BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

TSK balyozun ismine itiraz etti!

İddialar vahim, TSK'nın açıklaması ise birçok kesimi tatmin etmedi. Genelkurmay bir açıklama daha yaptı.

Abone ol

Genelkurmay Başkanlığı 2009 yılı boyunca her hafta yaptığı 'Basın Bilgilendirme" toplantısını 2010'da gerekli hallerde yapacağını açıklamıştı.

Kozmik Oda'daki arama, Balyoz Darbe planı iddiaları ve askerin sivil mahkemede yargılanmasının Anayasa Mahkemesi'nden dönmesi üzerine o 'gerekli' an geldi ve açıklama yapıldı.

Bu kez mikrofonun karşısında Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu vardı.

BALYOZ'UN İSMİ BALYOZ DEĞİL

Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, medyada yer alan ''Balyoz Güvenlik Harekat Planı'' haberleri konusunda ''Bu planın ismi asla iddia edilen isim değildir'' dedi.

DÜNKÜ AÇIKLAMA GAYET NET

Taraf gazetesi tarafından gündeme getirilen Balyoz Harekat Planı'na ilişkin de internet üzerinden yapılan açıklamanın net olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Çubuklu, "Dünkü açıklama çok net. Bunun üzerine daha fazla bir şey konuşmaya gerek yoktur" diye konuştu.

Güler, medyada yer alan ''Balyoz Güvenlik Harekat Planı'' haberlerine ilişkin sorular üzerine, dün yapılan açıklamanın çok açık olduğunu, haberdeki iddiaların 1. Ordu Komutanlığındaki plan seminerinde dış tehdide yönelik yapılmış bir harekat planı olduğunun dünkü açıklamada ifade edildiğini söyledi.

AÇIKLAMANIN NEYİ ANLAŞILMADI

Tümgeneral Güler, şöyle devam etti:

''Bu planın ismi asla iddia edilen isim değildir. Bir kez daha altını çizerek söyleyeyim, bu planın ismi asla o iddia edilen isim değildir. O planla bağlantılı olarak geri bölge emniyeti ve sıkı yönetim uygulamasının görüşüldüğünü açıkladık. Bu konular dışında da iddia edilen hususlar için ise 'aklı ve vicdanı olan hiçbir kimsenin kabul etmeyeceği' diyerek kınadık. Acaba, burada anlaşılamayan ne var diye düşünüyorum.

1. ORDUYA SORUŞTURMA AÇTIK

Şuna dikkatinizi çekmek isterim, bu iddiaların ortaya atıldığındaki zamanlamaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki arama sona eriyor, Anayasa Mahkemesi askere sivil yargı yolunu açan yasayı görüşmek üzere gündeme alıyor ve birden bire ortaya ne olduğu meçhul iddialar ve planlar ortaya çıkıyor. Bugün yazılı medyaya baktığımız zaman da hangi konunun öne çıktığını açıkça görmektesiniz, zaten amaç da bu. 20 Ocak 2010 tarihinde bir gazetede çıkan konuyla ilgili söyleyeceğim ana konu budur. TSK, bu tür bilgi sızdırma olaylarını çok ciddiyetle soruşturuyor. 1. Ordu'da buna benzer bir soruşturma var. Yürütülen soruşturma neticelenmeden kesin bir hükme varamayız.''

KOZMİK ODADA ARAMAYA NEDEN İZİN VERİLDİ?
KOZMİK ODADAKİ PLANLAR İPTAL EDİLECEK

[PAGE]

KOZMİK ODADA ARAMA BİTTİ

Konuya ilişkin 1. Ordu Komutanlığı'nda bilgi sızdırılmasına ilişkin soruşturmanın devam ettiğini de söyleyen Tuğgeneral Çubuklu, bu yüzden yorum yapmanın hata olacağını söylerken haberin yapılma tarihine dikkat çekti. Tuğgeneral Çubuklu, kozmik aramanın tamamlanmasının hemen ardından Anayasa Mahkemesi'nde askerlere sivil yargı yolunun açılmasına ilişkin toplantının yapıldığı bir süreçte haberin yapılmasının zamanlamasının önemli olduğunu söyledi.

Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında 25 Aralık 2009 tarihinde başlayan aramanın 20 Ocak 2010 saat 15.30'da bittiğini anımsattı.

Kamuoyuna 19 Aralık 2009'da ''suikast iddiaları'' olarak yansıyan olaya ilişkin bilgi veren Tuğgeneral Çubuklu, bu tarihte Ankara Emniyet Müdürlüğüne ''iki araç içerisinde şüpheli şahıslar bulunduğu ve Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç'a saldırıda bulunabilecekleri'' şekline ABD üzerinden ihbar geldiği şeklinde haberlerin basında yer aldığını, terörle mücadele ekiplerinin olay yerine intikal ettiğini ve araç içindeki kişilerin ''asker olduklarını ifade etmelerine ve kimlik göstermelerine imkan verilmeden'' üst aramasının gerçekleştirildiğini anlattı.

CUMHURİYET SAVCISI BULUNMADAN ARAMA-

Araçtaki 2 kişinin asker olduklarını ifade etmeleri üzerine, konunun Merkez Komutanlığına iletildiğini ve Cumhuriyet savcısının yazılı arama talimatı sonrasında şahıslarda ve araçlarda arama yapıldığını ifade eden Çubuklu, Cumhuriyet savcısının hazır bulunmadığı aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığını kaydetti.

İlgili savcının talimatıyla bu asker kişilerin evlerinde Cumhuriyet savcısı nezaretinde Merkez Komutanlığı ekiplerinin arama yaptığını, konutlardaki bilgisayar, cep telefonları, bazı CD ve notlara el konulduğunu belirten Çubuklu, buradaki kontrollerde de gözle tespit edilen herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığını, bu aşamada şüpheli olan asker kişilerin iş yerlerinde arama yapmaya yönelik talebin Cumhuriyet savcısı tarafından gelmediğini söyledi.

Çubuklu, yaşananların ardından iki subayın serbest bırakıldığını ve günlük yaşamlarına döndüklerini belirterek, 19-20 Aralık 2009 gecesi yaşanan gelişmelerden 5 gün sonra olayın ''medyada farklı şekilde yer alması, yeterli bilgiye sahip olmadan verilen demeçlerdeki maksatlı saptırmalar nedeniyle'' Genelkurmay Başkanlığının 23 Aralık 2009 tarihinde bir açıklama yaptığını hatırlattı.

''BU SÜREÇTE, BELLİ BİR ALGININ OLUŞMASINA ÇALIŞILMIŞTIR''

Konuya ilişkin yapılan çeşitli değerlendirmelerin ardından ''sürecin, şüpheli gözüken personelin çalıştığı Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığının sorgulanmasına zemin hazırlayacak bir istikamete yönlendirilmeye çalışıldığını'' ifade eden Tuğgeneral Çubuklu, şöyle devam etti:

''Bu konuda çok sayıda abartılı, saptırılmış haber ve yorum basın-yayın organlarında yer almıştır. Bu haberlerle, özellikle kamuoyunda belirli bir algının oluşmasına çalışılmıştır. Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında görevli sekiz personelin gözaltına alındığına dair ilgili savcılık talimatı Merkez Komutanlığına ulaşmış, daha sonra ise bu kişilerin görevli olduğu askeri mahalde arama yapılacağı faks ile bildirilmiştir. Bu savcılık talimatı doğrultusunda gerekli hazırlıklara başlanmıştır.

25 Aralık 2009 Cuma günü saat 19.30'da ilgili Cumhuriyet savcısı diğer savcılar ile birlikte Seferberlik Bölge Başkanlığına gelerek özel bölümler hariç aramaya başlamışlardır. Arama bölgesinde sadece Merkez Komutanlığı yetkilileri, askeri savcı, arama yapılan Bölge Başkanlığı sorumluları bulunmuş, bunun dışında ne Genelkurmay, ne de Emniyet Müdürlüğünden hiç kimse bulunmamıştır.

Bölge Başkanlığının diğer bütün odalarında ve müştemilatında 5 savcı nezaretinde arama yapılmış ancak sıra özel odalara geldiğinde Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 125. maddesi gündeme gelmiştir.''

HAKİMİN ÖZEL ODALARDA ARAMA YAPMA ISRARI

Tuğgeneral Çubuklu, asker hukukçuların arama yapan savcıya CMK'nın 125. maddesi gereği ''devlet sırrı niteliğindeki evraka kimin hangi şekilde bakabileceğini'' hatırlatması üzerine ilgili savcının özel odaya girmediğini belirtti. Bunun üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla nöbetçi hakimin arama mahalline geldiğini ve ''hakimin aramadaki ısrarını sürdürmesi ve yeni bir mahkeme kararı alınması üzerine'' özel odalarda aramanın başladığını kaydetti.

İTİRAZ EDEBİLİRDİK AMA ARAMAYA İZİN VERDİK

Tuğgeneral Çubuklu, ''Silahlı Kuvvetlerin çekinecek ve saklayacak hiçbir şeyi olmadığını göstermek, art niyetli kişi ve grupların, özellikle de bilinen bazı medya organlarının 'bazı şeylerin üzeri örtülüyor, bilgi-belge kaçırılıyor' tarzı hezeyanlarına fırsat vermemek maksadıyla, mahkeme kararına hemen itiraz edilmeyerek hakimin inceleme yapmasına karşı çıkılmamıştır'' dedi.

Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramanın ''suikast girişimi'' iddiasıyla başlayıp gözaltına alınan kişilere ''silahlı örgüt kurmak ve yönetmek, örgüt faaliyeti çerçevesinde hükümete karşı suça teşebbüs ettikleri'' suçlamasının yöneltildiğine işaret eden Çubuklu, gözaltına alınan 8 askeri personelin 5'inin savcılıkça, 3'ünün de çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldıklarını anımsattı.

ARAMANIN DURDURULMASI TALEPLERİ

Çubuklu, Genelkurmay Başkanlığının, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin aramaya ilişkin kararına itiraz ederek, ''devlet sırrı niteliğindeki bilgileri içeren belge-kayıtların hakim tarafından incelenmesine yönelik arama kararının hukuka aykırı olduğu nedeniyle, bu kararın kaldırılması, devam etmekte olan incelemenin derhal durdurulması, inceleme işlemlerinde elde edilen belge ve evrak, elektronik ortamdakiler dahil hazırlanan tutanağın imhasına karar verilmesini'' talep ettiğini söyledi.

Tuğgeneral Çubuklu, şunları kaydetti:

''Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığından gelen itirazları incelemiş ve verdiği kararla, hakimin özel bölümlerde arama yapabileceğini ancak inceleme yapamayacağını, bu arama işleminin sadece CMK'nın 119. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak soruşturma konusu fiille sınırlandırılması ve soruşturmanın niteliği, arama yapılan yerin özelliği ve yapılacak işlemlerin kapsamı gibi nedenler de gözetilerek aramanın en kısa sürede tamamlanarak sonuçlandırılması, arama tamamlandığında tutulacak tutanağın sadece soruşturma konusu delillerle ilgili bilgi ve belgelerle sınırlı tutulması karara bağlanmıştır. Ancak bu karar da sorunu tam olarak çözememiştir. Genelkurmay Adli Müşavirliği tarafından tekrar bir yazı ile mahkemeden 'arama' ile 'inceleme' arasındaki farkın ne olduğu sorulmuştur. Eş zamanlı olarak hakime, özel odada arama daveti yapılmış ve böylece bir engelleme olmadığı ortaya konulmuştur. Hakim tarafından 4 Ocak 2010 Pazartesi günü arama/incelemeye kaldığı yerden devam edilmiştir. İkinci itiraz üzerine mahkemece 'verilen karar açıktır' gerekçesiyle ayrıca bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.''

''GÜVENLİK PRENSİBİ İHLAL EDİLEN PLANLAR İPTAL EDİLECEKTİR''-

Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığının kurumsal olarak kendisine verilen görevleri yaptığını vurgulayan Tuğgeneral Çubuklu, aramalar nedeniyle ''devlet sırrı'' niteliğindeki bazı planların ''güvenlik prensibi''nin ihlal edildiğini, bu nedenle geçerliliğini yitiren planların iptal edileceğini söyledi.

Olayların abartılarak, çarpıtılarak ve ön yargılı ifadelerle kamuoyuna verildiğini, ''amacın Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı oluşturulmaya çalışılan olumsuz algıyı güçlendirmek ve toplunun geneline yaymak'' olduğunu ifade eden Tuğgeneral Çubuklu, konunun ''karargaha baskın'' gibi abartılı ifadelerle aktarıldığını, tüm birlik ve karargahlarda rutin bir işlem olan evrak imha işleminin de ''tüm belgeleri yaktılar'' şekilde kamuoyuna sunulmaya çalışıldığını belirtti.

Tuğgeneral Çubuklu, aramayı yapan hakimin de takip edildiğine ilişkin haberlerin de dikkat çekici olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

''Olayın oluş şekli görüntülü olarak medyada yer almıştır. Buradaki en önemli husus ise durdurma işlemiyle birlikte haberin bir kısım medyada anında görüntülü haber olarak yer almasıdır. Yine 19 Aralıktaki olayda olduğu gibi bir haber ajansı, olay yerine herkesten önce gelmiş ve görüntüleri çekerek medyaya dağıtmıştır. Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan inceleme sonucunda, söz konusu askeri personel, aynı gün saat 22.00 civarında serbest bırakılmıştır. Olay, yine bazı basın-yayın organlarında çarpıtılmış ve söz konusu personelin 'kamufle edilmiş askerler olduğu' gibi gülünç iddialara yer verilmiştir.

Bu olaya askeri yargının görev alanı kapsamında bakıldığında, yargı sürecinin işleyişine karışmamakla beraber, özellikle arama tutanağındaki bilgiler doğrultusunda Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığının görev ve yetki alanı dışında bir faaliyetinin tespit edilemediğini ifade etmemiz mümkündür.

Bu süreçte yaşananlar, TSK'nın hukuka olan saygısının en açık göstergesidir. TSK, önümüzdeki süreçte de bu kirli oyunları tezgahlayanların ve kendisini bir suç örgütüymüş gibi göstermek isteyenlerin, kafalarındaki ön yargılardan sıyrılamayarak mesnetsiz suçlamalarına devam edeceklerinin bilincindedir.

TSK'nın hiçbir birimi kurumsal olarak yasa dışı bir faaliyetin içinde olmamıştır ve bundan sonra da olması mümkün değildir. Her kurumda olabileceği gibi, eğer bireysel hata yapan ya da suça bulaşanlar varsa, yetkili yargı mercileri gereğini yapacaklardır. Bu inançla, TSK eskiden olduğu gibi gelecekte de tüm faaliyetlerini kendisine verilen yetki ve yasalar çerçevesinde sürdürmeye devam edecektir.''

ASKERE SİVİL YARGI YOLUNU AÇAN DÜZENLEMENİN İPTALİ

Gazetecilerin, askere sivil yargı yolunu açan yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiğini anımsatmaları ve bu konuya ilişkin TSK'nın değerlendirmesini sorması üzerine Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu tekrar söz aldı. Tuğgeneral Çubuklu, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararla ilgili bir değerlendirme yapmalarının mümkün olmadığını çünkü Anayasa'nın 145. maddesindeki hükmün çok açık olduğunu söyledi.

''Bu bağlamda verilen karara saygı duyuyoruz'' diyen Çubuklu, Anayasa'nın 145. maddesi ve 357 sayılı Askeri Mahkemelerin Kuruluş ve Yargılama Kanunu'nun 9. maddesi kapsamında askeri yargının görev alanına ilişkin bilgiler verdi. Tuğgeneral Çubuklu, şunları kaydetti:

DOSYALAR ASKERİ MAHKEMELERE GERİ GELECEK

''Asker kişilerin, askeri olan suçları askeri mahkemelerin görev alanı içindedir. Bu suçlar ister askeri mahalde, isterse askeri mahal dışında işlensin bu suçlar asker kişilerin askeri olan suçları olarak değerlendirilir. Asker kişilerin asker kişiler aleyhine işledikleri suçlar, asker kişilerin askerlik hizmet görev ve nedenleriyle işledikleri suçlar da askeri mahkemelerin görev alanı içindedir. Eğer bir asker kişi askeri mahalde bir suçu işlemişse bu durumda da görev askeri mahkemelerindir. Haksız ekonomik çıkar sağlamak için örgüt kurmak, örgüt faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapmak, Türk Ceza Kanunu'nun 4, 5, 6 ve 7'nci bölümünde devlet güvenliğine karşı işlenen suçlar, gizli bilgi-belgelere ilişkin suçlara da iptal kararının ardından askeri mahkemeler bakacaktır.''

Çubuklu, bir soru üzerine de ''Savcılıklarda soruşturması devam eden ve dava aşamasında olanlarla ilgili değerlendirme mahkemelerince yapılıp askeri mahkemelere gönderilmesi gerekiyor'' dedi.