TSK'nın tepkisizliği ve tektip kıyafet...
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı, toplumu isyan noktasına getiren bu saçmalığı mahkeme duvarı gibi izlemekle yetiniyor.
15 Temmuz gecesini bizzat planlayan darbeciler birer ikişer
hakim karşısına çıkıyor.
Bir yandan iddianameleri, diğer yandan savunmaları, beri yandan ise
gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Takibin boyutu uzadıkça
zihnimde cevap almaya muhtaç sorular oluşuyor.
Bir kaçını sizinle paylaşayım.
Darbecilerin mahkeme salonuna getirilmeden önceki görüntülerine
bakıyorum. Her baktığımda, "Birileri bunların mahkeme
önlerinde gövde gösterisi yapmasına müsade ediyor"
hissiyatına kapılıyorum.
Darbecileri araçlardan indirip mahkeme salonlarına taşıyan
askerlere dikkat edin. Fiziken boylu poslu olan darbecilerin
kollarına girmiş iki çelimsiz ve bodur asker göreceksiniz. Darbeci
hain, yanında Hobbit gibi duran askerleri koluna takıp, adeta
kendisiyle sürükleyip götürüyor.
TSK'nın tamamı kısa boylu çelimsiz askerlerden oluşmadığına göre,
"Birileri bu seçimi özellikle mi yapıyor?" diye
sormadan edemiyorum.
Cezaevi yönetimlerinin kılık kıyafet konusundaki tutumunu, daha
doğrusu becereksizliğini söylememe gerek yok sanırım.
Bir başka soru...
Duruşmaların ilk gününden bu yana hakim, savcı ve avukatlar, askeri
tekniği bilmediği için darbecilere tuhaf sorular sorup duruyor.
Bunu fırsat bilen darbeciler, neredeyse kendisini temize çıkaracak
savunmalar yapıyor. Mahkeme salonlarındaki sorular da
savunmalar da neredeyse magazinsel bir hale
gelmeye başladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı, toplumu isyan
noktasına getiren bu saçmalığı mahkeme duvarı gibi izlemekle
yetiniyor. Koskoca TSK'nın, bu davalara
göndereceği bir bilirkişisi yok mu Allah aşkına?
Geçelim bir başka soruya...
Malumunuz olduğu üzre, darbecilerin mahkeme salonlarına
getirilirken tek tip kıyafet giymesi için karar verildi.
Önümüzdeki günlerde bu uygulamanın devreye girmesi
bekleniyor. Bu durum beni sevindirdiği kadar tedirgin de
ediyor.
Nedeni şu:
Birileri kabul etmese de içeride kimisi ByLock mağduru, kimisi
iftira kurbanı olan mağdurlar var. Fetöcü sapkınların ve
darbecilerin yanında bu mağdurlara da aynı kıyafetlerin
giydirilmesi doğru bir yöntem olur mu?
Bunu geçtik diyelim.
Bugün mahkeme salonlarında şov yapan darbeciler, yarın bu
kıyafetlerle getirildikleri duruşmalarda yeni bir eylem tarzı
geliştirirse bunun önüne nasıl geçilecek?
Geçmişte benzer örnekler görmüştük.
Mahkeme salonlarında üzerindeki tek tip kıyafeti çıkaran, atlet
kilot tekine ifade veren mahkumlar olmuştu eski
zamanlarda. Bu tür olayların tekrarının yaşanmaması için nasıl
önlemler alındı?
Bir soru daha...
ByLock veya diğer suçlardan dolayı içeri atılan suçlular, en çok
aileleri üzerinden duygu sömürüsü
yapıyor. "Babası suçluysa, çocuğun suçu
ne?" şeklinde algı oluşması için özel bir çalışma
yürütülüyor.
Özellikle reşit olmayan küçük yaştaki çocuklardan bahsediyorum.
Onların ilerleyen yıllarda "Babamı haksız yere hapse
attılar" düşüncesiyle birer devlet düşmanına
dönüşmemesi için ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Ve son olarak...
OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu'nun işbaşı yaptığı söyleniyor.
Ancak henüz bir etkisini göremedik. Komisyon, incelemeye başladığı
dosyalarla ilgili kamuoyuna neden bir açıklama yapmıyor?
Mesela...
"Şu ana kadar yapılan başvurular içinde şu kadar kişinin
suçsuzluğuna kanaat getirip görevine iade edilmesi için ilgili
yerlere yazı yazdık" şeklinde bir açıklama
yapılması...
Komisyondan sonuç çıkmayacağına inananlar mağdur karamsarlar
için bir umut ışığı yakılması çok mu zor?
YANDAŞ VE YALAKA DİYENE
BAK
Korkusuz Gazetesi yazarı Can Ataklı'yı bilirsiniz. İktidara yakın
görüşte olan herkese, "Yandaş, yalaka" muamelesi yapmasıyla
meşhurdur.
"Coca Cola ve hoşaf" yazımdan alıntı yapıp, isim
vermeden bana dokundurmuş.
Bakın ne diyor:
"Bu arada garip tartışma sayesinde Coca Cola'nın aslında ne
kadar “Müslüman olduğunu” da öğrendik. Fabrika açılışı nedeniyle
Erdoğan'ın yıpranabileceğini gören bazı fedai yazarlar hemen Coca
Cola güzellemeleri yaptılar.
Örneğin Coca Cola'nın yüzde 80'i halka açıkmış, kalan yüzde 20
hisse 5 büyük şirketinmiş. Katar Emiri ŞeyhTamim Bin Hamad Al
Tani, yani Erdoğan'ın en yakın dostu ve arkadaşı… Ondan
sonraki büyük hissedar ise Olayan Ailesi'ne ait Suudi
Şirket'i… Diğer büyük ortaklar da Arap ve Müslümanmış. Coca
Cola'nın Filistin'de 5 fabrikası varmış Müslüman ülkelerde en çok
içilen içecekmiş. Ne diyeyim; Haydi o zaman çekin bir besmele ve
açın bir Coca Cola."
Sevgili Can'ın yazılarına katılmasam da görüşlerini özgürce dile
getirmesine saygı duyan biriyim.
Ancak, Erdoğan lehine kalem oynatanlara "Yandaş,
yalaka, fedai" gibi benzetmeler yapması, karşıt görüşe
saygı duyacak kültürde biri değil olmadığını
gösteriyor.
İlahi Can Ataklı...
Beni yandaş, yalaka ve fedai yazar olarak tanımlarken
kendine, mazine ve mazindeki ilişkilere hiç mi
bakmadın?
Star TV'de patronun Cem Uzan'ın hırsızlıklarını örtbas etmek için
fedailik yapan, Uzan'a haber bültenlerinde yalakalık konusunda
resital sunan sen...
CHP'den milletvekili adayı olabilmek için kırk takla atan,
Kılıçdaroğlu'na yaranmak için şekilden şekile giren sen...
CHP aday göstermeyince, Beşiktaş Belediye Başkan adayı olabilmek
için DSP'nin kapısını aşındıran sen...
Sen tarafsız, sen korkusuz, sen bağımsız. Biz ise yandaş,
yalaka ve fedai öyle mi?
Bu ülkede yandaş ve yalakalardan bir tespih yapılsa, o tespihin
imamesi sen olursun Can Ataklı!
Yandaşlık ve fedailik konusunda değil ben, bütün babıâli senin
eline su dökemez üstadım!
SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN: