Klüp hakkında, bayilik dağıtımından, inşaat ve ihalelerde yolsuzluk yapıldığına dair bir sürü iddia var..
Abone olAksiyon Dergisi, darphane gibi çalışan kurum ile ilgili iddia ve söylentileri araştırdı.. İşte Aksiyon'un ortaya çıkardığı sonuç: At yarışı tutkunları mâlum; uyuşturucuya tutulmuş gibi bağlanmıştır o nal seslerine. Onların hayatını atlar yönlendirir, bütün servetlerini o nallı ayakların altına sererler. Hipodromlardan çıkarken zengin sınıfına atlamış olanlar da var mutlaka, ancak varını yoğunu bu uğurda kaybedenler o kadar çok ki. Gariban ganyan tutkunlarının hayatını karartarak kaçan paralar, sizce nereye gidiyor? At yarışlarından ve diğer kaynaklardan elde edilen trilyonlarca lira, kanun ve ilgili tüzüklerde belirtildiği gibi, devlet kontrolündeki ilgili kurumlarda kamu faydası için mi değerlendiriliyor, yoksa soygunu ve hortumu alışkanlık haline getirmiş birilerinin cebine mi giriyor? İşte bu noktada rivayetler, daha doğrusu resmi yazılar, raporlar farklı farklı şeyler söylüyor. Türkiye Jokey Kulübü, devasa boyutlarda paranın döndüğü at yarışları gibi bir faaliyeti uhdesinde tuttuğu için, hemen her dönemde haklı veya haksız yolsuzluk iddialarına hedef olmuş bir kuruluş. Fakat hiçbirisi galiba son olaydaki kadar garip bir çelişki içermemişti. TJK Denetçisi Mete Aysal’ın şikayet dilekçesi üzerine başlatılan soruşturma çerçevesinde Başbakanlık Teftiş Kurulu devreye girip soruşturma sonucunda bir rapor hazırlıyor. Teftiş Kurulu Başkan Vekili Mehmet Akın’ın imzasını taşıyan 12.11.2002 tarih ve 099/2157 sayılı rapor, TJK’deki yolsuzluk/usulsüzlük iddialarını araştırıyor ve bütün ithamların haksız, yalan olduğunu ortaya çıkarıp, kuruluşu aklıyor. Fakat çok değil, bu raporun üzerinden iki ay geçmeden, 7 Ocak 2003 tarihinde bu kez İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun talimatıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Dernekler Özel Denetleme Grubu tarafından hazırlanan raporsa, tam tersini söylüyor. Bu rapora göre milletvekilinden ‘devlet erkanına’ kadar birçok itibarlı isme ganyan bayiliği verildi, inşaat ihalelerinde dönmeyen dolap kalmadı. İki raporu karşılaştırdığımızda, en iyimser ihtimalle ortaya bir skandal çıkıyor. Raporların farklı içerikte olması bile TJK hakkında suç duyurularında bulunulmasını, dört koldan soruşturma ve inceleme başlatılmasını önleyemedi. TJK denetçisi Mete Aysal, kulüp içinde hazırladığı raporların ve orada bahsettiği yolsuzluk/usulsüzlük iddialarının dikkate alınmaması, ardından kendisinin kulüp üyeliğinden atılması üzerine mücadele başlatıp, Başbakanlık dahil çeşitli makamlara TJK hakkında şikayet başvurularında bulunuyor. Başbakanlık Teftiş Kurulu, İçişleri, Tarım, Bayındırlık bakanlıklarıyla Danıştay’ın soruşturma/incelemeleri sonunda TJK’de inşaat ihalelerinden, ganyan bayiliği dağıtımına kadar bir dizi konuda usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığı raporlarla saptanıyor. 25 yıllığına at yarışlarını kiraladı Türkiye Jokey Kulübü, at yarışları ve ilgili faaliyetleri gerçekleştirme yetkisini 1994’te Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan 25 yıllığına kiralamıştı. Bu çerçevede TJK at yarışları düzenliyor, hipodromları yönetiyor, atçılıkla ilgili hara, yem deposu, at hastanesi, ilgili lojman ve sair binalar ve çalışma alanları gibi bina ve tesislerin yapımına ilişkin ihaleler açabiliyor. Jokey Kulübü yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasının kararlaştırıldığı skandal süreç, 26 Ekim 2001 tarihinde Kulüp Denetçisi Mete Aysal’ın, TJK Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Girgin’le yaptığı bir telefon görüşmesiyle başlıyor. Telefon telleri, ikisi arasında giderek gerginleşen konuşmayla titreyedursun, bir denetçi ile yönetim kurulu başkanı arasında niçin sert tartışma olur sorusu akıllara takılıyor. Girgin, kendisine hakaret, küfür ve tehdit yönelttiği gerekçesiyle Aysal’ı Disiplin Kurulu’na sevkediyor. Sonuçta Aysal önce hak mahrumiyeti, ardından kulüp üyeliğinden ihraç cezası alıyor. Telefon kavgası, o zamana kadar TJK içinde kalan bazı iddiaları günyüzüne çıkartıyor. Zira Aysal, disiplin kuruluna gönderilmesi üzerine önce Başbakanlık, ardından İçişleri Bakanlığı nezdinde suç duyurusunda bulunuyor. Hangisi doğruyu yazdı? Aysal’ın birçok farklı makama yaptığı şikayeti üzerine, önce geçtiğimiz yılın Temmuz ayında Tarım Bakanlığı müfettişleri bir rapor hazırladı ve ihalelerde bazı fazla ödemeler ve yönetmeliğin esnetilmesi gibi durumlar haricinde dişe dokunur bir şey yazmadılar raporlarına. Fakat asıl ilginç olan, TJK hakkında birbirine çok yakın zamanlarda yazılan Başbakanlık Teftiş Kurulu ve İçişleri Bakanlığı raporlarındaki skandal boyutuna varan farklı değerlendirmeler. İki rapor da taban tabana zıt ifadelerle dolu. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun raporunda, inşaat ihalelerinden, ganyan bayiliklerinin denetimine kadar pekçok konu araştırılarak, “İddialarla ilgili mevcut bilgi ve belgelere başkanlığımızca yapılacak bir işlem olmadığı anlaşılmaktadır” deniliyor. İçişleri Bakanlığı denetçilerinin hazırladığı 2—03—33 sayılı raporda ise, TJK yöneticilerinin suiistimalleri bulunduğu belirtilerek, savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar veriliyor. Oysa iki rapor da, Aysal’ın aynı iddiaları içeren, nerdeyse birbirinin kopyası iki şikayeti üzerine tanzim edilmiş. Raporlara mesnet teşkil eden Aysal’ın iddiaları başlıca birkaç madde altında toplanan, ancak detaya inildiğinde büyük boyutlu ‘vaziyetler’ içeren iddialar. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü dernek denetçileri Birol Özcan, Osman Taş, Bilal Uçar ve Mehmet Altınöz tarafından yazılan raporda bu iddialar şu şekilde sıralanıyor: “Türkiye Jokey Kulübü Denetleme Kurulu üyesi Mete Aysal’a ait şikayet dilekçesinde belirtilen; inşaat ve alt yapı ihalelerinde usulsüzlüler ve fazla ödemelerin yapıldığı kulüp tarafından yapılan ganyan bayiliği dağıtımında keyfî hareket edildiği, kulübün 2001 yılı sonu itibariyle gelir—gider dengesinin (faiz gelirleri hariç) eksiye döndürüldüğü, kendisinin kulüp üyeliğinden ihraç edilmesinin iftiralara dayandırıldığı, kendisinin kulüp üyeliğinden ihraç edilmesiyle belge ve evrakların kopyalarının denetim kurulu üyelerine verilmemesi nedeniyle kulübün denetimden uzak tutulduğu...” Başbakanlığın raporu aklıyor Şimdi, aynı iddialar üzerine yazılan iki ayrı rapordan, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun ve İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Dernekler Özel Denetleme Kurulu’nun raporlarına karşılaştırmalı olarak göz atalım. Önce, TJK’de işlem yapılmasını gerektirecek hiçbir yolsuzluk, usulsüzlük, anormal durum olmadığını belirten Başbakanlık raporuna göz atalım. “TJK’nin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na, bakanlığın gönderdiği yüzlerce elemana iş ve sayısız ganyan bayiliği vermesi iddiası tamamen gerçek dışıdır” tespitiyle başlayan Mehmet Akın imzalı raporda, daha sonra soruşturma konusu olan; ruam hastalığı araştırma projesi için 3 trilyon lira gibi bir rakamın ayrıldığı, bunun da büyük bölümünün bakanlıktaki çeşitli kademelere makam arabası almak için kullanıldığı iddiasıyla ilgili olarak da şunlar ifade ediliyor: “Ruam hastalığı araştırma projesi için 3 trilyon TL, 50’si jeep olmak üzere 150 kadar araç tahsisi iddiası ile ilgili olarak ise ruam hastalığı araştırma projesinin hem ülkemizin, hem de TJK’nin lehine bir proje olup, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile TJK’nin mevzuatlarına uygun bir şekilde bu projenin hazırlanmış olduğu, proje için ayrılmış olan 2.179.867.500.000 TL’den 75 adet Megan binek, 3 adet Ford Mondeo, 1 adet Wolksvagen minibüs ve 50 adet çift kabinli Mazda pikap olmak üzere toplam 129 adet aracın mevzuatına uygun bir şekilde alındığı ve bu araçların tamamının, projenin amaçları doğrultusunda kullanılmakta olduğu anlaşılmıştır”. TJK’nin 129 arabasını Tarım Bakanlığı kullanıyor Bununla birlikte, ruam hastalığıyla mücadele çerçevesinde ayrılan ödenekten alınan araçların 129’unun Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca hâlâ kullanılmakta olduğu ortaya çıktı. Hatta, Bakan Sami Güçlü’nün makam araçlarından birinin, sözkonusu ödenekle alınan arabalardan olduğu söyleniyor. Mondeo’ları ise bakanlık üst düzey bürokratları kullanıyor. Eski Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp döneminde başlanan uygulama, bu dönemde de sürüyor. Siyah plaka takılarak kullanılan 06 KK 028 Mondeo marka araç da üst düzey bürokratlara tahsis edilen araçlardan biri. TJK’nin Yönetim Kurulu kararında da, ruam araştırmasında kullanılmak üzere Tarım Bakanlığı’na verilecek araçlar için ihaleye çıkılmasına karar verildiği belirtilerek, arabaların özellikleri şöyle belirtildi: “Motor hacminin en az 2446 CC olması, maksimum gücün en az 83 PS olması, motor tipinin dizel olması, vitesinin 5 ileri, bir geri olması, merkezi kilit, elektrikli ön ve arka cam, hidrolik direksiyon olması, oturma kapasitesinin 5 kişilik olması, elektrikli yan aynaların bulunması, klimalı olması, kasalı olanların kasasının üstünün açık olması.” Zararda mı, kârda mı? Yine iddia konusu olan ‘kıyak’ Amerika gezisinin, Bakanlık üst düzey yöneticileri ile TJK’nin kendi yöneticilerinin mevzuata uygun şekilde gerçekleştiği, ayrıca İstanbul Halkalı’daki Tarım ve Teknoloji Müzesi’nin kuruluşunda bazı yolsuzluklar olduğu iddiasının tamamen gerçek dışı olup, burasının bütün mevzuata uygun şekilde kurulduğu önemle vurgulandıktan sonra, raporda ilginç bir tartışmaya, TJK’nin zarar mı, kâr mı ettiği konusuna değiniliyor. Yüzbinlerce at yarışı meraklısının bulunduğu bir ülkede, bu yarışlardan elde edilen gelirin kasasına aktığı bir kurumun zarar etmesi elbette düşünülemez. Fakat, 2001 yılı gelir—gider tablosuna bakıldığında, TJK’nin gelirinin 162.9 trilyon, giderininse 233.6 trilyon lira olduğu görülüyor. Ancak yetkililer parayı faizde değerlendirip, geliri 303.8 trilyona çıkartmışlar. Bu noktada tartışma konusu şu: 1998 yılı sonu itibariyle faiz dışı gelirleriyle giderleri başabaş olan TJK’nin, 2001 yılı tablosunda faiz dışı gelir—gider tablosunda 70 küsur trilyon zararda olduğu görülüyor. Aysal, faizin gelirden sayılmayacağını ve kuruluşun zarara uğratıldığını iddia ediyor. Fakat Başbakanlık raporunda faiz gelirinin de bir gelir kalemi oluşturduğu, bu durumda TJK’nin 70.1 trilyon kârda olduğu belirtiliyor. “İhalelerde yolsuzluk yok” Rapor, Girgin’in Genel Kurul tutanaklarına da yansıdığı belirtilen, “2001 yılında 25 ihale yapıldığı, bunların yedisinde fazla ödeme olduğu, 50—100 milyar liranın hepsi yolsuzluk olsa ne olur” şeklinde sözler söylediği iddiasının da doğruyu yansıtmadığını açıklıyor. Raporda Girgin yönetimine yöneltilen ithamların doğruluğunu onaylayan tek bölüm, sözkonusu 7 adet ihalede fazla ödeme yapıldığı iddiasından sadece Karacabey Pansiyon Hara 2. Etap ‘A’ Grubu inşaatında fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini anlatan bölüm. Burada da suçun Girgin’de değil, ilgili alt görevlilerde olduğu, iş akitlerinin feshedildiği anlatılıyor. Karacabey Harası’ndaki ihaleyle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporunda, müteahhit Nedret Bayramoğlu’yla 525 milyar lira artı KDV karşılığında bir personel lojmanı, iki seyis lojmanı, iki müdür lojmanı, bir at hastanesi, iki aile lojmanı, bir yavaş çalışma pisti, bir kır kahvesi, iki yem deposu, iki karantina ahırı yapımı konusunda anlaşıldığı, fakat daha sonra projelerde öngörülmeyen ve sebebi açıklanmayan 155 milyar lira fazla ödeme yapıldığı ifade ediliyor. Raporda, diğer bütün yolsuzluk/fazla ödeme bulunduğu iddia edilen ihaleler için aynen şu ifadeleri kullanılıyor: “...diğer inşaatlarda şeklî birtakım noksanlık ve telafisi mümkün olan yanlışlıklar görülmekle birlikte, herhangi bir fazla ödemede bulunulduğuna dair somut bir belge ve bilgiye ulaşılamadığından, ilgililer hakkında ayrıca bir işlem yapılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır”. Ganyan bayiliği kıyağı... Raporlardaki skandal görüş ayrılıklarından biri de, büyük getirisi olan ve hatta artniyetlilerin elinde ‘ideal’ bir kara para aklama yeri haline dönüşebilen ganyan bayiliklerinin dağıtımının nasıl yapıldığıyla ilgili. Aysal’ın, “bayiliklerin dağıtımının milletvekilleri, devlet erkanı ve TJK asli üyelerinin talepleri doğrultusunda gerçekleştirildiği” yönündeki iddiasını araştıran Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişleri, ganyan bayilerinin tamamen mevzuata uygun dağıtıldığını, hiçbir usulsüzlüğün olmadığını tespit ediyor: “Ganyan bayiliklerinin dağıtımının, gerek TJK Ganyan Bayiliği Yönetmeliği’ne, gerekse diğer mevzuatlara aykırı yapıldığı iddiasının doğru olmayıp, tüm ganyan bayiliklerinin TJK’nin kendi mevzuatına uygun olarak dağıtılmış olduğu, bazı bayiliklerin, bazı bayilik müfettişllerinin olumsuz raporlarına aykırı dağıtıldığının ise doğru olduğu, fakat bu hususla ilgili sözkonusu müfettişlerin raporlarının yönetmeliğe aykırı olup, daha sonra bu yanlışlığın yönetmeliğe uygun olarak yönetim tarafından giderilmiş olduğu tespit edilmiştir.” Zaman zaman insaf sınırlarına çekildiği gözlenen Başbakanlık raporunun bir yerinde, Ganyan Bayiliği Yönetmeliği’nin TJK Yönetim Kurulu’na çok geniş ve suiistimale açık yetkiler verdiğini, yeni kanuni düzenlemelerle bu yetkilerin keyfi uygulamalara sebebiyet vermeyecek sınırlara çekilmesi gerektiği vurgulanıyor. Bir başka paragrafta ise ganyan bayilikleri dağıtılırken, iddiaların doğru olma ihtimali bulunsa da, icraatın yönetmeliğe uygun gerçekleştirildiği anlatılıyor: “18.09.2001 tarih ve 24/28, 16.01.2001 tarih ve 1/34 sayılı yönetim kurulu kararlarında olduğu gibi ‘milletvekili, devlet erkanı, asli üye ve at sahiplerinin talepleri’ gibi ifadelere yer verilmiş olduğu, fakat bazı ganyan bayiliklerinin siyasetçilerin, kulüp üyelerinin, yarış yazarlarının eşine, dostuna ve Yönetmeliğin 4. madde (c) şıkkında sayılan zimmet, ihtilas, dolandırıcılık, evrakta sahtecilik gibi yüz kızartıcı ve güven sarsıcı suçların dışındaki suçlardan sabıkası olanlara, bazı ganyan bayiliklerinin de kuraya sokulmadan veya kuraya sokularak verildiğinin doğru veya doğru olabileceği, fakat verilmiş olan bu bayiliklerin tümünün Ganyan Bayiliği Yönetmeliği’ne uygun olduğu anlaşılmıştır”. Teftiş kurulu Başkan Vekili Mehmet Akın’ın raporu, “...dolayısıyla iddialar ile ilgili olarak, mevcut bilgi ve belgelere göre, başkanlığımızca yapılacak bir işlem olmadığı anlaşılmaktadır” sözleriyle son buluyor. Noter çekilişi olsa bile... İçişleri’nin raporunda, TJK’nin gerçekleştirdiği altyapı ve inşaat ihalelerinin mühendislik teknik bilgisi ve yerinde inceleme gerektirdiğinden ve dosya üzerinde yapılan incelemelerle sağlıklı bir kanaate varılamayacağından, bu konuların rapor dışında tutulduğu belirtiliyor. Ancak, altyapı ve inşaat dışında kalan konular hakkında yazılanlar bile, Başbakanlık raporuyla karşılaştırıldığında adeta bir ibret vesikası gibi duruyor. 2001 yılında gerçekleştirilen ganyan bayiliği dağıtımının teferruatıyla anlatıldığı İçişleri raporunda, ilginç bulgular aktarılıyor. Buna göre, bayi olmak için 4219 kişi müracaat ediyor, inceleme sonunda bunların 3027’si elenip, kur’a çekimine 1192 adayın katılacağı açıklanıyor. Fakat elenenler itiraz ediyor ve TJK tarafından yeniden değerlendirmeye alınıyorlar. Sonuçta, elenenler arasından 152 kişi daha kur’aya dahil edilip, çekilişe katılacak ganyan bayii adaylarının sayısı 1344’e çıkartılıyor. Fakat kabul edilenler arasında sabıka kaydı olanlardan, işyeri şartları uymayanlara kadar bir dizi olumsuz şartları bulunan 152 aday da var. Ganyan Bayiliği Yönetmeliği’nin, kulüp yönetimine oldukça geniş yetkiler verdiği, hatta TJK yönetiminin, bayilik verilmesi hususunda müfettiş raporlarına bazı gerekçeler göstererek uymadığı anlatılan İçişleri Raporu’nda, şu şok edici cümleler bulunuyor: “Noterce çekiliş yapılarak belirlenen bayi adaylarının belirlenmesi durumunda dahi, kesin olarak bayilik verilmesinin Yönetim Kurulu’nun takdirine bağlı olduğu anlaşılmaktadır”. İçişleri raporu ‘kıyak’ diyor İçişleri raporunun en ilginç bölümlerinden biri, bazı ‘tanıdıklara’ verilen ganyan bayilikleriyle ilgili olanı. Bazı milletvekillerinin ve kulüp asli üyelerinin talebi doğrultusunda 27 Ocak 2001’de sekiz kişiye, yine asli üyelerin, atçıların ve ‘devlet erkanının talebi ile 2 Şubat 2002’de 23 kişiye, 13 Şubat 2001’de asli üyelerin isteğiyle dört kişiye, yine asli üyeler için 12 Nisan 2001’de iki kişiye, 18 Eylül 2001’de ise ‘devlet erkanının’, asli üyelerin ve asli üyelerin talebi doğrultusunda 126 kişiye ganyan bayiliği veriliyor. Raporda bu kıyakların Dernekler Kanunu’nun 93. ve Medeni Kanun’un 2. maddesine aykırı olduğu belirtiliyor. Bu tespitin ardından, “Kulüp üyesi dahi olmayan bazı kişi veya kişilerin talepleri doğrultusunda bazı ganyan bayilikleri verilmesi, Bakanlar Kurulu’nca kamu yararına çalışan derneklerden sayılmasına karar verilen kulübün, niteliğine ve genel olarak eşitlik ilkesine uygun düşmemektedir” görüşü dile getiriliyor. “Denetleme yapılmasını engellediler” Başbakanlık raporunda, TJK Yönetim Kurulu’nun, denetçilerin denetleme yapmasını engellediği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğu kanaatine varılmışken, İçişleri raporunda bunun tam tersi bir tespitte bulunulmuş. Ömer Faruk Girgin imzasıyla 03.03.2002 tarihinde Denetleme Kurulu’na gönderilen yazıda, kulübe ait evrak ve belgelerin yerinde incelenmesi ve kopyalarının alınması yasaklanıyor, Denetleme Kurulu ise karşı bir yazıyla, bunun hukuka uygun olmadığını savunuyor. Raporda Girgin’le denetim kurulu arasındaki denetleme sorununa değinildikten sonra, “...denetçilerin gerek yapacakları inceleme ve araştırmalar için, gerekse düzenleyecekleri raporlar için evrakların kopyalarını almaları ve evrakları uygun gördükleri yerlerde incelemeleri, kanun ve yönetmelik maddelerinin gereğidir. Kulüp yönetim kurulu, kulübe ait belge ve evrakın yerinde incelenmesi şartını getirmek, evrakın kopyalarının alınmasına izin vermemek ve bu uygulamayı yaklaşık beş buçuk ay boyunca sürdürmek suretiyle 2908 sayılı Dernekler Kanunu’nun 27. maddesi hükmüne aykırı hareket etmiştir” deniliyor. Hipodromlarda durum... Mete Aysal’ın İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği şikayet dilekçesinde, hipodromlarda yapılan bazı yolsuzluk/usulsüzlükler de yer alıyor. İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda yaptırılan süs havuzu ve değişik alt yapı işleri için 2000 yılı fiyatlarıyla 11.3 milyar lira fazla ödeme yapıldığı iddiası aktarıldıktan sonra, Elazığ Hipodromu 1. grup inşaat işlerinde Öztaş A.Ş.ye akaryakıt karşılığı toprak hafriyat işleri için ödeme yapıldığı da belirtiliyor. TJK’nin Eskişehir Mahmudiye’deki pansiyon hara tesislerinin yapımı için Ak Yapı İnşaat’la 451.4 milyar artı KDV şeklinde anlaşma yapılmış. Fakat sonradan 103.7 milyar lira fazla ödeme olduğunu iddia ediyor Aysal. Karacabey 2. Etap A grubu yapımında, yavaş çalışma pisti daha inşa edilmeden müteahhide ödeme yapılmış. İhalelerle ilgili raporlarda çok fazla detay bulunmamasına rağmen, İçişleri’nin raporunda hem Aysal’ın iddialarının aktarılmasından, hem de müfettişlerce yapılan bazı tespitlerden, ortaya bir tablo çıkartmak mümkün. “TJK Genel Müdürlüğü’nün yazılarından kulübün inşaat işleriyle ilgili olarak gerek yasal, gerekse iç düzenlemeleri itibariyle uymak zorunda oldukları herhangi bir kanun, tüzük ve yönetmeliğe tâbi olmadıkları ve ihalelerin yönetim kurulu kararıyla belirlenen genel esaslar ve tip sözleşmelere uygun olarak yerine getirildiği anlaşılmaktadır” şeklindeki ilginç tespitin ardından bazı inşaat ve ihalelerle ilgili Aysal’ın iddiaları inceleniyor. Aysal daha önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na da şikayet başvurusunda bulunmuş, Bakanlık müfettişleri de gerekli denetim sonunda, geçtiğimiz yılın 10 temmuzunda bir rapor düzenlemişlerdi. O raporda, sadece Karacabey harasında müteahhide fazla ödeme yapıldığı belirtiliyor. Fakat zemin etüdü, plankote, altyapı ve mimari projeler, statik ve betonarme hesapları, elektrik ve sıhhi tesisat projeleri gibi keşiflerin hazırlanmaksızın ihalelerin verilmiş olmasının ilave keşif artışlarına sebep olduğu anlatılıyor. Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nda Bakan Aksu’nun talimatıyla açılan soruşturma/denetleme sonucunda hazırlanan rapor üzerine, TJK hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunun esasını ganyan bayiliklerinin dağıtımı ve inşaat ihaleleri oluşturuyor. TJK yöneticileri, görevi ihmalle suçlanıyor. Ayrıca TJK ile ilgili raporlar ve dokümanlar TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’na da ulaştı. Komisyon, şu sıralarda belgeleri inceleme aşamasında. 2003 bütçesi onaylanmadı Bütün bu gelişmelerin ardından, geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen TJK’nin 1 katrilyon lirayı bulan 2003 yılı bütçesinin, Tarım ve Köyişleri Bakanı Güçlü tarafından onaylanmaması, kulüp hakkındaki iddiaların üzerine tuz biber ekiyor. Uzmanlar TJK’ye kayyum atanabileceğini ifade ediyor. TJK ile ilgili son gelişmelerden biri, Bayındırlık Bakanlığı müfettişlerince de bir rapor hazırlanmakta olduğu şeklinde. Ayrıca Sayıştay da kulüpte denetimlere başladı. Bütün bu gelişmelerin ‘sebebi’ olan Mete Aysal’ın, hukuk mücadelesinde bazı garipliklerle karşılaştığını da belirtmekte fayda var. 3 Kasım seçimlerinden önce Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na suç duyurusunda bulunan ve istenirse elindeki bütün belgeleri verebileceğini yazan Aysal, Yüksek Komiserler Kurulu’ndan, “TJK’de sadece bazı hususlarda yanlış ve eksik uygulamalar bulunduğunun tespit edildiği, bunun da düzeltilmesi için TJK’ye talimat yazıldığı” cevabını alıyor.