BIST 9.743
DOLAR 35,18
EURO 36,82
ALTIN 2.978,80
HABER /  GÜNCEL

Tıp Bayramı'nda kahraman sağlık çalışanlarından 'salgın' mesajı! Tek başımıza mümkün değil

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Bütün dünyanın mücadele ettiği salgınla boğuşan kahraman sağlık çalışanları, kimi zaman ailelerinden uzak kaldı, kimi zaman enfekte oldu, kimi zaman da çalışma arkadaşlarını şehit verdi. Şüphesiz salgında en çok yorulanlardan sağlık çalışanları, “Bu salgını tek başımıza bitirmemiz mümkün değil. Bu hastalığı ancak halkımızla birlikte durdurabiliriz. Her vatandaşın elini taşın altına koyması lazım” diyor.

Abone ol

Koronavirüsle mücadelenin ön saflarında yer alan sağlık çalışanları, 2020 yılında en zor dönemlerini yaşadı. Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle yoğun bir yıl geçiren sağlık çalışanları enfekte korkusuyla ailelerini göremedi, aynı sofrada oturamadı, gece gündüz demeden salgına karşı hastalara nefes olmaya çalıştı. Salgınla verilen savaşta bir yılı geride bıraktığımız şu dönemde, yüzlerce çalışma arkadaşlarını da kaybeden sağlık çalışanları, artık tek başlarına mücadele etmekten yoruldu. Pandemi başladıktan sonra açılışı yapılan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi sağlık çalışanları da salgında son bir yılı ve mücadeleyi anlattı. Halkın bu mücadelede yanlarında olmalarını ve fedakarlık göstermesini isteyen sağlık çalışanları, 14 Mart Tıp Bayramı’nda Milliyet aracılığıyla vatandaşlara seslendi.

‘Ailemizle aynı sofrada oturamadık' 

Göğüs hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Sibel Yurt: “Yaklaşık bir yıldır salgınla mücadele ediyoruz. Gerçekten toplum olarak hepimiz çok yorulduk. Solunum yoluyla bulaşıcı hastalık olduğu için aşılansak bile hastalanma ihtimalimiz var. İnsanlarımız sıkıldı, vakalar tekrar artmaya başlamıştı. Ama biz bu süreçte, ailemizden uzak kaldık, aynı sofrada yemek yiyemedik, eve gidemedik, gitsek de kapıyı maskeyle açtırdık. Olmadı, başka odaya geçtik. Aramızda 2-3 ay evlerine gitmeyenlerimiz oldu. Eşiyle, çocuğuyla aynı sofrada yemek yemeyi unutanlarımız oldu. Toplum olarak hepimiz yorulduk. Sıkıldık, bıktık ama biraz daha sabredeceğiz. Bunu hep birlikte başaracağız. Bir sene daha sabretmemiz gerektiğini düşünüyorum.”

‘Kalabaklarla sinirimiz bozuldu' 

Pandemi Servisi pratisyen hekim Elif Naz İpek: “Salgınla bir senenin nasıl geçtiğini anlayamadım. Hastalara yetişemediğimiz ve yatak bulamadığımız zamanlar oldu. Acilden sürekli yeni hastalar geliyordu. O dönem çok kötüydü. İnsanları dışarda görünce de açıkçası sinirlerim bozuluyordu. Biz burada sizin için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Burada canla, başla çalışırken, maskesiz dışarı çıkanlar, Uludağ’da kayak partileri yapanlar çok sorumsuzca geliyordu. Buna rağmen biz burada çalışıyoruz. Normal olan maske takmak, kendimizi korumak değil, hasta olmak normal oldu. İnsanların çok az dikkatli olduğunu görüyoruz. Bizim çalışmamızla bitecek bir şey değil. Kimse hayatının bir senesini evde geçirmek istemez ama hastane odalarında o cihazlarla nefes alıp vermeye çalışmak gerçekten çok daha zor. Sadece sabırlı olmak gerekiyor. Halk önlemlere dikkat etsin.”

‘Elimizi taşın altına koyalım' 

Pandemi Polikliniği’nde PCR sürüntüsü alan Dr. Hamit Kuru: “Bu süreçte inanılmaz yoğunluk yaşadım. Bu yoğunluk ve hastalık sadece sağlık çalışanlarının tek başına yenebileceği bir süreç değil. Her vatandaşın elini taşın altına koyması gerekiyor. Hep beraber sabredelim. Herkes kurala uysun. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre de 2021’de devam edecek gibi görünüyor. Halk yanımızda olsun, bize destek versin. Kurallara uyalım ki bu süreci hep beraber aşalım.”

‘Süre uzadıkça gevşemeyelim'

Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji eğitim görevlisi Doç. Dr. Özlem Altuntaş Aydın: “Tam bir yıl geçti. İlk çıktığında virüsü bu kadar tanımıyorduk. Bu süreçte aileme bulaştırma riskinden evimden ayrıldım. Otele yerleştim, daha sonra Bakırköy’deki ailemin evinde iki ay tek başıma kaldım. Pek çoğumuz enfekte oldu. Küçücük bir mikro oganizmanın insanları nasıl birbirinden uzak bırakabileceğini, sosyal ve kültürel alışkanlıklarımızın nasıl bir anda değişebileceğini, insanların evlerinden nasıl çıkamaz hale geleceğini gördük. Nasıl korunacağımızı biliyoruz ve nasıl uzaklaştıracağımızı da biliyoruz. Bu yüzden hep birlikte hareket etmek zorundayız. Birlikte atlatabiliriz. Bunu tek başımıza bizim yapmamız mümkün değil. Bunu hep birlikte yapabiliriz. Biraz daha sabretmemiz gerekiyor. Süreç uzadıkça insanlar gevşiyorlar, bıkıyorlar ama halkımızla birlikte bu kurallara devam etmek zorundayız.”

‘Tek başımıza yenemeyiz' 

Enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji uzmanı Doç. Dr. Alper Gündüz: “Yaklaşık bir yıldır bütün meslektaşlarımızla birlikte bu salgınla savaşıyoruz. Bu süreçte çok yorulduk, meslektaşlarımızı kaybettik. Ama yine de yılmadan devam ediyoruz. Bunu da bizim tek başımıza yapmamız zor. Toplum olarak halkla birlikte bunu başarabiliriz. Bu salgın sadece doktorların aşabileceği bir şey değil. Sabretmedikçe bu sürecin daha da uzayacağını söyleyebiliriz. Bunu halkımızla hep birlikte atlatabiliriz.”

‘Halktan fedakarlık bekliyoruz'

Pandemi Servisi hemşiresi Merve Arı: “Pandemi başlar başlamaz kendimi bu sürecin içinde buldum. Ailemizden uzak, hiçbir yere gidemeden hastalarla birlikte mücadele verdik. Aylardır ailemi göremiyorum. Hatta pandemi servisinde çalıştığımdan ailemin bile haberi yok. Bizim de artık psikolojik sınırlarımıza ulaştı. Buraya gelene kadar bir maskeyi takmak gerçekten daha kolay. Biz burada onlara solunum vermek için kaç cihaza bağlıyoruz. Yeni normalleşmeyle insanlar kendilerini salmasınlar. Doktoru, hemşiresi, sağlık çalışanları ile olacak iş değil, halkın bize destek vermesi gerek. Buraya düşmemeleri için ellerinden geleni yapmalılar. O süreçte çok fazla kendimizi sınırladık. Fedakarlık yaptık. Artık sıra halkın fedakarlığında. Biz fazlaca fedakarlık gösterdik, halk da elinden geleni yapmalı. Çok zor bir şey değil.”

Toplumla birlikte mücadele

Patoloji Bölümü idari sorumlusu Prof. Dr. Nevra Dursun Kepkep: “Salgın süreci hepimizin hayatını kökten etkiledi. Salgın, sağlık hizmetlerinin bütün alanlarında olduğu gibi acil ya da erken cerrahi girişim gerektiren tümör hastalarının tedavi süreçlerini de olumsuz etkiledi. Salgının başlangıcından itibaren tümör hastalarının bir bölümüne pandemi süreci içinde müdahale edilme zorunluluğu oluştu. Bu süreç içinde hem cerrahi hem de onkolojik tedavilere ara verilmeden devam edilmeye çalışılsa dahi hastalarımızın pandemi nedeniyle hastaneye gitme korkuları arttı. İnsanlarımız, hastanelere gelmekten çekindiği için tümörler daha ileri evrelere geçmiş olabilir. Pandemi daha bitmedi. Bizler sağlık çalışanları olarak aşılandığımız halde kurallara uyuyoruz. Bu hastalığı ancak toplumla birlikte aşabiliriz. Toplumun geniş bir kısmına aşı yapılana kadar tedbirlere uyup, kendimizi korursak bu hastalığı aşarız.”

‘Süreci birlikte aşacağız' 

Yoğun Bakım Kliniği sorumlusu Uz. Dr. Derya Tatlısuluoğlu: “Salgının başından beridir mücadele ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Mart ayından beri çok yoğun yaşıyoruz. Geçen son dört ay çok agresifti. Hastanemizde sonradan yedi tane yoğun bakım açıldı. Günaşırı nöbetler tuttuk. Çok yorucu oldu. Birçoğumuz Kovid olduk. Çok meslektaşımızı da kaybettik. Şu son dönemde verilerimiz azaldı. Hasta sayısı azaldıkça daha da normalleşmemiz başladı. Bu hafta itibariyle önlemler kaldırıldı. İnsanlar bir senedir evde, çok bunaldılar. Ancak tabii ki dikkatli olmalıyız. Bunu ancak hep beraber aşacağız. Herkes kurallara uyacak. Biz de bilmediğimiz bir süreci birlikte yaşıyoruz. Ama Kovid’le yaşamayı öğreneceğiz. Başka da bir çaremiz yok. Süreci birlikte bitireceğiz.”