BIST 9.652
DOLAR 34,69
EURO 36,75
ALTIN 2.961,83
HABER /  GÜNCEL

Tuğçe katiliyle aynı karede

Türkiye'nin 4 bir yanında bugün yaşanan ve polis kayıtlarına 'Adi olay' olarak geçen birbirinden çarpıcı haberler için tıklayın..

Abone ol

Adana'da eski erkek arkadaşı Malik En tarafından 28 yerinden bıçaklanarak öldürülen 20 yaşındaki Tuğçe Anlaş'ın cenazesi toprağa verildi. Tabutuna kına gecelerinde gelinlerin başına örtülen kırmızı başörtüsü ile gelinlik konulan Anlaş'ın yakınları, "Katili, Tuğçe'yi, 'Sen Adana'nın Münevver'i olacaksın' diye tehdit etmiş. Tuğçe bunu bize anlatıp, 'Galiba sonum Münevver gibi olacak' demişti" diye konuştu.

Yurtdışından kızının istediği laptopu getiren, ancak veremeyen baba, sinir krizi geçirdi. Kullandığı nüfus kimliğinde 17 yaşında gözüken Malik En'in de, babasının velayetten kurtulmak üzere 2 yaş büyültüldüğü belirlendi. Mahkeme kararıyla 19 yaşında olan zanlı, bu durumda TCK'nın yaş küçüklüğü dikkate alınarak yapılan indirimden de yararlanamayacak.

BABASI DUBAİ'DEN GELDİ

ÖLDÜRÜLMEDEN 2 SAAT ÖNCE KATİL ZANLISIYLA GÖRÜNTÜLENDİ

2 gün önce Seyhan Barajı kıyısında cesedi bulunup, kısa süre önce cezaevinden çıkan uyuşturucudan sabıkalı eski erkek arkadaşı tarafından öldürüldüğü ortaya çıkan Tuğçe Anlaş'ın Dubai'de çalışan ve cenazesinin defni için beklenen babası 49 yaşındaki Ergün Anlaş, dün gece Adana'ya ulaştı. Havalimanında karşılanan baba Anlaş'tan daha önce de kalp krizi geçirmesi nedeniyle kızının cinayet kurbanı olduğu gizlendi. Yakınları, Anlaş'ı, "Domuz gribi aşısı vurdurman gerekiyor. Önce aşı yaptıracağız, sonra eve gideceğiz" diyerek, daha önceden görüştükleri bir tıp merkezine götürdü. Sakinleştirici ve uyku verici iğne yaptırılan 2'si de kız 2 çocuk babası olan Anlaş, eve ulaşmadan uykuya daldı.

Bu sabah uyanıp, üzgün ve ağlayan yakınlarını gören baba Anlaş'a "Kızın trafik kazası geçirdi, ancak, kurtaramadılar" açıklaması yapıldı. Adli Tıp Kurumu'na götürülen Anlaş, "Kızımı görmek istiyorum" diyerek morga geçti. Poşetle sarıldıktan sonra kefenlenen kızının baş kısmı açılınca, "Kızım, çiçeğim, bebeğim" diye ağlamaya başlayan talihsiz baba Tuğçe'nin yüzünü öpüp, sarıldı.

İşlemlerin ardından alınan cenaze, önce Havuzlubahçe Mahallesi 42 sokaktaki babaevine götürüldü. Cinayet kurbanının annesi 44 yaşındaki Meryem Anlaş, babası Ergün Anlaş ve yakınları tabuta sarılıp, gözyaşı döktü. Tabuta kına gecesi gelin adaylarının başına örtülen kırmızı bir eşarp ile gelinlik konulduktan sonra cenaze Akkapı Mezarlığı'na götürülüp, toprağa verildi. Tabutun üzerine bırakılan kırmızı eşarp, cenazenin mezara bırakılmasının ardından kefenin üzerine atılıp, daha sonra mezar kapatıldı.

SEN ADANA'NIN MÜNEVVER'İ OLACAKSIN

Cenazenin yıkanması ve defni sırasında Tuğçe'nin babası Ergün ile kızkardeşi 17 yaşındaki Gizem Anlaş, sinir krizi geçirdi. Baba Anlaş'a sağlık ekibi müdahale ederken, baygınlık geçiren Gizem Anlaş, zanlının tekrar birlikte olma isteği red edildiği için "Sen Adana'nın Münevver'i olacaksın" diye ablasını tehdit ettiğini söyledi. Ablasının kendisine kayıp olduğu saatlerde cep telefonundan çektiği mesajın da katil zanlısı tarafından çekilmiş olabileceğini bildiren Gizem Anlaş, "Telefonuma gönderilen mesajı ablam çekmemiştir. Bunu ancak katil zanlısı çekmiştir. Çünkü mesajda küfürler var. Ablamın böyle bir şey yapacağına inanmıyorum" dedi. Tuğçe Anlaş'ın amcasının kızı 18 yaşlarındaki Müge Anlaş da, kuzeninin katil zanlısı tarafından tehdit edildiğini öne sürerek, "Tuğçe ile konuşurken, İstanbul'da Münevver Karabulut cinayetinden söz ediyordu. Bize, 'Galiba benim sonum Münevver gibi olacak diyordu. Katil zanlısı da, Münevver'in öldürülüşünü hatırlatıp, bu şekilde tehdit ediyormuş" diye konuştu.

EVE HIRSIZ DA GİRMİŞ

Öldürülen kızın dayısı Bünyamin Susuzer, katil zanlısının yeğeninin cesedinin bulunduğu günün sabahında yeğeni Tuğçe'nin annesini telefonla aradığını belirterek, "Yeğenimin öldürüldüğü gecenin sabahı katil zanlısı kızkardeşimin evini aramış. Meryem'e, 'Tuğçe'ye ulaşamıyorum. Haberiniz var mı, nerede?' demiş. Bu şekilde kendisinin yapmadığını ispat etmeye çalışıyormuş. Ancak, kızkardeşim bir süre sonra evin önünde katil zanlısını görmüş. Daha sonra Tuğçe'nin kaybolduğunu bildirmek için karakola gittiğinde eve giren bir hırsız, evdeki 2 bin 700 doları ve bazı özel eşyaları çalmış. Biz hırsızlıkla ilgili olarak da katil zanlısından şüpheleniyoruz" dedi.

Öldürülen kızın anneannesi Semiha Susuzer ise, "Münevver'i parçalayan Cem gibi kızımı parçalamış. Ona nasıl kıymış? O Cem'e nasıl bir kemik testi yapıldıysa, buna da yapsınlar. 17 yaşında diyorlar. Böyle bir şey mümkün mü? İnşallah en ağır cezayı verirler. Ölüsü çıkar cezaevinden" diye konuştu.

Zanlı Malik En ile kurbanı Tuğçe Anlaş'ın 25 Kasım'da birlikte iken görüntüsü ortaya çıktı. Bu görüntüden, zanlının, Hürriyet Polis Merkezi'nin karşısında bulunan Sonay Market'te kasiyer olarak çalışan Tuğçe Anlaş'ı işyerinde tehdit ettiği anlaşıldı. Güvenlik kamerası görüntülerine göre, markete giren Malik En, alışveriş yapıp, o an kasada bulunan işyeri sahibine parayı uzatırken, Tuğçe Anlaş, onu görmemek için yüzünü kapatıyor. Paranın üzerini aldıktan sonra, Tuğçe Anlaş'a, "Çok konuşuyorsun" dediği belirtilen En, daha sonra marketten ayrılıyor.



ZANLININ YAŞI BÜYÜTÜLMÜŞ

Cinayetten yaklaşık 10 gün önce Tuğçe Anlaş'ı döverek, öldürmekle tehdit ettiği öne sürülen katil zanlısının babası Yusuf En'in, öldürülen kızın kendisiyle görüşen yakınlarına, "Benim artık öyle bir evladım yok. İnşallah cezaevinden ölüsü çıkar" dediği iddia edildi. Baba En'in eşinden boşandığı, boşanma sonrası kendisine velayeti verilen oğlu Malik En'in velayetini düşürmek üzere yaşının büyütülmesi için 8 Eylül'de mahkemeye başvurduğu ortaya çıktı. Oğlunun doğumuyla ilgili doktor raporuyla başvuran babanın talebini değerlendiren Adana 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 27 Ekim'de verdiği kararda, 25 Mart 1993 doğumlu olan Malik En'in doğum tarihinin 25 Mart 1991 olarak düzenlenmesine karar verdiği anlaşıldı.

18-20 yaş arasında gözüken ve cinayetten 35 gün önce yaşı büyütülen zanlının, bu durumdan yargılama süresince olumsuz etkilenebileceği belirtildi. Yapılan soruşturma sonrası, TCK'nın 81'inci maddesine göre müebbet, cinayetin tasarlanarak işlendiği değerlendirildiğinde ise TCK'nın 82'nci maddesine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hakkında dava açılabileceği kaydedilen zanlı, mahkemenin kararıyla 18 yaşını doldurduğu için yaş indiriminden yararlanamayacak. Yaşındaki düzenlemeyle, 18 yaşını doldurup, 19 yaşından 8 ay gün alan zanlı Malik En için, TCK'nın 'Yaş küçüklüğü'ne dair düzenlemeyi öngören 31'inci maddesi uygulanamayacak.

LAPTOPUNU GÖREMEDİ

Öldürülen kızın Dubai'de çalışan babası Ergün Anlaş, kızının ölümünden habersiz çalıştığı şirket tarafından bir bahane söylenip, Türkiye'ye acil olarak izne gönderildi. Tuğçe'nin istediği laptopla sürpriz yapmak için yola çıkıp, Adana'da onun ölümüyle yıkılan baba Anlaş, hediye getirdiği laptopu bavulundan çıkaramadı. Laptopun bulunduğu bavul, Tuğçe'nin odasına konuldu.

[PAGE]

BAŞINI KESİP SİLİKONLARINI PATLATMIŞLAR

[PAGE]

Bursa'da 8 ay önce yaşanan olayda, Yunus Emre Mahallesi'nde bir çöp konteynerinde başı olmayan bir ceset bulundu. Polis kadına olduğu sanılan cesette yapılan inceleme sonucu cesedin transseksüel Eda Yıldırım'a ait olduğunu belirledi. Slikonları patlatılan ve bıçaklanan transeksüel Eda Yıldırım'a ait otomobile ulaşan ekipler, araçta bulunan bir peçetede sperm izleri olduğunu belirledi. Polis, Adli Tıp laboratuvarlarında spermin DNA profilini çıkardı.

Ardından Eda Yıldırım'ın çalıştığı gazinoyu bulan, buradaki arkadaşlarını ve tanıdıklarını takibe alan polis, şüpheli olarak 30 yaşındaki su pombacısı S.Ö.'ye ulaştı. Gözaltına alınan S.Ö,. Eda Yıldırım'ın arkadaşı olduğunu, olay günü buluştuklarını, piknik yapıp araç içinde ilişkiye girdiklerini ama cinayeti kendisinin işlemediğini savundu. S.Ö., Eda Yıldırım ile askerlik yaptığı sırada tanıştığını ve terhis olduktan sonra da görüşmeye devam ettiğini söyledi. Ancak S.Ö. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Savcılık, başı halen bulunamayan travestinin öldürülmesiyle ilgili soruşturmasını tamamladı. Yıldırım'ın cesedinin bulunmasından 5 gün sonra ifadeye çağrılan şüpheli S.Ö.'nün emniyete giderken içinde maktulle ile birlikte çekilmiş cinsel ilişki görüntülerini bulunan cep telefonu kırdığı tespit edildi. Ayrıca savcı, şüpheli S.Ö.'nün sürekli görüştüğü transseksüel Eda Yıldırım ile buluşup ilişkiye girdikten, cesedinin bulunmasına kadar geçen 31 gün boyunca hiç aramamasını hayatın olağan akışına ters buldu. Şüphelinin, cesedin bulunmasının ardından birden bire merak eder hale gelip, Yıldırım'ı toplam 162 kez aradığını ve transseksüelin kaldığı otelde 3 gün boyunca konakladığı belirlendi.

Savcı, soruşturmayı farklı yöne çekmeye çalıştığı düşünülen zanlının maktuleyi aralarında çıkan bir mesele yüzünden canavarca bir his saikiyle öldürmüş olabileceğine kanaat getirdi. Savcılık sanık hakkında "Canavarca bir his saikiyle adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istedi. Hazırlanan iddianame kabul edilirken, şüpheli S.Ö. önümüzdeki günlerde Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim önüne çıkacak.

KIZINI TACİZ EDEN KOCASINI SAVUNDU

[PAGE]



Muğla’nın Bodrum İlçesi’ne bağlı Gümüşlük Beldesi’nde, 4 yıl önce evlendiği 41 yaşındaki S.Ö.’nün, ilk eşinden olan 14 yaşındaki kızı E.D.’yi, gece yatağına girip taciz ettiği ve sonrasında öldüresiye dövdüğü öne sürülen bahçıvan 47 yaşındaki M.Ö. tutuklandı.

İlköğretim öğrencisi kız, iki yıldır sürekli kendisini taciz ettiğini söylediği üvey babasından şikayetçi olurken, anne S.Ö.’nün, “Eşim gece alkollüymüş, kızımı sevmek istemiş. Kızım da ters cevap verince iki üç tokat atmış. O kızımın babası, sever de döver de” demesi şaşkınlık yarattı.

KIZ ÇOCUĞU KARAKOLA SIĞINDI

Olay, 30 Kasım gece yarısı E.D.’nin koşarak, evinden yaklaşık 2 kilometre uzaklıktaki Gümüşkaya jandarma karakoluna sığınması ve üvey babası M.Ö.’nin kendisine cinsel tacizde bulunduğunu, sonrasında dövdüğünü söylemesiyle ortaya çıktı.

AYIP YERLERİMİ ELLEMEYE ÇALIŞIYOR

E.D.jandarmadaki ifadesinde ağlayarak şunları anlattı:

“Üvey babam iki yıldır beni önceleri sözle sonraları elle taciz edip ayıp yerlerimi okşamaya çalışıyor, buna izin vermiyordum. Geceleri annem uyuduktan sonra odama gelip, ‘ben senin babanım seninle yatmamda sakınca yok’ diyordu. Bu durumu anneme söyledim ama annem de, ‘baban kızım, tabii ki sevecek’ diyordu. Üvey babamın tacizleri artmıştı. Kendisine izin vermediğim zamanlar beni hırpalayıp tokat atıyordu. O gece de yatağıma girip bana sarıldı, dudaklarımdan öpmeye çalışırken bir yandan da külotomu çıkarıyordu, çok alkollüydü, korktum. Yataktan çıkmaya çalışıp, ‘yapma baba’ diye yalvarınca beni dövdü, araya annem girdi. Onu da dövmeye başlayınca, fırsattan yararlanıp ben de çareyi gece karanlığında kaçıp jandarmaya sığınmakta buldum. Bir daha o eve dönmem imkansız. Ne olur, okumak istiyorum, beni o eve geri göndermeyin.”

DEVLET KORUMASINA ALINDI

İlköğretim 8'inci sınıf öğrencisi E.D., şaşkınlık yaratan ifadelerinin ardından sağlık ocağına götürülerek kontrolden geçirildi. Gümüşkaya Jandarma Karakol Komutanlığı ekipleri de bir tatil sitesinde bahçıvanlık yapan üvey baba M.Ö.’nün peşine düştü. Olay sabahı anne S.Ö.’nün jandarmaya, “kızım evden kaçtı bulmanızı istiyorum” diye başvuru yaptığı, üvey baba M.Ö.’nün de “çalışmaya gidiyorum” diyerek ortadan kaybolduğu anlaşıldı.

M.Ö., ısrarlı takip sonucu Bodrum çıkışındaki Torba Jandarma Kontrol Noktası’nda kendisine ait otomobilde yakalanarak gözaltına alınırken, anne S.Ö. de ifade verdi. Sorgusunun ardından dün öğle saatlerinde Bodrum Adliyesi’ne sevk edilen M.Ö., 6 saat süren duruşmada suçlamaları kabul etmedi. Olay gecesi alkol aldığını, niyetinin sadece E.D.’yi sevmek olduğunu ancak yanlış anlaşıldığını savunan M.Ö. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Mahkemede jandarmadaki ifadesini tekrarlayan E.D. ise savcılığın talimatıyla Muğla Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne teslim edilerek devlet korumasına alındı.

‘O BABASI SEVER DE DÖVER DE’

Adliye çıkışında eşinin tutuklanarak cezaevine gidişini izleyen anne S.Ö.'nün  söyledikleri şaşkınlık yarattı. Öztürk, kızının cinsel tacize uğradığını bilmediğini belirtirken, “Eşim gece eve geldiğinde alkollüymüş, kızımı sevmek istemiş. Kızım da ters cevap verince iki üç tokat atmış, ardından beni de dövdü. Kızımı doktora götürdüler birşey çıkmadı. İddialar doğru değil, asla öyle bir şey yok. O kızımın babası, sever de döver de. Bununla ilgili başka bir şey söylemek istemiyorum” dedi.

HASTANEDE PARMAK REZALETİ

[PAGE]

Trabzon'da iki parmağını makineye kaptıran ve ameliyat için İstanbul'a sevk edilen işçinin taşıdığı termostan dört parmak çıktı. Parmaklar bir başka hasta Dursun Ayaz'a aitti

Skandala imza atan hastane yetkilileri, "Termosların üzerine isim yazmamışlar" diye açıklama yaptı.

Sabah gazetesi bu rezaleti manşetten okurlarına duyurdu. Olay, Çarşıbaşı ilçesinde Koptur Dalyan Balık Unu ve Yağı Üretim Tesisleri'nde saat 07.00'de meydana geldi. Gece vardiyasında çalışan 36 yaşındaki evli ve iki çocuk babası Hasan Arslan, sağ yüzük ve serçe parmağını helezon makinesine kaptırdı.

Un dolu çuvalın içine düşen iki parmak, yaralıyla birlikte önce Vakfıkebir Hastanesi'ne, ardından Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'ne götürüldü. Doktorlar, parmakların dikilemeyeceğini, dikilirse bile eski işlevini yerine getiremeyeceğini söyledi. Bunun üzerine Arslan, İstanbul'a sevk edildi. Trabzon'daki hastane, Hasan Arslan'ın kopan iki parmağını, içine buz doldurulmuş termosa koyarak hasta yakınlarına teslim etti.

2 yerine 4 parmak çıktı

Yaralı Hasan Arslan'ın bulunduğu uçak saat 11.15'te İstanbul Atatürk Havalimanı'na indi. Ambulansla hemen Anadolu Sağlık Merkezi'ne götürülen Arslan ameliyathaneye alındı. Ancak, termostan 2 yerine 4 parmak çıktı. Doktorlar kısa süreli bir şok yaşarken, parmakların başka bir hastaya ait olduğu ortaya çıktı. Hemen Trabzon'daki hastane yetkilileri arandı ve yanlış parmakların gönderildiği, bir sonraki uçakla Hasan Arslan'a ait iki parmağın gönderilmesi istendi.

Arslan'ın parmakları sonraki uçakla yollandı

Trabzon'dan 16.45 uçağıyla Arslan'ın kopan iki parmağı İstanbul'a gönderildi. Hasan Arslan, yaklaşık 6 saat gecikmeyle saat 20.00'de ameliyata alındı. Hasan Arslan'ın kopan iki parmağı yaklaşık 8 saat süren operasyonla yerine dikildi. Ameliyata giren Doç.Dr. Semih Takka, "Yüzük parmağının durumu ise iyi görünüyor. Serçe parmağının çalışmadığını düşünüyoruz. Tekrar ameliyata alınacak. Parmakların işlevini kazanıp kazanmadığı bir hafta sonra belli olacak" diye konuştu.

Başhekim: Karışmış
Öte yandan, İstanbul'a gönderilen diğer 4 parmağın 65 yaşındaki Dursun Ayaz'a ait olduğu ve balık tutarken koptuğu ortaya çıktı. Skandalla ilgili açıklama yapan hastane Başhekimi Prof.Dr. Tevfik Özlü, "Bir arkadaşımızı görevlendirdik. Eğer ihmali varsa soruşturma başlatacağız. Buzdolabında saklanan iki hastaya ait parmaklar karışmış. Üzerlerine isim yazmamışlar. Karışıklık buradan kaynaklanıyor" dedi.

Bursa'da, yüzüne korku filmlerinde kullanılan maske takarak yaşı küçük 5 çocuğa tecavüz ettiği iddia edilen bir kişi, bayram ziyaretine gittiği arkadaşının evinde jandarma tarafından yakalandı.

SEVGİLİSİYLE YAKALANINCA ÇOCUĞUNU EZDİ

[PAGE]

Arabayla gezdiği sevgilisiyle birlikte, 18 yıllık eşine ve 5 yaşındaki çocuğuna yakalanan 37 yaşındaki A.A. kendisini durdurmak isteyen çocuğuna çarpıp kaçtı…

Edirne’de 37 yaşındaki A.A. sevgilisiyle buluşarak arabayla gezintiye çıktı. A.A. ışıklı kavşakta 18 yıllık eşi ve 5 yaşındaki kızına yakalandı.

Paniğe kapılan A.A., kendisini durdurmak isteyen ve otomobilin önüne atlayan kızına çarptı ve ardından kaçtı.

Annesi tarafından hastaneye kaldırılan D.A. sabaha kadar tedavi altında tutuldu ve taburcu edildi.

KIZINI GÖRMEYE GELDİ

Sabah saatlerinde kızını görmek için hastaneye gelen baba A.A., 18 yıllık eşinin şikayeti üzerine polis tarafından gözaltına alındı.

DERYA'YI DENİZDE BOĞDULAR

[PAGE]



Çatalca'da kuaförlük yapan 17 yaşındaki Derya Çınar, erkek arkadaşı ile gittiği Akvaryum Koyu'nda hayatını kaybetti.

Derya Çınar'ın babası Mustafa Çınar, yüzme bilmeyen kızının tehlikeli olan koyda denize girmesinin şüphe uyandırdığını söyledi.

Mustafa Çınar, kızı Derya'yı erkek arkadaşı Volkan G.'nin denize atarak öldürdüğünü ileri sürdü.

Volkan G.'nin kıyıdan koşarak kaçarken görüldüğünü söyleyen Mustafa Çınar, “Bir kişi sevdiğini denizde can çekişirken bırakıp kaçmaz. Volkan kızımı öldürmüş olmasa bile yardım etmeyerek ölümüne yol açtı” dedi.

“İŞE GİDİYORUM” DEDİ ANCAK...

Derya, 8 Temmuz sabahı “İşe gidiyorum” diyerek evden çıktı. Ancak Derya işyeri yerine 23 yaşındaki erkek arkadaşı Volkan G. ile Çatalca yakınlarındaki Akvaryum Koyu'na gitti. Çevredekiler Derya ile Volkan G.'yi kıyada gezerken gördü. Bir ara Volkan G.'nin koştuğunu fark eden çevredekiler ile cankurtarlar jandarmaya haber verdi.

Bir süre sonra Derya Çınar'ın denizden cesedi çıkarıldı. Jandarma ekipleri Volkan G.'yi gözaltına aldı. Volkan G. ifadesinden sonra savcılık tarafından serbest bırakıldı. Savcılık, soruşturmanın devamı için Derya Çınar'ın ölüm nedenini açıklayancak olan Adli Tıp Kurumu raporunun gelmesini bekliyor. Rapor suda boğulma şeklinde olursa dosya kapanacak. Şüpheli bir durum karşısında ise soruşturma sürdürülecek.

Derya'nın babası bu beklemem süresinde Volkan G. hakkında yardım etmek yerine kızını bırakıp kaçtığı için madde ve manevi tazminat davası açtı. Mustafa Çınar, davanın ilk duruşmasını bekliyor.

KIZIM YÜZME BİLMİYOR

Mustafa Çınar “Şüphelerim olduğu için olayın peşini bırakmayacağım. Büyük kızım Gamze Çınar, 2 yıl önce Serkan D. ile kaçarak evlendi. 6 ay evli kaldılar, anlaşamayıp ayrıldılar. Kızım benim evime geri döndü. Serkan D. ile sorunlar yaşadık, mahkemelik olduk. Derya'nın Volkan G. ile görüştüğünü duyunca kızımı uyardım. Volkan G. ile Serkan D. çok samimi arkadaşlar. 'Benden intikam almak için sana bir şey yaparlar' dedim” dedi.

SİM KARTLARI SİLİNDİ

Mustafa Çınar, “Bu halde çok tehlikeli bir yerde denize götürüldü. Bu kuşkulanmam için yeterli bir neden. Sevgilisi olay yerinde koşarak uzaklaşmış. Kızımın telefon sim kartları ve fotoğraf makinesi Volkan G.'nin babası tarafından bana 2 gün sonra getirildi. SİM kartlar silinmişti. Fotoğraf makinesinin içinde de film yoktu. Bunlar da beni şüphelendiriyor” diye konuştu. Mustafa Çınar şunları da söyledi:

“Kızının yanında çalıştığı kuaför Sevgi K., Derya sık sık telefonda konuştuğu ve Volkan G. kuaför salonuna gelmesi için beni aradı. ‘Kızını kovacağım' dedi. Derya 'Sevgi abla Volkan'dan para alırken iyiydi' dedi. Sevgi K. cenaze günü 'Ben her şeyi biliyorum' dedi. Acaba olaylara göz mü yumdu? Birçok kişi kızımın kuaförde Volkan tarafından dövüldüğünü söylüyor. Ama hiç kimse şahitlik yapmıyor. Burası küçük yer. Herkes birbirini tanıyor. Her gün böyle şeyler oluyor aklımdan geçmeyen şeyler benim de başıma geldi kızlarımız ölüyor onların yaşama hakkı yok mu? Denize düşen bir insan, arkanı dönüp kaçamazsın.”

ÖLDÜRESİM GELİYOR

Yakın arkadaşı Sevgi Y. (15) de verdiği ifadesinde Volkan G.'nin Derya'yı tehdit ederek dövdüğünü belirtti. Sevgi Y., “Derya ile Volkan'ın çok mutlu bir ilişkisi yoktu. Derya ayrılmak istese de Volkan'dan korktuğu için ayrılamıyordu. Volkan oldukça sinirliydi. Her gece mutlaka alkol alırdı. Benim yanımda pek çok kez Derya'nın üzerine yürüdü. Volkan olaydan 2 gün önce beni arayarak Derya ile aralarının kötü olduğunu söyledi. Hatta 'Arkadaşlarını iyi seç. Kendimi zor tutuyorum. Gidip onu öldüresim geliyor' dedi. Ben Volkan'nın sinirlenip deryayı denize itebilmiş olacağını düşünüyorum” diye ifade verdi.

ONU KURTARMAYA ÇALIŞTIM

Volkan G. ise ifadesinde “Derya benim sevgilimdi. Evlenmeyi düşünüyorduk fakat Derya'nın babası izin vermedi. Denize girmek için Çilingoz'a gittik. Denize girdik.” dedi. Volkan G., şunları söyledi:

“Arabada ben yarım saat uyudum. Tuvalete gitmek istediğini söyledi. Akvaryum koyuna gittik. El ele tutuşu sahilde yürüdük. Kayaların ayağına battığını söyleyince kucağıma aldım. Aramızda hiçbir problem yoktu. Derya kayanın üstündeyken ayağı kaydı. Denize düştük. Ben kayaya tutunup dışarı çıktım. Derya gülüyordu. Hiçbir şekilde bağırmadı. Derya'nın su yuttuğunu tahmin ediyorum.

1,5 senedir beraberiz çok sık kavga ederdik ama birbirimizi seviyorduk. Bir gün Derya ile yapmış olduğumuz bir kavgadan sonunda Sevgi Y. ile dertleşirken ona 'Arkadaşlarını iyi seç. Kendimi zor tutuyorum. Gidip onu öldüresim geliyor' dedim. Fakat bu sözler öfke anında söylenmiş sözlerdi. Ben kesinlikle Derya'nın ölümüne sebebiyet vermedim. Onu kurtarmaya çalıştım.

Subaşı köyünde alışveriş yaparken şarjının olmadığını söyleyerek telefonlarımı istedi. İki telefonumu verdim. İki hattını da telefonlarıma taktı. Derya boğulduktan sonra olayı bildirmek için kendi hatlarımı taktım. Derya'nın hatları cebinde kalmış. Babam daha sonra hatları Derya'nın babası Mustafa Çınar'a verdi. Fotoğraf makinesinin filmi zaten yoktu.”

OTOBÜS BAGAJINDAN CESET ÇIKTI!

[PAGE]


İzmir'de bir otobüs şoförü, aracın bagajında ölü bulundu. 

Bir seyahat firmasında şoför olarak çalışan Hüseyin Kaplan (43), Karadeniz turundan döndükten sonra otobüsü Çamdibi semtindeki özel otoparka götürdü.

Kaplan'dan haber alamayan ve cep telefonundan ulaşamayan firma görevlileri, otoparka gitti. Görevliler, park halindeki otobüsün bagajında Kaplan'ın cesedini buldu.

Vücudunda darp izine rastlanmayan Kaplan'ın kalp ve şeker hastası olduğu, kalp krizi sonucu ölmüş olabileceği bildirildi.

Kaplan'ın cesedi, otopsi için İzmir Adli Tıp Kurumuna gönderildi.

Firma görevlileri, uzun seferlerden dönen şoförlerin dinlenmek için otobüsün bagajında uyuduğunu, Kaplan'ın da bu amaçla bagaja girmiş olabileceğini ifade ettiler.

KORKUNÇ MASKEYLE 5 ÇOCUĞA TECAVÜZ ETTİ!

[PAGE]

Geçen ay merkez Gürsu ilçesine bağlı Cambazlar köyünde oturan H. A.'nın bir ton odunun çalınmasıyla ilgili soruşturma başlatan jandarma ekipleri, odun hırsızlarının peşine düştü. Kamyonete yükledikleri odunlarla kaçan Nezahat Y. (44) ile oğlu Fuat Y. (29) yakalanarak sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı.

Kamyonetten inerek ormanlık alanda izini kaybettirmeyi başaran 39 yaşındaki Aydın Y.'nin yakalanması için jandarma seferber oldu. Gürsu İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin yaptığı incelemede 46 suçtan sabıkası bulunan ve 28 ayrı suçtan aranan Aydın Y.'nin Ankara, Samsun, Çorum, Tokat, Ordu, Amasya ve Bursa'da dolandırıcılık, yağma, resmi belgede sahtecilik, tehdit, yaşı küçük kız ve erkek çocuklarına elle taciz ve 2'si kız 5 küçük çocuğaysa, maske takıp korkuttuktan sonra zorla tecavüz ettiğini tespit etti.

İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü ve Gürsu İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri Aydın Y.'yi yakalamak için araştırma yaparken, arandığını öğrenen Aydın Y. jandarmayı bir telefon kulübesinden arayarak, "Beni yakalayamazsınız. Siz benim kim olduğumu bilmiyorsunuz. Benimle uğraşmayın. Benim param çok, helikopter kiralayıp bölüğünüzü bombalarım" diye tehditte bulunduğu bildirildi.

Şüphelinin yakalanması için alarma geçen ekipler, Aydın Y.'nin merkez Yıldırım İlçesi Yiğitler Mahallesi'nde bulunan bir arkadaşının evine bayram ziyaretine geleceğini belirledi. Bayram boyunca evin önünde pusuda bekleyen ekipler, zanlıyı dün gözaltına aldı. Zanlının üzerinde kendi resmi olan çok sayıda sahte nüfus cüzdanı, sahte polis kimliği, iki adet sahte ehliyet bulundu. Araç içinde yapılan incelemede ise otomobilin bagajında 3 adet sahte plaka, 1 adet ruhsatsız tabanca, 16 adet tabanca mermisi ile bir adet korku filmlerinde kullanılan maske ele geçirildi. Zanlı Aydın Y.'nin kullandığı sahte plakalı otomobilin 4 yıl evvel Balıkesir'in Erdek ilçesinden çalındığı tespit edildi.

Sorgulaması tamamlanan zanlı, "küçük yaşta çocuğa zorla tecavüz etmek, "hırsızlık", çalıntı araç kullanmak" ve "ruhsatsız tabanca bulundurmak" suçundan adliyeye sevk edildi. Yüzünü montuyla kapatan zanlının görüntüsünü almaya çalışan gazetecilere de tehditler savurup tekme atmaya çalıştığı görüldü.

KORKUNÇ İDDİA! ANNESİ 5 YAŞINDAKİ KIZI 7. KATTAN ATTI

[PAGE]

Dikmen’de iki bina arasında cesedi bulunan 5 yaşındaki kız çocuğunun, "Ruh sağlığı yerinde olmayan annesi tarafından öldürüldükten sonra 7. kattan atıldığı" iddia edildi.

Emniyet yetkililerinden alınan bilgiye göre Dikmen Çetin Emeç Bulvarı 19 numaralı binada meydana gelen olayda, 5 yaşındaki Yağmur T.’nin cesedi iki bina arasında bulundu. Olay yerine gelen polisler soruşturma başlatarak apartman sakinlerinin ifadesine başvurdu.

Üzerinde pembe renkli pijamaları bulunan küçük kız çocuğunun, "Şizofren hastası olduğu iddia edilen annesi Yeşim T. tarafından öldürüldükten sonra 7.kattan boşluğa bırakıldığı" öne sürüldü.

Polis, anne Yeşim T.’yi gözaltına alarak Dikmen Polis Merkezi’ne götürdü.

Kendinde olmadığı ve çelişkili ifadeler verdiği öğrenilen kadının polislere, "Çocuğum kayıp onu gördünüz mü?" ve "Onu siz mi aldınız?" şeklinde sorular sorduğu belirtildi.

Küçük kız çocuğunun kesin ölüm nedeninin otopsi sonrası belirleneceği kaydedilirken, eşinden ayrı olduğu belirtilen Yeşim T.’nin bir süre önce de babasını kaybettiği ifade edildi.

MÜNEVVER GİBİ ÖLDÜRÜLDÜ! KATİLİ SEVGİLİSİ ÇIKTI!

[PAGE]

Adana'da bir genç kız, baraj gölü kıyısında 28 bıçak darbesiyle öldürülmüş halde bulundu.

Edinilen bilgiye göre, Seyhan Baraj gölü kıyısında ÇEAŞ set kenarındaki kayalıklarda bir ceset gören vatandaşlar polise haber verdi.

Olay yerine ekipler yaptıkları incelemede cesedin Tuğçe Anlaş'a (20) ait olduğunu ve genç kızın 28 bıçak darbesiyle öldürüldüğünü belirledi. Ekipler olayda kullanıldığı tahmin edilen ekmek bıçağını havluya sarılı halde kayalıkların dibinde bulurken, genç kızın çantası ise olay yerine 20 metre uzaklıkta göl içinde bulundu.

Genç kızın dün akşam öldürüldüğü tahmin edilirken, Anlaş'ın ailesinin ise polis merkezine kayıp başvurusunda bulunduğu öğrenildi. Genç kızın cesedi otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu morguna kaldırılırken, olayla ilgili soruşturma sürüyor.

MİNİBÜSTE GÜPEGÜNDÜZ TECAVÜZ DEHŞETİ BİR SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]


GÜPEGÜNDÜZ MİNİBÜSTE TECAVÜZ DEHŞETİ

İstanbul İkitelli Köyiçi'ne gitmek için Şirinevler'den minibüse binen bir kadın minibüsün şoförü tarafından önce dövüldü, sonrada tecavüze uğradı.

Geçtiğimiz pazar günü gündüz yaşanan olay şöyle gelişti. 46 yaşındaki Türkmenistan uyruklu Z.G adlı kadın İkitelli Köyiçi'ndeki evine gitmek için Şirinevler'den minibüse bindi. Ancak Z.G dışındaki tüm yolcular son durağa gelmeden minibüsten indi. Şoför S.H(39) ile yalnız kalan kadın minibüsüngüzergahından çıkarakfarklı bir yola saptığını gördü.

Paniğe kapılan kadın hemen şoförü uyardı. Ancak S.H. minibüsü Başakşehir Onurken kavşağı'na götürdü. Burada minibüsün kapılarını kilitleyen S.H. çığlıklar atan kadını dövdü. Ardından yarı baygın haldeki kadına tecavüz edip minibüsten attı. S.H. olayın ardından kaçarken Z:G ana yola çıkarak yardım istedi. Vatandaşlar tarafından hastaneye kaldırılan Z.G'nin verdiği ifade doğrultusunda Başakşehir Asayiş Büro Amirliği Ekipleri tarafından yakalanan zanlı suçlamaları kabul etmeyip "para karşılığı birlikte olduk" dese de tutuklanarak cezaevine gönderildi.