Uzmanlar, Kayıp Kuşak diye adlandırdıkları tinerci çocuklar sorununun çözümü için aileye eğilmek istiyor.
Abone olBugüne kadar çoğunlukla görmezden gelinen sokak çocukları, 5 Mayıs 2003 gecesi Deniz SAT Yüzbaşı Zeki Şen’in (33), İstanbul Taksim’de ‘tinerci’ olduğu belirtilen bir grup tarafından kalbinden bıçaklanarak öldürülmesinin ardından gündeme geldi. Bu sırada sokak çocuklarıyla ilgili uç değerlendirmeler de yapıldı. Sokak çocuklarının ‘toplama kamplarında eğitilmesine’ varan teklifler öne sürülürken, çocukların sokaktan ve tinerden kurtarılması için ne yapılması gerektiği ise tartışılmadı. Uzmanlar ‘kayıp kuşak’ olarak nitelendirilen çocukların topluma yeniden kazandırılabilmesi için öncelikle bu sonucu doğuran sebeplerin ortadan kaldırılması gerektiğini belirtiyor. Yani ailenin ekonomik sıkıntılarından çocuklara yönelik şiddete kadar pek çok sorunun çözülmesine yönelik uzun vadeli adımların atılması gerekiyor. Bursa’daki evinden kaçan Hakan’ın hikâyesi sorunun temelinde ailenin yattığını ortaya koyan örneklerden yalnızca birisi. Hakan, küçük boya sandığıyla İstanbul Şirinevler Meydanı’nda ayakkabı boyacılığı yapıyor. Ailesi iş ümidiyle Muş’tan İzmir’e göç etmiş. Annesi ölünce, babası yeniden evlenmiş. Hakan ve 2 kardeşi, üvey anne ve babasıyla iş için bu kez Bursa yollarına düşmüş. Hakan, Bursa’da sokak hayatına ilk adımı ayakkabı boyacılığıyla atmış. Gün boyunca yarı aç, yarı tok ayakkabı boyayan Hakan, ‘eve az para getirdiği’ için dayağa maruz kalmış. Hakan, yaşadığı dehşeti şu sözlerle ifade ediyor: “Eve parasız gittiğimde üvey annem beni döverdi. 8 ile 9 yaşındaki iki kardeşim ben dayak yerken ağlayınca onları da döverdi.” Bursa Otogarı’nda tedirgin bakışların altında bindiği otobüs ise onu daha önce hiç görmediği İstanbul sokaklarına taşıdı. Yüzünde, sokakta geçirdiği ilk gece Şirinevler Metro İstasyonu’nda yaşadığı dehşetin izleri okunuyor. 3 tiner bağımlısı, İstanbul’a geldiği ilk gecede Hakan’ın cebindeki 75 milyon lirayı gasp etmiş. Hakan ve onunla aynı kaderi paylaşan yüzlerce çocuğun bir gelecek beklentisi yok. Ya ailelerine dönecekler, ya sokaktaki şiddetin bir parçası olarak ayakta kalmaya çalışacaklar. Bir diğer ihtimal de devlet veya bir hayır kurumuna ait yurtlarda barınmaları. Ancak uzmanlar, sokağa alışan çocukların yurtlarda uzun süre kalamadığına dikkat çekiyor. İstanbul Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Eroğlu’nun verdiği bilgiye göre, bin 473 çocuk, sokakta yaşamak zorunda kalıyor. 200 çocuğun Sosyal Hizmetler’e bağlı çocuk ve gençlik merkezlerinde barındığını anlatan Eroğlu, sokakta çalıştırılan çocuk sayısının da 6 binin üzerinde tahmin edildiğini kaydediyor. Türkiye’de 1990 sonrası boşanmalarda önemli artış olduğuna dikkat çeken Umut Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Ahmet Kulca da, çocukların sokağa itilmesinin temel nedeninin aile kurumunun çözülmesi olduğunu söylüyor. Kulca, “Bunun dışında ailenin eğitimsiz, göç etmiş veya işsiz olması ile aile içi şiddet gibi birçok neden çocuğun evden kaçmasına sebep oluyor.” diyor.