Yargıtay'ın Anadolu Ajansı haberine ilişkin olarak verdiği ceza tepkilere sebep oldu. TGC Genel Başkanı Ercan İpekçi ve ÇGD Başkanı kararı değişik açılardan yorumladı.
Abone olTürkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, ''kişilik haklarına saldırı'' kabul ettiği, bir siyasinin basın toplantısındaki ifadelerini ''ekleme ve yorum yapmadan'' yayına koyan Anadolu Ajansı'nı (AA) da sorumlu tutmasını, ''basın özgürlüğünü fiilen ortadan kaldırabilecek bir karar'' olarak nitelendirdi. İpekçi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Doğan Tılıç, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun AA hakkındaki kararını değerlendirdi. Ercan İpekçi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararının, Borçlar Kanunu'nun manevi tazminatı düzenleyen maddesine dayandırıldığını belirterek, ''Bu madde, basın yayın yoluyla böyle bir açıklamanın yayınlanması halinde yayınlayan kuruluşu sorumlu tutan bir madde değil, ama Genel Kurul orada alanı genişleterek yayınlayan kuruşu da sorumlu hale getirmiştir'' dedi. Yeni TCK'da daha ağır düzenlemeler bulunduğunu, hem hakaret hem de özel hayatın gizliliği ile ilgili maddelerde hapis cezası öngörüldüğünü ifade eden İpekçi, ''Benzeri bir olayın yeni TCK açısından yargıya gitmesi durumunda öyle anlaşılıyor ki, ağır bir hapis cezası yaptırımıyla karşı karşıya kalınacak'' diye konuştu. Davaya konu haberde, gazetecinin doğrudan doğruya bir sorumluğunun bulunmadığını, gazetecinin eleştiri sınırları içinde söylenen ifadeleri aracılık ederek halka yansıttığını anlatan İpekçi, gazetecinin görevinin bu olduğunu vurguladı. İpekçi, Genel Kurul'un bu kararından sonra gazetecinin haber yazarken ''ya hapis cezasını göze alacağını ya da sorumluluğunu yerine getirmekten kaçınacağını'' belirterek, sorumluluğu yerine getirmemenin de halkı habersiz bırakmak anlamına geleceğini söyledi. GAZETECİNİN GÖREVİ ZORLAŞIYOR Hukuk Genel Kurulu'nun kararının, basın özgürlüğünü fiilen ortadan kaldırabilecek bir karar olduğunu vurgulayan İpekçi, şöyle devam etti: ''Siyasiler, 'yeni TCK'yı uygulamada görelim' diyorlardı. Ama görüyoruz ki, Borçlar Kanunu'ndaki bir madde bile çok farklı bir kararla sonuçlandı. Yeni TCK'nın basınla ilgili maddeleri ile bu kararı birlikte değerlendirdiğimizde, Borçlar Kanunu'ndan manevi tazminat yükümlülüğü çıkacak aynı fiiller dolayısıyla yeni TCK'da hapis cezası gibi bazı yaptırımlar doğacak. Burada eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü ortadan kalkıyor, gazetecinin halkı bilgilendirme görevini yerine getirmesi zorlaşıyor. Bu karar sonrasında ya siyasiler ve görüşlerini ifade etmek isteyenler daha dikkatli konuşacaklar ya da gazeteciler bunu cımbızla ayıklar gibi ayıklayacak. Burada ifade özgürlüğü bitmiştir, eleştiri hakkı bitmiştir.'' Eleştirinin, eleştiri sınırları içinde kalarak halka haber olarak yansıtılmasının, yayınlayan açısından yaptırımının olmaması gerektiğini kaydeden İpekçi, ancak Hukuk Genel Kurulu'nun yayınlayanı da sorumlu tuttuğunu hatırlattı. İpekçi, böyle bir ortamda ve böyle kanunlarla, ne düşünce ne de halkın haber alma özgürlüğünün kalacağını belirterek, bu noktada kurumların nasıl davranacağının da önemli olduğunu söyledi. İpekçi, ''Gazeteciyi istihdam eden kurumlar, iktidarlarla birlikte buna boyun eğerse gazetecinin çırpınışı boşa gidecek'' diye konuştu. DOĞAN TILIÇ'IN GÖRÜŞÜ ÇGD Genel Başkanı Doğan Tılıç da Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kararının, Türkiye'de basın özgürlüğünü olumsuz yönde etkileyeceğini söyledi. AA'nın herhangi bir kişinin değil önemli bir yetkilinin söylediklerini aynen aktardığını belirten Tılıç, şunları kaydetti: ''Özellikle kişilik hakları söz konusu olduğunda basın yayın kuruluşlarının, bunu söyleyen kim olursa olsun, ister başbakan ister cumhurbaşkanı olsun, söylenen sözler üzerinde araştırma yapması gerektiği yükümlülüğüne inanıyorum. Türkiye'de bunun basın yayın kuruluşlarının olanakları çerçevesinde çok kolay olmadığını da biliyorum. Zor bir durumla karşı karşıyayız.'' Haberciliğin ve araştırma yapmanın ciddi ve bütçeli bir iş olduğuna işaret eden Tılıç, bu yüzden de sadece Türkiye'de değil dünyanın yer yerinde haber kuruluşlarının büyük sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını kaydetti. Doğan Tılıç, şöyle konuştu: ''Ciddi araştırmanın ekonomik koşullarının olmadığı bir yerde, örneğin Türkiye'de habercilik yaparken, bu tür mahkeme kararları karşımıza çıkınca o kararların bireyi korumak adına sağlayacağı fayda, ortaya çıkaracağı zarardan küçük olacaktır. O kararların zararı bireyi koruma adına sağlayacağı faydadan daha büyük olacaktır. Hepimiz kafamızın içinde kocaman bir sansür vakasıyla dolaşmaya başlayacağız. Hepimiz haber yazarken daha korkak daha ürkek olacağız. Bu da halkın haber alma özgürlüğünü engelleyecek.''