Tuğba Özay cezaevinden mektup yazdı. Özay'ın mektubu duygulandırıyor
Abone olRulet operasyonu çerçevesinde 'çeteye yardım' iddiasıyla tutuklanarak Paşakapısı Cezaevi'ne konulan Tuğba Özay, cezaevinden mektup gönderdi.
İşte Özay'ın mektubu:
"Özgürlüğüme veda edeli yaklaşık iki ay oluyor. Fiziksel anlamda kısıtlanmış olsam da, düşünsel anlamda hiç olmadığım kadar özgürüm. Burada düşünmeye o kadar çok zamanım oluyor ki. Her şeyi düşünüyor, tartıyor, gözlemliyor, soruyor ve sorguluyorum. Kendi doğrularımı ve yanlışlarımı da değerlendiriyorum. Yaşamım boyunca her şeyin açıklaması olmuştur bende. Elbette zamanı gelince tüm doğrular ortaya çıkacak, adalet yerini bulacaktır. Buna tüm yüreğimle inanıyorum.
HER ŞEY İNSANLAR İÇİN
Hepimizin hayatında inişler ve çıkışların olması çok normal. Sonuçta her şey insanlar için. İnsan olmak, iki kol, iki bacak sahibi olmak değil, yürek ve beyin işidir. Yaşadığımız süre içerisinde yeri gelmiş yüreğimize kilit vurmuş, beynimize hükmedememişizdir. Yeri geldiğinde ise, beynimize hükmetmiş, yüreğimizi dizginleyememişizdir.
HERKESİN YÜKÜ KENDİNE AĞIR
Ben cezaevine girdikten sonra, basında yer alan birçok haber beni derinden etkilemiştir. Ya da meydanı boş bulup da yalan yanlış yargılarda bulunan insanlar yaralamıştır haliyle. Fakat acı çektikçe güçlendiğimi fark ettim. Acının olmadığı bir hayatı yaşanmamış sayarım. Burada acılarıma acı katsam da, ruhumun da beslendiğinin farkına vardım. Ruhumu acıyla besledim. Nice insanlar tanıdım, dertleştim, içlerini döktüler, kendilerini anlattılar bana. Herkesin yükü kendine ağırdır. Dört duvar arasında olmak demek, suçlu olmak demek değildir. Kimini hayat şartları bir noktaya getirmiş, kimi namus davasına kendini yakmış, kimi sevdiğine kaçmış, kimi bile bile kendini ateşe atmış. Özgürlüğüme kavuştuğum zaman tüm bunları bir bir anlatır kendimi daha iyi bir biçimde ifade ederim. İki satır cümlelerle anlatılmıyor bazı şeyler.
MEKTUPLARI KİTAPTA TOPLAYACAĞIM
Selamlarınızı alıyorum, ilginize teşekkür ederim. Ayrıca sizin aracılığınızla beni yalnız bırakmayan tüm sevenlerime sevgilerimi, selamlarımı iletirim. Her gün yüzlerce mektup alıyorum, Türkiye'nin dört bir yanından. Ayrıca yurtdışından gurbetçilerimiz de beni yalnız bırakmıyorlar sağ olsunlar. Yine sizin aracılığınızla tüm kader mahkûmlarına selam olsun. Hemen hemen bütün cezaevlerinden mektuplar geliyor, fakat cevap veremiyorum. Çünkü dediğim gibi yüzlerce var. Ama çıktığım zaman izinleri olursa tüm mektupları bir kitapta toplamak istiyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın, ticari bir amaç güderek düşünmüyorum böyle bir şeyi. Sadece onların da sesi olmak istiyorum. Çemberin içinde olmakla, dışında kalmak farklıdır.
ALÇIMI KENDİM ÇIKARDIM
Sağlık durumum gayet iyi. Geldiğim günden beri Yabancılar Koğuşu'nda kalıyorum. Dünyanın birçok ülkesinden arkadaşlar var burada. Basında yazıldığı gibi karantinada kalmadım veya başka koğuşlarda. Herkesle ilişkilerim çok iyi. Görevliler de işlerini gayet güzel yapıyor. Müdürümüz, doktorumuz, bütün personel, herkes için elinden geleni yapıyorlar. Ben geldikten sonra spor yaparken ayak bileğim burkuldu ve üzerine düştüm, ayağım kırıldı. Alçıya alındı. Bununla ilgili bile bazı gazeteler yanlış ve şaibeli haberler yaptılar. Onlara da hak veriyor, anlayışla karşılıyorum. Alçımı burada kendim çıkardım. Bir kovaya sıcak su koydum, 1 saat beklettim. İki Azeri arkadaş da yardımcı oldular sağ olsunlar, açtık alçıyı. Şimdi rahatça volta atabiliyorum :)
BU SINAVI BAŞARIYLA GEÇECEĞİM
Sürekli yazıyorum. Sayfalar dolusu yazılar yazdım. Her gün bütün gazeteleri, köşe yazılarını takip ediyorum. İlgimi çeken tüm yazı, haber ve makaleleri kesip biriktiriyorum. Onlardan da bir derleme yapmak gibi bir düşüncem var. Türkiye ve dünyada gelişen olaylar, çelişkiler ve vesaire... Burası bir okul, büyük bir sınav veriyor insan. Bu sınavı başarıyla geçeceğime inanıyorum. Sabretmeyi, dayanmayı, mücadele etmeyi daha çok öğrendim. Kendimi geliştirmek için uğraşıyorum.
ŞİİR YAZDI
Tuğba Özay, gönderdiği mektubu kendi yazdığı şu şiirle noktaladı:
Uçsuz bucaksız denizlerde olmak vardı şimdi/
Tüm yasakların delindiği, arsız, umarsız, vurdum duymaz/
Bir geccede, en kederli bir türküde, sessizce/
Pupa yelken gitmek vardı şimdi/
Kuşlar kadar özgür olmak vardı.
Kaynak: Kelebek