Geceleri köy köy dolaşan örgüt, üreticinin fındıklarını zekat ve fitre adı altında elinden zorla alıyor..
Abone olHükümet ‘Pişmanlık Yasası’na büyük ümit bağlamışken, maddi sıkıntılar yaşayan TİKKO köylülerden zorla fındık topluyor. Topladığını taşeronlar vasıtasıyla paraya dönüştüren örgüt, fındık taban fiyatlarıyla da yakından ilgileniyor. Hava iyice kararmıştı. Kalaşnikoflu, saçı sakalı birbirine karışmış bir adam Dereli ilçesini geçerek Güreli köyüne vardığında gecenin yarısı olmuştu. Ormanın içinde karşısına çıkan ilk evin tahta kapısına sert bir şekilde vurarak ‘açın’ diye bağırdı. Yarı uykulu bir halde kapıyı açan ihtiyar adamın korkudan eli titriyordu. Silahlı genç elindeki çuvalı uzatarak ‘doldur’ emrini verdi. Karanlıktan gelen adam, 5 dakika sonra, sırtında çuval, boynunda kalaşnikofuyla çoktan karanlığa karışmıştı bile. Güneş doğmak üzereyken fındık yüklü kamyon Giresun’a doğru yol almakta gecikmemişti. Yükün yarısı Giresun’da, diğer yarısı ise Bulancak’ta boşaltıldı. AK Parti hükümeti bir yandan terör suçluları için çıkardığı ‘Pişmanlık Yasası’nın olumlu sonuçlanmasını beklerken, diğer yandan da terörü tamamen ortadan kaldırmanın planlarını yapıyor. Bütün gözler PKK—KADEK militanlarına çevrilmişken, sol terör örgütleri ‘Pişmanlık Yasası’nı reddedip kendilerine sağlam yer bulmanın arayışı içinde. Özellikle TİKKO ve DHKP—C örgütleri ilk önce bulundukları, maddi sıkıntıyı farklı bir gelir kaynağı ile gidermeye çalışıyor. Karadeniz’de fındık topluyorlar. Sol terörün bölgede fındık toplayarak gelir elde etme hesapları tutmuş gibi. TİKKO’nun Konferans Grubu, geçtiğimiz yılın başında örgütün tüm birimlerine gönderdiği bildirisinde maddi olarak zorluk çektiklerini, ağır kayıplara uğradıklarını belirtip her birimin kendi bölgesinde farklı yollardan gelir elde etmesini istiyordu. Aslında Konferans Grubu’nun bu isteğini Karadeniz’de konuşlanan TİKKO’ya bağlı militanlar daha önceden de gerçekleştiriyorlardı. Geçtiğimiz Şubat ayında fındıktan büyük vurgun yapan TİKKO’nun Sivas ve Tokat’ta bulunan militanlara 15 milyar lira gibi bir destekte bulunduğu da yine örgüt içi bildirilerde ortaya çıkıyor. DHKP—C de TİKKO’nun bu sistemini deniyor; ancak bu konuda TİKKO daha sistemli bir şekilde çalışıyor. İçişleri Bakanlığı ise terörün ‘aganigi’ vurgunu konusunda henüz net bir bilgiye sahip değil. İçişlerinin yorumu ellerinde yeteri derecede bir bilginin bulunmadığı yönünde. Bakanlık olaya bu şekilde yaklaşırken zarara uğrayan köylüler ise ne yapacaklarını bilemez haldeler. Aynı durum bölgedeki emniyet kuvvetleri için de geçerli. Giresun’da görev yapan bir üst düzey yetkili bu konuda şu yorumu yapıyor: “Fındık toplanıyor. Eğer bizde kaydı yoksa kimin terörist olup olmadığını bilemiyoruz. Herkese şüpheyle bakıldığında bu sefer halk rahatsız oluyor. Bu olaylar daha çok merkezden uzak, dağlık yerlerde gerçekleşiyor. Zaten bölgenin emniyeti ve güveni için jandarma ve polis elinden geleni yapıyor.” Gerçekten de özellikle bölgenin dağlık alanlardan şehirlere geçiş noktalarında sıkı arama ve kontrollerin yapıldığı gözleniyor. Fındığın zekatı diye topluyorlar Peki silah ve tehditle köylülerden fındık toplayan TİKKO, topladığı fındıkları elden nasıl çıkarıyor? Bu sorunun cevabı oldukça basit. Üst düzey yetkili, örgütün şehir merkezlerinde eleman ve yandaşlarının olduğunu, onların vasıtasıyla fındıkların satılıp paraya çevrildiğini söylüyor. Köylerden toplanan fındık şehirdeki aracı vasıtasıyla tüccarlara ya da kooperatiflere satılıyor. Paraya çevrilen fındık ise örgütün yiyecek, propaganda harcamaları ve silah mühimmatları için kullanılıyor. Militanlar fındık toplarken kendilerince adil olmaya çalışıyorlar. Ürünün hasılatına göre bir oran belirleniyor. Her çiftçiden en az 10, en çok 20 kilo fındık alan TİKKO üyelerinin gerekçesi ise oldukça ilginç. Köylülerden ‘zekat’ diye fındık toplayan örgüt, kendi siyasi düşüncesiyle de garip bir çelişkiye düşüyor. Militanlar köylülerin kendilerini şikayet etmemeleri için de sık sık uyarıda bulunuyorlar. Aksi takdirde kendilerine ve ailelerine zarar vereceklerini ilan ediyorlar. C.K. isimli bir köylü TİKKO’ya nasıl fındık verdiğini anlatırken isminin yazılmaması şartıyla şunları söylüyor: “Ormanların içinden ne zaman gelecekleri belli olmuyor. Bize zarar vermiyorlar, sadece fındık alıp gidiyorlar. İki senedir geliyorlar. Ürünümüze bakıp ona göre az ya da çok alıyorlar. Şikayet edersek bizi ve çocuklarımızı öldüreceklerini de söylemeyi ihmal etmiyorlar. Korkumuzdan şikayet etmiyoruz. Fındığınızın zekatını veriyorsunuz diye de teselli ediyorlar.” Doğu Karadeniz’e kayıyor TİKKO’nun özellikle Tokat’ın Reşadiye, Niksar, Erbağ ve Turhal ilçelerinde faaliyet göstermesine karşın, DHKP—C Sivas Koyunhisarı ve Suşehri bölgelerinde kamplaşmıştı. Ancak Sadettin Tantan’ın İçişleri Bakanlığı döneminde iki örgütün 1 askeri şehit edip 2 askeri yaralaması olayı üzerine bölgede ciddi operasyonlar başlatılmıştı. PKK’ya ağır darbe vuran A Timlerini bölgeye gönderen içişleri buralarda bulunan yaklaşık 100 militanın değişik kırsallara dağılmasını sağlamıştı. Zaten bu olayların hemen ardından TİKKO militanları Giresun Cezaevi’ndeki yandaşlarının içinde bulundukları ağır şartların değiştirilmesini istemişlerdi. Aynı olay militanların başta Giresun olmak üzere Karadeniz’in doğusuna, Trabzon ve Rize’nin dağlık alanlarına kaymasında da rol oynadı. Operasyondan sonra ağır kayıplar veren TİKKO diğer kollarıyla birlikte hareket edip Doğu Karadeniz’e kayma kararı aldı. TİKKO’nun Konferans Grubu örgütün diğer kolu olan Debh ve yasadışı Dev—Sol ile birlikte faaliyet göstereceğini belirterek mümkün olduğunca Tokat, Sivas, Tunceli, Giresun kırsalından Ordu, Giresun, Trabzon ve Rize’nin dağlık ancak sahile yakın alanlarına kayma gereği üzerinde duruyor. Giresun’a bağlı Alucra ilçesinin kaymakamı Ayhan Yazgan kendi bölgesinde yıllardır terör olaylarının yaşanmadığını söylerken, zaman zaman da sahil tarafındaki olayları duyduklarının altını çiziyor. Trabzon emniyetinden bir yetkili şunları söylüyor; “Artık sahilde bile terör elemanları bulunuyor. Halkın içine iyi karışmışlar. Hedefleri Trabzon ve Rize’de etkin olmak.” Sadece TİKKO değil, DHKP—C de aynı şekilde bölgede etkili olmak istiyor. Zaten iki örgüt de Irak Savaşı sırasında PKK—KADEK ile anlaşma zemini bulup birlikte hareket etme kararı aldıklarında kendilerinin Karadeniz’e kayacaklarını ilan etmişlerdi. Sol terör örgütlerinin, sadece KADEK’le değil, aynı zamanda Karadeniz’de yıllardır propaganda faaliyeti gösteren Pontusçularla da birlikte hareket edecekleri, ele geçirilen kayıtlarda ortaya çıktı. Türk Ocakları Trabzon Şubesi Başkanı Prof. Dr. Mithat Kerim Aslan, Pontus faaliyetlerinin yıllardan beri bölgede devam ettiğini söylerken, Pontusçuların sol örgütlerle zemin yönünden uzlaşmasının kolay olacağını belirtiyor. Ancak Aslan sol terörün Trabzon’da pek barınamayacağını belirtiyor: “ Burada halk duyarlıdır. Pek fazla barınamazlar. Merkez’den uzak köylerde bu durum olabilir.” Neden Karadeniz? Peki TİKKO başta olmak üzere sol terör neden Karadeniz’i tercih ediyor? Aslında Karadeniz sadece sol terör için değil, PKK için de bir dönem önemli bir alan olarak seçilmişti. Apo, bölgeyi, Sivas üzerinden geçerek ciddi bir şekilde kullanmayı planlıyordu. Hatta terörist başı buraya çok güvendiği ‘Ruhat’ kod adlı adamını bile göndermişti. TİKKO da aynı şekilde PKK—KADEK’in yöntemini uyguluyor. TİKKO da iki sene önce en güvendiği Nihat kod adlı elemanını bölgeye gönderdi. Örgütün amacı, çıplak kırsalda sürekli olarak güvenlik güçlerinin tacizinden kurtulmak. Sol örgütün PKK—KADEK’in etkinliğini yitirmesi üzerine bölgeye konuşlanmaya çalışmasının altında coğrafi şartların etkisi de oldukça büyük. Sahil şeridi boyunca uzayan geniş alanda güvenlik güçlerinin her hangi bir operasyon yapması çok zor. Dağlık ve ormanlık olan arazide akşam saatlerinde başlayan ve ertesi gün öğlene kadar hakim olan yoğun sis tabakası da örgütün işine yarıyor. MELİH AKTAŞ (TERÖR UZMANI-STRATEJ) TİKKO SIKIŞTIĞI İÇİN KAÇIYOR TİKKO’nun Karadeniz’e kaydığı eskiden beri söyleniyor. Jandarma bu konuda biraz heyecanlı davranıyor. Karadeniz TİKKO için hiçbir önem arz etmez. Dar sahil şeridi ise kaçış için kolay değil. Bu tür yerel örgütler konuşlanacakları yerlerden önce nasıl kaçacaklarını hesaplarlar. Gürcistan ve Ermenistan’a kaçmaları son dönemdeki konjonktür gereği mümkün değil. Ormanlık alanlarda sıkışıp kalmak zorundalar. Ama son yıllarda üst üste yapılan operasyonlar örgütün gücünü iyice kırdı. Zaten zor günler geçiriyorlar. Bu yüzden bir bunalım içinde Karadeniz sahiline kayıyorlar. Yoksa sahilin hiçbir cazibesi yok.