BIST 9.916
DOLAR 35,20
EURO 36,70
ALTIN 2.961,00
HABER /  GÜNCEL

The Wall Street Journal'dan övgü

Makalede, "IMF'nin verdiği ilacı büyük bir iştahla içmekle kalmıyor, aynı zamanda bunun tadını da çıkartıyor'' denildi.

Abone ol

The Wall Street Journal Europe gazetesinde, Türkiye'de mali disiplinin arttığı ifade edildi. Andrew Finkel imzasıyla yayınlanan makalede, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF), büyük bir hayretle Türkiye'yi izliyor olması gerektiği vurgulanırken, ''zira öyle görünüyor ki bu ülke, sadece IMF'nin verdiği ilacı büyük bir iştahla içmekle kalmıyor, aynı zamanda bunun tadını da çıkartıyor'' denildi. Makalede Ankara'nın, IMF ile katı mali disiplin ve kemerlerin sonuna kadar sıkılmasını gerektiren bir stand-by anlaşmasının ortasında bulunduğu, Türkiye'nin reformcu hükümetinin de popülaritesinin zirvesinde olduğu kaydedildi. Hükümetin, 28 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde oy yüzdesini önemli ölçüde artırarak geniş tabanlı bir desteğe sahip olduğunu kanıtladığı hatırlatılırken, AK Parti'nin Türkiye genelinde yerel seçimlerdeki başarısının, IMF gözden geçirme programının başarı ile tamamlanması için gereken, sigara ve benzin gibi temel ürünlere seçim arifesinde yapılan zamma rağmen gerçekleştiği vurgulandı. BAKAN BABACAN DEMEÇ VERDİ Devlet Bakanı Ali Babacan ise gazeteye verdiği demeçte, temel ürünlere yapılan zammı değerlendirirken ''bunun için seçimlerin geçmesini bekleyerek kimseyi kandırmaya çalışacak değildik. Seçmen on yıllar boyunca birikmiş sorunların bir gecede çözülemeyeceğini artık anladı. Seçmen biliyor ki, bazı şeyleri doğru olduğu için yapıyoruz, ödememiz gereken siyasi borçlarımız olduğu için değil'' dedi. Makalede, hükümetin omuzlaması gereken ağır borç yükü, özensiz bir makroekonomik idare, kötü düzenlenmiş bir bankacılık sektörü ve devletin ekonomiye müdahalelerinden kalan mirasın, Türkiye'de 30 yıldır devam eden kronik enflasyona, yüksek kamu borçlanmasına ve astronomik faiz oranlarına neden olduğu ifade edildi. IMF ESKİ BAŞKANI LAROSIERE... Mevcut hükümetin, IMF programına sıkı sıkıya bağlı olmasına ve çok az manevra alanına sahip olmasına rağmen, 'elini taşın altına koymasından' dolayı piyasalardan onay aldığının belirtildiği makalede, IMF'nin eski direktörlerinden Jacques de Larosiere'un, Türkiye'ye dönük ''Tüm güçlüklere karşın iki yıl içerisinde yüzde 6.5'luk bir faiz dışı fazla... Bu elle tutulur gözle görülür bir iş, kuru laf değil'' şeklindeki sözlerine de yer verildi. Yazıda, Türkiye'nin yapması gereken kamu harcamaları kesintisi benzer ekonomik sorunlarla boğuşan Brezilya'nın, yüzde 4.5'lik ve Arjantin'in yüzde 3'lük faiz dışı fazla hedefleriyle karşılaştırılabileceği de belirtildi. Babacan ise IMF konusunda, ''Bizim IMF ile olan ilişkilerimiz finansman ve kaynaklarla değil, iş dünyasına bir güven mesajı verebilmekle ilgili'' diyor. Yazıda, Hükümetin amacının para değil piyasaların güvenini kazanmak olduğunun kanıtı olarak, Türkiye'nin bu yıl 2.5 milyar dolar kredi alacakken 5.3 milyar dolar geri ödeme yapacak olması gösteriliyor. Bu arada Babacan'ın, Kasımda stand-by anlaşması sona erdiğinde, 'rahat ve sorunsuz bir geçiş yaşanacağı ve bir daha asla eskinin o kötü popülist politikalarına geri dönülmeyeceğine' dair söz verdiğine de vurgu yapılıyor. KASIM'DAN SONRA İZLEME ANLAŞMASI Makalede, birçok kişinin, Kasım ayından sonra Türkiye'nin IMF ile bir 'izleme anlaşması' yapacağını tahmin ettiğine de atıfta bulunuluyor. Babacan demecinde, partisinin yaptığı sistemli araştırmaların, halkın beklentilerinin üç yıl öncesine nazaran çok daha yüksek olduğunu ortaya koyduğunu belirtiyor. Yıl sonu için hedeflenen enflasyon oranının yüzde 12 ve şu anda enflasyonun 1977 yılından bu yana en düşük seviyesinde olduğunun hatırlatıldığı yazıda, enflasyonun, 2005 yılında tek haneli rakamlarla ifade edilmeye başlandığında, Merkez Bankası'nın, şu aralar dolar karşısında 1.330.000 seviyesinde seyreden liradan sembolik bir operasyonla altı sıfır atacağı kaydediliyor. ULUSLARARASI ORTAMIN KATKISI... Türkiye'nin toparlanmasında, uluslararası ortamın da önemli bir rol oynadığının belirtildiği yazıda, Yapı Kredi Yatırım'dan Mehmet Gerz'in, ''Enflasyona karşı yürütülen başarılı mücadele, kısmen hükümetin uyguladığı iyi yönetimin ve verilen doğru nasihatleri kulak ardı etmemesinin bir sonucu. Buna karşın düşük dolar seviyesi herhangi bir zarara neden olmadı. Uluslararası sermayenin daha yüksek kar arayışı Türkiye gibi gelişen pazarlara olan akışı artırdı'' ifadesine yer veriliyor. Gerz, Türkiye Merkez Bankası'nın Martın sonunda yüzde 24'ten 22'ye düşürerek, faiz oranını Brezilya ile aynı günde geri çekmesinin bir rastlantı olmadığını söylüyor. Yazıda, Boğaziçi Üniversitesi'nden Profesör Nükhet Sirmen de, ''AK Parti, parlamentoda elde ettiği üstünlüğün mükafatını alıyor'' yorumunda bulunuyor. AB İLE İLİŞKİLER... Bu arada AB konusunda Türkiye'de hedefin, Aralık ayında Brüksel'de yapılacak zirvede katılım müzakerelerinin başlatılması yönünde bir karar çıkmasını sağlamak olduğunun altı çizilen yazıda, Babacan'ın, Avrupa'nın bir zaman daha Türkiye'ye olan ''evet, fakat...'' yaklaşımını sürdüreceği, ancak hiç bir zaman stratejik açıdan bu kadar önemli olan bir ülkeyi doğrudan bir ''hayır'' ile reddedemeyeceği görüşüne yer veriliyor. Babacan, ''önemli olan, bizim doğru yoldan şaşmadan önümüze çıkan engelleri bir bir aşmamızdır'' görüşünü de dile getiriyor.