BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Trabzon'u zirveye taşıyan adam

Trabzonspor, son yılların en iyi sezonunu yaşıyor. Şüphesiz zirveye giden yolda Ziya Doğan'ın payı büyük. İşte karadeniz fırtınasını yeniden estiren adamın hikayesi...

Abone ol

Salı Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu, Trabzonspor'un başarılı teknik direktörü Ziya Doğan... Ziya Doğan bu ifadeyi röportaj bittikten sonra söyledi. Tırnağıyla kazıya kazıya gelen insanların, çok kolay insan tüketen medya tarafından nasıl sindirildiğini de görmüş olduk. Türkiye’de kendi sanal yıldızlarını yaratan, sonra da onları büyük bir iştahla parçalayan vahşi bir düzen sürdüğünden olmalı Doğan hayallerini söyleyemiyor. Aslında çok şey söylüyor; anlayana: Benim hedeflerim çok büyük fakat saklamak zorundayım, toplum buna hazır değil. Bir hedef koyuyorsun iki hafta sonra bu senin aleyhine dönüyor. Mantık oturmamış. İçimde fırtılar kopuyor, söylemiyorum. Çok dikkat etmek ve ölçülü davranmak zorundayız. ‘Gizli’ hedeflerim her zaman çok büyük. Ne olduğunu sorarsanız Türkiye hazır değil. İçinden gelen şeyleri anlattığın zaman, bazı konularda çok iddialıysan, onların kuramadığı hayalleri kuruyorsan, hafife alıyorlar. * Moral bozukluğunu çabuk atabiliyorsunuz. Dinamo Kiev maçından sonraki Trabzonspor’un darmadağın olacağı düşünülürken antrenmanınızı izlemiş ve iddialı bir şekilde foto muhabirlerine dönüp, ‘Çekin çekin şampiyonu çekiyorsunuz’ dediğinizi görmüştüm. Ben o zaman Trabzon’un iddasından hiçbir zaman vazgeçmeyeceğine inandım. - Profesyonel anlayış tam istediğimiz seviyede olmasa bile bir yerde takılıp kalmıyoruz. Üzüntüyü de başarıyı da orada unutmak zorundayız. Sonraki maç önemli. İddia ediyorum oynadığımız en iyi maçlar Avrupa maçları. Tecrübenin olmaması, biraz da şanssızlık.. Mesela Kiev maçları. Gittiler Roma’da 45 dakikada 4 net pozisyonları var. Bizde iki maçta toplam 4 pozisyona girmediler. Bizim ise 12-13 tane gol pozisyonumuz var. Yani futbol adına çok güzel şeyler oldu. Athletic Bilbao maçının ilk 25 dakikasını atlatsak değişik olurdu. Erken gol yedik. Futbolcular sahaya çıktığında atmosfer şuurlarını kapadı sanki. Atmosfer inanılmazdı. Müthişti. * Bana göre Trabzonspor sizinle 3. dönemine giriyor. Geçen sezon takımın başına geçip Türkiye Kupası’nı almanız ve ikincilikle bitirdiğiniz ilk dönem. İkinci dönem, ön elemeden başlayıp, 8. haftaya uzanan lig maçları... Trabzonspor, tarihinin en iyi lig başlangıcını yapmış durumda. Her zaman iddalısınız da, bu kadarını bekliyor muydunuz? - Mümkünse her maçı kazanmayı hedefliyoruz. Futbolun içinde üç ihtimalin olduğunu unutmuyoruz. Avrupa maçlarımız olduğu için biraz endişeleniyorduk. İstatistikler gösteriyor ki, Türk takımları Avrupa Kupası maçları oynadığı dönemlerde ligde daha çok puan kaybetmiş. Biz Avrupa Kupaları döneminde ligi en az kayıpla atlatırsak büyük bir avantaj yakalarız demiştik. Oyuncularımdan fedakarlık istedim. Onlar da inanılmaz gayret içerisinde yorgun olmalarına rağmen kişiliklerini sahaya yansıtarak o yorgunluğun üzerine gittiler. Yorgunluk Türkiye’de mazeret. Dinamo Kiev’in 5 maçını izledim, tüm karşılaşmalarda farklı adamlarını oynatıyorlardı. Türkiye’de bu sistem oturur mu? Türk futbolcusu duygusal. Kadro derinliği çok olmadığından, bizim böyle bir şansımız yoktu. Aynı oyuncularla oynadık. Milli takıma giden oyuncularımız da var. Ligde 8. haftadayız ama bizim futbolcularımız 16-17 resmi maç oynadı. Oyuncularım inanılmaz performans gösterdi. Mesela Athletic Bilbao maçından sonra sabah 4.30’a kadar havaalanında bekledik. 9.00’da Trabzon’a geldik. Yorgunluğa rağmen çocuklar müthiş mücadele ettiler. Tempoda bir düşüş oldu ama bu fiziksel değil, psikolojik yorgunluk. Bence tek kaybımız Antep maçı. Yüz kere oynasak bir defa berabere kalırdık o şartlarda. Analize baktık, 105 kere topla onların 18’ine girmişiz, Antep 22 kere bize gelmiş. Ama olmayınca olmuyor... * Artık daha kolay olacak diyebilir miyiz? - Hayır... Daha yolun başındayız. İyi bir takım ruhu yakaladık ama çok zorlu maçlarımız var. Ankara’ya gideceğiz, sahamızda Galatasaray ve Fenerbahçe maçları var. Geleceğimizi belirlemek açısından önümüzdeki 5 hafta çok önemli. Ondan sonra tabloyu daha net görebiliriz. * Eğer kazanırsanız 3 büyüklerle ilk yarıda kendi evinizde oynamanız büyük avantaj olacak diye düşünüyorum. Birini geçtiniz. Diğerlerini kayıpsız atlatırsanız şampiyon olur musunuz? - Derbilerin hepsini kazanırsak avantaj yakalarız. 6 puanlık maç oynuyorsun. 4 hafta sonraki durum çok önemli. Fenerbahçe maçında Dinamo Kiev maçını yaşamak istemiyoruz. Kamuoyu çok şartlandı, bunun altında ezilmek istemiyoruz. Dinamo Kiev maçından önce takım kaskatı kesilmişti. Onları motive etmek için hiç bir şey yapmadım. Camia için, kulübün ekonomisi için, kendi kariyerleri için çok önemli olduğunu biliyorlardı. Onlara, ‘Zevk alın, mücadele edin, rakibi gözünüzde büyütmeyin’ dedim. Ona rağmen bir baskı altında hissediyorlar kendilerini. Lig uzun maraton, üçte biri bitmedi. Onun için konuşmamız çok erken. Ama şu var iyi bir hava yakaladık. * Geçen sene Malatyaspor’dan Konyaspor’a geçtiğiniz bir dönemde ‘Son 3 seneye bakarsanız sahip olduğu koşullara göre Ersun Yanal’la birlikte en başarılı teknik adam benim’ demiştiniz. Bana göre de, Ziya Doğan elindeki potansiyeli en verimli olarak kullanan teknik direktör. 4 büyüklerde dikkat ediliyor da, küçük bütçeli takımlarda teknik adamlar iyi incelenmiyor hala... - Anadolu takımlarında çalışmak büyük kulüplerden çok daha zor. 3 büyüklerde şampiyonluk yaşadıktan sonra Anadolu takımlarına gidip de ligi bitiremeyen ya da başarılı olamayan antrenörler var. Milne, Stankoviç, Veselinoviç, hatta Mustafa Denizli... Anadolu’da şartlar zor. Gençlerbirliği, Malatyaspor, Ankaragücü, Gaziantepspor’a bakın. Tesis açısından eksikleri azaldı. Köklü kulüpler olmaya başladılar. Ancak, büyüklerle kıyasladığınız zaman hala uçurum var. Fenerbahçe, Beşiktaş veya Galatasaray’ın bir futbolcuya harcadığı paranın yarısı Anadolu’da kulüp bütçesi... Ben Trabzon’a başladığım zaman ‘Önümüzdeki yıl şampiyonluğa oynayacağız’ dediğimde, “Hangi bütçeyle?” dediler. Doğru kararlar verip, doğru işler yaparsan az parayla büyük işler başarabilirsin. Bunun örnekleri de var. Gençlerbirliği Ersun hoca zamanında şampiyonluğu kılpayı kaçırdı. Gaziantep Sakıp hocayla Fenerbahçe’ye 3-0’dan 4-3 yenildiği zaman şampiyonulğu kaçırdı. Onları takdir etmek lazım, alkışlamak lazım, yüceltmek lazım. Bir Anadolu takımının küçücük bütçesiyle 4., 5. olması şampiyonluktan değersiz değildir. Doğru değerlendirmek lazım. Bu 20, 30 milyon dolarlık bütçelerle bilinçi işler yapılırsa iddia ediyorum Avrupa’da büyük işler yapılır. * En yüksek bütçeli kulüplerimizin başında hep yabancı teknik adam var. Ben “Türk teknik adamla çalışsın” klişesinden sıkılıyorum ama başarılı Türk teknik direktörlerin fırsat bulmasını da istiyorum. Daum ve Bosque’nin kariyerleri başarılarla dolu ancak takımları iyi futbol oynamıyor. Bu konuda bir şey söyler misiniz? - Oynadığım dönemlerde de söylüyordum. Gelen yabancı hocalar zorlanıyor. Türk futbolcusunun taktik anlayışa ne kadar yatkın olduğunu düşünemiyorlar. Avrupa’da futbolcuyu hangi mevkiye koyarsan orada yapılması gerekeni biliyor. Türkiye’de sisteme dayalı oyuncu çok az. Del Bosque bence her geçen gün takımı oturtuyor. İlk dönemlerinde hiç ummadığınız oyuncuları değişik mevkilerde oynattı. Düşünce olarak doğru ama o futbolcunun o mevkiye uyumu Avrupa’daki gibi kolay olacak mı? Ben Trabzon’a yeni oyuncu aldığımda da çok zorlanıyor. Takımın idmandaki düzenini bile bozuyor. Bunu yapmak için büyük bütçelere gerek yok. Büyük bütçe veriyorsan Türkiye değil, Avrupa. Ben bunu yapabilirim demiyorum ama inancım var. * “Ziya Doğan Türk futbolunu çözdü ama Avrupa futbolunu çözemedi” diyenler oldu. - Oynanan oyuna baksınlar. Bir Avrupa takımını bu kadar ezen çok azdır. Kiev 18’den çıkamadı... Futbola baksınlar. Dinamo Kiev iki ölü toptan gol buldu, maçın son dakikası hariç pozisyonları yok. Türkiye’de herşey sonuçla ölçüldüğü için yakaladığımız gol pozisyonlarına, tempomuza, rakibin baskı altına almasına bakılmıyor. O zaman olmadı ama bir gün yakalanan pozisyonlar gol olur. * Geçen hafta çok tartışıldın. Beşiktaş’tan aldığın teklif konsantrasyonunu bozdu mu? - İnanın hiçbir şeyin etkisi altında kalmıyorum. Ben sahaya çıktığımda herşeyi unuturum. Maçta değil antrenmanda da. Bizde hala spor mantalitesi oturmadı. Yıllar öncesi Osman Denizci’nin Fenerbahçe’de oynarken bir sene sonra için Trabzonspor’la anlaşmış, Trabzon’a transfer olmasına rağmen, Bursa’da golünü atıp Fenerbahçe’yi şampiyon yapmıştı. Buna alışmak lazım. Avrupa’da antrenörlerin, futbolcuların önümüzdeki yıl nerede çalışacakları belli. Ve hepsi işini yapıyor. Bizde ise herşey artniyetli. Bu çok yanlış birşey. Ama bu tekliflere alışmak lazım... * Beşiktaş’tan teklif alınca heyecanlandın mı? Beşiktaş senin uzun seneler forma giydiğin, attığın golle şampiyonluk getirdiğin kulüp... Ne yaşadın? - Yıllarım geçti orada. 15 yaşında girdim Beşiktaş’a 18 yaşında da profesyonel oldum. Tekliften dolayı tabii ki gurur duydum. Ama Trabzonspor’un benden beklentileri var. “Hoca gidiyor” diye haberler çıkınca bu açıklamayı yapmak zorunda kaldım. Üzerimden de büyük bir yük kalktı. * Trabzonspor 20 yıdır şampiyonluğu bekliyor. Türkiye’de başarı şampiyonlukla ölçülüyor. Eminim ki Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’ne girseydi, ligde çok yara alacaktı. Sana şöyle birşey deselerdi; “Şampiyonlar Ligi’ne gireceksin, ligde şampiyonluk yok” ya da “Şampiyonlar Ligi’ne giremeyeceksin ama şampiyon olacaksınız”. Hangi seçeneği seçerdin? - Ben her ikisini de istedim. Şampiyonlar Ligi’ni çok istiyordum. Kulüp de maddi açıdan rahatlayacaktı. Belki biraz hırpalanacaktık ama ara transfere kadar bu kadroyla gidip iki hedefi birden kovalayacaktık. Bu maç temposuna ve atmosfere futbolcularımızı alıştırmak lazım. Bu sene katılabilseydik önümüzdeki sene daha da rahat edecektik. Tecrübe çok önemli ve orada oynanmadan kazanılmıyor. * “Adam gibi adam Ziya Doğan” diye bir pankart açtı Trabzonspor taraftarları. Yetmedi Laz Ziya lakabını taktılar. “Adam gibi adam” olarak anılmak en başarılı teknik adam olarak anılmaktan daha güzel olsa gerek. Ziya Doğan hayattaki duruşunun karşılığını alıyor galiba? - Duygulanıyorum tabii. Ne mutlu bana. İnsanların bu ilgisine, sevgisine teşekkür ediyorum. Ancak bizim yaptığımız anormal bir şey yok. Olduğumuz gibi davranıyoruz, çalışıyoruz. Abartacak bir şey yok... * Biraz da milli takım konuşalım. Gürcistan milli maçından sonra Ersun Yanal medya tarafından yerden yere vurulurken, ‘Maçı teknik direktör gözüyle izlemek lazım. Ben de olsaydım o maçta onun yaptıklarının aynısını yapardım’ dediniz. Pekala, eleştirebilirdiniz. Şimdi de Hakan Şükür tartışması düştü gündeme. Bu tercihine de katılıyor musunuz? - Tercihe katılıp katılmamak önemli değil, önemli olan saygı göstermek. Ben saygı duyuyorum. Hakan’ı izledim dün gece. Çok mantıklı, çok yapıcı açıklamalar yaptı. Kafamı karıştıran bir şey var medyada. Oynarken Hakan’a sallıyorlar, kadroya alınmıyor hep beraber sahip çıkıyorlar. Hakan kaybedilecek bir oyuncu değil ve desteklenmeli. Ancak ona bu desteği verirken antrenörü yıpratmamak lazım. * Hakan’ın dışarıda kalması biraz da sizin suçunuz. Galiba hoca Fatih’e fazla güveniyor? - Aman, aman. Bence bu tür polemikleri ortaya atmamak lazım. Rekabet çok olursa kalite yükselir. Eminim ki, ileride ikisini beraber de oynatır. * 4 A, 2 Ümit Milli futbolcunuz var. İyi alternatif üretiyorsunuz. Bakıyoruz Emrah gibi küsmüş, tedirgin bir futbolcu Trabzonspor’un en çok oynayan oyuncusu haline gelmiş. Nasıl oluyor bu... - Futbolcular kendi özelliklerinin farkında değil. Trabzonlu oyuncular bunun farkına vardı. Takım oyunu ile başarılı sonuçlar alınınca, futbolcunun güveni de geliyor. Çocuklar bireysel yetenekleri ne olursa olsun, sisteme bağlı oynamalarının kendilerini nasıl geliştirdiğini gördü. Bir de Mehmet Yılmaz var mesela, Erdinç var. Onların da önü açık. Mesela Mehmet, o tipte oyuncu kalmadı. Güçlü, hava toplarında iyi, gol vuruşları müthiş. Onu bazen değerlendiremiyorum ama oynamaması kalitesini düşürmüyor, onu kalitesiz bir futbolcu yapmıyor. Bence Türkiye’nin en iyi santrforlarından biri. * Oyunu 3. bölgeye yıkmamanız, kendi yarı sahanızda kabul edip Fatih ve Gökdeniz gibi silahları kullanmanız yüzünden mi Mehmet bekliyor kimi zaman... - Trabzonspor’u iyi izlemek lazım. Biz takım olarak savunmayı hücumda, yani 3. bölgede yapan bir takımız. Dinamo Kiev maçında da, Bilbao maçlarında da defans yapmadım. Bir tek Malatya maçında gol yedikten sonra 20 dakika mahkum oynadık. * Trabzonspor camiası şampiyonluğu çok istiyor, çok arzulu. Onlara söylemek istediğiniz bir şey var mı? - Yalnız Trabzonspor taraftarına değil tamamına var. Her maçı normal bir maç, bir oyun olarak göreceğiz. Futbolcular en az taraftarlar kadar, hatta daha fazla ister kazanmayı. Sahaya çıkıp gereken herşeyi yapar yener, yenilir. Toplumun yenilgiyi doğal karşılaşması, bunun da oyunun bir parçası olduğunu öğrenmesi lazım. Avrupa’da bir takım yenildiği zaman taraftarları futbolcunun psikolojisini bildiğinden destek olmaya çalışıyor. Burada böyle değil. Futbolcuya insafsızca davranıyoruz. Hedef tutmazsa, başarısızsın! Atletlerimizi baskı altında tuttuk, “Madalya, madalya” diye, baskıyı taşıyamadılar, başarılı olamadılar. Elinden geleni yap da, olmazsa bile canın sağolsun. Mesela dün Beşiktaş mücadele olarak herşeyi yaptı. Mükemmel bir taktik savaşı vardı. İyi gözle bakıp iyi şeyleri görmek lazım... * Bugün, Beşiktaş tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. Siz olsaydınız teknik direktörü değiştirir miydiniz? - Her zaman söylüyorum, başarıda en önemli unsur istikrar... Avrupa’da 10 senelik mukaveleler yapıyorlar. Türkiye’de 2 sene yüzünü gördüler mi sıkılıyorlar. Ben istikrardan yanayım. * Hem Ziya Doğan’ın, hem de Trabzonspor futbol takımının başarısının ardında yatan nedir? - Çalışmak, paylaşmak, sisteme ve takım arkadaşına bağlılık... FANATİK