BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

TMSF örnek olmak istiyor

Batık bankalarla anılan TMSF sadece enkaz kaldırmak istemiyor. Kamuoyunda oluşan bu imajı silmek isteyen TMSF Başkanı Ahmet Ertürk nasıl örnek olacaklarını açıkladı?

Abone ol

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, ''Kamu yönetişiminin genel anlayışı bizim sorumluluk anlayışımıza çok uygun değil. Ankara'nın genel atmosferi maalesef bu konuda fazla umut verici de değil'' dedi. Anadolu Aslanları İşadamları Derneği'nin (ASKON) düzenlediği ''Ekonomik Yapılanmamızda TMSF'nin Rolü'' konulu toplantıda konuşan Ertürk, kürsüye ''çok medyatik bir kişi'' diye tanıtılarak çağrılmasıyla ilgili, ''Evet çok medyatik olduk. Aslında medyatik olmak o kadar da kötü bir şey değilmiş. Artık sokaktaki simitçi bile, bankaların verdiği zarar olan 46 milyar dolarlık rakamı telaffuz ediyor'' diye konuştu. Bankaların ülke ekonomisine verdiği zarar yıllarının Türkiye tarihinin en önemli servet transferi yapılan yılları olduğunu dile getiren Ertürk, ''Servet transferi, siyasi güç yapılanmasının yeniden oluşumu olarak ortaya çıkıyor. Bununla aynı zamanda güç dağılımı yapıyorsunuz. Zaten servet transferi, normal olmayan güç dağılımını destekleyen mekanizmadır'' şeklinde konuştu. Ertürk, bankacılık sektöründe yaşanan krize değinirken, Türkiye'de piyasa ve ticari hayattaki itibarına bakılmadan, iş ahlakı vasıflarına haiz olmayan bazı kişilere banka lisansı verildiğini ifade ederek, ''Bu tarih, herhangi bir bankaya gittiğinde kredi kartı bile alamayacak kadar itibarı olmayan insanlara banka lisansı verilmesiyle başladı'' dedi. Mevduat garantisine de işaret eden Ertürk, Türkiye ve benzeri ülkelerde bu garantinin düşük de olsa bir zorunluluk olduğunu kaydederek, ''50 bin YTL olan mevduat garantisi en fazla düşürülebilir. Ama bunun tamamen kaldırılacağı bir dönemin çok uzak olduğu kanaatindeyim. Elbette bu ortadan kaldırıldığında bizim de mesaimiz biter, görev alanımız sona erer'' diye konuştu. -''SADECE ENKAZ KALDIRMIYORUZ, ÖRNEK OLMAK İSTİYORUZ''- TMSF'nin yetkilerini anlatan Ertürk, mal kaçıranların üstüne büyük bir güçle gitmelerine imkan veren yasal düzenlemeler yapıldığını, ancak Türkiye'de yasaların her zaman sorunları çözmeye yeterli olmadığını söyledi. Ertürk, yasaları kararlılıkla uygulayacak kamu otoritesinin şart olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Bize de elimize verilen yasal yetkileri kararlılıkla sergilemek, bunları hiçbir kayırma, ayrıma gitmeden, hiçbir tavize başvurmadan bu yasal yetkileri kararlılıkla uygulama yönünde ahlaki bir sorumluluk verildi. Bizler böyle bir kamu yöneticisi sorumluluğu sergiledik. Türkiye'de tabii ciddi bir hastalık var. Kamu yöneticisi her zaman şunu düşünmüştür. (Acaba yarın bir şeyler değişir, bana hesap sorarlar mı? Acaba yarın birileri bize bir şey sorar mı?) Kamu yöneticisi durumu idare etme refleksi sergiler. Biz böyle bir refleksten hep uzak. durduk. Çünkü Türkiye'de bizim bulunduğumuz saha, hatta Türkiye'deki kamu yönetimi bugün artık durumu idare etmeye tahammül etmeme noktasına gelmiştir. Biz böyle diyoruz ama tabii bu bizim cephemizden böyle görünüyor. Kamu yönetişiminin genel anlayışı ise bizim bu bilincimize, bu sorumluluk anlayışımıza çok uygun değil. Ankara'nın genel atmosferi maalesef bu konuda fazla umut verici de değil. Ankara derken, bir kamu yönetim merkezi sembolü olarak Ankara'yı kastediyorum.'' Ahmet Ertürk, TMSF olarak bu anlamda bir örnek sergileme çabasında olduklarına dikkati çekerek, ''Biz sadece bir enkaz kaldırma, bir işlem yapma değil, aynı zamanda kamu yönetimi kendisini nasıl eski hastalıklardan arındırır, nasıl daha kararlılıkla toplumsal hastalıkları kendisine yüklenmiş olan sorumluluk çerçevesinde çözmeye çalışır, bunu sergileme kararlılığındayız. Bu anlamda bir örnek teşkil etmek bize kıvanç verir. Kamu yöneticilerinin bir kararlılık kuşanmalarına yardımcı olmaktan sevinç duyarız'' dedi. -MERKEZ GRUBU VE CİNER İLE YAPILAN PROTOKOL- TMSF Başkanı Ertürk, Merkez Grubu ve Turgay Ciner ile yapılan protokole ilişkin bir soru üzerine ise Medya Grubu'nun Etibank'tan kalan borçları için yapılan ve yıllık en az 10 milyon dolarlık ödeme planı içeren kira protokolünün yürürlüğe girmediğini hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Biz geldiğimizde bunu gördük ve protokolün bu şekliyle muhafaza edilemeyeceğini, bunun bir satışa dönüştürülmesini istedik. Sonuçta Merkez Grubu ve Ciner ile anlaşarak protokol imzaladık. Protokolü, önemli bir medya grubunun kira öder gibi belirsiz hukuki bir rejimden topluma, kamuya daha faydalı satış gibi avantajlı bir biçimde borçlarını ödemesine olanak tanıyacak şekle dönüştürdük.'' -''İSTANBULSPOR A.Ş'Yİ SATMAMIZ SÖZ KONUSU OLAMAZ''- Ahmet Ertürk, İstanbulspor'a ilişkin bir soru üzerine de, bu konuda herhangi bir zararlarının söz konusu olmadığını söyledi. Cari masraflar dışında sadece vergi ödemesi yaptıklarını hatırlatan Ertürk, ''Fon, herhangi bir maliyete katlanma zorunda kalmamıştır. Ama bir meşguliyettir. Bizi, futbol gibi normalde ilgi alanımız olmayan bir yere bulaşma zorluğuna itmiştir'' diye konuştu. Ertürk, geçtiğimiz günlerde takımın satışıyla ilgili Futbol Federasyonu'nu eleştirdiğini hatırlatarak, ''Bunun üzerine Federasyon bir bildiri yayınlayarak (TMSF Başkanı kendi alanı dışında şeyler söylüyor) denildi. Halbuki İstanbulspor nedeniyle futbolun tam içindeyiz, göbeğindeyiz. Futbol ve Federasyon hakkında konuşmam çok doğal'' dedi. İstanbulspor'u takım olarak satmak istediklerini, ancak Federasyon'un buna izin vermeyerek İstanbulspor A.Ş'yi satmaları gerektiği düşüncesinde olduğunu anlatan Ertürk, büyük borçları bulunan böyle bir şirketi satmalarının söz konusu olamayacağını, kimsenin bu borçları üstlenmeyeceğini söyledi. Ahmet Ertürk, takımı şirketin bir varlığı olarak icra kanalıyla satmak istediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Futbol Federasyonu sadece yeni alan kişiye lisans verecekti. Bize (siz bu konuda bize gelebilecek sorumluluğu üstlenin, verelim) dediler. Neden senin sorumluluğunu ben üstleneyim? Böyle bir anlayışla iş yapmak neticede iş yapmamak anlamına geliyor. Federasyon'un mantığı idare etme mantığı. Oysa kamu lehine sorun çözme iradesi sergilenseydi, bugün bir futbol takımı idare etmek durumunda kalmamış olurduk. Takım, bugün maalesef ikinci lige düştü. Ben (bunun sorumluluğunun bir bölümünü Federasyon'a yükleriz) demiştim. O sözü burada tekrar ediyorum.''