BIST 9.765
DOLAR 35,09
EURO 36,45
ALTIN 2.924,34
HABER /  DÜNYA

Tezkere Meclis’te

Hükümet, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile TBMM’ye sevk edilen Suriye Tezkere ile 04.10.2013 tarihinden itibaren sürenin 1 yıl daha u...

Abone ol

Hükümet, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile TBMM’ye sevk edilen Suriye Tezkere ile 04.10.2013 tarihinden itibaren sürenin 1 yıl daha uzatılmasını istiyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile TBMM’ye sevk edilen tezkerede, Suriye’deki ihtilafın, bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik giderek artan bir tehdit oluşturduğu belirtilerek Türkiye’nin bu tehdidi her geçen gün daha fazla ve yakından hissettiği belirtildi.
Suriye Tezkeresi’nde şu ifadelere yer verildi: “Bugüne kadar Suriye kaynaklı saldırılarda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 71’e ulaşmıştır. Ülkemize yönelik göç baskının boyutları giderek artmaktadır. Hali hazırda Suriye halkı ile mevcut kardeşlik ve komşuluk hukuku çerçevesinde ülkemizde misafir ettiğimiz Suriyelilerin sayısı 500 bini aşmaktadır. Suriye içinde yerlerinden edilmiş kişilerinin sayısının ise 5 milyona yaklaştığı hesap edilmektedir. Rejimin izlediği şiddet ve zulüm politikaları çerçevesinde her an sınırlarımıza yönelik ve ülkemiz üzerinde baskı oluşturacak daha büyük bir kitlesel göç hareketi ile karşı karşıya kalınması muhtemeldir. Suriye kaynaklı kitlesel göç hareketi de muhtemel sonuçları itibarıyla ülkemiz yönünden dolaylı bir tehdit oluşturmaktadır. Rejim, uluslararası hukuku hiçe sayarak halka yönelik balistik füzeler dahil ağır silahlar ve ayrım gözetmeksizin havadan yaptığı bombardımanlara ilaveten, kimyasal silah ta kullanmaya başlamış, son olarak 21 Ağustos 2013 günü Şam’da kimyasal silahlarla yaptığı saldırı da önemli bir çoğunluğunu çocukların oluşturduğu bin 400’ü aşkın Suriye halkı hayatını kaybetmiştir. Bu saldırı insanlığa karşı işlenmiş bir suç olup, bu husus 16 Eylül 2013 tarihinde BM tarafından yayınlanan ’21 Ağustos 2013 tarihinde Şam’ın Gota bölgesinde kimyasal silah kullanımı iddialarına ilişkin rapor’ da da teyit edilmiştir. Suriye rejimini kimyasal silah ta dahil uluslararası hukuk (1925 tarihli Boğucu, zehirleyici ve benzer gazların ve bakteriyolojik araçların savaşta kullanımının yasaklanmasına ilişkin protokol) tarafından yasaklanmış silahları kullanması, başta ülkemiz olmak üzere Suriye’nin komşularına yönelik yakın ve ciddi tehdidi azami düzeye çıkartmıştır. Suriye’deki gelişmelerin seyri, bu tarz silahların kullanılmasının engellenmesi ve caydırılmasının sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınmasını ulusla güvenlik çıkarlarımız açısından zaruret arz eden seviyeye ulaştırmıştır. Gelişmeler Suriye rejiminin uluslararası normlara aykırı her türlü yöntemi ve silahı kullanabileceği noktaya vardığını göstermektedir. Türkiye, rejimin yapabileceği her türlü saldırıdan ve Suriye’deki belirsizlik ve kaos ortamından en çok etkilenecek ülke konumundadır. Nitekim BM Güvenlik Konseyi’nin 27 Eylül 2013 tarihinde kabul ettiği 2118 sayılı kararda Suriye’de kullanılan kimyasal silahların uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturduğunu teyit etmiştir. Belirtilen tüm gelişmeler ulusal güvenliğimize yönelik Suriye kaynaklı açık ve yakın tehdit oluşturan her türlü eyleme karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gereken tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bu mülahazalarla ülkemizin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, hadiselerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durum ile karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe taktir ve tayin olunacak şekilde, TSK’nın yabanı ülkelere gönderilmesi ve buna imkan sağlayan gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için 4 Ekim 2012 tarihle ve 1025 sayılı TBMM kararı ile hükümete verilen izin süresinin 4 Ekim 2013 tarihinden itibaren 1 yıl süreyle uzatılmasını Anayasa’nın 93. Maddesi uyarınca arz ederim.”
(İHA)