Türk askerini Lübnan'da neler bekliyor? Bizi hangi riskler karşılayacak?
Abone olLübnan tezkeresi Meclis'ten geçti. Kamuoyu Lübnan konusunda ikna olmuş değil. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, her ne kadar "Muharip güç gönderilmeyecek" dese de soru işaretleri halkın kafasında uzayıp gidiyor.
Lübnan'da ilk göze batan durum BM'nin çıkardığı 1701 sayılı kararda yatıyor. İsrail'in güvenliğini öne çıkaran kararda en dikkat çeken husus savunma gerekçesi ile bu ülkeye silah kullanma hakkını vermesi. Yani risk birden fazla... Sadece Hizbullah ile değil İsrail ile de karşı karşıya kalma riski mevcut.
1701 sayılı kararın ana ekseni Litani nehrinin güneyinin Huzbullah'tan arındırılması, silahsızlandırılması ve Lübnan ordusunun buraya yerleştirilmesi. Hizbullah BM kararına evet dedi ancak bu silahsızlandırmanın pratiği mümkün görünmüyor. Silahsızlandırma işini yapacak Lübnan ordusunun gücü ve iradesi de yok.
Hizbullah lideri Nasrallah'ın dünkü açıklaması riskin ne kadar yüksek olduğuna işaret ediyor. Nasrallah "Bu füzeleri, sadece Lübnan'a karşı geniş çaplı bir savaş olması durumunda kullanacağız'' şeklindeki sözleri Lübnan'ın içinde bulunduğu politik ortamı özetlemesi açısından önemli.
Hükümetin iç kamuoyuna yönelik Hizbullah’ın silahsızlandırılması görevine karşı net bir çekince koymasına karşın, BM'nin Lübnan taslağı birbiriyle çelişiyor. Hükümetin koştuğu şartların BM'nin çizdiği hedefler paralellik arzetmiyor. Türk askeri Lübnan'da BM'den emir alacak. Dolayısıyla Fransız komutanın aksi emirleri karşısında Ankara ne yapacak? Böyle bir durumun gerçekleşmesi durumunda Dünya kamuoyuna nasıl izah edileceği de merak konusu.
Bir diğer tezat ise silahsızlandırma konusunda yaşanıyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan dahil olmak üzere asker gönderecek ülkeler, Hizbullah'ın silahsızlandırılmasında isteksiz olduklarını beyan ettiler. Dolayısıyla Hizbullah'ın silahsızlandırılmaması İsrail'in her an bir çılgınlık yapmasına imkan verecek.
Lübnan tarih boyunca yabancı güçlerin pek de hoş olmayan anılarıyla dolu... Bir süre sonra askerler yerel halk tarafından işgal gücü olarak görülecek. Zaten ABD ve İsrail karşıtlığının zirve yaptığı bir dönemde buraya gelen güç başka türlü anılacaktır. Lübnan Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) hayata geçirilmek istendiği bölgenin küçük bir alanı. Dengelerin değişeceğini Condolezza Rice, İsrail-Lübnan savaşının yaşandığı dönemde söylemişti. Niyetler ve planlar ortada. Asıl hedef Suriye ve İran. Bu iki ülkenin silah zoruyla yola getirilmesi fikri ağır bastığı sürece, Lübnan'da bir istikrardan bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Oktay Sağlam-İnternethaber