulamayı görmemiz lazım” beklentisi aynen AKP’ye dönük olarak da geçerlidir. Bizim de uygulamayı görmemiz lazım!
KARAMSARIM (Biraz) : Anayasa metninde AKP’nin kafası çok net.
1. Anayasal vatandaşlık olacak.
2. Anadilde eğitim yok.
3. Yerel yönetimler şartnamesi olacak.
4. Başbakanlık ve tam korporatist bir yönetim modeli.
5. Güçler birliği vs.
RAHATIM : Öcalan ve Kürt hareketi bu kadehi içmeyecek.
İDDİALIYIM : Herkes için demokrasi olacak.
İNANIYORUM : Türkiye’de silahlar artık ilelebet susmalıdır, susacaktır. Bunun için İmralı’ya destek olmak, ilham sunmak gerekiyor.
VELHASIL KARMAKARIŞIĞIM : Bu süreç nereye, nasıl evrilir? Gerçekten bilmiyorum. Herkes iyi niyetli, herkes samimi ve ciddi. Bu iyi. Silahsız siyaset dönemine geçeceğiz. Buna seviniyorum, ancak daha tam bunun tadına varamadan yüreğimi sıkıştıran bir korku, bir belirsizlik çöküyor. Biraz mutluluktan, biraz hüzünden, biraz çaresizlikten, biraz... Biraz ağlamak geliyor içimden. Ve mantığın buyurgan sesi yapılacak işleri hatırlatıyor.