BIST 9.646
DOLAR 35,22
EURO 36,75
ALTIN 2.966,26
HABER /  GÜNCEL

Tuğçe N.Yılmaz'ın köşesinde

Tuğçe Kazaz'ın din değiştirerek evlenmesi günlerdir konuşuluyor. Eski Diyanet İşleri Başkanı N.Yılmaz'da tartışmalara katıldı. Evliliği ise iki ayrı başlıkta topladı.İşte so

Abone ol

BİR manken hanımın Yunanlı bir sanatçıyla evlenerek din değiştirmesi, medyada ve kamuoyunda olay haline geldi. Biz de bu konuda pek çok mektup ve faks aldık.

Sorulan sorularda Müslüman olan bir hanımın, Hıristiyan bir erkekle evlenmesine dinimizin cevaz verip vermediği, böyle bir evliliğin dini açıdan bir müeyyidesinin olup olmadığı soruluyor.

Konuyu iki başlık altında incelemek mümkündür:

1. Müşrikler (Allah’a ortak koşanlar) ile evlilik, 2. Ehli kitap (Yahudi ve Hıristiyanlar) ile evlilik. Kadın olsun erkek olsun, müşriklerle evlilik Kuran’da yasaklanmıştır. Bakara Suresi 221. ayette, ‘Müşrik kadın ve erkeklerle iman etmedikleri müddetçe nikáhlanmayın’ denilmektedir.

* * *

Kitap ehline gelince: Kuran, kitap ehli olan kadınlarla evlenmeyi helal saymıştır. Maide Suresi 5. ayette, ‘Bugün size temiz olanlar helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin yemeğiniz de onlara helaldir. İnanan hür ve iffetli kadınlar ve sizden önce kitap verilenlerin hür ve iffetli kadınları size helaldir’ hükmü yer almaktadır. Ayetten de anlaşılacağı üzere, Müslüman bir kişi, Yahudi veya Hıristiyan bir hanımla herkesin dini kendinde kalmak üzere evlenebilir. Erkek, Müslüman olmayan kadına dinini değiştirmesi için baskı uygulayamaz, dini vecibelerini yerine getirmesine engel olamaz. Çünkü dinimiz, din ve vicdan özgürlüğüne kámil manada önem veren bir dindir.

Müslüman kadınların durumu ise şöyledir:

Müslüman bir kadının káfirlerle evlenmeleri yasaklanmıştır. Müntehine Suresi 10. ayette şöyle denilir: ‘Ey inananlar, inanmış kadınlar hicret ederek size gelirlerse onları deneyin, hicretlerinin sebebini inceleyin. Allah onların imanlarını çok iyi bilir. Onların mümin kadınlar olduklarını öğrenirseniz káfirlere geri çevirmeyin. Bu kadınlar o inkárcılara helal değildir, onlar da bunlara helal olmazlar.’

Müslüman kadınların Hıristiyan veya Yahudi erkekleriyle evlenmeleri hususunda Kuran’da bir açıklık yoktur. Müçtehitlerin büyük çoğunluğu ise Yahudilerin Üzeyir’e, Hıristiyanların da Mesih’e (Hz. İsa) Allah’ın oğlu dedikleri için bunları müşrik kavramı içine sokmuşlar. Bu nedenle Müslüman hanımların bunlarla evlenmelerini caiz görmemişlerdir. Müçtehitleri bu fikre götüren sebep, Müslüman kadının gayrimüslim toplum içerisinde dinini koruyamayacağı, ibadetlerini yerine getiremeyeceği endişesindendir.

Din değiştirene dini terminolojide mürted denilir. Bununla ilgili Kuran’ın açık hükmü şudur: ‘Sizden kim dininden döner ve küfür içinde ölürse böylelerinin bütün amelleri dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennem ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır.’ Ayetten de anlaşılacağı üzere, dinden dönenlerin cezası ahirette verilecektir. İnsanların istediği dini seçme, hatta inanmama özgürlüğü vardır.

Kuran, insana inanıp inanmama özgürlüğünü de tanımıştır. Çünkü Kuran, bu özgürlüğe sahip bulunmayanların eylemlerini makbul saymamaktadır. Kişi, hür iradesiyle dinini seçmelidir. Çünkü inanmak vicdan işidir, vicdanlara müdahale edilmez. Hz. Peygamber’e isnad edilen ‘Mürtede hayat hakkı tanınmaz’ hadisi ise dini değil daha çok o günkü siyasi ortamla ilgilidir. Örneğin, savaşta din değiştiren kişi ‘ihanet-i vataniye’ veya ‘casusluk’ gibi davranışlar içine gireceğinden yaşama hakkı elinden alınır.

* * *

Bu olay, acı bir gerçeği de ortaya çıkarmıştır. O da, fikri bir ceht ve gayretin ürünü olmayan, yani bir ata mirası gibi algılanan körü körüne bir inanç, her zaman yabancı din ve inançların tesiri altında kalmaya mahkûmdur. Bu gibi insanlar için din değiştirip değiştirmemenin bir önemi de yoktur.

Kişi iki halde de dini kimlikten mahrum olduğu için, hangi dinin kimliğini taşıyıp taşımaması hususu kendisi için ‘aksesuvar’ olmaktan öte bir anlam taşımaz.

SORALIM ÖĞRENELİM

Namaz kılarken gözümü güneş aldı, çok rahatsız oldum, iki adım yürüdüm. Namazım bozuldu mu?

Fadime TURHAL/İSTANBUL

Namazda aynı rekatta herhangi bir refleksle bir veya iki adım yürümek namazı bozmaz. Üç veya üçten fazla adım ‘amel-i kesir’ (namazı bozan eylem) sayıldığından namaz bozulur.

Namaz kılarken, çocuğum ‘Çantamı aldın mı’ diye sordu. Ben de gayri ihtiyari onaylar anlamında başımı salladım. Acaba namazım bozuldu mu?

Ayşe MEHRİKA/İSTANBUL

Evet veya hayır anlamında başla işaret etmek namazı bozmaz.

Büyücünün tövbesi kabul olmaz deniliyor, doğru mu?

A.S./TEKİRDAĞ

Bakara Suresi 102. ayette büyüyle uğraşmak küfür (inkár) sayılmıştır. Buna dayanarak İmam-ı Azam ve İmam-ı Malik gibi bazı müçtehitler, büyücünün tövbesini makbul görmemişlerdir. İmam Şafii ve İmam Ahmet Bin Hanbel’den gelen bir rivayette ise büyücünün tövbesi makbuldür. Bize göre bu görüş daha isabetlidir. Çünkü yüce Allah, tövbe edenlerin tövbelerini kabul eder. Yeter ki ihlas ve samimiyetle pişmanlık duyulsun.

Çocuğuna besmele öğreten bir baba cennete gider deniliyor. Ne dersiniz?

Hamdi KOŞAR/ÇORLU

Bir babanın çocuğuna Kuran öğretmesi karşılığında babasının amel defterine sevap yazılır. Bir hadiste bu açıkça ifade edilmiştir. Ancak cennete gidip gitmemesi tamamen Allah’ın takdirindedir.

İnsan doğduğunda ölüm tarihi belli midir? Böyle ise ömrümüzü uzatmak için sağlığımıza neden dikkat ediyoruz?

Erol EROĞLU/İSTANBUL

Yüce Allah yarattığı her canlı için belli bir yaşama süresi koymuştur. Bu süre ne öne alınır, ne de ertelenir. Sağlığımıza dikkat etmemiz, bize biçilen ömrü rahat ve huzurlu geçirmek içindir.

kaynak: www.hurriyet.com