BIST 9.730
DOLAR 35,22
EURO 36,77
ALTIN 2.972,52
HABER /  GÜNCEL

Tuğgeneral Çitil’in beraatına ateş püskürdü

Mardin’in Derik ilçesinde 1993-1994 yılları arasında faili meçhul cinayete kurban giden 13 köylüyle ilgili hakkında dava açılan Ankara Janda...

Abone ol

Mardin’in Derik ilçesinde 1993-1994 yılları arasında faili meçhul cinayete kurban giden 13 köylüyle ilgili hakkında dava açılan Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil, yargılandığı davada beraat etti.
Duruşmada mahkeme heyetinin kararını açıklamasının ardından Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve mağdur yakınları kararı alkışlarla protesto etti. Bazı mağdur yakınları “Katilleri korumaya devam edin, verilen bu karar ile yeni bir cinayet işlediniz” sözleriyle tepkilerini dile getirdi.
Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Tuğgeneral Musa Çitil ve avukatı Yurdakun Yıldız, HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, mağdur yakınları ve avukatları katıldı. Duruşma mağdur avukatlarının savcı mütaalasına ilişkin görüş ve beyanlarının alınmasıyla başladı. Mütalaaya itiraz eden mağdur avukatları Tuğgeneral Musa Çitil’in tutuklanmasını talep etti.
Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil ise savunmasına terörle mücadelede şehit olanları askerleri anarak konuşmasına başladı. Üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmediğini belirten Çitil, görev yaptığı dönemde yasalar çerçevesinde hareket ettiğini belirterek, kendisinin terör örgütü tarafından hedef yapılmak istendiğini söyledi. Kanun dışı hiçbir fiil ve eylemde bulunmadığını dile getiren Çitil, beraatını istedi.
Mağdur ve tanık avukatlarının savunmalarının alınmasının ardından mahkeme heyeti duruşmaya 15 dakika ara verdi. Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Çitil’in üzerine atılı tüm suçlardan beraatına karar verdi.
Duruşma sonrası HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, yaptığı açıklamada, Türkiye’de çözüm sürecine dair bir irade olmadığını savunarak, “Demek ki başbakanın iddia ettiği gibi çözüm süreci falan boş laflar. Türkiye’de çözüm sürecine dair bir iddia yok. İrade yok. Eğer öyle bir irade olsaydı bu davadan başlanabilirdi” dedi.
Duruşmaya gelirken beraat kararı gibi bir sonuç beklemediğini dile getiren Tuncel, “Hukuki olarak bir sonuç beklemektense Türkiye’nin içerisine girdiği siyasal durum özellikle Kürt sorunu çözümü konusunda hükümetin çözümüne idaresine sahip olduğunun beyanlarının gerçeği yansıtıp yansıtmayacağına görmek için mahkemeye geldik. Gördük ki hükümetin söylediği şeyler gerçek dışı şeyler. 18 yıl önce işlenen cinayetlerin burada nasıl aklandığını, hukukun burada nasıl bir ortamda olduğunu gördük” dedi.
Tuncel, “Başka bir gerçekle daha karşılaştık Kürtlerin tanıklığı, şahitliği ve savunmasının hiçbir anlamı yok. Kürt’seniz öldürülebilirsiniz. Bulunan kemiklerin bile bir anlam, ifadesi olmuyor. Burada şahitlikle bulunan ve siz değil miydiniz bu katliamı yapan kişinin şahitliği bile mahkeme heyetini etkilemedi ve beraat kararı verdi. Bu Türkiye geçmişle, hakikatle ve devletin işlediği suçlarla insanlık suçlarının üzerine gidilip bu sorunu çözmeye yönelik bir yaklaşımdır. Mesele sadece Musa Çitil meselesi değil. Musa Çitil tutuklansaydı da bizim talebimiz gerçek olmayacaktı. Biz Musa Çitil’in içerisinde olduğu yapılanmanın deşifre edilmesi ve asla bir daha diyeceğimiz bir sürecin yaşanmasını istiyoruz. Yüzleşmeyi sağlayamazsanız barış yapamazsınız. Buradaki insanlar bir şey istedi. 13 insanı geri getiremeyeceğiz ancak biz adalet istiyoruz dediler. Bu mahkeme bir kez daha adaleti öldürdü. Bir kez daha gerçeğe olan inancımızı öldürdü ve Türkiye’deki yargı sisteminin hala siyasi iktidarın denetimiyle baskısıyla karar verdiğini bir kez daha gördük. İnsan hakları mücadelesi veren demokrasi veren insanların mücadelesinin boşa gitmediğini Türkiye kamuoyunda yankısını bulacak” diye konuştu.

"MUSA ÇİTİL AKLANACAK"
Tuğgeneral Musa Çitil’in Askeri Şura’da yükselmeyi beklediğini ifade eden Tuncel, konuşmasında şunları kaydetti:
“Yükselebilir ama insan hakları özgürlük mücadelesi de yükselecek. İnsanlık suçları zaman aşımına uğrayamaz diye bu hükümet dava çıkardı. Biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Türkiye halklarının vicdanı yaralandı bu mahkeme kararı karşısında. Mahkeme faili meçhulleri aklama, JİTEM’i aklama, insan hak ve özgürlüklerine darbe vurmak açısından bir karar almıştır. Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarihe Musa Çitil davası ile geçecektir. Bir cesur savcı vardı Musa Çitil hakkında açabilmiş, ama buradaki savcı o cesareti gösteremedi. Burada Musa Çitil şahsında devleti aklamaya çalıştı. Önemli olan insandır devlet değildir. O zaman siz insanlara yaptığınız bu zulmü işkenceyi maruz görmeniz insanlık suçuna ortak olmanız demektir. Biz HDP olarak buna ortak olmayacağız. Bu davanın güvenlik gerekçesiyle buraya neden getirildiğini de anlamış olduk. Aslında AK Parti hükümeti İçişleri Bakanı da biliyordu ki bu davada Musa Çitil aklanacak. Bu yargı onu beraat ettirecek. Bu yargı başbakana hayırlı olsun. Demek ki başbakanın iddia ettiği gibi çözüm süreci falan boş laflar. Türkiye’de çözüm sürecine dair bir iddia yok. İrade yok. Eğer öyle bir irade olsaydı bu davadan başlanabilirdi. Avukatlar bu davada karar verilsin demediler. Gerçekten Musa Çitil suçsuzsa oda açığa çıkartılsın dediler. Gidip keşif yapılsın dediler. Taleplerin hiçbirini dikkate almayan hemen baştan reddeden bu zihniyet iki sayfalık bir savunma ile beraatini isteyen somut delil yok diyen bir yaklaşım. 13 insanın kemiklerinden bir somut daha ne delil olabilir. Bu ülkede Soma’da ölen işçilerin, Kürtlerin, katledilen kadınların hiçbirinin şahitliği devlet tarafından kabul edilmiyor. Tanıklığı kabul edilmiyor. Savunması kabul edilmiyor. Siz de burada gelin adalet arayın. Bu adaletin gerçek bir adalet sağladığını, üstünlerin hukukunun halen geçerli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Barış istiyor muyuz? Demokrasi özgürlük istiyor muyuz? Türkiye halklarıyla birlikte yeni başlangıcı geçmişin tüm hatalarını ortaya çıkararak aydınlığa kavuşturarak yapabiliriz. Eskinin kirli ilişkileri üzerinden katliamcı zihniyet üzerinden biz yeni bir başlangıç yapamayız. Yeni başlangıç dediğiniz bu insanların kemikleri sızlayacak. Bu kabul edilemez bir yaklaşım.”
(İHA)