Erzurum'a 8 kilometre uzaktaki Tepeköy'de, Ermeni çeteler tarafından öldürülen köylülerin toplu mezarı, 92 yıl sonra açıldı.
Abone ol"1918'in şubat ayıydı. Erzurum merkeze bağlı Tepeköy'de Ermeni çeteciler, katliamlarından birini gerçekleştiriyordu. Soğuk ve karlı günde, diri diri yakılan Türk köylülerin feryatları yankılanıyordu.
Köyün eli silah tutan erkekleri savaşa gitmişti, geride sadece kadınlar ve çocuklar savaşamayacak erkekler kalmıştı. Köye geldiler, tam bir hafta boyunca yaktılar, yıktılar. Sonunda bir ambarı kendilerine 'mezar' seçtiler. Süngülerle yaraladıkları insanları üst üste dizdiler... Ve hiç acımadan üzerlerine gaz dökerek yaktılar." Bu ifadeler, katliamın tanığı olan ve 1977'de hayatını kaybeden Hürrem Sefa'ya aitti. Cephede ayakları donduğu için köye dönüp, iki çocuğuyla birlikte ahıra saklanan ve oradan çetecilerin dehşetini izlemek zorunda kalan Sefa, her fırsatta anlatıyordu tanık olduğu vahşeti. Her defasında da, "Yanık kokusunu unutamıyorum" diyordu. Onun, insanın kanını donduran hikâyesi dün toplu mezarların açılmasıyla ispatlandı.
İLK METREDE KEMİKLER...
Atatürk Üniversitesi (A.Ü.) ve Kültür Bakanlığı'nın desteği ile Atatürk Üniversitesi Türk- Ermeni İlişkileri Araştırma Merkez Müdürlüğü, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Erzurum Müze Müdürlüğü tarafından ortaklaşa yapılan Tepeköy Bilimsel Toplu Mezar kazısı, sabah saat 07.00'de başladı. Önce, öldürülen 150 Türk'ten 60 erkeğin bulunduğu düşünülen alan kazıldı. Muhammet Sefaoğlu'na ait arazideki kazıya, 20 kişilik ekiple birlikte Büyükşehir Belediyesi'nin iş makineleri ve çalışanları da katıldı. 92 yıl önce öldürülenlerin ikinci-üçüncü kuşaktan torunları ve akrabaları, kazıyı meraklı gözlerle izlemeye başladı. Belediyeye ait kepçe ile kaba toprak alınmıştı ki, bir metre derinlikte ilk bulgular çıktı ortaya. Hemen arkeologlar girdi devreye. Kemik parçaları zarar görmesin diye büyük bir titizlikle yürüdü çalışmalar. İlk 4 saattte, kemik parçaları, kafatasları ve yanmış kıyafetler çıkarıldı.
BABA OĞUL SARILMIŞ
Akşam saatlerine kadar toplu mezardan 40 kadar kişiye iskelet çıkarıldı. İskeletler incelendikten sonra yeniden toprağa gömüldü. A.Ü. Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevat Başaran, "Bulduğumuz iki iskeletin kollarının birbirine dolanmıştı. Bunların birbirlerine sarılarak ölen baba oğul olduğunu düşünüyoruz" dedi. Başaran, amaçlarının 'toplu mezarı' ortaya çıkarmak olduğunu, bu nedenle kemikleri yeniden gömdüklerini söyledi. Başaran bölgenin şehitlik yapılacağını da sözlerine ekledi. 70 metrekarelik kazı alanın yanında konuşan AÜ Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu da, "Bu, Ermeni katliamını belgeleriyle ortaya koyacağımız bilimsel bir kazı" dedi. Kürkçüoğlu, Kültür Bakanlığı'nın dünyanın dört bir yanındaki uzmanlara gözlemci olarak davet gönderildiğini ancak kimsenin gelmediğini söyledi ve devam etti: "Bugün, sözde Ermeni soykırım iddialarına cevap verecek en önemli mekânın önündeyiz. Burası Anadolu'daki 185 toplu mezar arasından ikisinin yer aldığı bir köy. Köy halkı 1958'de kadınların toplu mezarını açıp onları köyün mezarlığına defnetmiş. Biz de erkeklerin mezarını açtık."
"Süngüleyip yakmışlar"
77 yaşındaki İsmail Akyüz de annesinden dinlediği o günü şöyle aktardı: "Annem o zaman 13 yaşındaymış. Erkekleri ambarda önce süngüleyip sonra yakmışlar. Katliamda annemin dedeleri, benim dedelerim, hepsi öldürülmüş. Ermeniler'in katliam yalanlarını duyunca çok üzülüyorum. Bizim devletimiz bu olayları daha iyi anlatmalı. Suçsuzken suçlu duruma düşeceğiz."
"Katliamı görsünler"
Bugüne kadar katliamı büyüklerinden dinleyen 73 yaşındaki Necmettin Karaçavuş da, "Katliamdan kurtulan ancak şu an hayatta olmayan akrabalarımızın anlattığına göre, köylüleri, 'Konuşacağız' diyerek bir yere toplamışlar. Amaç topluca öldürmekmiş. Gelsinler de katliamı bu köyde araştırsınlar" diye konuştu.
"12 akrabamı diri diri yaktılar"
Şamil Şekercioğlu, kazı çalışmalarını hüzünlü gözlerle izleyenlerden biriydi. 12 akrabasının diri diri yakılanlar arasında olduğunu belirterek şöyle anlattı duygularını: "Kazı çalışmalarını görünce çok duygulanıyorum. Acılarımız bir kez daha tazelendi. Bir evden 12 kişi gitmiş... Ermeniler'in soykırıma maruz kaldığını iddia edenler, gelsin katliamı yerinde görsün."
Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk:
Asıl soykırımın belgesi
"En kötü şey, görmemekte ısrar eden gözdür. Görmek istemeyen gözler, dünyanın en tehlikeli körüdür. Bu çalışma ile 92 yıl önce yaşanılan acıyı belki tazelemiş olduk ama Ermeni soykırımı konusunda da ciddi bir belgeye daha ulaşmış olduk. O günlerde Ermeni çeteleri kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce Türk'ü katlettiler. Ortaya çıkan bu manzara, tüm dünyaya Ermeni soykırımının belgesidir."
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak:
Tarih belgeye dayanır
"Tarih, belgelere dayanan bir bilim dalıdır. Belgelere dayanmayan hiçbir tez, tarih adına açıklama yapamaz, yorum getiremez ve hiçbir olumlu neticeye ulaşamaz. Tepeköy toplu mezar kazısı, şüphesiz bilimsel kazı olacaktır."
40 KADAR CENAZE ÇIKTI
Kemik parçaları zarar görmesin diye büyük bir titizlikle çıkarıldı ve incelendi.
YANMIŞ ELBİSELER DE VAR
Toplu mezardan 40 kadar kurbanın naaşı ve de yanmış elbise parçaları çıkarıldı.