BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,74
ALTIN 2.955,34
HABER /  GÜNCEL

TSK'daki yolsuzluk davası

Askeriyede yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla 39 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Başsavcı Saim Öztürk, Tuncer Kılınç'ın borcu ile ilgili konuya açıklık getirdi.

Abone ol

Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına, tutuklu sanıklar müteahhit Ali Osman Özmen ve kontrol mühendisi Yüzbaşı Hüseyin Ceylan ile 29 tutuksuz sanık ve sanık avukatları katıldılar. İddia makamında davayı açan Askeri Savcı Binbaşı Zekeriya Duran'ın yanı sıra Askeri Başsavcı Kıdemli Albay Saim Öztürk de yer aldı. Sanıkların sorgularına geçilmeden önce söz alan Öztürk, eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ile ilgili basında yer alan bazı haberler hakkında açıklama yaptı. Başsavcı Öztürk'ün açıklaması şöyle: ''9 Ocak 2005 tarihli yazılı basında yer alan 'Askeri savcı, emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ile ona 150 bin dolar borç veren müteahhidin kızının aynı siteden aynı gün ev aldığını belirledi. Kılınç ile Özmen arasındaki bu ilişki için ayrı bir dosya hazırladı. Askeri savcı, Özmen'in kızı ile komşu olan Kılınç'ın evlerini aynı noter tarafından yapıldığını tespit etti. Ayrıca, noterin evle ilgili işlemleri yapmak için Kılınç'ın makamına gittiği belirlendi. Askeri Savcı, Kılınç'ın Özmen'in 170 milyar liralık hak edişi için 2002 yılı temmuz ayında dönemin Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı Işık Koşaner'i aradığını da belirledi. Kılınç'ın, Özmen'in 170 milyarlık bir hak edişi için aramasıyla ilgili olarak, bir subay, askeri savcıya ifade verdi.' haberi gerçeği yansıtmamaktadır. 28 Mayıs 2004 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na yapılan yazılı bir ihbar üzerine konu araştırıldığında, emekli Orgeneral Kılınç'ın mal beyanında yer aldığı üzere müteahhit Özmen'den 150 bin dolar borç alarak kızının konutunun bulunduğu siteden daire satın aldığı, bu borcu ve gayrimenkulu mal bildiriminde beyan ettiği, 1997 ile 1999 yılları arasında Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlık görevini yürüten emekli Orgeneral Kılınç'ın müsteşarlık görevinden ayrılmasıyla borç alma ve tapu işlemi arasında 3 yıllık sürenin geçtiği ve konutun 7 Ağustos 2002 tarihinde satın alındığı, sanık müteahhit Özmen ve bir grup sanık hakkında kamu davası açıldığı tarih itibarıyla, Özmen'in soruşturma konusu yapılan ihale işlemleriyle borç alınarak konut satın alma eylemi arasında ilişki olduğuna dair kanıtların mevcut olmadığı saptanmış ve sadece bu olay hakkında 15 Aralık 2004 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı'na bilgi verilmiştir. Bu açıklamanın, kamuoyunun gerçek dışı haberde yer alan iddialar ve eylemler karşısında yanlış bir kanıya varmasının önlenmesi, emekli Orgeneral Kılınç'ın suç işlemesine rağmen himaye gördüğü gibi bir izlenimin ortadan kaldırılması amacıyla tutanağa geçirilmesini talep ediyoruz.'' YÜZBAŞI CEYLAN'IN SAVUNMASI Daha sonra tutuklu sanık Yüzbaşı Ceylan'ın savunmasına geçildi. Ceylan, Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatlarında suni granit kullanılması ve müteahhit Özmen'e fazla hak ediş ödenmesine yol açtığı suçlamalarını kabul etmedi. İnşaat sırasında suni granitin yeni bir malzeme olarak kullanılmaya başlandığını anlatan Ceylan, bu nedenle Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından birim fiyat oluşturulmadığını ifade etti. Suni granitin fahiş fiyatla kuruma fatura edildiği iddialarının subjektif bir değerlendirme olduğunu belirten Ceylan, ''Bu malzeme Genelkurmay Başkanlığı'nın talebiyle TSK Rehabilitasyon Merkezi ve başka inşaatlarda da kullanılmıştır. Ancak, maliyetler öngörülenden yukarılara çıkınca, ben suçlu ilan edildim'' diye konuştu. Yüzbaşı Hüseyin Ceylan, suni granit faturalarının imalatın yapıldığı Ankara ya da İzmir yerine Kırıkkale Ticaret Odası'ndan onaylanmasının nedeninin sorulması üzerine, işlerin daha hızlı yürümesi için bu yola başvurduklarını ifade etti. Ceylan, işlemlerinde herhangi bir usulsüzlük olmadığını iddia etti. İnşaatlarda kullanılan alüminyum doğramaların 50 ton fazla gösterilmek suretiyle kurumun zarara uğratıldığı iddiasını da kabul etmeyen Ceylan, o dönemde görev yapan üst düzey komutanların işin kaliteli olması yönünde emir yayınladıklarını, kendisinin de alt kademede yer alan bir görevli olarak, bu emirleri yerine getirdiğini ifade etti. Özmen'in şirketinden şahsi arabasına ücretsiz akaryakıt alması ve Afyon'daki bir otelde ağırlanması yoluyla rüşvet suçunu işlediği suçlamasına karşı da Ceylan, aldığı benzinin parasını ödediğini ve bu eylemin görevi bırakmasından sonra gerçekleştiğini söyledi. Ceylan, Özmen'in şirketi aracılığıyla Afyon'daki bir termal otelde kendisine yer ayrıldığını, ancak buraya gitmediğini savundu. Ceylan, ''Firmadan görevim dolayısıyla menfaat sağlamam söz konusu değildir. Trilyonlarca liralık bir işte görevi kötüye kullanma eyleminin karşılığı bir kaç günlük otelde kalmayla eş değer olmamalı'' dedi. Mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasını talep eden Ceylan, zor durumda olduğunu, Tasarrufu Teşvik Fonu'nda biriken parasını dahi alamadığını ifade etti. Ceylan, mahkemeden tahliyesine ve beraatine karar verilmesini istedi. Duruşmaya, öğleden sonra devam edilmek üzere ara verildi.