Bağımsız Marka Danışmanı Muhterem İlginer, Türkiye'deki fakirliğin başkaları adına üretim yapmaktan kaynaklandığını savundu ve dış ticaret açığına karşı öneri sundu.
Abone olBağımsız Marka Danışmanı Muhterem İlginer, Türkiye'deki fakirliğin başkaları adına üretim yapmaktan kaynaklandığını belirterek, dış ticaret açığının markayla kapanacağını söyledi. Markanın daha fazla refah ve artı değer üretmek anlamına geldiğini anlatan İlginer, "Çünkü satın almaların yüzde 99'unu duygusaldır. 5 milyon nüfuslu Finlandiya'nın Nokia markası 24 milyar dolarlık bir değere sahip, bizim bir milyar dolarlık tek bir markamız bile yok" dedi. Destek Patent Yayınları tarafından yayımlanan "Türkiye'de Marka Meydana Getirme ve Markayı Yaşatmanın Altın Kuralları" isimli kitabının tanıtımını yapan Bağımsız Marka Danışmanı Muhterem İlginer, markanın bir "züppelik" değil, insanların zihninde kalan son bir yer olduğunu söyledi. Markanın bir ülke için refah demek olduğunu ifade eden İlginer, "Markayla ürününüz değerleniyor. Daha fazla ödüyorsunuz, bu tamamen duygusal. Satın almaların yüzde 99'u zaten duygusal. Tabii, isim tescil ettirmekle de marka olunmuyor, önemli olan onu dünyaya pazarlamak, yaşatmak ve kalıcı olmak. Kararlı, tutarlı ve sabırlı olmak gerekiyor. Türkiye 2005 yılının başından itibaren enflasyon beklentisinin kırılması, faizlerin düşmesi ve AB standartlarında üretmesiyle markalaşmaya daha da önem vermeye başladı. Marka, binlerce dolar harcayarak ya da çok kişi istihdam ederek değil, kafalarda bu işi bitirmekle oluyor. 'Ben kararlıyım, ürünümü artı değerden satacağım' demekle oluyor. Markasız kalmaktan korkmamamız gerekiyor" şeklinde konuştu. Muhterem İlginer, Türkiye'nin dünya markasına sahip olmadığını öne sürerek, "Dünyanın dört köşesine ihracat yapmakla dünya markası olunmuyor. Orada kalıcı olmak, sürekli olmak, malınızı değerinin üzerinde satmak ve her zaman aranmakla dünya markası olunuyor. Bence bu anlamda Mavi Jeans bir örnektir. Çünkü jeansin anavatanına değerinin üzerinde fiyatla ihracat yapan yerleşmiş bir markadır. Ama dünya markası henüz olmamıştır. Marka son insanın zihninde kalan yerdir. Bir sürü markamız var, ama fason üretim yapıyoruz. Marka züppelik değil, ürettiğini değerli kılmanın adıdır. 5 milyon nüfuslu Finlandiya'nın bir markası Nokia 24 milyar dolarlık bir değere sahip. Bizim bir tane bile milyar dolarlık tek markamız yok" açıklamasında bulundu. Uluslararası Patent Birliği Başkanı Kemal Yamankaradeniz ise son yıllarda marka konusunda iyi gelişmeler yaşandığını belirterek, "Geçtiğimiz yıl marka sayısı 47 bindi. 2005'te bunun 60 bin olacağını tahmin ediyoruz. KOBİ'lerin markalaşma konusunda ilerlediğini görüyoruz. Türkiye'de markalaşma için maliyet değil, kararlılık gerekiyor. Markayla zenginleşip ilerleyebiliriz. Tescil havuzunda halen 250 bin marka bulunuyor. TOBB'un bir milyon 200 bin üyesi var. Bunun yarısının tüccar yarısının da sanayici olduğu düşünülürse, büyük çoğunluğunun marka sahibi olmadığı görülüyor" değerlendirmesini yaptı.