TMSF döneminde bir kütüphane memuru işine son vermesin diye istifayı basan genel yayın yönetmeninden özel açıklamalar...
Abone olZeynep KURTBAY / İNTERNETHABER
İskender Baydar Sabah ekolünden geliyor. Fotomaç’ı yönetti bir dönem. İlk iddia rehberini veren gazeteci oldu ve Fotomaç’ın tirajını hoplattı… Sabah’ta yayın yönetmen yardımcılığına kadar yükseldi. TMSF döneminde Takvim gazetesinin ‘Nişantaşı tarikatı’ diyerek işine son verdiği yayın yönetmeniydi. ‘’Kütüphane memuru beni işten atamaz’’ dedi, istifayı bastı. 1 yıldan fazla işsiz kaldı. Şimdi Hürriyet’in efsanevi haftasonu eklerinin çiçeği burnunda patronu. İskender Baydar’la Hürriyet eklerde neler değişeceğini; Ayşe Arman gazeteciliğini, rakiplerini ve yol haritasını konuştuk. ‘’Ayşe Arman’sız bir Hürriyet Pazar olur mu’’ diye sorduk; bakın ne yanıt verdi…
Hangisini yapmak daha keyifli ana gazete mi; spor gazetesi mi, hafta sonu ilaveleri mi?
Şimdi ilave işi çok yeni tabii. Çok keyifli. Gazete yaparken sabah geliyordum; ertesi sabah eskimiş oluyor. Burada daha uzun vadeli düşünebiliyorum. Hatta 2-3 hafta sonrasını düşünmeye başladık artık. Kapak konularında özellikle. Eski haftalık dergi tadında işler yapalım istiyoruz. Geldiğimden beri ekip Türkiye’nin 20 ayrı yerinde işe gitti.
Peki hiç bu işler aklında yokken ilaveleri nasıl buluyordun?
İnan bir işi yaparken başka bir iş nasıl olmalı diye düşünmedim. İlaveleri alır okurdum. Niye bunu yapmışlar yapmamışlar diye düşünmedim. Masaya oturup o haberin nasıl kotarıldığını bilmeden yorum yapmanın anlamı yok. Haberi yapan arkadaşlar nasıl olsa düşünmüşlerdir; Ayşe Arman röportajını okuyup ya şu soruyu neden sormamış diye düşündüğüm oluyor ama bunun üzerine tez konusu geliştimeye gerek yok. Ben yaparken nelere dikkate ediyorum. Masada tartışarak yapıyoruz. Bizim okumaktan keyif almayacağımız şeyleri koymuyoruz. Burada pek çok farklı insan var. Entelektüel birikimi yüksek olan da var; daha halktan gelen de var; sadece Nişantaşı jenerayonu yok burada. Spora meraklı olan da var; dolayısıyla tüm renkler var. Üzerinde Hürriyet olan her şey iyi olmak zorunda. Ben reklamcılara hep şunu söylerdim; üzerindeki Takvim logosunu çıkartın Hürriyet koyun bakın nasıl satıyorsunuz diyordum reklamcılara. Dolayısıyla şimdi onu anlatma derdim yok.
BİR ÇİZMEYİ KOYUP MANŞET YAPMIYORUZ ARTIK
Cumartesinin formatı değişiyor mu sanki… Kadın moda ön plandayken şimdi kapakta farklılık var gibi?
Modada çok yetkin bir isimle çalışıyorum bir kere; Sibel Arna, acayip çalışkan. Geldiğimizden beri genç tasarımcıları bir araya getirdik; Uğurkan Erez’in 25. yılıydı; onu mankenleriyle fotoğrafladık mesela. Bir çizmeyi koyup artık manşet yapmıyoruz. Gene modayı manşet yapıyoruz. Ama prodüksiyon yapıyoruz; emek sarfediyoruz. Bakıyorum internetten bir çanta fotoğrafını koyuyorlar. Burası kadın dergisi değil; burası gazete.
TÜRKİYE’DE BU İŞİ EN İYİ YAPACAK İSİM
Yani cumartesi kadın gazetesi olmayacak öyle mi?
Kadın moda eğlence ağırlıklı olmaya devam edecek yine. Ama bir çantayı 6 sütuna manşet yapmak var; örneğin genç tasarımcıları bir araya getirip manşet yapmak var. Biz ikincisini tercih ediyoruz. Türkiye’de bu işi en iyi yapacak isim Sibel Arna. Gayet de iyi yapıyoruz.
Peki ilancılarla aran nasıl? İlancılar diretmez mi şu konseptte olsun diye?
Tabii ki bana ilansız ek yap deseler ben keyifle yaparım. Ama iki hafta sonra ben de ekibim de işsiz kalırız. Firmalar da son zamanlarda bilinçlendi. Eskisi gibi değil. Örneğin çevre sayfasına sponsor oluyor firmalar; çevre politikalarını destekliyor. Şu ilanı verdim bu haberi isterim görgüsüzlüğü yok artık eskisi kadar firmaların.
İŞTE HÜRRİYET HAFTA SONU İLAVELERİNİN DEV KADROSU: İskender Baydar ve ekibi pazartesi toplantısında... Şermin Terzi; Sibel Arna, Yeşim Çobankent, Cansu Çamlıbel, Cahit Akyol, Ezgi Başaran. Banu Güven, Şehriban Oğhan, Ali Dağlar, Savaş Özbey, Ersin Kalkan, Mesude Erşan, Deniz İnceoğlu, Esra Erdoğan ve Serhan Yediğ... Sebati Karakurt kamera arkasında. Gülden Aydın, Nuran Çakmakçı ve Nilgün Özpeynirci fotoğrafta yok.
Sen geldiğinde her biri kendi alanında yıldızı parlayan isimler vardı ekipte. Ekipte yeni isimler olacak mı? Sen yeni yıldızlar yaratacak mısın?
Artık o topyekün hareket çok eskilerde kaldı. Biraz şu tarikat gazeteciliğinde o ekipçilik kaldı. Ben Sabah sporun başına geldim; ekibimle gitmedim. Takvim’e gittim; ekibimle gitmedim. Dolayısıyla burada iyi bir kadro var; bu ekiple daha iyisini nasıl yaparız ona çalışacağız. Ufak ufak değişikliklere yeni transferlere her zaman ihtiyaç vardır.
Ekiple doku tuttu mu peki?
Tutmaması mümkün değil. Aynı kuşaktanız hemen hemen hepsiyle. Ben görevi Emre’den (İskeçeli) devraldım. Emre benim 15 yıllık arkadaşım.
Bir de şöyle anılır nedense hep; Hürriyet ilaveler eşittir Ayşe Arman. Bu devam edecek mi? Ayşe Armansız bir gazete hiç olmayacak mı?
Ayşe Arman her hafta çok konuşulan röportajlar yapmaya devam edecek. Gaatasaray’da Hagi ön plandaydı; ama UEFA kupasını ekip aldı. Bazı isimler çok formsuz olabilir. Ayşe Arman da her hafta çok iyi iş çıkartıyor diyemeyiz. Mühim olan totalde iyi işler çıkarabilmek. Bunda herkesin payı var; benim de payım var; editörlerin de payı var; muhabirlerin de payı var.
Ertuğrul Özkök’ün gidişi; Berberoğlu’nun gelişiyle ilgisi olacak bir yaklaşım var mı ekte?
Beni zorlayacak bir gazete yap dedi Enis abi. Ertuğrul Bey’in bu gazetenin buraya gelmesinde çok önemli payı var. Ertuğrul Bey bir yere gitmiş değil. O hala bu gazetenin bir yazarı.
AYŞE ARMAN TEK BAŞINA BİR VAKIF GİBİ
[PAGE]
Sitcom gazeteciliği; Ayşe Arman gazeteciliği diye literatüre girdi. Sen nasıl değerlendiriyorsun bu tür gazeteciliği?
Ben asık suratlıyımdır; çok sit-com yapmam. Biz haber yapıyoruz. Bennu Gerede enteresan bir magazin figürü. Ve Goa’ya balayına gitti. Ayşe Arman onu bulup haberini yapıyorsa bu haberdir. Ayşe Arman şu anda pek çok vakıftan dernekten daha çok sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Vakıf gibi çalışıyor şu anda kız. Gözleri görmeyen bir dağcı şu anda Ayşe Arman’ın sponsorluğuyla dağa tırmanıyor. Sürekli konuşuyor; sürekli haber öneriyor. Bazen ben yılıyorum. Sabahın köründe arıyor; röportaj öneriyor.
Peki ya asıl ekip?
Bir kere Banu Tuna. Çok iyi bir gazeteci. Cumartesinin sorumluluğu onda; Hayat Bilgisini yazıyor. Pazarın editörü Savaş Özbey; hem eğlence hayatının nabzını tutuyor; Hiperaktif köşesi onda. Mutfakta olması gereken çok iyi bir editör. Seyahatin editörü; Serhan Yediğ. Yanılmıyorsam 28 yıllık deneyimli bir gazeteci. İçeride isimleri pek gözükmeyen üzerinde yükü ağır olan gazetecilerden. Keyif ilavesi rakipsiz. İhsanla Deniz beraber yapıyorlar. Muhabirlerin hepsi kendi alanında marka. Herkes Ayşe Arman röportajına bakıyor. Ama o röportajı çıkarın o ilave yeniden okuyor. Ayşe Arman da o renklerden biri.
GARSONLAR TANINIR ŞEF AŞÇILAR TRANSFER OLUR
İskender Baydar röportaj yapacak mı; yazı yazacak mı?
Ben hiç röportaj yapmadım. Spor müdürü olduğumda 3 başkanla da bir araya geldim. Nezaket ziyaretiydi. Ondan sonra tüm irtibatı muhabirler yürüttü. Galatasaray başkanı bana konuşsa muhabirler iş yapamaz hale gelir. Benim tarzım bu. Ben en iyi röportajı yapayım demem; ekibe yatırım yaparım. Mutfakta işimi iyi yapmaya gayret ederim. Bir lokantaya gittiğinizde hep garsonlar tanınır; ama hep şef aşçılar transfer olur.
Kendine burada ne kadar zaman biçiyorsun? Çantamı alır giderim dediğin oluyor mu?
Ya Zeynep ben hiçbir yerden kovulmadım; her yerden istifa ettim. Medyadaki dalgalanmaya çok yakalandım. Fotomaç’ın başında mesela 3 ay kaldım. Sabah Spor’dan Sabah’ın genel yayın yönetmen yardımcılığına geçtim.
İKİSİYLE DE TARZIMIN ÖRTÜŞTÜĞÜNÜ SÖYLEYEMEM
O dönemden söz eder misin biraz? Ergun Babahan’ın yayın yönetmeni yardımcısıydın. Fatih Altaylı ile de çalıştın. O döneme yakından tanıklık eden bir gazeteci olarak son kavgalara ne diyorsun?
Allah yollarını açık etsin. Ben tarz olarak ikisiyle de örtüştüğümü söyleyemem. Kim kovuldu kim istifa etti esasında herkes neyin ne olduğunu biliyor. Ben 20 yıldır buradayım. Hiçbir şekilde eski patronum ya da çalıştığım eski yer hakkında konuşmadım. Arkasından konuşulmayı hak eden çok insan var bu piyasada ama ben konuşmadım; konuşmam da. Bir yerde birilerine küfredip sonra öbür tarafa gidip küfreden pek çok insan var aramızda onlar mesleği kirletmeye devam etsin biz onlara alet olmayalım.
Sabah’tan neden istifa ettin?
Atv’de yeni oluşum vardı; Yılmaz Özdil’e genel müdürlük teklif edilmişti. O zaman yazıişlerinde çok keyifli değildim. Mutlu olmayacağımı gördüm. Aramızda bir tatsızlık yaşanmadı. Belki kalsaydım yaşardık. Haftanın 6 günü bu kadar çok vaktini bir arada geçirdiğin insan önemli. Altaylı gelince de ben gittim; istifamı vereyim dedim. Yok beraber çalışalım dedi. Ama çalışamadık. Atv’ye geçerken de el sıkıştık ayrıldık. Sonra Takvim var. Takvim 1 yıl sürdü; 3 ay TMSF ile çalıştık. Gazetenin zararda olduğu gerekçe gösterilerek ekibi işten attılar.
KÜTÜPHANE MEMURU İŞTEN ATMASIN DİYE İSTİFAYI BASTIM
Sen ne yaptın o zaman?
TMSF’de kütüphane sorumlusu olarak çalışan bir memur beni ve gazeteci arkadaşlarımı işten atmak istedi; düşünebiliyor musunuz? Ben de bastım istifayı; beni bir TMSF memurunun işten atmasına göz yumamazdım.
Tepelere çıkmışken birden işsiz kaldın. İşsiz dönem nasıl geçti?
Bir uluslar arası fonda danışmanlık yaptım. Reha Muhtar’la Çok Farklı’yı yaptık CNN Türk’te. Mümkün olduğunca gezdim; çalışırken yapamadığım şeyleri yaptım.
Senin hikayene gelelim. Nasıl bir aileden geliyorsun?
Benim babam 20 yaşındayken Türkiye’ye gelmiş. Türkçe bilmiyordu. 1956’da Yugoslavya’dan buraya geliyorlar. Babam esnaf annem ev kadını. TMSF bizi derdest etmeye çalışırken Nişantaşı tarikatı muamelesi yaptı sağolsun da beyaz Türk falan değiliz yani. Türkiye’ye 50 küsur yıl önce göç etmiş Arnavut bir aileden geliyorum. Baba tarafım Türkçe konuşmayı bilmeyen bir aile. Hiçbir ayrımcılığa maruz kalmamış. Bu konuda çok hassasım. Ben hiç kimseye ayrımcılık yapmam. İnsana insan değeri veririm. İyi insan var kötü insan var; onun dışında bir ayrım yok benim için.
Yani bu açılım politikalarını gereksiz buluyorsun.
Suni buluyorum. 30 yıl önce hayatımızda olmayan sorunlar bize sorun olarak dayatılıyor. Bir örnek vereyim kayınpederim ameliyat oldu Kayınpeder Karadenizli; sağolsun haber verdik. Kan verenlerin biri Batı Trakya göçmeni; biri Kürt kökenli; biri Orta Anadolulu. İşte Türkiye mozaiği. Hep ayırıyorlar bizi. Kürt Türk diye; Sünni Alevi diye… Biz nedense Türkiye olarak bu oyunlara 25-30 yıllık dönemlerde düşüyoruz.
Peki medyadaki kamplaşmalara ne diyorsun? TMSF döneminde bu etiketleri yiyen bir gazetecisin.
Biz TMSF el koydu diye yayın politikasını değiştirecek insanlar değiliz. Takvim’in bir çizgisi var. Le Monde iktidarlar değişti de değişiyor mu? Her gazetenin bir çizgisi var. Bizim de TMSF’ye memura yağ çekecek halimiz yok. Halk gazetesi yapacağız dediler; 270’den 110 bine düştüler.
Şimdiki Takvim nasıl sence?
2 yılda Takvim’i o kadar yerin dibine batırdılar ki yeniden ayağa kaldırmak zor. Sabah’ta beraber çalıştığımız arkadaşımızdı şimdi Takvim’i yöneten; ölü toprağını kaldırdı bence.
Hürriyet’e internet projeleriyle başladın. İnternet medyasıyla ilgili değerlendirmelerin neler?
Televizyonu herkes seyredemiyor. İnternet medyası çok etkili. Diyelim Hürriyet’in tepesine ‘’Avustralya’dan Mehmet Yıldız kuzenini ara’’ diye yazalım. 10 dakika sonra aramazsa ben ne olayım. Hızlı haber için internete giriyorlar ama sadece internetle kalmıyorlar. Dolayısıyla internetin gazeteleri öldüreceği savına çok katılmıyorum. Ama şu olur; buradaki deneyimli muhabir ağı internete gidip bir site kurarsa ve oraya sürekli nitelikli iş yaparsa o zaman olur.
Peki Hürriyet hafta sonu eklerini neden internette göremiyoruz?
Hürriyet ekleri internette yapma fikrimiz var. Bizim manşetlerimiz Hürriyetim.com.tr’nin manşetlerine alınıyor.
Gazete sitelerini erotik fotoğraflar var diye eleştirenler oluyor. Bir gazetenin sitesinde olmalı mı?
Bir çarşıda son dükkanı açana hep eleştiriyle yaklaşılır. İnternet de mahallenin yeni çocuğu. O yüzden hep eleştiriliyor.
Sayım’ın (Medyatava) röportajında güzel bir şey söylemişsin. 'İyi bir yöneticinin 4 a kuralı (adil; adam gibi adam; akıllı; ahlaklı) olmalı' demişsin. Kimler mesela?
Mustafa Kemal Atatürk.
Yani olabilir mi diye soralım öyleyse?
Olur inşallah bir gün. (gülüyor)
Senin hırsların var mıdır?
Benim mutlu olmak hırsım var.
Gazetecilik yaparken mutlu olunuyor mu peki?
Her şeyin başına gazeteciliği koyarsak bittiğinde boşlukta kalırsın. Yatığım iş çok önemli evet ama eşim de çok önemli çocuklarım çok önemli.
KÖŞE YAZARLARI EMEKLİ OLUP BAHÇE İŞİ İLE UĞRAŞSIN
En severek okuduğun köşe yazarları kimler?
Yılmaz Özdil’i okurum. Ahmet Hakan’ı keyifle okuyorum. Cengiz Semercioğlu’na mutlaka bakarım. Ben çok fazla köşe yazarı olduğunu düşünüyorum. İnsanların iş dışında da bir hayatları olmasını düşünüyorum ben. Gitsinler Bodrum’da yazlıklarında huzur içinde torunlarıyla çocuklarıyla emekliliklerini geçirsinler. Koç Holding’e bakıyorsun CEO’lar emekliye ayrılıyor. Türkiye gibi nüfusu hızla artan bir ülkede bu dönüşümün daha hızlı olması gerektiğini düşünüyorum.
Peki bu kadar hayatı yaşamaktan yana bir yöneticisin madem çalışma koşullarınız nasıl diye soralım?
Biz o konuda çok rahatız. Pazartesi toplantılarımızı yapıyoruz. Herkes kafasındakini söylüyor. Zaten ağırlıklı muhabir kadrosu var. Herkes dağılıyor. Yazıişlerinde olsa ben editörümü görmek isterim kardeşim. Burada çoğu muhabir; 2 3 iş oluyor. Gelip yazıyor; yazısını gönderiyor. Lisede okurken Club Med’de Fransız tatil köyünde çalışmıştım. Haftada 3.5 gün çalışıyorum böylece kendime zaman ayırıyorum demişti; çok özenmiştim. Keşke öyle olsa.
Yazarınız Ahmet Arsan’la konuştun demek! Sesi nasıldı, kimin sesine benziyordu?
Telefonla konuşuyorum. Genelde gürültülü ortamlarda konuşuyoruz, algılayamıyorum (Gülüyor). Daha hiç yüzyüze gelmedik.
Diğer hafta sonu ekleri arasında en sıkı rakip kim size?
Yok.
EN BEĞENDİĞİM EK MİLLİYET CADDE
[PAGE]
En beğendiğin ek?
En beğendiğim ek Cadde. Diğer ilaveler arasında bir karşılaştırma yapmayacapım. Cadde farklı çünkü. İlk günden farklılaştı; keyifle bakıyorum. Cadde’ye bu kıyağımı unutmasınlar.
Çınar Oskay’a diyorsun?
Hiç tanışmadım; arkadaş torpili değil yani.
Ekibini tanıdın mı peki hadi test yapalım. En yaratıcı kim?
3 hafta oldu; insanları tanımak için yeterli süre değil. Değerlendirme yanlış olur. Ben söylediğin yutan bir insan değilim çünkü. Mesela söz verdim mi tutmam lazım.
Peki zam sözü veriyor musun?
Söz vermiyorum ama aynı işi yapanların aynı parayı almasına çok dikkat ederim. Fotomaç’ta, Sabah’ta
adaletsizlikleri giderdiğimi düşünüyorum. İyi yapanın; işi yapanın kayrılması gerektiğini düşünüyorum.
Burada maaşla ilgili sıkıntılar var mı? Dile getirdiler mi?
Yok çok nazikler; aktarmadılar. Ama ben onu görecek deneyime sahibim.
NİSAN BİTMEDEN TASARIMI, LOGOSU DEĞİŞECEK
İlavelerde önümüzdeki dönemde ne sürprizler bekliyor bizi?
Nisan bitmeden tasarımı yenilenecek.
SEN DE AYŞE ARMAN BULMA KARDEŞİM ERKEK RÖPORTAJCI BUL
Neden ilk değiştirilen tasarımdır? Logo da mı değişiyor?
Logoyu da değiştirmeyi düşünüyorum evet. Hürriyet Pazar ekleri sektörde ilk. Hep taklit edildiği için sektörde rakibi olmadı. Herkes Ayşe Arman bulmaya kalktı. Sen de Arman bulma; erkek röportajcı bul. Ama herkes yaşlandığı gibi ekler de yaşlanıyor. Bahar temizliği gibi düşün. Fresh bir havanın gelmesi gibi.
Peki son bir soru. İlaveleri genelde kadınlar yönetiyor. Neden ilave yöneticileri hep kadınlar olur? Kadın gazetecileri en fazla ilave yönetmeye kadar yükseltebilen erkek egemen zihniyetten mi? Yoksa erkekler bir ilave estetiğine ve zarafetine uygun olmadığı için mi?
Kadın erkek olarak ayırmaktansa iyi gazeteci kötü gazeteci diye ayırmak lazım diye düşünüyorum. Genelde gazeteleri erkekler yapıyor; erkekler okuyor. Burada kararları da biz beraber alıyoruz. Burası bir erkek dergisi değil; kadın dergisi de değil. Kadın elinin uzanmaması mümkün değil.