BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,69
ALTIN 2.964,63
HABER /  GÜNCEL

TRT geç kaldı

Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Çakır, Avrupa Şampiyonası'nı yayınlayan TRT'nin canlı yayın programlarını değerlendirdi. Çakır, maç sırasında yapılan yorumları da eleştirdi.

Abone ol

Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Çakır "TRT geç kaldı" başlıklı yazısında, Avrupa Şampiyonası'nı yayınlayan TRT programlarını değerlendirdi.

Çakır, maç sırasında yapılan yorumların kalitesine de değinirken, karşılaşmaları TRT'nin yayınlamasının büyük bir şans olduğunun da altını çizdi.

İşte Ahmet Çakır'ın yazısı:

TRT geç kaldı...

Önce şu noktada nankörlük etmeyelim: Ne olursa olsun, Avrupa Şampiyonası’nı TRT’den izlemek bir şans. Çünkü devlet televizyonu olmanın olumlu yönleri bu gibi noktalarda ortaya çıkıyor.

Bitmez-tükenmez reklamlar, alttan-üstten ekran bölmeler ve başka türlü akla hayale gelmedik atraksiyonlarla yayınlar kepaze edilmiyor! Ayrıca, tekrar yayınlarla iyi bir hizmet veriliyor.

Gelgelelim, başka bazı noktalarda elbette ki aksaklıklar oluyor. Bunlardan birini de, TRT’nin ancak çeyrek finalin son iki maçında örneğin Fatih Terim’den yararlanmayı düşünmesiyle gördük. TRT ilk günden itibaren Portekiz’de bulunan Terim’in yanısıra Milli Takım Teknik Direktörü ErsunYanal, öteki futbol adamları ve yorumculardan yararlanarak çok daha renklibir yayın yapabilirdi. Siz bu satırları okurken belki de gerçekleşmiş olur; ama şampiyonanın iki günlük boşluğunda yine bu kişilerden yararlanarak yapılacak bir değerlendirme yararlı olurdu.

Aslına bakarsanız, bu kadar çok yorum düşkünlüğünü anlamak da zor. Son zamanlarda sanki yorumsuz maç izlenmezmiş gibi bir durum ortaya çıktı. Elbette ki iyi yapılan yorum seyir zevkine çok şey katabilir; ama bu kadar da abartmanın anlamı yok. En azından, karşılaşmanın anlatımı sırasında yapılan yorumların ardından, bir de stadın önüne çıkıp aynı yorumcunun maç anında söylediklerini tekrarlaması, akıllara ziyan bir vakit ve nakit israfı olmuyor mu? TRT işin bu yanını şampiyona biterken fark eder gibi oldu. Portekiz’e giden ekip bu açıdan pek iyi hazırlanmış gibi görünmedi. Pek çok meraklı gibi ben de, şampiyonayla ilgili haberlerin büyük bir bölümünü Eurosport’tan aldım. TRT bu konuda yaya kaldı. Magazinse hemen hiç yok gibiydi...

İsveç-Hollanda maçında Fatih Terim’e yorum yaptırılması hoş bir sürpriz oldu. Ayrıca, Erdoğan Arıkan kardeşimiz bu işi sadece yorum boyutunda bırakmadı, aynı zamanda Terim’le düpedüz röportaj yaptı! Çok da iyi etti. Böylece, bir süredir gözlerden uzak olan “Yaralı İmparator”la ilgili gelişmeleri de öğrenmek mümkün oldu. Maçın zaten pek yorumlanacak tarafı yoktu. Bu boşluktan çok iyi yararlanıldı.

Gelgelelim, Çek Cumhuriyeti-Danimarka maçında aynı beceriyi Kerem Öncel kardeşimiz gösteremedi! Öncel, neredeyse Terim’e hiç söz vermeyecekti. Nitekim, bunu fark eden Terim, söz verilmesini beklemeden topa girmek zorunda kaldı! Aslında Kerem kardeşimiz Avrupa futbolunu iyi izleyen ve bu yüzden de “dolu” biri. Ancak bu doluluk, belli bir noktadan sonra avantaj olmaktan çıkıp soruna dönüşebiliyor. Nitekim, Terim’in söylemeye çalıştığı hemen herşeyle ilgili olarak Kerem kardeşimiz, “Biz de bu işi biliyoruz!” kabilinden bir şeyler eklemeye çalıştı. Çoğu yerde sözler birbirinin üstüne düştü ve spiker-yorumcu uyumsuzluğu izleyiciyi tedirgin etti. Öncel, bilgisini göstermek isterken yayını zorlaştıran mesleksel bir yanlışa düştü.. Kişisel olarak beni en çok rahatsız eden nokta ise “Torba” muhabbeti oldu. Kerem Öncel, Yunanistan’ın 2006 Dünya Kupası’nda bizim grubun 3. kategori takımı olduğunu belirtirken kullandığı bu ifade sonrasında bir ‘torba fırtınası’ başladı. Terim de buna aynen katıldı. Oysa bunun ne kadar anlamsız ve hatta düpedüz utandırıcı bir ifade olduğunu defalarca konuşmuştuk.

Ayrıca Terim, Avrupa Şampiyonası’nda ilk kez Türkiye’nin ve kendisinin başardığı 5. kategoriden gruba girip de finallere katılma işini “belki” diye ihtiyatla niteledi. Oysa Türkiye bu konuda hâlâ tek ülke. Bunun için duyduğum heyecanı da, “Fatih’in Aslanları Futbolun Vatanında” adlı 1996’da yayınlanan kitapla ortaya koymuştum. Demek ki kitabını yazmak bile bir basit gerçeği anlatmaya yetmeyebiliyor.

Ne yapalım, bizim memleket böyle... Son 10 yılda dünya futbolunda en büyük aşamayı yapıp bileğinin hakkıyla 1. kategoriye yükselmiş bir ülke, hâlâ tombalacı mantığından vazgeçemiyor. Hay torbanız batsın!

Yazı: Ahmet Çakır
Kaynak: www.zaman.com.tr