BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Tiryakilere bir kötü haber daha!

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'Dumansız Hava Sahası' kapsamında yapılacak düzenlemeleri anlattı.

Abone ol

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'Dumansız Hava Sahası' kapsamında, müesseselere verilen para cezalarının büyük bir bölümünün belediye encümenlerince tahsil edilmediğini tespit ettiklerini belirterek, ''Görevlerini yapmayan belediyelere yaptırım uygulayacağız. Şimdi biz yasayı da değiştiriyoruz. Bu cezaların tahsilini de valiliklere veriyoruz'' dedi.

Akdağ, yeni yapacakları düzenlemeyle, müesseselerinde sigara içirten yerler için cezaların katlanarak gideceğini bildirerek, ''Birkaç tekrardan sonra, ruhsat iptaline giden yeni bir süreç oluşturmuş olacağız'' diye konuştu.

Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı'nın hizmet binasının açılışı ve başarılı bulunan projelerin kamuoyuna açıklanması toplantısına katılmak için Erzurum'a gelen Bakan Akdağ, Vali Sebahattin Öztürk'ü makamında ziyaret etti.

Burada, kapalı yerlerde sigara içilmesiyle ilgili alınan yeni önlemler hakkında konuşan Sağlık Bakanı Akdağ, bir gazetecinin bir dizide, dizinin en kötü karakteri dumansız hava sahası kapsamında sigara içen bir gence şiddet uyguladı ne düşünüyorsunuz'' sorusuna, ''Onu seyretmedim. Seyretmediğim için de bir yorum yapamayacağım. Ancak bu dumansız hava sahası konusunda yeni gelişmeler var. Bunu Türkiye'ye duyurmamız lazım'' dedi.

Yasa yapıldığında yasağa uyulmayan müesseseler açısından cezalar öngörüldüğünü ifade eden Bakan Akdağ, şunları kaydetti:

''Yani kolluk kuvvetleri, bir lokanta ve restoranda, barda sigara içilmesine müsaade eden işletme sahibine para cezası uygulayacaktı. Bu para cezaları büyük oranda tahakkuk ettirildi. Denetlemeler sıkı biçimde sürdü. Ama yasa şunu söylüyordu: Belediye encümenleri de bu tahakkuk ettirilen miktarları müesseseden tahsil edecekler. Maalesef, belediyelerin bu hususta görevlerini zaman zaman çok ciddi biçimde aksattıklarına şahit olduk. Tahsilat oranları Türkiye genelinde yüzde 20'yi, 25'i geçmedi. Bunun anlamı, bu tahsilatları yapmayan belediyeler, görevlerini yapmamış oldular.''

'ŞİMDİ BİZ YASAYI DA DEĞİŞTİRİYORUZ''

Valiliklere, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı olarak genelgeler gönderdiklerini anlatan Akdağ, şöyle devam etti:

''Bu şekilde görevlerini yapmayan belediyelere, savcılıklara şikayet etmeye varana kadar yaptırım uygulayacağız. Çünkü, bu ihtiyari bir görev değil, ceza verilmişse belediye bunu tahsil etmek durumunda. Bununla beraber bu görev, yeterince belediyeler tarafından yerine getirilmemiş durumda. Şimdi biz yasayı da değiştiriyoruz. Bu cezaların tahsilini de valiliklere veriyoruz. Böyle bir kanun değişikliği için de şu anda bir hazırlığımız var. Ayrıca müesseselerinde sigara içirten yerler için cezalar katlanarak gidecek. Birkaç tekrardan sonra ruhsat iptaline giden yeni bir süreç oluşturmuş olacağız. Yasada yapacağımız değişiklikle. Bunu önemsiyoruz. Çünkü Türkiye bu meseleyi artık içselleştirmiş durumda. Bunu, bazı kuruluşların delmesine müsaade edemeyiz. Ben bu kuruluş sahiplerine sesleniyorum; kendilerine ve kuruluşlarına zarar vermesinler ve kuruluşlarında sigara içirtmesinler. Buna asla müsamaha etmeyeceğiz. Bu sayın Başbakanımızın kati talimatıdır. Türkiye'de insanımızı tütünün dumanının zararından koruyacağız bu hususta kararlıyız.''

KALKINMA AJANSLARI

''Kalkınma ajanslarının, ülke kalkınmasına özellikle Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınmasına büyük bir katkı vereceğine inanıyorum'' diyen Akdağ, şunları kaydetti:

''Bu çerçevede Doğu Anadolu Bölgesinde, Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerine ait kalkınma ajansının, bugün binasını ve proje desteklerini görmüş olacağız. 15 milyon TL civarında bir proje desteği verilmiş durumda, Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerine. Kuşkusuz ki, kalkınma için merkezi hükümetlerin rolü en başta roldür. Bu anlamda hükümetimiz, Doğu Anadolu'nun kalkınması için altyapı ve teşvik uygulamalarını çok geniş bir biçimde uyguluyor. Başbakanımızın, grup toplantımızda verdiği müjdeleri de biliyorsunuz. Hem çiftçimize verilen kredilerin faizleri düşürüldü hem de hayvancılık konusunda verilen kredilerin bütün faizini hazine ödüyor. Bunun anlamı nedir? Sıfır faizle çiftçimize, hayvancımıza artık kredi vereceğiz. Bu hususta mutlaka Erzurum ve Doğu Anadolu'daki kardeşlerimizin bu kredileri bir şekilde almaları bölge adına çok önemlidir. Bölgesel kalkınma adına yerelden de bir dinamizmin ortaya çıkması lazım. Kalkınma ajanslarının bunu sağlayacağına inanıyoruz.''

YENİ UYGULAMALAR

Bakan Akdağ, Sağlık Bakanlığı olarak 2011 yılında vatandaşın işini kolaylaştıracak yeni uygulamalarının olduğunu belirterek, ''Bunların en önemlilerinden biri, evde sağlık bakımı hizmetleridir'' dedi.

''Aslında 2010 yılında birçok ilde bu uygulamayı başlattık. Ama 2011 yılının haziran ayına kadar, aşağı yukarı 70 ila 100 bin ihtiyaçlı vatandaşımıza, bu hizmeti ulaştırmak adına bir organizasyon yapıyoruz'' diyen Bakan Akdağ, şöyle devam etti:

''Bu hizmetten kimler yararlanacak? Yatağa bağlı olan, yatağa bağlılık derecesinde hastalığı ya da özrü bulunan vatandaşlarımız yararlanabilecek. İl Sağlık Müdürlüklerimiz, aile hekimleriyle ve o yatağa bağlı vatandaşımızın takip edildiği hastane ile birlikte, sağlık bakımını evde verecekler. Bu hizmeti şöyle tasarladık: Bu kadar ağır yatağa bağımlılık derecesinde özürlü olan bir vatandaşımız, eğer hastanede yatmak zorunda değilse ya da mesela tomografi, MR gibi doğrudan cihaza bağlı, tetkik için hastaneye gitmesi gerekmiyorsa, onun bakımını evde yapacağız.

Neden ibarettir bu bakım? Vatandaşımızın periyodik muayeneleri evde yapılacak, bir takım sağlık hizmetleri yatağından tutun da serumuna, sondasına, beslenmesine varıncaya kadar. Hatta alması gereken raporlar. Tüm bunları ihtiyacı olan vatandaşımızın ayağına kadar götüreceğiz. Bu kolay bir hizmet değil. İyi organize olunması lazım. Bunun için çok yoğun bir eğitim çalışması yaptık. Artık yatalak bir vatandaşın ailesi, 'gideyim sonda temin edeyim, alt bezi bulayım sonra da bunların paralarını gidip sosyal güvenlikten alayım' gibi bir takım sıkıntıları yaşamayacak. Tekrarlıyorum, kim için bu hizmet? Yatağa bağlılık derecesinde özrü olan tüm vatandaşlarımız için.''

Akdağ, bir mesaj da aile hekimliği için vermek istediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Vatandaşlarımızdan istirhamımız şudur; kendilerine pırıl pırıl aile hekimliği merkezlerimizde, ihtiyaç duyulduğunda tetkikleri de yapılmak suretiyle tamamen ücretsiz hizmet verilmektedir. Türkiye, gelişmiş batı ülkelerinin verdiği bu hizmeti kendi insanına vermektedir. O zaman, bize de vatandaş olarak şu düşüyor: Sağlıkla ilgili koruyucu hizmetler ya da buna benzer bir takım hizmetleri almak için doğrudan aile hekimlerimize gitmeliyiz. Hastanelere hele hele hastanelerin acillerine ihtiyaç olmayan durumlarda gitmek, asıl ihtiyacı olan vatandaşımızın hizmeti almasını engeller. Madem ki, benim aile hekimim var. Gayet güzel, nezih bir ortamda. O zaten beni bir hastaneye yönlendirecektir. O zaman doğrudan hastaneye başvurmak yerine, aile hekimine başvurmalıyız. Vatandaşlarımız bir an önce aile hekimleriyle irtibat kursunlar. Zaten aile hekimleri 6 ay için de irtibat kurmak durumundadır. Onların vazifeleri bu. Ama biz doğrudan aile hekimimize gidelim orada doğrudan bir elektronik hasta kayıt sistemi var. Bu hizmeti alan vatandaşlarımız da ziyadesiyle memnun kalıyorlar. Ama hala vatandaşlarımızın bir kısmının bu hizmetten yeterince haberdar olmadıklarını biliyoruz.

Onun için bu duyuruyu Erzurum'dan bütün Türkiye'ye bir kere daha yapmak istiyorum. Aile hekimlerimiz pırıl pırıl mekanlarda, güler yüzlü hizmetle sizleri bekliyorlar. Problemleriniz için öncelikli onlara başvurun.''

Kendilerinin çok bahtiyar siyasetçiler olduğuna dikkat çeken Bakan Akdağ, geçmişte bir sağlık ocağının açılışı için hatta temel atılması için siyasetçiler, milletvekilleri bakanların illeri ziyaret ettiğini belirterek, ''Biz şimdi Başbakanımızla Siirt'e gidiyoruz. 70 tesisimizin açılışını birden yapıyoruz. Oradan Bitlis'e geçiyoruz. 100 küsur tesisimizin açılışını birden yapıyoruz. Bütün bunlar gelişen, büyüyen bir refah ülkesi olmakta hızla koşan Türkiye'yi işaret ediyor. Dolayısıyla bize de hakikaten şükretmek, 'biz ne kadar bahtiyar siyasetçileriz ki Allah bize bu hizmetleri nasip etti' demek düşüyor. İnşallah bu hizmetlerimiz devam edecek'' diye konuştu.

ERZURUM'DA HAVA KİRLİLİĞİ

Bakan Akdağ, Erzurum'da aralık ayında hava kirliliğinin iki gün normal değerlerin üzerine çıkmasıyla ilgili olarak da bazı açıklamalarda bulundu.

''Erzurum'daki hava kirliliği meselesi için biraz önce il çevre müdürümüz ölçüm değerlerini getirdi'' diyen Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Şu üstteki kasım ayının ölçüm değerleri. Alttaki ise aralık ayının ölçüm değerleri. Üstte gördüğünüz lacivert çizgi kükürtdioksit için sınır çizgisi. Altta gördüğünüz kırmızı çizgi de partikül madde için sınır çizgileri. Bunun üstüne çıkıldığı zaman hava kirliliği var demektir. Üstelik bu değerler yeni KYOTO protokolüne göre aşağı çekilmiş değerlerdir. Bundan önceki senelerde bu sınırlar daha yüksekti. En son KYOTO protokolüne göre aşağı çekilmiş sınırlar çerçevesinde durumu değerlendirelim. Zaten kasım ayı içerisinde bu sınır değerlere hiç yaklaşılmadığını görüyoruz. Aralık ayı içerisinde bu sınırların 2 gün üzerine çıkma var. Hangi gün bunlar? Ayın 13 ve ayın 27'sinde partikül maddi itibarıyla sınır değerlerinin üstüne çıkılmış. Bunu de çevre müdürlüğümüz inversiyon diye tarif ettikleri uzun süre rüzgarın olmayışına bağlıyor.''

Akdağ, bir takım dedikodularla haber üretenlerin yanlış iş yaptıklarını anlatarak, şunları kaydetti:

''Bunlar yanlış yapıyorlar. Evet aralık ayında iki gün bu değer geçilmiş. Tabi ki, bu değerlerin üstüne geçilmemesi için gayret edilecektir. Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Şehrin aşağı yukarı yüzde 50'nin üzerinde doğalgaz kullanılıyor. Doğalgaz gelmemiş olsa Erzurum'da hava kirliliğinden yaşanmazdı. Ama bu iki günün bile yaşanmaması için valiliğimiz, çevre müdürlüğümüz üzerine düşeni yapıyor. Aralık ayına mahsus 2 güne benzer günler önümüzdeki günlerde de görülürse tabi ki tedbir almak için de çevre müdürlüğümüz üstüne düşeni yapacaktır. Şehirde tüketilen toplam kömürün yüzde 10'u valilik tarafından dağıtılan kömürdür. Yani tüketilen kömürün büyük bir kısmı vatandaşın kendi tükettiği kömür. Bunun da belli ölçüler var. Kömürün kalitesi açısından. Bu kalitenin altında kömür yakmakta mümkün değil. Zannediyorum bu hususta hem belediyenin hem il çevre müdürlüğünün denetlemeleri bundan sonra da sıkı bir biçimde devam edecektir.''