Çiçek, Genelkurmay Başkanlığı'nın "Ergenekon" soruşturmasında "soruşturmanın gizliliği" ile ilgili değerlendirmesinin doğru ve yerinde olduğunu belirtti.
Abone olDevlet Bakanı Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanlığı'nın "Ergenekon" soruşturmasında "soruşturmanın gizliliği" ile ilgili değerlendirmesinin doğru ve yerinde olduğunu belirtti; "Çünkü yasalar uyulmak için çıkarılır. Soruşturmanın gizliliğine maalesef bugüne kadar riayet edilmedi" dedi.
Çiçek, Genelkurmay Başkanlığı'nın, "Ergenekon" soruşturmasıyla ilgili yaptığı açıklama konusunda, Türkiye'de son yıllarda yürütülen soruşturmalar ve gündemde olan "Ergenekon" soruşturmasıyla ilgili geçmişte de belli kesimlerin hukuka ve yasalara uymadan, olup bitenleri kendi ideolojik saplantısı, bulunduğu konum, kendi anlayışına göre değerlendirme yaptığını söyledi.
Aynı kişilerin hukuk devletine de vurgu yaptığının görüldüğünü kaydeden Çiçek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmanın iki ayağı var: Herkesin hukuka uyması, uygun davranması, ikincisi de hukukun uygulanmasıdır. Ben eskiden beri açıklamalar yapıyorum. Soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğine ilişkin hükümet adına en az 12 defa açıklama yaptım. Genelkurmay Başkanlığımızın son olayla ilgili o manadaki değerlendirmesi doğrudur ve
yerindedir" dedi.
Genelkurmay'ın açıklamasında atıf yapılan CMK'nın 157. maddesinin, çağdaş bir hukuk normu olduğunun altını çizen Çiçek, "Soruşturmanın gizliliğine maalesef bugüne kadar riayet edilmedi. Hukuken sürecin nereye varacağı belli olmadan yargının işleyişini de zorlaştıracak, insanları ve kurumlara zan altında bırakacak şekilde bu bilgiler gelişigüzel kullanılıyor ve bilgi kirliliğine sebebiyet veriliyor. Anayasa'nın 138. maddesi var: Soruşturma ve kovuşturmaya etki etmeme... Yasama meclisinde, 'devam eden davayla ilgili konuşulamaz' diyor ancak orada bile siyasete malzeme yapılıyor. Bu maddeye herkesin uyması gerekir" diye konuştu.
Çiçek, "Yasama, yürütme ve yargının kendisi de dahil vatandaşlar da dahil. Bu konuda iyi bir sınav vermiyoruz. TCK 288 var, buna da kimse riayet etmiyor. Adil yargılamayı ihlal. Basın Kanunu'nun 19. maddesi var. Bu kuralı en çok çiğneyenlerin başında basın geliyor ama aynı yasayı ihlal eden basın da 'Türkiye hukuk devletidir, hukuk devleti olmalıdır' diye yazı yazmaya da devam ediyor" ifadesini kullandı.
"İyi bir sınav vermiyoruz"
"Yaptırımlar mı yetersiz?" şeklindeki bir soru üzerine Çiçek, yaptırımların yetersiz olmadığını, bunun temelinde hukuka saygısızlık yattığını vurguladı.
Çiçek, "Maalesef ne kadar önemli olduğunu yeni yeni anlamaya çalışıyoruz. Çok konuşup az iş yaptık bu konuda. Çok konuştuğumuz ancak yeteri kadar benimsemediğimiz bir konudur. Samimi olarak itirafta bulunmamız lazım. Kimse kimseyi şu veya bu gruba dahil etmesin. Hukuka saygı noktasında iyi bir sınav vermiyoruz. Soruşturmanın gizliliği noktasında Türkiye iyi bir sınav vermiyor" diye konuştu.
Soruşturmayı yapan makamların gerekli sızmaları önlemede hassasiyet göstermesi gerektiğini, göstermeyenler hakkında gereğinin yapılması gerektiğini kaydeden Çiçek, sanığın ifadesi alınırken avukatının da sorgulamada bulunduğunu, bir kısım bilgilerin de bu noktadan sızdırılığına ilişkin haberlerin çıktığını anımsattı.
"Kural ihlali söz konusu olduğunda kimsenin imtiyazı olamaz. Bu yargının kendisi ve yürütme için de geçerlidir, savunma için de geçerlidir, basın için de
geçerlidir" diyen Başbakan Yardımcısı Çiçek, "Birilerinin bu sızdırmayı yapıyor olması, bir başkasının bu maddeyi ihlal etmesine gerekçe teşkil etmez. Bunun yazılması da suçtur. Birileri bir yerlerden bir şekilde kanunsuz bilgi veriyorsa görülmekte olan bir davayla ilgili. 'O verdi ben de yazdım' savunması çok hukuki değildir" dedi.
'Ergenekon' soruşturmasının başlangıcından bugüne kadar soruşturmanın gizliliğini ihlalden 931 soruşturma açıldığını, bunlardan 323'ü için takipsizlik kararı verildiğini bildiren Çiçek, 516 kovuşturmadan 218'inin halen devam ettiğini, 2 mahkumiyet, 30 beraat ve 118'i hakkında da düşme kararı verildiğini ifade etti.
Çiçek, bu soruşturmaların basın da dahil kamu görevlilerini de kapsadığını söyledi.
"Hepimiz illa da savcılara dava açmasına gerek olmadan gün olur harman olur bu işler bunu yapanların da başına gelebilir diye hareket etmeliyiz. Dolayısıyla herkes hukuka saygılı olmalıdır" diyen Çiçek, hukuka saygı olmadığı zaman çıkarılan yasaların da bir anlamının kalmayacağını vurguladı.
Çiçek, "Soruşturmanın da anlamı kalmaz. Bu soruşturmalarla ilgili yerli yersiz çok kural ihlali oluyor. Bu hem kurumları hem şahısları rencide eder hale geliyor. Konulmuş kurallar herkesin kişiliğini koruma, adil bir yargılamayı temin etmek içindir, evrensel kurallardır. Genelkurmay Başkanlığı'nın CMK'nın 157. maddesine atıf yaparak yaptığı açıklamayı hukuken de doğru buluyorum, gelişmeler açısından bunun yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu sadece bu soruşturmayla ilgili değil" dedi.
Yasadışı telefon dinlemeleri
Son günlerde bazı kişilerin özel konuşmalarının internet ortamında yayımlanmasına ilişkin bir soru üzerine Çiçek, "Kanunsuz her hareket toplum için, kamu düzeni için tehlike teşkil eder. Ceza kanunlarının temel amacı kamu düzenini, kamu güvenliğini sağlamaktır. Günümüzde çok değişik sebeplerden dolayı hukuk kuralları bezirgan bir anlayışla yorumlanıyor. Soyut olaylarla somut kural arasında ilişki kurup konu değerlendirilmek yerine dinlenilen, gözaltına alınan, tutuklanan kişi benim fikrimde mi, benim görüşümü paylaşıyor ya da paylaşmıyor mu, ona bakarak... Eğer karşı fikirden biriyse 'oh olsun' bu taraftan ise 'ah oldu, vah oldu'... Böyle bir anlayışla hukuk kuralları yorumlanmaya çalışılıyor ya da hakkında iddiada bulunulan kişiyle ilgili hemen meslek dayanışması öne geçiyor. Olayı hukuk kurallarına göre değerlendirmek yerine hukuk dışındaki bir kısım kabullere göre değerlendirmeler yapılıyor. Bu da zihni karmaşaya yol açıyor" diye konuştu.
Çiçek, "Onun için aslında bizim 2005 yılında çıkardığımız TCK, dünyadaki en modern kanunlardan biridir. Bu düzenlemede, hakim kararı olmadan ve usulüne göre alınmış bir karar olmadan yapılan her türlü dinleme suçtur. Dolayısıyla evvela hukuka saygısı olan herkes bir dinleme söz konusu olacaksa bunun usulüne göre alınmış kararların sonucunda ortaya çıkması lazım. Kanunsuz dinlemeleri suç haline getirdik. Cezası az değildir, yetmiyorsa biraz daha artırırız. Mesele ceza artırmaktan ibaret değil. 3 yıl ceza az değil. Kanunsuz dinlemeler sonucunda elde edilen bilgiler kişinin mahkumiyetinde delil olarak kullanılamaz. Bu da Ceza Kanunu'nda var. Bunlar ne olur? Siyaset malzemesi olur, dedikodu malzemesi olur" dedi.
Muhalefetin eleştirileri
Muhalefetin "Ergenekon" soruşturmasına yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Çiçek, Anayasa'nın 138, TCK'nın 288 ve CMK'nin 157. maddesini en çok ihlal edenlerin başında muhalefetin geldiğini ileri sürdü.
Çiçek, "Burada bir mahkeme ayrımı yok. İlk derece mahkemeleri ve temyiz mahkemeleri dahil... İki gün sonra karar verilecek konuda, 'şöyle karar verirseniz Türkiye kaosa girer' şeklinde açıklamalar yapıldı. Bunu söyledikten sonra öbür sözün ne anlamı kalır. Yargının işine karışmak bir yana, yargı tehdit edildi bu ülkede. Yakın zamanda olanları söylüyorum. Yargıyı tehdit edeceksin, yerindelik denetimi yapmasını tavsiye edeceksin, 'böyle olmadığı takdirde memlekette kaos çıkar' diyeceksin, onları baskı altında tutmaya çalışacaksın sonra da gelip aynı maddelere dayanarak, bir başka kesimi değerlendirmeye çalışacaksın. Bu çok doğru değil" dedi.
Çiçek, "İktidar-muhalefet ayrımı yapmaksızın söylüyorum: Hepimiz bu kurallara uymak zorundayız; yasama, yürütme, yargının kendisi dahil... Yargının da çok fazla açıklamalar yaptığı konusunda şikayetler var. Hiçbir demokratik ülkede yargı, mülakat veren, açıklama yapan noktada olmaz. Çünkü bu, kendi tarafsızlığına gölge düşürür, yargının kendisini de tartışmaya açar. Kurallara herkes uyacak. Bunun istisnası yok. Suç işleme noktasında kimsenin imtiyazı olmaz. İster kanunsuz dinleme, ister haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret, iftiradır... Ceza Kanunu ve özel kanunlarda suç teşkil eden ne varsa..." diye konuştu.