Nurettin Canikli, FETÖ bünyesindeki 692 şirketin TMSF'ye devredildiğini açıklarken bu şirketlerde toplam 37 bin 858 kişi çalıştığını söyledi.
Abone olBaşbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, "Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) finansman kaynaklarının kurutulması çerçevesinde bugüne kadar TMSF bünyesine 46 grup olarak toplam 692 şirket devredildi. Bu şirketlerde toplam 37 bin 858 kişi çalışıyor." dedi.
Canikli, TBMM Genel Kurulunda, Başbakan Yardımcılığına bağlı kurumların bütçeleri üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, küresel ekonomideki dalgalanmalara işaret etti.
Son dönemde dalgalanmayı tetikleyen faktörlerin daha büyük boyutlu olduğunu belirten Canikli, bunun tüm piyasalarda finansal daralmanın kapısını araladığını söyledi.
Para piyasalarında da bu dalgalanmanın geçerli olduğuna dikkati çeken Canikli, "Sadece TL değil, diğer yabancı para birimleriyle kıyaslandığında bir miktar daha fazla olmak üzere ama esas itibarıyla, ağırlıklı olarak tamamen bu küresel gelişmelerden kaynaklanan bir erozyon söz konusu." ifadelerini kullandı.
Canikli, bu durumun farklı şekilde tanımlanmaması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu, bir dalgalanmadır, dalgalanmanın bir noktasıdır. Esasında bu tür dalgalanmalar açık ekonomilerde belirli dönemlerde belirli periyotlarla gelir, yoklar ekonomileri, bütün piyasalar için, sadece para piyasaları için değil, gelir, yoklar ve etkisini gösterir, sonra sakinleşir."
"Dalgalanmanın dip noktası görüldü"
Türkiye ekonomisi açısından dalgalanmanın dip noktasının görüldüğünü ifade eden Canikli, "Bu, TL'nin ya da dövizlerin fiyatlarının dalgalanması için bir fiyat tahmini falan değildir kesinlikle. Yani buradan yola çıkarak 'TL şöyle olmaz, dolar şu şekilde olabilir' falan gibi bir tahmin yapmak veya bir belirleme yapmak anlamına gelmez. Böyle bir şey de yapılamaz zaten. Özellikle uygulanan serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde, dalgalı kur politikaları çerçevesinde dövizle ilgili ya da TL'yle ilgili, TL'nin fiyatıyla alakalı bir tahminde bulunmak, bir öngörüde bulunmak kesinlikle hem doğru değildir hem de mümkün değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Canikli, gelişmelerin birçok ülkede makro göstergelerle ilgili hem beklentileri hem de tahminleri değiştirdiğini kaydederek, yaşanan sarsıntıların tüm dünyada kamu borcunun milli gelire oranında olumsuzluklara neden olduğunu, sadece Türkiye'de bu olumsuzlukların yaşanmadığını dile getirdi.
Türkiye'de başta bankacılık sektörü olmak üzere finansal sektörün gücüne de değinen Canikli, Türk bankalarının stres testlerini gerçek olaylarla yaptığını ve bu testlerden başarıyla geçtiğini anlattı.
Bunun bir övünç kaynağı olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Canikli, "Türkiye finansal sistemi ve bankaları özellikle, yaşanan inanılmaz çalkantılara ve finansal sektörü çok derinden etkileme kapasitesi olan gelişmelere rağmen zerre kadar etkilenmemiştir, göstergelerinde en ufak bir bozulma yaşanmamıştır." ifadelerini kullandı.
"Güçlü bir büyüme trendimiz var"
Canikli, Türkiye'nin güçlü büyüme trendine sahip olduğunu belirtti.
Döviz piyasalarındaki son gelişmelere bağlı olarak TL'nin kullanım alanının genişletilmesine yönelik yoğun bir çaba olduğuna dikkati çeken Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle Sayın Başbakanımızın bu konudaki talimatları neticesinde burada ciddi adımlar atıldı, ciddi mesafe katedildi. Bu da son derece ekonomik ve mantıklı bir öneridir ve bir politikadır. Yani, Türkiye'de elbette TL kullanılacak ya da şöyle söyleyelim: TL'nin diğer yabancı paralar karşısındaki dalgalanmalarının oranını, boyutunu azaltmak amacıyla TL'nin kullanımını ne kadar yaygınlaştırabilirsek bu dalgalanmanın boyutu o kadar düşük olur yani bu açıdan gerçekten son derece güçlü bir ekonomik hedeftir ve argümandır. Bununla ilgili olarak da son günlerde alınan tedbirlerle önemli adımlar atıldı.
İşte, başta, bundan sonra yapılacak tüm kamu ihaleleri, zorunlu haller dışında TL cinsinden yapılacaktır, hatta şu an ilana çıkmış olanlarda, döviz cinsinden ilana çıkmış olanların zarfı açılmadığı takdirde henüz gerçekleşmemiş, tahakkuk etmemiş, tamamlanmamış olan ihale süreçleri iptal edilmekte ve onların TL cinsinden ihaleye çıkması sağlanmaktadır. Birçok kurum bununla ilgili gereken tedbirleri aldı."
"Şirketlerin toplam aktif büyüklüğü 34,1 milyar lira civarında"
Canikli, "FETÖ'nün finansman kaynaklarının kurutulması çerçevesinde bugüne kadar TMSF bünyesine 46 grup olarak toplam 692 şirket devredildi. Bu şirketlerde toplam 37 bin 858 kişi çalışıyor." dedi.
Canikli, şunları söyledi:
"Bu şirketler ceza soruşturması, yargılaması sonuna kadar TMSF tarafından rasyonel ilkeler çerçevesinde yönetilecek, zarar edip içi boşalanlar hariç, onun dışındakiler mahkeme sonucuna kadar yönetilecek. Bu şirketlerin toplam aktif büyüklüğü 34,1 milyar lira civarında, ciroları 14,2 milyar ve öz kaynakları toplamı da 16 milyar liradır. Bunlar son derece önemli kuruluşlardır ve bu önemlerine binaen o anlamda çok dikkatli bir şekilde TMSF tarafından yönetilmektedirler.
Eğer TMSF'ye devredilmemiş olsaydı, genel kurallar çerçevesinde bunların kayyum sıfatıyla yönetilmeleri sistemi müdahale edilmeden devam ettirilmiş olsaydı, bunların önemli bir bölümünün mali yapısında çok ciddi bozulmalar meydana gelebilecekti."
"Dalgalanmalardan hiçbir firma olumsuz etkilenmeyecektir"
Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan ekonomik tedbirler hakkında da bilgi veren Canikli, 250 milyar lira tutarında kredi kapasitesi oluşturulduğunu söyledi.
"Bunun toplam 3 yıl içerisinde kamuya maksimum maliyeti yani bütün risklerin gerçekleşmesi halinde maksimum maliyeti 17,5 milyar liradır." diyen Canikli, şu bilgileri paylaştı:
"Bununla ilgili gerekli kaynak tahsisleri de yapılmıştır. 250 milyar lira, özellikle bu dalgalanmalar nedeniyle ya da nakit dengesinde bozulmalar nedeniyle finansman ihtiyacı içerisinde olacak firmalara bu kaynaklar Hazine garantisi, Kredi Garanti Fonu'nun garantisi altında aktarılacaktır, kullandırılacaktır, kullanacaklardır. Dolayısıyla bu, son derece önemlidir. Bir başka ifadeyle, bu dalgalanmalardan hiçbir firma olumsuz yönde etkilenmeyecektir."
Canikli, 2017'de özel sektörün 500 bin kişilik yeni iş kapasitesi oluşturması için gerekli bütün teşvik mekanizmalarının devreye sokulacağını anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ayrıca, 100 bin kişilik yeni toplum yararına çalışma kapasitesi oluşturulmuştur. Bunun anlamı şudur: 2017 yılında, diğerleri hariç, bu iki mekanizmayla en az 600 bin kişilik ilave istihdam kapasitesi, 500 bini özel sektör olmak üzere 100 bini de kamu tarafından sağlanmak üzere en az 600 bin tane yeni istihdam kapasitesi oluşturulmuştur. Bu gelişmelerden, reel sektörün, imalattaki firmaların, üretim yapan firmaların hiçbir tanesinin olumsuz yönde etkilenmemelerini sağlamak amacıyla bu imkan getirilmiştir ve bu nedenle hiçbir firma iflas etmeyecektir."