TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2022 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerinde açıklama yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, TRT payının tarımsal sulama abone grubundan kaldırılmasına ilişkin hazırlık yaparak Meclis'e sunduklarını bildirdi.
Abone olEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2022 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Küresel enerji fiyatlarında, beklentinin üzerinde artış olduğuna dikkati çeken Dönmez, Avrupa'da doğal gazda özellikle spot piyasalarda 1200-1300 doların üzerinde yüksek fiyatlar oluştuğunu söyledi.
Yeni tip koronavirüs salgınından çıkışın fiyat artışlarında etkili olduğuna işaret eden Dönmez, Türkiye özelinde ise kuraklık nedeniyle tarımsal sulamanın arttığını, hidrolik santrallerin tam kapasite çalıştırılamadığını, üretilen elektrik miktarının azaldığını anlattı.
Bakan Dönmez, "Yeteri kadar su kapasitesi kullanamamamız 6 milyar metreküp ilave doğal gaz olarak karşımıza çıktı. Geçen yıl 48,5 milyar metreküp doğal gaz tüketmişken, bu yıl muhtemelen bunun 10-12 milyar metreküp üzerinde doğal gaz talebiyle karşı karşıya kalacağız." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin birincil enerji kaynakları açısından yüzde 70 dışa bağımlı olduğunu belirten Dönmez, fiyatların düşmesi için dışa bağımlılığın azaltılmasının büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Gemileri kiralasaydık bir tane sondaj yapamazdık
TPAO'nun Akdeniz ve Karadeniz'deki çalışmalarına ilişkin sorulara da yanıt veren Dönmez, Akdeniz'de 8 derin deniz sondajı yapıldığını, bunların 6'sının tartışmalı alanlarda olduğunu anımsattı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, şöyle devam etti:
Geçtiğimiz yıl Fatih Gemisi'ni Karadeniz'e çektiğimiz ve ilk kuyuda sondajla neticelendiği için oraya ağırlık verdik. Cumhuriyetimizin 100. yılında kendi gazımızı vatandaşımızla buluşturmak istiyoruz. Orada ciddi iş yoğunluğu var. 3. gemimiz de orada. Bu yıl sonunda ya da önümüzdeki yılın başında yine komşu bir sahada keşif amaçlı sondaj söz konusu olacak. Karadeniz'den beklentimiz ilan ettiğimiz 540 milyar metreküpün çok üstünde. Karadeniz, bu bölgenin Hazar Denizi potansiyeline sahip bir bölge. Karadeniz'de 7. sondaj çalışmasını yaptık. Gemileri kiralasaydık bir tane sondaj yapamazdık şu anda. Çünkü ambargolar vardı. Şahsım dahil olmak üzere burada çalışan arkadaşlarımız ambargoya tabi oldular.
Son aldığımız gemilerden Kanuni Gemisi'ni 37,5 milyon dolara almışız. Üzerine yapılan masraf 165 milyon dolar. Yavuz Gemisi'nin yapım yılı 2011. Denizcilik sektörünü bilenler bilir, bu tarihler yeni sayılır. Birçoğu çok az kullanılmış. Yavuz, 262,5 milyon dolara alındı, daha donanımlı bir gemi. Reaktivasyon bedeli 38 milyon dolar. Fatih'in yapım yılı 2011, 154 milyon dolara alındı, 87,5 milyon dolar da reaktivasyon bedeli oldu. Toplamda 3 gemiye satın alma ve reaktivasyon bedeliyle beraber 744,5 milyon dolar ödedik. Bugün sipariş verseniz 798 milyon dolara bir yeni gemi alırsınız. Biz 1 gemi yerine 3 gemi aldık. Bir gemi için de en az 4 yıl bekleyecektiniz.
Dönmez, TEİAŞ'ın halka arzına ve BOTAŞ'ın bölünmesine ilişkin, TEİAŞ'ın mülkiyeti, denetimi ve yönetiminin devlette olacak şekilde halka arz edileceğini bildirdi. Dönmez, "Buradaki rakam da yüzde 5, en fazla yüzde 10 olacak. Biz doğrudan sermayenin tabana yayılması adına halka arz etmiş olacağız. Bu şirketler EPDK ve Sayıştay denetiminin yanı sıra SPK mevzuatı gereği ikinci bir denetime daha tabi olacaklar, daha şeffaf çalışacaklar. BOTAŞ'ın ikiye bölünmesiyle ilgili Kanun'da bir hüküm var zaten. Biz de ikiye böleceğiz. Fakat şu andaki şekliyle bölme imkanı yok. BOTAŞ'ta Meclis de tasvip ederse iletim tarafıyla yani şebeke işleten ile gazın ticaretini yapanı ayrıştıracağız." bilgisini verdi.
Dönmez, Paris İklim Anlaşması kapsamında bazı termik santrallerin 2053 yılına kadar rehabilite edilerek çalışmalarını sürdüreceğini dile getirdi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının tüm talebi günün her saati için karşılamasının teknik sebeplerden dolayı mümkün olamayacağının altını çizen Dönmez, "2050 ve sonrasında sıfır emisyon demek; doğal gaz santrallerinin bile çalışamaması anlamına gelebilir. Yenilenebilir enerjiden üretilen fazla elektriği depolamanın dışında alternatif nükleerdir. Bunlar sıfır emisyonlu santraller olduğu ve düzenli elektrik ürettiği için dünya gündemine tekrar yoğun şekilde gelebilir." ifadesini kullandı.