BIST 9.614
DOLAR 34,64
EURO 36,49
ALTIN 2.932,81

TSK'nın tepkisizliği ve tektip kıyafet...

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı, toplumu isyan noktasına getiren bu saçmalığı mahkeme duvarı gibi izlemekle yetiniyor.

15 Temmuz gecesini bizzat planlayan darbeciler birer ikişer hakim karşısına çıkıyor. 

Bir yandan iddianameleri, diğer yandan savunmaları, beri yandan ise gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Takibin boyutu uzadıkça zihnimde cevap almaya muhtaç sorular oluşuyor.

Bir kaçını sizinle paylaşayım. 

Darbecilerin mahkeme salonuna getirilmeden önceki görüntülerine bakıyorum. Her baktığımda, "Birileri bunların mahkeme önlerinde gövde gösterisi yapmasına müsade ediyor" hissiyatına kapılıyorum. 

Darbecileri araçlardan indirip mahkeme salonlarına taşıyan askerlere dikkat edin. Fiziken boylu poslu olan darbecilerin kollarına girmiş iki çelimsiz ve bodur asker göreceksiniz. Darbeci hain, yanında Hobbit gibi duran askerleri koluna takıp, adeta kendisiyle sürükleyip götürüyor.

TSK'nın tamamı kısa boylu çelimsiz askerlerden oluşmadığına göre, "Birileri bu seçimi özellikle mi yapıyor?" diye sormadan edemiyorum. 

Cezaevi yönetimlerinin kılık kıyafet konusundaki tutumunu, daha doğrusu becereksizliğini söylememe gerek yok sanırım. 

Bir başka soru...

Duruşmaların ilk gününden bu yana hakim, savcı ve avukatlar, askeri tekniği bilmediği için darbecilere tuhaf sorular sorup duruyor. Bunu fırsat bilen darbeciler, neredeyse kendisini temize çıkaracak savunmalar yapıyor. Mahkeme salonlarındaki sorular da savunmalar da neredeyse magazinsel bir hale gelmeye başladı.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı, toplumu isyan noktasına getiren bu saçmalığı mahkeme duvarı gibi izlemekle yetiniyor. Koskoca TSK'nın, bu davalara göndereceği bir bilirkişisi yok mu Allah aşkına?

Geçelim bir başka soruya...

Malumunuz olduğu üzre, darbecilerin mahkeme salonlarına getirilirken tek tip kıyafet giymesi için karar verildi. Önümüzdeki günlerde bu uygulamanın devreye girmesi bekleniyor. Bu durum beni sevindirdiği kadar tedirgin de ediyor.

Nedeni şu:

Birileri kabul etmese de içeride kimisi ByLock mağduru, kimisi iftira kurbanı olan mağdurlar var. Fetöcü sapkınların ve darbecilerin yanında bu mağdurlara da aynı kıyafetlerin giydirilmesi doğru bir yöntem olur mu?

Bunu geçtik diyelim. 

Bugün mahkeme salonlarında şov yapan darbeciler, yarın bu kıyafetlerle getirildikleri duruşmalarda yeni bir eylem tarzı geliştirirse bunun önüne nasıl geçilecek? 

Geçmişte benzer örnekler görmüştük. 

Mahkeme salonlarında üzerindeki tek tip kıyafeti çıkaran, atlet kilot tekine ifade veren mahkumlar olmuştu eski zamanlarda. Bu tür olayların tekrarının yaşanmaması için nasıl önlemler alındı? 

Bir soru daha...

ByLock veya diğer suçlardan dolayı içeri atılan suçlular, en çok aileleri üzerinden duygu sömürüsü yapıyor.  "Babası suçluysa, çocuğun suçu ne?" şeklinde algı oluşması için özel bir çalışma yürütülüyor.

Özellikle reşit olmayan küçük yaştaki çocuklardan bahsediyorum. Onların ilerleyen yıllarda "Babamı haksız yere hapse attılar" düşüncesiyle birer devlet düşmanına dönüşmemesi için ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Ve son olarak...

OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu'nun işbaşı yaptığı söyleniyor. Ancak henüz bir etkisini göremedik. Komisyon, incelemeye başladığı dosyalarla ilgili kamuoyuna neden bir açıklama yapmıyor?

Mesela...

"Şu ana kadar yapılan başvurular içinde şu kadar kişinin suçsuzluğuna kanaat getirip görevine iade edilmesi için ilgili yerlere yazı yazdık" şeklinde bir açıklama yapılması...

Komisyondan sonuç çıkmayacağına inananlar mağdur karamsarlar için bir umut ışığı yakılması çok mu zor? 

YANDAŞ VE YALAKA DİYENE BAK

Korkusuz Gazetesi yazarı Can Ataklı'yı bilirsiniz. İktidara yakın görüşte olan herkese, "Yandaş, yalaka" muamelesi yapmasıyla meşhurdur. 

"Coca Cola ve hoşaf" yazımdan alıntı yapıp, isim vermeden bana dokundurmuş. 

Bakın ne diyor:

"Bu arada garip tartışma sayesinde Coca Cola'nın aslında ne kadar “Müslüman olduğunu” da öğrendik. Fabrika açılışı nedeniyle Erdoğan'ın yıpranabileceğini gören bazı fedai yazarlar hemen Coca Cola güzellemeleri yaptılar.

Örneğin Coca Cola'nın yüzde 80'i halka açıkmış, kalan yüzde 20 hisse 5 büyük şirketinmiş. Katar Emiri ŞeyhTamim Bin Hamad Al Tani, yani Erdoğan'ın en yakın dostu ve arkadaşı… Ondan sonraki büyük hissedar ise Olayan Ailesi'ne ait Suudi Şirket'i… Diğer büyük ortaklar da Arap ve Müslümanmış. Coca Cola'nın Filistin'de 5 fabrikası varmış Müslüman ülkelerde en çok içilen içecekmiş. Ne diyeyim; Haydi o zaman çekin bir besmele ve açın bir Coca Cola."

Sevgili Can'ın yazılarına katılmasam da görüşlerini özgürce dile getirmesine saygı duyan biriyim. 

Ancak, Erdoğan lehine kalem oynatanlara "Yandaş, yalaka, fedai" gibi benzetmeler yapması, karşıt görüşe saygı duyacak kültürde biri değil olmadığını gösteriyor. 

İlahi Can Ataklı...

Beni yandaş, yalaka ve fedai yazar olarak tanımlarken kendine, mazine ve mazindeki ilişkilere hiç mi bakmadın? 

Star TV'de patronun Cem Uzan'ın hırsızlıklarını örtbas etmek için fedailik yapan, Uzan'a haber bültenlerinde yalakalık konusunda resital sunan sen...

CHP'den milletvekili adayı olabilmek için kırk takla atan, Kılıçdaroğlu'na yaranmak için şekilden şekile giren sen...

CHP aday göstermeyince, Beşiktaş Belediye Başkan adayı olabilmek için DSP'nin kapısını aşındıran sen...

Sen tarafsız, sen korkusuz, sen bağımsız. Biz ise yandaş, yalaka ve fedai öyle mi? 

Bu ülkede yandaş ve yalakalardan bir tespih yapılsa, o tespihin imamesi sen olursun Can Ataklı!

Yandaşlık ve fedailik konusunda değil ben, bütün babıâli senin eline su dökemez üstadım!

SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN: